YAZARLAR

İyi geceler Türkiye'm

Yeni kabine açıklandı. Kasa, yani hazine ve maliye, artık cumhurbaşkanının damadı Berat Albayrak’a emanet. Albayrak’ın eski dosyası Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ise aynı bakanlığın müsteşarına. Az çok bürokrasi bilenler anladı sanırım. Mustafa Varank’ın da Sanayi ve Teknoloji Bakanı olarak atanmasıyla “güçlü ekonomi yönetimi” tamamlanmış oluyor.

Yeni rejime geçtik, yeni kabine açıklandı. Nereye gidiyoruz? Belki Hindistan’a diye yola çıkıp, Amerika’yı keşfederiz. Yok, o yapıldı galiba. Yahut sürekli doğuya doğru gidersek, sonunda eve döneriz belki. Öyleyse dünya turuna çıkalım.

Kuzeyde Putin. “Ben Rusya’yım” diyor. Ötesini biliyorsunuz. “The Original” sağlam irade.

Azerbaycan’dan itibaren yavru Putin’ler bol, önce Aliyev. Zenginlik içinde fakirlik. “Oligarchie par excellence.”

İran İslam Cumhuriyeti’ne hiç uğramadan geçelim dilerseniz. En son ev yapımı dans videolarını paylaşan Maedeh Hojabri tutuklandı. Günabadi Dervişi Muhammet Salas asıldı. Hafta geçmez ki genç bir Kürt sorgusuz sualsiz vinçte ipe çekilerek idam edilmesin.

Türkmenistan’da Berdimuhammedov. Hani ata biniyor, şarkı söylüyor, spor yapıyor.

Hindistan’da Modi. 68 milyonluk Gujarat’ta deneyim kazandı, 1.3 milyarlık Hindistan’da Hinduculuk oynuyor.

Çin’de Şi. Anayasaya ölene kadar lider olduğu kuralını koydurdu. Çin’in nüfusu da 1.4 milyar.

Myanmar’da, Aung San Suu Kyi. On yıllarca ev hapsindeydi. Çıktı, askeri diktayla kol kola girdi, ilk iş Rohingya Müslümanları'nı kırdı.

Tayland’ın darbedar ordusu, kendi siyasal işlevini anayasaya yazdırttı. Huzuruna ülke gelenekleri doğrultusunda yerlerde sürünülerek çıkılan (şükredin) kral yerli yerinde. Türlü türlü işadamları, dönem dönem halk hareketleri başlatarak iktidara ortak oluyor.

Malezya’da yaşayan ölülerin arasından geri gelip, kendi kurduğu düzende yeniden “umut olan” 92 yaşındaki Mahathir Muhammed’e selam edip, yola devam edelim.

Filipinler’de Duterte. Homofobik, narkotik tacirlerini elleriyle öldürmekten, “Tanrı’nın ahmaklığından” söz ediyor. En son olarak koyu Katolik ülkede “Tanrı yoktur” demeye de getirdi. Küfür etmeyi seviyor.

Okyanusu karşıya geçelim, Trump reyis var. Tüvütlerin efendisi. Küresel ticaret savaşlarının fitilini ateşledi. Züccaciye dükkanında bir fil zarafetiyle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Pax Americana düzeninin taşlarını teker teker söküyor. Yeniden seçileceğe de benzer.

Venezuela’nın direksiyonunda otobüs şoförü Maduro. Petrol zengini ülkeyi açlığa mahkum etti. Enflasyon astronomik rakamlara ulaştı.

Nikaragua’da eskinin Sandinista’sı Ortega’ya yeni Somoza denir oldu.

Brezilya’da boğazına kadar (pasif) yolsuzluğa batmış Lula, hapse girdi. Sonbahardaki seçimlerin favorisi. Çıkıp, yeniden başkan olacak görünüyor. Nüfuslardan, yüz ölçümlerinden de bahsediyoruz, Brezilya neredeyse ABD ile aynı büyüklükte, nüfusu 200 milyon.

Yeniden geçelim okyanusu. Güney Afrika’da başkanlığı eşine devredeyim derken kaptıran Zuma ve onun üzerinden ülkeyi aile şirketine çeviren Hint asıllı Gupta biraderlerin öyküsü ibretlik. Zorlarsak, karanlık bulutların arasındaki ender bir ışık huzmesi olabilir de diyebiliriz. Belki.

Kongo’da baba Kabila’nın öldürülmesinin ardından 2001’de 29 yaşında başkan olan oğul Kabila var. 2016’da dolan ikinci ve son başkanlık dönemini bugünlerde dek idare etti. Gelecek belirsiz, muhtemelen kanlı, zira söğüşlenecek yeraltı zenginlikleri büyük.

Cezayir’de kendi fotoğrafı bile görünmeden yeniden “seçilen” ve ülkesini hastaneye dönüştürülmüş ikametgahındaki yatağından kardeşi eliyle yöneten hayalet başkan Bouteflika. 1999’daki ilk seçiminden bu yana peş peşe dördüncü turunda. Rakipsiz.

Mısır’da Sisi. İnsan hakları, yolsuzluk ve ifade özgürlüğü karnesi bildiğiniz gibi.

Suriye’de Esat. Sicili, arife tarif gerektirmez. O da babadan devraldıydı idareyi. Arapça “babadan oğula cumhuriyet” anlamına gelen “cemleke” modelinin tek örneği. Bilmem model midir? Dileyelim, değildir.

AB Avrupa’sına uğramadan olmaz. İtalya’da la Liga ve Salvini, Polonya’da Kaczyński , Macaristan’da Orban. Hepsi yerlici, hepsi millici, hepsi içe kapanmacı. Hepsi için “göç”, en kullanışlı öcü.

Dünya yuvarlak. Döndük, geldik “yalnız ve güzel” ülkemize. Yeni kabine açıklandı. Kasa, yani hazine ve maliye, artık cumhurbaşkanının damadı Berat Albayrak’a emanet. Albayrak’ın eski dosyası Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ise aynı bakanlığın müsteşarına. Az çok bürokrasi bilenler anladı sanırım. Mustafa Varank’ın da Sanayi ve Teknoloji Bakanı olarak atanmasıyla “güçlü ekonomi yönetimi” tamamlanmış oluyor.

Herhalde Genelkurmay Başkanlığı lağvedilmiş olacak yahut “sivilleşmede” yeni bir adım atılmış, Genelkurmay Başkanı Akar Milli Savunma Bakanı. İçişleri Bakanı Soylu seçim sonrası göz dolduran performansıyla makamını korudu. Bir manidar atama ise ekolojik işlerin, TOKİ ve Emlak GYO deneyimli Murat Kurum’a bahşedilmesi. Bence çok pragmatik düşünülmüş.

Çorlu’daki toplu cinayet gibi tren kazasında açık ihmalden hayatını kaybeden 24 can toprağa verilir, yayın yasağından ötürü yurttaşlar yakınlarını eşe, dosta sorarak hastanelerde, morglarda arayıp sorarken, külliyede, ordu karargahlarında ve simgesel biçimde İzmir’in Gündoğdu Meydanı gibi yerlerde 101 pare top atışıyla yeni rejime geçiş muştulandı.

Ana muhalefetin güzide partisi CHP memnun. Yüzler gülüyor, şakalaşmalar, tokalaşmalar. Ne güzeldir yeniden bir beş yılını TBMM çatısı altında geçirmek. Genel başkanından grup başkanvekillerine ve sözcüsüne hiçbir değişim öngörülmediğini de gururla paylaştılar. Sair konularda ise “beklemek” temel yaklaşımları.

Son söz bir genelleme olsun: Eğer kişi kendini sağlama almak adına, düğüm üzerine düğüm atıyorsa, o kişi korkuyor demektir. Ol fani kişinin ardından, ol düğümlerin çözülmesi, çözülemiyorlarsa kesilmesi ise zaman, enerji ve sağduyu gerektirecek olmakla birlikte, hayat devam edecekse zorunludur.

Öyleyse, sana şimdilik iyi geceler sevgili Türkiye’m.


Aydın Selcen Kimdir?

1969 İstanbul doğumlu ve Saint Joseph Lisesi ile Marmara Üniversitesi İngilizce Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunudur. 1992-2013 arasında Dışişleri Bakanlığı'nda meslek memuru olarak çeşitli görevlerde bulundu. Son olarak 2010-13 tarihleri arasında Erbil Başkonsolosluğu görevinde bulundu. Merkeze döndüğü gün "memuriyetten istifa etti." Genel Energy petrol şirketinde bir buçuk yıl siyasi danışmanlık yaptı. 2015'den beri bağımsız olarak özellikle Irak ve Suriye konularında yazıyor. Galatasaray kongre üyesidir. Alaz adında bir kızı var.