YAZARLAR

Nijerya'nın büyüsü Arjantin'e yaradı

Dünya Kupası'nda D Grubu'nun son maçları öncesi takımların kaderini çizecek maç olan Nijerya-İzlanda mücadelesi için Volgograd Arena'nın önünde toplanan Nijeryalılar'ın büyüsü skoruna kadar tuttu. Sonuca Nijeryalılar'dan çok Arjantin taraftarları sevindi.

Arjantin maçının şoku hâlâ üzerimdeydi. Erken kalkıp maç öncesi işlerimi tamamlayıp stadyuma gitmeden önce Stalingrad Savaşı'yla ilgili müzeye gitmek istiyordum fakat Volgograd'a Dünya Kupası için yapılan metro çalışmıyordu. Metro olmadığı için müze planını iptal edip taraftar alanının yanındaki restoranlardan birine geçip Brezilya – Kosta Rika maçını izleyip maç öncesi havayı koklamaya başladım.

Üstü açık askeri bir araçta İzlandalılar tur atıp tezahüratlarını söylüyorlardı. Bir başka yerde grup halinde yürürken karşılıklı tezahüratlar yükseliyordu ada ekibi taraftarından. Daha sonra o askeri araç önümüzde durdu ve İzlandalılar aşağı indi. Anlaşılan o ki girişimci bir Rus kupa sırasında nasıl para kazanacağını bulmuştu.

Nijerya taraftarları ile yan yana oturup maçı beklerken kazanıp kazanamayacaklarını sordum ikiliye. Biri kaybederlerse biletini 400 dolara satacağını söyledi. “300 yap alırım” diyerek ağzını bir yokladım ama aşağı inmedi. Kosta Rika'nın savunma yaparak Brezilya maçından puan koparmaya çalışacağı belliydi. Bir önceki Dünya Kupası'nda da pek başka bir şey yapmamışlardı. Üstelik ellerinde dünyanın en iyi kalecilerinden biri Keylor Navas vardı. Müthiş bir direniş gösteriyordu Kosta Rika. Nijerya – İzlanda maçının saati yaklaştıkça sokaklardaki kalabalık yerini değiştirmeye başlamıştı. Ben ise koltuğumdan ayrılamıyordum. Koltuk sevdalısı olduğumdan değil, Brezilya aradığı golü bulduğunda orada olabilmek için. Fakat olmam gereken yerin cazibesi beni stadyuma doğru çekti.

İZLANDALILAR COŞKULUYDU

Mamayev Kurgan ile Volga Nehri'nin arasına konumlandırılmış stadyuma şehir merkezinden kalkan otobüslerde İzlandalılarla gittim. Coşkulu taraftar grubu EURO 2016'nın en popüleri “Will Grigg is on fire” tezahüratını “Iceland is on fire, Nigeria is terrified”* yapmış söylüyordu. Nehir kenarından yürürken de İzlandalılarla birlikteydim. Arjantin maçının özgüveniyle bu maçı da kazanacaklarından eminlerdi. Aynı özgüven Nijeryalılar'da da vardı tabii ki. Ancak ne olur ne olmaz her zamanki gibi maç duasını etmeden stadyuma girmek istememişlerdi. Stadyum önünde toplanan grup maç duasında totemlerin en büyüğünü yaptı ve skor verdi: “Nijerya 2! İzlanda 0!” Kayda alındı ve stadyumun içine doğru hızlanmaya başlandım.

DÜNYA KUPASI'NDA BİR TÜRK DAHA

Güvenlik ve stadyum arasındaki boş alanda müzisyenlerin çaldığı şarkıya pandomim sanatçıları danslarıyla eşlik ediyordu. Sağa sola bakınırken İzlanda tişörtlü ve Galatasaray atkılı Selim'i gördüm. İzlanda sevdalısı bir arkadaşıyla İzlanda maçlarına biletlerini almışlar. Kendisiyle stadyum merdivenlerini çıkana kadar hoş bir sohbet gerçekleştirdik. Söylediği şeylerden en ilgi çekici şeylerden biri Rusların onları İzlandalı sanıp arabalarına alarak stada getirmiş olmasıydı. Ancak genel olarak da ne kadar misafirperver ve yardımcı olmaya hazır olduklarını anlattı yaşadığı tecrübelerden yola çıkarak. Ruslar, kendileri hakkında yaratılan algıyı kırmak için Dünya Kupası fırsatını gayet iyi kullanıyordu anlaşılan.

BÜYÜLÜ BİR MAÇTI!

Mücadeleye sahaya birkaç metre öteden şahitlik edeceğimi anladığımda heyecanım bir hayli büyüdü. Yerime geçtim, maçı beklemeye başladım. İlk yarı ağırlıklı olarak İzlanda'nın ataklarıyla geçiyordu. Devrenin ortalarına doğru, hepsi bir arada olamasalar da stadyumun dört bir yanına dağılmış olan İzlandalılar senkronize bir şekilde “HUH!” diyerek balina tezahüratı yapmaya başladı. Karşılaşma her anıyla güzel geçiyordu. Ancak gol henüz gelmemişti. Oturduğum yerin önünde Arjantin bayrağı açan iki kişi vardı. Onlar da başka bir totem için buradaydı anlaşılan. Bayrağın üzerine “Biz bu oyunu bozarız!” yazmamışlardı elbette ama yazdıkları da başka bir anlamlıydı: “Nijerya lütfen Messi için kazan!” Tüm dünyanın ilgi odağı olan bu ikili hemen yanımdaydı ve sohbete başladığımda Arjantinli olmadıkları ortaya çıktı! Gönülleri Arjantin milli takımıyla olan bir evli çift İsrailli Araplardanmış. İsrail'in Peqi'in köyünden gelen Nadine ve Faris ile maç sırasındaki sohbetimizde “Nijerya kazansın istiyorsunuz ama kazanmaları Arjantin'in işini matematik olarak daha çok zora sokacak. Berabere kalsalar olmaz mı?” soruma “Nijerya yensin sonra biz onları da yeneriz” diye yanıt verdi Nadine.

Yerime geçtim, Nijerya 1-0 öndeydi. İkinci golünü arayan Nijerya'da Musa yine sahneye çıktı ve nefis bir golle stadyumdaki, İzlandalılar'a göre az sayıdaki Nijeryalıları coşkuya boğdu. Büyü işe yaramışa benziyordu. Nijerya İzlanda karşısında harika bir kontra atak futbolu oynayarak skor avantajını elde etmişti. Maçın son dakikalarına doğru İzlanda, Video Asistan Hakem uygulamasından gelen uyarıyla penaltı kazandı. Sigurdsson topun başındaki isimdi. Golü atarsa belki bir ihtimal beraberlik de gelir miydi? Stadyum sessizleşti kaptan topun başındayken etrafımdaki İzlandalılar dudaklarını sıkmış golü bekliyordu ki, kupada bir penaltı daha kaçtı. İzlanda moralman düşmüş, Nijerya üçüncü golünü ararken son düdük çalındı. Bu, Nijerya'nın kazandığı anlamına geldiği kadar büyülerinin tuttuğu anlamına da geliyordu. Belki de Sigurdsson'un penaltısını kaçırmasının nedeni buydu!

İKİ TARAFIN DA ÖZGÜVENİ YERİNDE

Maç sonu İzlandalılar hayli üzgün olsa da, konuştuklarımdan biri “Bir saate geçer” demişti. Nijeryalıların coşkusu görmeye değerdi. Arjantin'i de yeneriz diyerek stadyum etrafında yürüyorlardı. Nasıl yenebileceklerini, Arjantin'in en zayıf noktasının neresi olduğunu sorduğumda, “Messi onların en zayıf noktası. O yoksa yoklar.” demişti. En güçlü oyuncuya, en zayıf nokta olarak bakmak başka bir yaklaşımdı. Taraftar alanına gitmek için otobüse doğru yürürken 1.97 boyundaki İzlandalı'yı bulmuştum. Tek özelliği bu olsa iyi, İzlanda'nın Türkiye'deki bürokratlarından birinin oğlunu bulmuştum. Tryggvi örn Gunnarsson, Hırvatistan maçlarından umutluydu: “Eleme grubunda yendiğimiz takımı burada neden yenemeyelim? Arjantin de Nijerya'yı yenerse biz çıkarız bu gruptan.”

.

Maç sonu stadyumun etrafındaki lunaparkta eğlence, iki ülke taraftarlarının formalarını değiştirip Rus şarkıları eşliğinde dans etmeleriyle devam etti. Son maç için taraftar alanına geçtiğimde skoru 1-0'dan 1-1'e getirmişti İsviçre. Maçın bitimine az süre kala Shaqiri skoru 2-1 yapmış, Sırbistan'ı grupta arkasına almış, son maçlar öncesi avantajı eline almıştı. Ancak benim gözüm ise, Dünya Kupası maçı gösterilen dev ekranın önündeki yolda kendi maçlarını yapan çocuklardaydı. Dünya Kupası böyle zamanlarla çok daha güzel!

.


Volkan Ağır Kimdir?

1987 İstanbul doğumlu. 2006 yılından bu yana blog yazıyor. 2008 yılında Cumhuriyet gazetesi Spor Servisi'nde muhabirliğe başladı. O günden bu yana yoğunlukla spor muhabirliği yapıyor. Serbest muhabir olarak 2014 yılında Dünya Kupası'nı Brezilya'da, 2015 yılında Copa America'yı Şili'de takip etti. 2011 yılından bu yana Açık Radyo'da her pazartesi günü 19.30'da Efektifpas isimli spor programını sunuyor. Gazete Duvar'da haftalık, zaman zaman da çeşitli yayınlara özel konularda haberler hazırlıyor. Zaman zaman da kendisine dokunan sosyal ve toplumsal olaylar hakkında da yazıları ve haberleri çeşitli medyalarda yayınlanıyor. 2016 Ekim ayından bu yana Almanya'da Köln'de yaşıyor.