YAZARLAR

Bu kaçıncı 'Kırmızı Pazartesi'?

Dün bir televizyon kanalında bir yorumcu şöyle diyordu, “AK Parti yöneticileriyle konuştum. Meclis çoğunluğu muhalefete geçer de cumhurbaşkanlığını yine Erdoğan kazanırsa ya da tam tersi olursa seçim en kısa sürede tekrarlanır.” Peki biz bu nehirde daha kaç kez yıkanacağız?

Bir muhalefet partisinin genel başkanı, “Çok kötü provokasyonlardan korkuyorum çünkü yapacakları başka şey kalmadı” dedi bir özel sohbetimizde. Bir gün sonra yolda yürürken karşılaştığım başka bir muhalefet partisinin eski milletvekili “HDP’yi hedef alan ölümlü saldırılar olabilir çok yakında” diye anlattı endişesini. Bir diğer muhalefet partisinin genel başkanı ise “Sandık güvenliğini sağlamakta en zorlanacağımız il, Urfa… Orası çok kritik” açıklamasını yapmıştı daha geçen haftaki konuşmamız sırasında. Ve dün Suruç’ta yaşananlar bütün bu endişeleri haklı çıkardı. Bunları, konuştuğumuz esnada neden kaleme almadığıma gelince. Çünkü her biri kaygısını dile getirirken seçmeni endişelendirmek istemediğini de söylemiş ve yazmamamı rica etmişti. Hepsinin hemfikir olduğu nokta ise korku ikliminin bizzat iktidar tarafından bilinçli olarak yaratıldığıydı. Amaç malum, tıpkı 7 Haziran 2015 seçimi sonrasında olduğu gibi toplumu korkutarak rehin almak!

İşleneceğini herkesin bildiği ancak engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir cinayetin anlatıldığı, Gabriel García Márquez’in Kırmızı Pazartesi'si gibi… Bu kaçıncı "Kırmızı Pazartesi" yaşadığımız?

Yerel medya ile egemen medya bambaşka bir olay anlattı yine. Egemen medya suçluyu hemen ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’la aynı cümleleri kurmakta hiç vakit kaybetmedi: PKK, AK Partililere saldırdı… Şöyle dedi Erdoğan, “Bu olay, PKK ve HDP'nin Kürtlerin kanından beslenerek büyüme stratejilerini hâlâ terk edemediklerinin en bariz örneğidir.”

Evrensel gazetesine konuşan CHP Suruç İlçe Başkanı Servet Gören ise bambaşka bilgiler aktarıyordu olay yerinden… Şenyaşar ailesinin sabah işe giden, akşam evine dönen bir esnaf olduğunu söyleyen Gören, hayatını kaybeden Esved Şenyaşar’ın hastaneye kaldırılan oğlunun yanına gittiği sırada AK Parti Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın yakınlarının saldırısına uğradığını da anlatıyordu. Yaralıların hastanede linç edildiği haberi, bu yazıyı kaleme alana kadar henüz yalanlanmadı.

4 kişinin hayatını kaybettiği, 8 kişinin yaralandığı olayda iktidar cephesi sadece kardeşi ölen AK Parti milletvekili İbrahim Halil Yıldız’a baş sağlığı diledi. Diğer üç kişi için “karşı taraftan” ifadesini kullandı Cumhurbaşkanı Erdoğan.

Dün gece ekrandaki tüm tartışma programlarında bu olay konuşuldu. Haftalardır HDP’nin seçim çalışmalarını hedef alan saldırılardan ise söz edilmedi. Edilse de birkaç cümleyle geçiştirildi. Dün Gölcük Değirmendere’deki seçim standında saldırıya uğrayan HDP Kocaeli İl Başkanının kalça kemiğinin kırıldığından da bahsetmediler, saldırıların hepsinde olay yerinde bulunan sivil polislerin saldırganlara müdahale etmediğinden de…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisinin İstanbul İl Başkanlığındaki toplantısında bir izleyicinin çektiği video sayesinde duyduğumuz o açıklamalarını da iki televizyon kanalı (FOX TV, Halk TV) dışında yayınlayan olmadı. Erdoğan’ın HDP’yi hedef alan açıklamalarının dozu her geçen gün yükselirken ve işi Selahattin Demirtaş’a idam istemeye vardıracak kadar ileri götürmüşken Suruç’ta böyle bir saldırının gerçekleşmesi tesadüf müdür?

Dün bir televizyon kanalında bir yorumcu şöyle diyordu, “AK Parti yöneticileriyle konuştum. Meclis çoğunluğu muhalefete geçer de cumhurbaşkanlığını yine Erdoğan kazanırsa ya da tam tersi olursa seçim en kısa sürede tekrarlanır.”

Peki biz bu nehirde daha kaç kez yıkanacağız?