YAZARLAR

Yüzde 57 medyayı tarafsız buluyor

Türkiye’de ana akım medyanın politik olarak taraflı olduğunu ve meşruiyetini yitirdiğini düşünen ve habere ulaşmak için sosyal medyayı ya da interneti tercih eden yaklaşık yüzde 50’lik bir kesim dışında kalanlar, habere ulaşmak için ana akım medyaya mecburlar ve çoğunlukla da ana akım medyanın işini iyi yaptığını düşünüyor.

Platon yaklaşık 2400 yıl önce Devlet isimli eserinde, bir mağara benzetmesinden söz eder. Eserin 7. kitabının başında Sokrates, Glaukon’a insanları yeraltındaki bir mağaranın içinde tasarlamasını söyler ve mağarayı tasvir eder. Bu insanlar çocukluklarından beri orada yaşamak mecburiyetinde bırakılmışlardır; boyunlarından ve ayaklarından mağaranın iç duvarını görebilecekleri ve güneşin ışığını hiçbir zaman göremeyecekleri biçimde zincirlenmişlerdir. Yukarılarında ve arkalarında, bu insanlar ile mağaranın ağzı arasında bir ateş vardır ve onlarla ateş arasında bir yol yukarılara doğru gitmektedir. Yolun üzerinde ise kuklacı perdesi gibi bir alçak duvar bulunur. Bu yüksek yol boyunca insanların ve başka yaratıkların tahtadan ve taştan heykellerini taşıyan insanlar geçer. Bu nesneler alçak duvarın ya da perdenin tepesi üzerinden görünürler. Mağaranın iç duvarına dönük insanlar ise ne birbirlerini ne de arkalarında taşınan nesneleri görürler; gördükleri yalnızca kendilerinin ve bu nesnelerin karşılarındaki duvara düşen gölgeleridir. Yalnızca gölgeleri görürler. Glaukon dinlediklerinden sonra “Bizlere benziyorlar” der ve ekler: “Bu zincirlenmiş insanlar kendi aralarında konuşabilecek olsalar, gördükleri gölgelerden söz ederken, gerçek nesnelerden söz ettiklerini sanacaklardır, öyle değil mi?”

Pew Araştırma Merkezi’nin (PRC) 2017 yılında yapmış olduğu bir araştırmanın sonuçları Platon’un mağara benzetmesini hatırlatıyor. PRC, ABD’de kurulmuş olan ve dünyayı şekillendiren konular, tutumlar ve eğilimler hakkında bilgi üretmeyi amaçlayan bir kurum. Kendisini tarafsız bir kurum olarak tanımlıyor. Kamuoyu yoklaması, demografik araştırma, içerik analizi gibi veri odaklı araştırmalar yürütüyor.

PRC’nin 2017’de gerçekleştirdiği ve sonuçlarını bu yılın başında yayınladığı araştırmasının konusu ise 38 ülkede haber medyasına dair alışkanlık ve tutumların ölçülmesi… Araştırmaya göre dünya kamuoyu ya da en azından araştırmanın gerçekleştirildiği 38 ülkenin kamuoyu haber medyasının siyasi meselelerle ilgili olarak tarafsız kalması gerektiğine fazlasıyla katılıyor. Haber medyasının siyasi taraflılığını kabul edilemez bulanların oranı yüzde 75, sadece bazı durumlarda kabul edilebilir bulanların oranı yüzde 20, kabul edilebilir bulanlar ise yüzde 5. Ancak insanların sadece yüzde 52’si kendi ülkelerindeki haber medyasının tarafsız olduğunu düşünüyor. Geri kalanlar ise haber medyasını siyasi olarak taraflı buluyor. Özellikle de İspanya, Yunanistan, Güney Kore, Lübnan ve Şili’de kamuoyunun yüzde 60’tan daha fazlası haber medyasının siyasi taraflılığından, siyasi haberleri tarafsız ve adil bir biçimde vermiyor olmasından, yani dilimizdeki yaygın kullanımıyla söyleyecek olursak yandaşlığından şikayetçi görünüyor.

Araştırmanın gerçekleştirildiği ülkelerden birisi de Türkiye. Türkiye’de de diğer ülkelerde olduğu gibi anketler telefonla veya yüz yüze görüşmelerle gerçekleştirilmiş, örnekleme birimi hane halkı olarak saptanmış ve görüşmeciler hane halkı üyeleri arasından basit rastgele seçim kullanılarak seçilmiş. PRC, Türkiye’deki araştırmalarında erişim zorlukları nedeniyle Hatay, Osmaniye, Artvin, Gümüşhane, Erzincan, Bayburt, Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan, Elazığ, Bingöl, Tunceli, Van, Muş, Bitlis, Hakkari, Adıyaman, Kilis, Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt illerinin dışarıda bırakıldığını belirtiyor. Bu iller dışında cinsiyet, yaş ve kent ve kır ölçütleri dikkate alınarak toplam bin elli kişi ile görüşülmüş.

Türkiye’de araştırmaya katılanlar da, dünyanın dört bir yanında olduğu gibi, haber medyasının siyasi konuları haber yaparken tarafsız olması gerektiğinde hemfikirler. Türkiye’den araştırmaya katılanların yüzde 75’i haber medyasının siyasi taraflılığını kabul edilemez buluyor. Yani tam olarak 38 ülkenin ortalamasını tutturmuş durumda. Bazı durumlarda kabul edilebilir bulanların oranı ise yüzde 18. Yani araştırmaya katılanlar arasında siyasi konularda nasıl haber yapılması gerektiği konusunda geniş bir mutabakat var. Ankete katılan hemen hemen herkes haber medyasının tarafsız olması gerektiğini söylüyor.

Oysa hem akademik çalışmalar hem de gündelik gözlemler, Türkiye’de medyanın geçtiğimiz on yılda AKP iktidarına eklemlendiğini ve bu eklemlenmeyle siyasi olarak taraflı, söylem olarak da kutuplaştırıcı hale geldiğini gösteriyor. Ayrıca AKP iktidarı döneminde medyanın sıkça sessizliğe büründüğü herkes tarafından biliniyor. Hatırlanacak olursa, 2009’un son günlerinde Tekel işçileri kendilerini buz gibi havada sokak havuzlarına atana dek medya Tekel Direnişi’ni görmedi. 31 Mayıs 2011’de Hopa’da Erdoğan aleyhine yapılan gösteriler sırasında Metin Lokumcu’nun öldürülmesi ana akım medya tarafından saatlerce kamuoyundan saklandı. 28 Aralık 2011’de Roboski katliamı günün ilk saatlerinde gerçekleşmesine ve sosyal medya aracılığı ile hızla yayılmasına rağmen ana akım medyanın bu haberi görmesi için olayın üzerinden 12 saatten fazla geçmesi ve İçişleri Bakanlığı’nın resmi bir açıklama yapması beklendi. Gezi direnişinde ise bu görmemezlik hali inanılmaz bir boyuta ulaştı. 28 Mayıs’ta başlayıp 31 Mayıs günü on binlerce insanın sokaklara dökülmesi ile tüm Türkiye’ye yayılan bir direniş günlerce ana akım medyaya üç maymunu oynattı.

Bu koşullarda, araştırmanın Türkiyeli katılımcılarının medyanın tarafsız olmadığı kanaatini taşımaları gerekir. Fakat araştırma sonuçları böyle söylemiyor: PRC’nin haber medyasına dair alışkanlık ve tutumları ölçtüğü araştırmasına Türkiye’den bin 50 kişi katılmış. Katılımcıların yüzde 57’si medyanın siyasi konulara dair haberlerinin objektif olduğunu düşünüyor. Dahası bu bin 50 kişi arasındaki AKP seçmenlerinin yüzde 68’i, diğer partililerin ise yüzde 48’i Türkiye’deki haber medyasının siyasi konulara ilişkin haberlerinde tarafsız olduğu kanaatinde… Her ne kadar diğer ülkelerle kıyaslandığında siyasi tercihlere bağlı olarak medyaya dair tutumlar arasındaki farkın yüksek olduğu düşünülse de Türkiye medyasının içinde bulunduğu durum ve toplumsal kutuplaşmanın düzeyi düşünüldüğünde çıkan sonuçlar çok iyimser…

Araştırmaya göre insanlar haber medyasının performansından memnun görünüyorlar. Haber medyasının, en önemli güncel olayları tarafsız ve doğru biçimde haberleştirdiğini, hükümet ve siyasi liderler hakkında tarafsız ve adil biçimde haber yaptığını düşünüyorlar. Örneğin medyanın güncel olayları haberleştirmek konusunda iyi iş çıkardığını düşünenlerin oranı yüzde 74, hükümet yetkilileri ve siyasi liderler ile ilgili yapılan haberlerin objektif olduğunu düşünenlerin oranı ise yüzde 73. Yani bakıldığında son yıllarda tüm olup bitenler Türkiye kamuoyunun haber medyasına bakışını olumsuz yönde etkilememiş.

PRC’nin 2015’te yaptığı başka bir araştırmanın sonuçlarına göre, o zamanlar, Türkiye kamuoyunun sadece yüzde 45’i medyanın sansürsüz bir şekilde haber verebildiğini düşünüyor. 2015’ten 2017’ye kadar geçen 2 yıllık sürede medyanın sansüre uğradığını düşünen ya da bu konuda kararsız olan yüzde 10’dan fazla bir kesimin artık medyanın siyasi olarak taraflı olmadığı kanaatine ulaşmasının nasıl mümkün olabildiği sorusu ise kafa karıştırıcı. Habere ulaşmak için interneti ya da sosyal medya sitelerini kullananların oranlarına bakıldığında bu sorun daha da köklü bir hale geliyor. Zira araştırmaya katılan 18-29 yaş aralığındakilerin yüzde 66’sı, 30-49 yaş aralığında olanların yüzde 55’i, 50 yaş üzeri olanların ise sadece yüzde 24’ü interneti günde bir kez ya da daha fazla haber okumak için kullanıyorlar.

Anlaşılan, Türkiye’de ana akım medyanın politik olarak taraflı olduğunu ve meşruiyetini yitirdiğini düşünen ve habere ulaşmak için sosyal medyayı ya da interneti tercih eden yaklaşık yüzde 50’lik bir kesim dışında kalanlar, habere ulaşmak için ana akım medyaya mecburlar ve çoğunlukla da ana akım medyanın işini iyi yaptığını düşünüyor.

Platon’un mağarasına dönersek, arkalarından geçen nesnelerin duvardaki yansımalarına bakan insanların yerini günümüzde medya izleyicilerinin aldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Günümüzde doğrudan deneyimleyemediğimiz gerçekliğe ilişkin bilgiye büyük ölçüde medya dolayımı ile ulaştığımız düşünüldüğünde, mağarada yalnızca gerçek nesnelerin maketlerinin gölgelerini seyreden ve o gölgeleri sahici olan, gerçek olan şeylerden daha gerçek bulan insanlardan bir farkımızın olmadığını, dünyaya dair görüşlerimizin medyanın ve medyayı boyunduruğu altına alanların tutkuları ve önyargıları tarafından çarpıtılmış olduğunu kabul etmek gerekir. Üstelik medyanın tarafsız olduğunu, işini iyi yaptığını varsayarak bu çarpıtılmış görüşe sımsıkı sarılmış durumda olduğumuz bile söylenebilir. Benzetmeyi sürdürürsek, interneti, sosyal medyayı kullanarak kendi görüntümüzü, kendi gerçekliğimizi mağara duvarına yansıtmaya çalışıyoruz. Ama bu koşulda sosyal medyaya bakarak bütün bir gerçekliği anlamak da mümkün görünmüyor.


Funda Başaran Kimdir?

1990 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Bilgisayar Mühendisliği bölümünü bitirdi. 1995 yılının Eylül ayında Yüksek Lisans öğrencisi olarak başladığı Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde 1996 yılının Ocak ayında araştırma görevlisi oldu. 7 Şubat 2017 tarihinde 686 nolu KHK ile ihraç edilene dek, 21 yıl boyunca aynı fakültede sırasıyla araştırma görevlisi, yardımcı doçent, doçent ve profesör ünvanlarıyla çalıştı. Akademik çalışmaları yanında TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi'nde Yönetim Kurulu üyeliği, yine TMMOB’ye bağlı Bilgisayar Mühendisleri Odası’nın kurucu yönetim kurulu başkanlığı yaptı. Hala TMMOB Bilgisayar Mühendisleri Odası’nın Onur Kurulu üyesidir. Ayrıca Alternatif Medya Derneği ve Halkevleri Vakfı’nın Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini yürütmektedir. İşçi Filmleri Festivali’nin başlangıcından bu yana değişik süreçlerinde gönüllü olarak yer almıştır.