YAZARLAR

Münbiç yol haritası

Üzerinde uzlaşılan “sırtı imzalı” (“endorsed”) bir yol haritası. Yani Münbiç meselesinin suhuletle halline yönelik bir tavsiyeler manzumesi. Bu tavsiyelerin sahada uygulanmasına dair bir takvim var mı? Yok. Çavuşoğlu’nca açıklanan altı aylık bir “beklenti” süresi var.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Vaşington’a gitti. Mevkidaşı Pompeo’yla görüştü. Görüşmenin menüsünde Gülen’in iadesi, rahip Brunson’un serbest bırakılması, S-400’lerin akıbetine bağlı olarak F-35 teslimatı, Halkbank’a çıkacak (mahkeme kısmı bittiği cihetle tümüyle siyasi yönetimin kararı olan) faturanın hacmi, nükleer anlaşmanın iptali ardından İran’a karşı işbirliği, ABD Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınması sonrasında İsrail’le gerilen ilişkiler gibi konuların olacağını varsaydık. Yanlış varsaymışız.

Çavuşoğlu’nun Vaşington temaslarından yalnızca Münbiç çıktı. Daha Obama görevden ayrılmadan yardımcısı Biden Ankara’da uzlaşı vaat etmişti. Bilahare saygın Türkiye uzmanlarından Aaron Stein’in deyimiyle “kamikaze diplomasisi” izlendi. Afrin Harekatı’yla Münbiç’te de istikrarsızlık yaratma potansiyeli ABD tarafına gösterildi. Arada Tillerson geldi, sonra hepten gitti. Sonuçta, zoraki gecikmeyle de olsa, elimizdeki bu “yol haritası” devşirilmiş oldu.

Ortak basın açıklaması yapıldı. İkili fotoğraf verilmedi. Ortak basın açıklamasındaki unsurları Çavuşoğlu kendi basın toplantısıyla “açtı”. Eldeki, (“önü”) çifte imzalı anlaşma yahut mutabakat muhtırası değil ortak basın açıklaması. Üzerinde uzlaşılan “sırtı imzalı” (“endorsed”) bir yol haritası. Yani Münbiç meselesinin suhuletle halline yönelik bir tavsiyeler manzumesi. Bu tavsiyelerin sahada uygulanmasına dair bir takvim var mı? Yok. Çavuşoğlu’nca açıklanan altı aylık bir “beklenti” süresi var.

Esasen Çavuşoğlu da satır aralarında hariciyenin işini yaptığını, şimdi topun askeriye ve istihbaratta olduğunu ihsas ettirdi. Söylediği yanlış değil. Çavuşoğlu bu yol haritası uygulanmadan Vaşington’a tekrar gider mi? Trump ile Erdoğan telefonda konuşur mu? Şimdi TSK ile MİT’in ABD’li “stratejik ortaklarıyla” yol haritasını sahada etkin işbirliği sergileyerek uygulamasını mı bekliyoruz? Göreceğiz. Münbiç’in ABD (ve uygulama dışında tutulan Fransa) için ne denli stratejik önemi varmış, onu da böylece anlayacağız.

Yol haritası nedense yayımlanmadı. Bununla birlikte, Münbiç yerel yönetiminden PYD “kadrolarının” ABD ve Türkiye’nin ortaklaşa yürüteceği bir ayıklama çalışmasıyla üç ay gibi bir zaman zarfında eleneceklerini, ardından yine ortak elekten geçecek birtakım ÖSO unsurlarının Münbiç’e getirileceği, nihayet ABD ve Türkiye silahlı kuvvetlerinin bölgenin güvenliğini ortak devriyelerle gözetip, denetleyeceği anlaşılıyor. Biraz “söylenilmesi, yapılmasından kolay” diye düşünmemek elde değil.

Buna karşılık, YPG şimdiden “askeri danışmanlarını” Münbiç Askeri Konseyi’nden çektiğini duyurdu. Eşzamanlı biçimde, YPG ile ABD’nin işbirliği Fırat’ın doğusunda Deyrezor havalisindeki son IŞİD ceplerini temizlemek için yeniden canlanıyor. Esat da boş durmadı, YPG ile müzakere kapısını açtı, YPG de bu eli tuttu. Demek çok yönlü pazarlıklar sürüyor. Ayrıca, Münbiç yol haritası ABD tarafı için, adı üzerinde münhasıran Münbiç’i kapsıyor. Ankara için ise daha sonra Fırat’ın doğusunda kalan alandan da YPG/YPJ’yi çıkarmaya yönelik bir el kitabı teşkil ediyor.

Özcesi, tüm bu laf kalabalığının Türkçe meali şu: Taraflar amiyane tabirle kendilerine “kıvırma payı” bırakmış. Sahadaki uygulamayı zaman gösterecek. Uygulamada veya uygulamanın denetiminde aksaklık olursa, bu aksamanın çok boyutlu Türkiye-ABD ilişkilerini çok olumsuz etkilememesine ihtiyaten çalışılacak. Yukarıda giriş paragrafında değindiğim diğer dosyalara sonra (herhalde seçimden sonra?) sıra gelecek.

Seçimden sonra ne yapmalı diye düşünmesi gereken bir de muhalefet var. Bence, muhalefet iktidara geldiği takdirde, basmakalıp “devlette devamlılık esastır” şiarının ardına sığınmamalı. Bürokrasinin önlerine yığacağı kağıtların arasında kaybolmamalı. Suriye ve bölge siyasetinin ve bu bağlamda ABD ile ikili ilişkilerin de temelden çatıya, özgün bir yaklaşımla gözden geçirileceğini şimdiden kamuoyuna açıklamalı.

*Çavuşoğlu, ilk F-35 teslimatının planlandığı gibi 21 Haziran’da yapılacağını da teyiden duyurdu. Ancak bu husus ikili basın açıklamasına konulmamış.

**Basın toplantısı fotoğraflarında Vaşington Büyükelçisi Serdar Kılıç’ı sakallı gördüm. Yakışmış da. Demek ki ya devlet memurlarına ya hariciye memurlarına ya yurtdışında görevli hariciye memurlarına ya istisnaen büyükelçilere sakal yasağı kalkmış. Sevindirici. Yıllar yıllar önce Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu’nun uzun saçlı, küpeli, sakallı bir fotosunu görünce dönemin idaresine “yönetmelik değiştiyse, ben de sakal bırakayım” demiş ve tahmin edeceğiniz üzere ahlaka mugayir içerikte bir yanıt almıştım. Terakkide hayır var tevekkeli.


Aydın Selcen Kimdir?

1969 İstanbul doğumlu ve Saint Joseph Lisesi ile Marmara Üniversitesi İngilizce Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunudur. 1992-2013 arasında Dışişleri Bakanlığı'nda meslek memuru olarak çeşitli görevlerde bulundu. Son olarak 2010-13 tarihleri arasında Erbil Başkonsolosluğu görevinde bulundu. Merkeze döndüğü gün "memuriyetten istifa etti." Genel Energy petrol şirketinde bir buçuk yıl siyasi danışmanlık yaptı. 2015'den beri bağımsız olarak özellikle Irak ve Suriye konularında yazıyor. Galatasaray kongre üyesidir. Alaz adında bir kızı var.