YAZARLAR

Yok baraj-Çok aday

Umudumuzu diri tutalım. Aklımızı, duygularımıza egemen kılalım. Seçim ikinci tura kalırsa, Erdoğan için yüzde kırklardan, yüzde elli bire yükselmenin, ikinci aday için yüzde yirmilerden elli bire ulaşmaktan çok daha korkutucu bir kabus olacağını bilelim.

Anlaşıldı bağımsız aday çıkamayacak. Uygulamada olanaksız kılındı. Oysa bağımsız aday kurumunun da, Levent Gültekin gibi bir bağımsız adayın sözünün de demokrasimize katkısı olabilecekti. Nitekim Gültekin vazgeçtiğini Cuma günü Halk TV’den duyurdu.

Fikir babası sevgili Kemal Can olan “Sıfır Baraj” İttifakı ise Akşener’in Kürt alerjisine takıldı. Ama henüz biçim değiştirerek hayatta. Zaman daralsa da, gün ola harman ola. Ana muhalefet, Saadet ve HDP’nin yanı sıra, HüdaPar’ı da şemsiyenin altına alarak Halkın İttifakı’nı halen kurabilir. Ve kurmalıdır.

Çatı aday önerisine bakalım. Gül düşüncesi nereden çıktı? Kimileri, hatta pek çokları inanmasa da, önce güvenilir kamuoyu yoklamalarından çıktı. Ayrıca HDP’nin olası desteğinin belirmesiyle çıktı. Buna karşılık, Gül’ün okumuş takımın nefret nesnesine dönüştüğü, ancak halkın desteğini alabildiği konuşuldu, belki anlaşıldı.

Gül’ün CHP seçmeninden, Fatih Altaylı gibi, yüzde 90’lık kitleyi Akşener’e iteceğini öne süren de oldu, benim görüştüğüm kıdemli bir siyasetçinin değerlendirmesini temel alırsak, bilemedin 20-30 bin seçmene sırt çevirteceğini savunan da.

Cumartesi günkü kendi açıklamasıyla Gül’ün yalnızca Saadet’in adayı olmayacağını da öğrendik. İfadelerine bakılırsa Gül, AKP’yi içeriden çatırdatmaya varacak denli keskin bir Erdoğan muhalifiymiş. Ancak tüm muhalefeti kendi adı üzerinde uzlaştırma işini tümüyle Karamollaoğlu’na ihale etmiş.

Gül’ün vazgeçme üslubunun da AKP içinde halen bir karşılığı olabilir mi? Öyle görünmüyor. Gül ne kaldıysa siyasi mirasından onu da yok etti. Artık bakacağız son dönemin iletişimde parlayan yıldızı Karamollaoğlu Saadet’in adayı olacak mı? Olası Saadet-İYİ ittifakı, CHP’nin kurabileceği Halkın İttifakı’nın önünü kesecek mi?

Oyunkurucu konumundaki CHP’nin adayını belirleyip, “çıldırtması” bekleniyor. Çıldırmak var, çıldırmak var. Adayı görünce “çıldıracak” CHP seçmeninin sol ucunun Demirtaş’a, sağ ucunun Akşener’e basması mühürü, örnekse amaçlanmayan türden bir çılgınlık sanırım.

Bu noktadan sonra bana kalırsa CHP’nin adayı Kılıçdaroğlu’nun kendinden başkası olmamalı. Ama öyle olmayacağını da biliyorum. Böyleyse, yine bana kimsenin soracağı yok ama dileğim Kılıçdaroğlu’nun Selin Sayek Böke’yi aday göstermesi: İktisatçı, başarılı, kadın, anne ve ortak gelecek hayaline dair bir imge olabilir.

Madem CHP’nin amacı başkanlık sisteminden geri dönüş, madem temelde bu nedenle kendi genel başkanını yarışa sokmaktan sakınıyor CHP, öyleyse baskın adayın karşısına kişiyi değil sözü, programı, sorunları ve çözümleri, eskinin karşısına yeniyi çıkarmalı.

İkinci tur, iki aday arasında tercihten çok, hedeflenen yeni Türkiye için evet-hayır referandumuna dönüştürülmeli. Halka tek başına “OHAL kalksın mı” sorusunu yöneltmek bile, seçimi referandumlaştırmaya yetebilir.

Başka aday lehine çekilmek, stratejik bir gereç. Çok özenle kullanımı şimdiden planlanmalı. Muhalefet içi iletişim kanalları hiç kapanmamalı.

Geldik önümüzdeki gerçek soruya. Seçime kalmış şunun şurasında elli küsur gün. Cumhurbaşkanlığını henüz ilk turdan Erdoğan’a armağan etmek var işin içinde. Dönüp aylak kasap gibi billurlarımızı tartarız o zaman terazide.

Gerisinde, iğdiş edilmiş olsa da, meclisi sağlama almak olasılık dahilinde. Velev ki İYİ baraj altı kalmasın. İYİ’nin baraj altı halinde, CHP güçlü performans ortaya koymuş olsun ki, İYİ’nin kaybettiği sandalyeler CHP’nin olsun. Muhalefet de toplamda şöyle 350-400’leri görsün.

Gittiğimiz yön öyleyse az çok belli oldu. İYİ’siz Sıfır Baraj İttifakı'nı -Halkın İttifakı- çatmak için sağduyu ve uzgörü ön koşul. Yüksek katılım yaşamsal önemde. Cumhurbaşkanlığı yarışını yitirmek, işlevi örselenmiş de olsa, Meclis’te elde edilecek güçlü çoğunlukla dengelenebilir.

Çarşı biraz karışsın, oturduğum yerden bir de öngörü sallayayım: Demirtaş, seçime girebildiği yahut girmek zorunda kaldığı durumda, bana göre 7 Haziran’da aldığının üzerine çıkacak. Yetmez artırıyorum, 24 Haziran seçiminden Demirtaş, Akşener’in üzerinde çıkacak.

Son sözüm: Umudumuzu diri tutalım. Aklımızı, duygularımıza egemen kılalım. Seçim ikinci tura kalırsa, Erdoğan için yüzde kırklardan, yüzde elli bire yükselmenin, ikinci aday için yüzde yirmilerden elli bire ulaşmaktan çok daha korkutucu bir kabus olacağını bilelim.

En son sözüm: Milletvekili seçimlerinin önemini azımsamayalım. Yineliyorum, katılımda rekor kıralım, mutlaka oy vermeye gidelim.


Aydın Selcen Kimdir?

1969 İstanbul doğumlu ve Saint Joseph Lisesi ile Marmara Üniversitesi İngilizce Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunudur. 1992-2013 arasında Dışişleri Bakanlığı'nda meslek memuru olarak çeşitli görevlerde bulundu. Son olarak 2010-13 tarihleri arasında Erbil Başkonsolosluğu görevinde bulundu. Merkeze döndüğü gün "memuriyetten istifa etti." Genel Energy petrol şirketinde bir buçuk yıl siyasi danışmanlık yaptı. 2015'den beri bağımsız olarak özellikle Irak ve Suriye konularında yazıyor. Galatasaray kongre üyesidir. Alaz adında bir kızı var.