YAZARLAR

'Sofra kurulur, Abdullah Gül öyle oturur'

Geçtiğimiz hafta, “İYİ Parti seçime girebilir mi?” sorusuna verilen yanıtlar, şüpheli biçimde kısa sürede negatiften pozitife dönüştü. Bırakın haftalığı, günlük anketler elden ele dolaşıyor. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan çok öfkeli. İYİ Parti’nin seçime girmesini sağlayan hamlesiyle CHP, tüm muhalefetin takdirini topladı. “Ne Akşener eski Akşener ne de Karamollaoğlu eski Karamollaoğlu” sözünü çok sık duyuyoruz son günlerde. Gayriresmi temaslar dışında HDP’yle resmi bir görüşme de yok, kendilerine iletilmiş bir ittifak teklifi de...

Milli Görüşün lideri Necmettin Erbakan’a atfedilen “Sofra kurulur, Abdullah Gül öyle oturur” sözünün son günlerde Saadet Partililer tarafından sıkça hatırlandığını söyleyerek başlayalım. Cümle Erbakan’a ait olmayabilir ama Abdullah Gül’ü tarif ettiği kuşkusuz.

Haberlerin yarına değil bir saat sonraya eskidiği, baş döndüren bu trafikte kim nerede duruyor, ne istiyor, adaylara nasıl karar verilecek, kurumlarda neler konuşuluyor gelin tek tek bakalım.

YSK: Geçtiğimiz hafta, “İYİ Parti seçime girebilir mi?” sorusuna verilen yanıtlar, şüpheli biçimde kısa sürede negatiften pozitife dönüştü. “İYİ Parti seçime giremesin diye seçim 24 Haziran’da yapılacak” yorumunun yerini bir anda “Erdoğan ve Bahçeli, Akşener’in bu mağduriyetten nemalanmasını istemez” tespiti aldı. Kaynağı belli olmayan bu tespit bir niyet okuma mıydı, yoksa birilerinin kulağına özellikle mi fısıldanmıştı bilinmez ama Erdoğan’ın 23 Nisan resepsiyonunda YSK’ya kızgınlığını gizleyemediği o açıklama, planın bir yerde sekteye uğradığını gösteriyor. Ne dedi Erdoğan? “YSK, cumartesi kararı almış olsaydı belki 15’ler olayı olmazdı.” 22 Nisan Pazar gününe yani CHP heyetinin İYİ Parti’ye giderek Meral Akşener’le görüştüğü o güne dair şunlar anlatılıyor: Ana muhalefet partisinin İYİ Parti’yi 15 milletvekiliyle destekleyeceği bilgisi “koca kulak” tarafından ilgili yerlere ulaştırıldı ve YSK saat 15.00’te toplanmaya hazırlanırken CHP kurmayları 15 milletvekiliyle kameraların karşısına geçerek sürpriz açıklamayı yaptı.

DEVLET KURUMLARI: Tüm kamu kurumlarına tasarruf genelgesi gittiği konuşuluyor. “Seçim öncesi bu yapılabilir. Ekonominin hali de malum” diyebilirsiniz. Bundan daha dikkat çekici olan, kamu çalışanları arasında, “24 Haziran’da Cumhur İttifakı iktidara gelmezse ve Erdoğan cumhurbaşkanı seçilmezse memurların maaşları ödenmeyecek, tıpkı Yunanistan gibi bir kriz yaşanacak” türünden senaryoların kol gezdiği. Böylesine kritik bir seçim öncesi birileri alttan alta “Ya Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığında AK Parti-MHP iktidarı ya da kaos!”u pompalıyor.

ANKETLER: Bırakın haftalığı, günlük anketler elden ele dolaşıyor. Bazılarında manipülatif isimler, oranlar hemen göze çarpıyor. İşin ilginç yanı, bir siyasi parti için yaptırılan anketin el altından başka partilere de ulaştırılıyor olması. Anlaşılan, birileri siyasette dengelerin her an değişebileceğini görüyor ve önlem alıyor. Peki dengeler değişebilir mi? Bu köşeden Erdoğan’ın Mart ayının ilk haftası yaptırdığı anketten cumhurbaşkanlığı seçiminde alacağı oy oranının, kararsızlar dağıtıldıktan sonra, yüzde 44 çıktığını yazmıştım. O oran tam olarak yüzde 44.2... Son kamuoyu yoklamaları ise Erdoğan’ın oyunun yüzde 42.4’e gerilediğini söylüyor.

ERDOĞAN: Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan çok öfkeli. Uzun zamandır ilk kez oyun kurucu kendisi değil çünkü. Bugüne kadar “düşmanını yanında taşı” taktiğini başarıyla uygulayan Erdoğan, 16 yılın sonunda çevresindeki o kadar insanı ve bizzat seçmeninin bir bölümünü öyle düşmanlaştırdı ki, onları artık bırakın yanında taşımayı, yakınında görmesi bile zor. Bu nedenle seçimde yüzde 50+1’i alabilmek için nasıl bir taktik izleyeceği merak konusu. “Tek ortak aday Erdoğan’ın işine gelir”, diyenler haklı. Her partinin kendi adayını göstermesi Erdoğan’ı zora sokacak çünkü en kaba haliyle CHP adayı “laik” seçmene, İYİ Parti adayı milliyetçi seçmene, SP adayı dindar seçmene, HDP adayı Kürt ve sol seçmene hitap edecek. Ve tüm adaylar Erdoğan iktidarının toplumun farklı kesimleri üzerindeki baskısını, tahribatını anlatacak. Erdoğan, partilerin adayları karşısında tek başına mücadele edecek ve ilk turda seçimi kazanması zor görünüyor.

KILIÇDAROĞLU: İYİ Parti’nin seçime girmesini sağlayan hamlesiyle CHP, tüm muhalefetin takdirini topladı. Seçimin kaderini belirleyecek gözüyle bakılan ana muhalefet partisi, toplumun geniş kesimlerince pür dikkat izleniyor. Özellikle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Meclis Grubundaki konuşması önemliydi. Kılıçdaroğlu “milliyetçi demokratlara, muhafazakâr demokratlara, liberal demokratlara, sosyal demokratlara ve sosyalistlere” seslenerek, “Cumhuriyetin kurucu ayarlarına geri dönmek için beraber mücadele etmek zorundayız... Biz her türlü özveride bulunmaya hazırız” dedi.

CHP’nin “sıfır baraj ittifakı” teklifine sıcak bakan İYİ Parti’nin HDP’yi dışarıda tutma şartı koştuğu biliniyor. Aslında İYİ Parti gibi CHP de HDP ile yan yana görünmek istemiyor. CHP’de, cumhurbaşkanlığı seçiminin 2’inci tura kalması halinde Kürt seçmenin itiraz etmeyeceği bir isim üzerinde durulurken bu adayın sağ-muhafazakâr seçmenden de oy alabilmesi hesabı yapılıyor. Abdullah Gül an itibariyle hâlâ konuşuluyor ve itirazlar da yükseliyor. CHP’nin Muharrem İnce’yi aday göstereceği iddiasına gelince… CHP’nin kazanamayacağını bildiği bir adayla yarışa girmesi taktiksel bir hamle olabilir. Hem kendi seçmenini küstürmez hem de ikinci tura kalacak adayı rahatça işaret edebilir.

AKŞENER: Erdoğan bugüne kadar yok saydığı İYİ Parti’yi, 23 Nisan itibariyle “sözde İyi Parti” diyerek muhatap almaya başladı. Bu gelişme üzerine 24 Nisan Salı günü İYİ Parti Genel Merkezi’ndeki Akşener-Karamollaoğlu görüşmesini izlemeye gelen basın kuruluşları arasında TRT, Anadolu Ajansı ve A Haber de vardı. İYİ Parti’nin Meclis’te bir grup toplantısı yapıp yapmayacağı da merak konusuydu. Meclis’te dün (salı günü) saat 09.30 için büyük salon tahsis edildi yeni grup için. İYİ Partililer, “Bunu duyduğumuzda güldük çünkü bize verilen o saatte Meclis’e ziyaretçi alınmıyor. Akıllarınca ziyaretçisiz koskoca salonda 20 kişinin görüntüsünü paylaşacaklardı ama oyunu gördük” diyorlar. Bir de Meral Akşener’in, “Grup toplantısı yapmak işi sulandırmak olur” dediği biliniyor. Akşener’e özellikle kadınların oy vereceğini söyleyen partililere, “Kürt seçmen tepkili ama” diye hatırlattığımızda “çok yakında Diyarbakır’da yapacağı konuşmayı dikkatli dinleyin” dediler.

KARAMOLLAOĞLU: “Ne Akşener eski Akşener ne de Karamollaoğlu eski Karamollaoğlu” sözünü çok sık duyuyoruz son günlerde. Temel Karamollaoğlu’nun Milli Görüş camiasının Erbakan’ın ölümünden bu yana ihtiyaç duyduğu liderliğe yakışır şekilde davrandığını ifade ediyor Saadet Partililer. Tek eleştirdikleri konu, Karamollaoğlu’nun Abdullah Gül’ün adeta arabuluculuğuna soyunması. Bu cenahta Gül’e sıcak bakanlar kadar tepki duyanlar da var. Görünen o ki, Milli Görüşçülerin yanı sıra AK Parti’nin küskünlerinden de oy alabileceği varsayılan Gül’e, sanıldığının aksine, Milli Görüş’ten blok oy çıkmıyor. Hafta boyunca temaslarını sürdürecek olan Karamollaoğlu, Gül’ün adaylığı sorusuna “bu hafta sonu netleşir” yanıtını verdi.

GÜL: 11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün çatı adaylığı önerisi kabul görmedi. Akşener bu teklifi reddetti. Erdoğan’ın, Gül’le gireceği ikili bir yarıştan ezici üstünlükle çıkacağı için Gül’ü çatı aday olarak görmek istediği yorumu da yabana atılmamalı. Gül’ün adı kamuoyunda tartışılmaya başlar başlamaz tepkiler de yükseldi. Özellikle CHP’lilerin itirazları var. Gül’ün 7 yıllık görev süreci boyunca onayına sunulan 886 yasadan sadece 4’ünü veto ettiği hatırlatılıyor. Sohbet ettiğimiz bir CHP’li, “Seçimi ancak AK Parti’nin ayarlarını bilen ve partiyi içeriden yıkabilecek bir adayla kazanabiliriz” derken Gül’ü tarif eder gibiydi. Ancak “Gül veya Akşener ikinci tura kalırsa onlara asla oy vermem” diyen milletvekilleri, parti yöneticileri de var. Gül hem oyunda değilmiş gibi davranıyor hem de yalanlamayarak bu senaryoların bir parçası olduğunu ispatlıyor. Bu tutum, Gül’ün kişiliğiyle ve üslubuyla örtüşüyor.

DEMİRTAŞ: Gayriresmi temaslar dışında HDP’yle resmi bir görüşme de yok, kendilerine iletilmiş bir ittifak teklifi de. Yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ahmet Türk, Artıgerçek’ten Fehim Işık’a yaptığı açıklamada, “HDP, bu üç partinin (CHP-İYİ Parti-SP) arasında olsaydı Erdoğan bunu kullanırdı” diyor. Haklı da. HDP yönetiminin görüşü de bu yönde.

Demirtaş’ın adaylığıyla ilgili spekülasyonlar noktalanmış görünüyor. Avukatı Mahsuni Karaman, Demirtaş’ın 30 Nisan’daki duruşmasında henüz savunmasını dahi yapmadığını ifade ederek, “Şu an hukuki olarak aday olmasının önünde hiçbir engel yok” dedi. Bir buçuk yıldır tutuklu bir siyasetçinin cumhurbaşkanı adayı olmasının, özellikle seçimden umudu olmayan ve sandığa gitmeyi düşünmeyen genç kesimi heyecanlandıracağı ve seçime katılımı olumlu yönde etkileyeceği ifade ediliyor. 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçiminde AK Parti’nin adayı Erdoğan’la ve CHP-MHP ittifakının adayı Ekmelettin İhsanoğlu ile yarışan Demirtaş yüzde 9.76 oy almıştı. Demirtaş’ın 24 Haziran’da bu oyun üzerine çıkacağı ve bu durumu HDP’nin siyasetin demokratikleşmesi ve haklar temelinde pazarlık için kullanabileceği yorumu yapılıyor.

Deneyimli siyasetçi Ahmet Türk aynı söyleşide şunları da söylüyor, “Türkiye’de bir demokrasi blokuna ihtiyaç var. Cumhurbaşkanlığı seçiminde 2’inci tura kalınması durumunda CHP, İyi Parti ve Saadet Partisi’nin herkesi kapsayacak, demokratik bir Türkiye’nin oluşumuna hizmet edecek ortak bir adayla toplumun karşısına çıkması gerekir. Klasik CHP’li bir aday veya İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 2’inci tura kalması durumunda toplumun en geniş kesimini kapsayamayacaktır.”

Türk’ün işaret ettiği isim Abdullah Gül ise eğer, ona da pek çoklarının itirazı olduğunu bir kez daha hatırlatarak şöyle noktalayalım sözü: Şu sıkışık süreçte, politik doğruculuk veya goygoyculuktan uzak duran ama toplumun geleceğine dair de umut üretebilen açıklamalar yapılmalı, formüller bulunmalı.