YAZARLAR

Nabız yoklandı, rıza üretildi, sıradaki?

İki takım arasındaki çekişmeyi ve gerginliği anlatmaya, yaşanların sonrasında tarafların dediklerini irdeleyip analiz etmeye ne nefes yeter, ne de yazacak sayfa. Ancak bu olaydan sonra yaşanması muhtemel şeyler hiç de iç açıcı görünmüyor.

Fenerbahçe – Beşiktaş maçında yaşananlar ilk değildi. Aman yanlış anlaşılmasın. Yaşananları normalleştirme niyetinde değilim. Bence son dönemde ne toplum ve ülke genelinde ne de tribünlerde yaşananlar normal olaylar. Benzer olayların yaşandığı her maçtan sonra, “Bu sefer de ucuz atlattık, ya o sahaya atılan madde birinin başına gelseydi de yaralansaydı“ denilerek uygulanması gereken çözümler her seferinde sözlü olarak geçiştirildi. Bu sefer ucuz atlatmadık. Çok fena şeyler kapıda.

"Siyah beyaz formalı takımın futbolcusu şunu yaptı", "Sarı lacivertli takımın taraftarları şunu bunu sahaya attı", "Ama şu da tahrik etti", "Bu da böyle demeseydi böyle olurdu", "Bize operasyon yapılıyor", "Bu işin arkasında komplo var", "Üzerimize oynanan oyunlar var", "Kendini yere attı", "Maç tatil olsun diye elinden geleni yaptılar", "Kupa almamızı engellemek istiyorlar"... Gerçekler ortaya çıkarılmadıkça esas bu söylenenler komplo teorilerinden, nafile kendini savunma çabalarından, olayı geçiştirme laflarından başka şeyler değil.

Bu olay gerçekten bir komploysa, emniyet güçlerinin dün gece ifadesini aldığı kişilerin kimlikleri ortada... Bu işler sadece bireysel olarak yapılan, birkaç kendini bilmezin işiyse, ki gerçekten bu olay böyle olabilir, bu kişiler bulunsun sorgulansın ilişkileri ortaya çıkarılsın. Unutmayın bilmem kaçıncı kez olağanüstü hal açıklandı. Devletin ve polisin yetkileri neredeyse sınırsız. Yani isterlerse gerçekten kimin suçlu olduğu ve iddia edildiği gibi olayın arkasında kim olduğu bulunur ve açıklanır. Ancak ve ancak istenirse... Süper Kupa Finali'nden sonra tribündeki şiddeti bitirmek İçişleri Bakanlığı'ndan başlayarak konunun sorumluları çözümler için bir araya gelmişti. Katı uygulamalar yapılacağı söylenmişti. O gün, o toplantının boş bir toplantı olduğunu vurgulamak için iki seri yazı yazmıştım. (Olağan şüpheliler 1: Şiddeti normalleştirenlerOlağan şüpheliler 2: Görevini yerine getirmeyenler) Perşembe gecesi yaşananlar da o toplantının ne kadar boş olduğunu ortaya çıkarmış oldu.

Peki ne yapılmak isteniyor olabilir? Geçen haftaki yazımda 6222'deki yapılması planlanan değişiklikleri ele almıştım. Henüz taslak halindeyken kamuoyunun nabzını yoklamak için gündeme getirilmişti tabii ki bu muhtemel değişiklikler. 6222 numaralı yasadaki muhtemel değişikliğin konuşulmasının üzerinden sadece bir haftadan biraz fazla geçti. Perşembe gecesi oynanan maçta yaşanan olaylar da tam da aranan ortamı yaratmış durumda. Yapılması muhtemel değişikliklerden biri neydi? Stadyumlardaki özel güvenliklerin görevini yeterli bir düzeyde yerine getiremediği için yerlerini devletin polisine bırakmasıydı. Maçın olduğu akşam ise tek bir medya mensubunun ağzından da olsa, ki o da bağlı olduğu grubun iktidara yakınlığı ile bilinen A Spor kanalındaki bir yorumcu tarafından dile getirildi. Turgay Demir maç sonrasında yaşananların yorumlandığı sırada, "Ve bu özel güvenlik rezaleti Türkiye'de bitsin. Oraya devletin polisi gelsin" dedi. Yasa değişikliği konusunda önce nabız yoklandı, dün geceki olaylar değişiklik arzusundakilerin ekmeğine yağ sürdü, Turgay Demir'in söyledikleri de yağlı ekmeğin üstündeki çilek reçeli gibi oldu, yani rıza da alındı. Ertesi sabaha uyandığımızda okuyacağımız bir KHK ile yasanın değiştirilmesi kanımca an meselesi. Bundan sonraki ilk KHK'da ilk madde 6222'nin değiştirilmesi ve stadyumlara polisin girmesi hamlesi olacak. Bunlar benim ileride olabileceklere dair öngörümden öte değil.

Uzun zamandır konuşulan erken seçim ihtimali iki gün içinde yapılan konuşmaların ardından karara bağlandı ve iki ay sonrasına tarihlendi. Son iki yıldır da kendisine muhalif olan herkesi, kendince mubah gördüğü çeşitli yollarla susturmaya çalışan iktidar kendisine muhalif olan tribünleri bu olayın da kolaylaştırıcılığı sayesinde yapacağı değişiklikle susturma şansını tepmeyecektir. Yanılmak dileğiyle...

2002 Dünya Kupası'nda Türkiye Milli Takımı'nı 3'üncülüğe taşıyan Şenol Güneş'e reva görülenden utanmadığımız sürece ülke futbolunda hiçbir şey  değişmeyecektir. Geçmiş olsun Şenol Güneş.


Volkan Ağır Kimdir?

1987 İstanbul doğumlu. 2006 yılından bu yana blog yazıyor. 2008 yılında Cumhuriyet gazetesi Spor Servisi'nde muhabirliğe başladı. O günden bu yana yoğunlukla spor muhabirliği yapıyor. Serbest muhabir olarak 2014 yılında Dünya Kupası'nı Brezilya'da, 2015 yılında Copa America'yı Şili'de takip etti. 2011 yılından bu yana Açık Radyo'da her pazartesi günü 19.30'da Efektifpas isimli spor programını sunuyor. Gazete Duvar'da haftalık, zaman zaman da çeşitli yayınlara özel konularda haberler hazırlıyor. Zaman zaman da kendisine dokunan sosyal ve toplumsal olaylar hakkında da yazıları ve haberleri çeşitli medyalarda yayınlanıyor. 2016 Ekim ayından bu yana Almanya'da Köln'de yaşıyor.