YAZARLAR

Daha çok kitap daha çok internet

Kağıtla son ama en sağlam bağımız olan kitapların dünyasını internetten takip etmenin garip bir yanı var, muhakkak. Ama bu gariplik yaşadığımız şu hayatın ta kendisi zaten.

2000’lerde kitap dünyasının kalbi kitap eklerinde atıyordu. Zamanla gazetelerle birlikte neticede birer ‘ilave’ olan kitap ekleri de okur kaybetmeye başladı. İnternet medyası ise bu boşluğu henüz doldurabilmiş gibi değil.

Yayın dünyası Türkiye’deki kültür sahnesinin en enerjik alanlarından biri. Her yıl biraz daha büyüyor. 2000’lerin ortalarında yılda 500 yeni roman yayımlanmaya başladığında Ömer Türkeş ardı ardına roman patlaması üstüne yazılar yazmıştı. Bugün sayının bin civarında olduğu söyleniyor ki, bu mümkün… Fakat mesela bu romanları bizim adımıza takip edecek etkinlikte bir kitap medyası yok. Pek çoğumuz bir otorite, tüm kitap ve edebiyat dünyasının kabul ettiği ve birleştiği bir medyanın eksikliğini duyuyoruz. Ama aslında günümüzün kültürel ve politik ‘çokluk’ ortamında bu pek mümkün görünmüyor. Gazete dediğimiz şeyin en büyük işlevi ulus devletin ruhuna uygun bir medya olmasıydı. Ulus devlet kurucularının arzu ettiği monolitik kültüre hizmet etti gazeteler. Evet, ulus devlet kavramı hiç de 90’larda sandığımız gibi ortadan kalkmadı, tam tersi şu günlerde tüm dünyada en baştaki kadar sağlam ve sert biçimde ayakta duruyor. Ama bu arada medya değişti, çünkü entelektüel kültür değişti. Ne o eskinin karizmatik aydınları var ne de kitleleri kolayca yönlendiren dergileri gazeteleri. ‘Tek millet’ için ‘tek medya’ arzulayan bunun için umulmadık şeyler yapanlar hala var, ama artık bu imkansız bir şey.

Biz konumuza dönelim. Kitap medyasını bugün hala ayakta kalmayı başaran gazetelerin kitap ekleri ve edebiyat-kitap dergileri kadar internet siteleri de temsil ediyor. Benim takip ettiğim kitap siteleri arasında K24, Edebiyat Haber, Kitap Eki, Mevzu Edebiyat, Kayıp Rıhtım, 221B, Artful Living var. Gazetemiz Duvar’ın kitap bölümü de genel haber sitelerinin pek azında olan bir zenginlik sunduğu için anılmayı hak ediyor. Bu siteler içinde özellikle yaptığı dosyalar ve yayımladığı yazıların niteliğiyle K24 öne çıkıyor. Edebiyat Haber’in de çok sık yenilenme ve hızlı haber, yeni kitap duyurmak gibi bir üstünlüğü var ki bu bir internet sitesinden beklediğimiz temel özellik.

İnternet yayıncılığının temel sorunlarından tabii ki bu siteler de etkileniyor. En başta gelir meselesi geliyor. Reklam almak çok zor, alınan ilanlar ucuz, Google ile iş birliği yaparsan görüntü kirliliğini ve arslan payını ona kaptırmayı göze alman gerekiyor. Dolayısıyla bu siteler güçlükle ayakta duruyor, kendini geliştiremiyor, içeriğe ve teknolojiye yatırım yapamıyor. Hadi artık bedava yazı yazmak standart halini aldı, yani yazılara telif ödemeyebiliyorsunuz. Ama haber yapacak, yeni malzemelerle siteyi ayakta tutup sürekli güncelleyecek editör ve muhabirler çalıştırmanız da mümkün olmuyor. Teknoloji ise en büyük dert; mesela bu sitelerin bazılarının bir mobil uygulaması bile yok.

Yayın dünyası bu kadar büyüyüp gelişirken kitap siteleri neden bundan payını alamıyor. İnternetin gelir elde edememesinin sebebi temelde yukarıda sözünü ettiğimiz ‘çokluk’ ile alakalı. Reklamcıların tabiriyle ‘pasta’ büyüyor tabii ki. Ama dilimleri mikro ölçütlere varmış durumda. Sosyal medyayı, geleneksel medyayı, internet medyasını aynı zamanda kullanmaya çalışan ‘reklam veren’in kitap sitelerine ayırdığı pay da bir türlü artamıyor. Aslında bu durumdan dolaylı olarak ‘edebiyat’ zararlı çıkıyor. Çünkü genç bir yazarın, görece küçük bir okur kitlesine hitap eden edebiyatçıların kendilerini ifade edebildikleri en önemli mecra internet siteleri. Dolayısıyla bu sitelerin ayakta kalması, yayınevleriyle iyi ilişki içinde olmaları yazarlar için son derece önemli. İşin aslı bazı büyük yayınevlerinin internet medyasıyla kurdukları sınırlı ilişkinin temel motivasyonu da bunun farkında olmaları…

Peki bu iş dünyada nasıl? Tabii ki pek çok zengin internet sitesi var. Her şeyden önce, internet gazeteden farklı olarak ulusal sınırları kolaylıkla aşan bir mecra. Dolayısıyla mesela İngilizce siteler, ortak dilde yayın yaptıkları için tüm dünyaya hitap ediyorlar ve çok daha büyük bir okur kitlesine sahipler. Ama yine de onların da ‘gelir elde etmek’ diye bir sorunları olduğu muhakkak. En şahane kitap bölümüne sahip haber sitelerinden biri olan Guardian’ı takip edenler bilir, her haberin sonunda okuyucudan ‘destek’ talep eden bir uyarı çıkar karşınıza… Eskinin ünlü kitap dergileri, TLS, Los Angeles Review of Books ve New York Times Book Review da artık internet üstünden çok zengin bir içerik sunuyor. Uluslararası yayıncılık endüstrisinin takip ettiği, internetin kurallarını iyi uygulayan sitelerden biri olarak benim son dönemde gözdem Literary Hub. E-postanıza gönderdiği günlük bültenlerinde yayıncılık dedikoduları demeyelim ama haberlerine de yer veren bu site, bir yandan Anglosakson yayıncılık endüstrisinin genel eğilimlerinin dışına çıkmayı başarabiliyor. Avrupalı okuru ilgilendirecek pek çok yazıya yer veriyor. Mesela bu günlerde girdiğinizde çok güzel üç kitap tanıtımı karşılıyor sizi. Marguerite Duras’nın aktif bir üyesi olduğu komünist partiden edebiyat görüşü ve yaşam tarzı nedeniyle nasıl dışlandığını anlatan yeni bir biyografi bunlardan en ilginç olanı. Diğeri pek yakında Metis’in bastığı Tao Te Ching kitabını da çağrıştıran Ursula K. Leguin üstüne bir kitap. Yazarla, özellikle bizde pek az bilinen şiiri üstüne yapılmış konuşmalar yer alıyor bu yazıda; ve onun Taocu dünyası… Üçüncüsü ise geçen hafta memleketimizi ziyaret eden Putin’in ve benzerlerinin ülkelerini yönetirken nasıl da haberleri ve gerçekleri yönlendirdiklerini anlatan bir inceleme.

Kağıtla son ama en sağlam bağımız olan kitapların dünyasını internetten takip etmenin garip bir yanı var, muhakkak. Ama bu gariplik yaşadığımız şu hayatın ta kendisi zaten. O nedenle daha çok kitap ve daha çok, daha iyi internet siteleri dilemeye devam etmekte bir tuhaflık yok gibi geliyor bana…