YAZARLAR

DAİŞ’in zehrini temizlemek

El-Medeni, DAİŞ’in zehrini çocukların beyninden temizlemenin çok zor bir uğraş olduğunu tekrarlıyor. Sınıfında, on yaşında bir çocuk bir gün elinde bıçakla çıkagelmiş ve DAİŞ videolarından gördüğü şekliyle nasıl insan öldürüleceğini sınıf arkadaşlarına göstermeye koyulmuş. Böyle hallerde öğretmenler gidip çocuğun ailesiyle ve çocukla özel olarak ilgileniyormuş.

Bu defa size esas olarak aktarmaya dayalı bir yazı sunmama izin verin, değerli okurlar. Zira konu hayatî, bizi de yakından ilgilendiriyor ve böyle konularda büyük siyasî tespitleri değil küçük gündelik gerçekleri barındıran kaynaklar bulmak neredeyse imkânsız.

Suriye’den genel olarak düzgün haber ve bilgi aktaran Syria:direct’te, DAİŞ’in elinden geçen yılın sonbaharında kurtarılan Deyr el-Zor’da çalışan bir öğretmenle yapılmış görüşme yayımlandı. Abdülkerim el-Medeni, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) denetimindeki kırsal bölgede, yeniden açılan okullarda zor koşullar altında öğrencilere ders -ve dert!- anlatmaya çalışan insanlardan. El-Medeni, önlerindeki en büyük zorluğun, DAİŞ’in hükmü altındayken çocukların kafalarına sokulmuş “karanlık düşünceler”i bertaraf etmek olduğunu söylüyor.

Suriye’nin doğusundaki Deyr el-Zor’a 2014 yazından itibaren DAİŞ egemen oldu. 2017 güzünde, bir yandan SDG, öbür yandan Suriye ordusu ve müttefikleri, DAİŞ’i buradan söküp attılar ve kendi aralarında alan paylaşımı çatışmalarını da içeren bir gerilim içerisinde karşılıklı mevzilendiler. Deyr el-Zor’un kırsal kesiminde okullar geçen ay açıldı. 14 bin kadar ilk ve ortaokul öğrencisi, harap haldeki okullara gitmeye başladı. Öğretmen el-Medeni, kendi bölgelerindeki yetmiş okuldan ancak otuz yedisini açabildiklerini bildirdi. Okulların çoğu ya DAİŞ tarafından karargâh olarak kullanıldıkları için koalisyon jetlerince bombalanmış ya da yağmalanmış, masaları, sıraları alınıp götürülmüştü. Sınıflarda sadece yıkık duvarlarla kırık kara tahtalar kalmıştı. (Görüntüyü bir yerlerden hatırlıyor olmalıyız.)

.

El-Medeni, Syria:direct adına kendisiyle görüşen Leyla el-Ahmed’e, 6-14 yaş arasındaki çocukları esas olarak “gelecek yıla hazırlamaya” çalıştıklarını söyledi, daha büyük yaştaki öğrencilerin ancak gelecek yıl okullara alınabileceğini belirtti. Açılan birçok okulda çocuklar yerlerde oturuyor, doğru dürüst akan su yok, tuvalet büyük mesele.

Henüz maaş alamayan ve ne zaman, ne kadar alacakları da belirsiz öğretmenlerden olan El-Medeni, içinde bulundukları mahrumiyet koşullarında, hiç okul görmemiş veya okuldan dört yıl uzak kalmış çocuklara temel okuma-yazma ve matematik bilgileri verebilmenin güçlüğünü dahi gölgede bırakan bir başka güçlükten söz etti: DAİŞ’in küçük zihinlere yerleştirdiği “karanlık düşünceler”le baş etmek hiç de kolay olmuyordu, belli ki olmayacaktı.

Bu “karanlık düşünce” lafı elbette şaibelidir. Bizde, askerî vesayet döneminde, askerlerin kafasına uymayan her şeye “karanlık” denirdi. (Şimdi de muktedirler tarafından kullanılıyor, ama eskisi kadar sık ve simgesel anlamla yüklü olarak değil.) Aslen Kemalizmin gözdesi olan bu tanımın daha çok ve ilk anda “irtica” motifini akla getirmesine karşılık, solcular da karaya boyanmaktan nasiplerini alırlardı. “Gericiler”in fikirleri “karanlık”tı, solcularsa “karanlık amaçlar” peşinde olmakla itham edilirlerdi.

Kavramın bizdeki hikâyesi nasıl olursa olsun, sanırım DAİŞ’in minik beyinlere yerleştirdiği düşüncelere “karanlık” diyen Deyr el-Zorlu öğretmene itiraz etmek pek anlamlı olmayacaktır.

SDG denetimindeki bölgede çalışan El-Medeni, kısa süre sonra Suriye hükümetinin müfredatına uygun öğretim vereceklerini söyledi -ki, bu da haberin ayrıca ilginç unsuru. DAİŞ gelene kadar bu uzak yörede eğitim-öğretimin iyi kötü sürdürülebildiğini, hükümetin öğretmen maaşlarını ödediğini, okullara mobilya ve malzeme yolladığını, ancak buraya egemen olduktan sonra DAİŞ’in bütün eğitim faaliyetine son verdiğini, açtıkları on okulda çocuklara yalnız Kur’an’dan sûreler ezberlettiklerini, örgütün propaganda ve eğitim videolarını gösterdiklerini anlattı. El-Medeni o günlerde dondurma yapıp satıyor, gaz satıyor, ikinci el cep telefonu tamiri ve satışıyla geçinmeye çalışıyormuş.

El-Medeni, DAİŞ’in zehrini çocukların beyninden temizlemenin çok zor bir uğraş olduğunu tekrarlıyor. Sınıfında, on yaşında bir çocuk bir gün elinde bıçakla çıkagelmiş ve DAİŞ videolarından gördüğü şekliyle nasıl insan öldürüleceğini sınıf arkadaşlarına göstermeye koyulmuş. Böyle hallerde öğretmenler gidip çocuğun ailesiyle ve çocukla özel olarak ilgileniyormuş. On iki yaşındaki bir başka çocuk, sınıfta kız-erkek karışık öğrenim görülmesine itiraz etmiş, bunun yanlış olduğunun kendisine camide öğretildiğini ileri sürmüş.

El-Medeni’nin anlattığına göre, bu durumda öğretmenlerin temel uğraşlarından biri, çocuklara “gerçek İslâm”ı anlatmaya çabalamak oluyormuş. El-Medeni, DAİŞ’in İslâm’la alâkasının olmadığını anlatmaya çalıştıklarını söylüyor. Yıkık sınıf duvarlarına ve kırık kara tahtalara yazılmış korkunç sloganlar ve “gerçek İslâm” tartışması, bakın uzaklardaki Deyr el-Zor’u nasıl yine yanı başımıza getiriverdi!..

Öğretmenler adına el-Medeni’nin memnun olduğu tek konu, ana babaların okullar yeniden açıldı diye sevinmeleri ve okullara destek olmak için yardımlar yapmaları.

DAİŞ’in geçtiği yerlerde kalanları, kısa sürede yüksek dozda ve şiddetle zerk edilmiş zehirden arındırmak kolay olmayacak. Gelen geçenin başka başka zehirlerle dumura uğrattığı beyinlerin temizlenmesi sorunu, ne yazık ki yalnız iç savaş gören ülkelere, çöl kıyısındaki Deyr el-Zor kırsalına mahsus değil.