YAZARLAR

Devletin başına Devlet gelmeyecek!

2019 yılında hayata geçecek "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi"nin yürütmenin cumhurbaşkanında olduğu bir sistem olduğunu düşündüğümüzde, MHP aday göstermeyerek iktidar hedefinden vazgeçtiğini göstermiş oluyor. Peki Bahçeli, bu tavrıyla ne yapmak, nereye varmak istemektedir?...

2018 yılı için hazırlanacak almanaklara siyaset sahnesinin ilk başlığı düştü. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 8 Ocak 2018 itibariyle, 2019 Kasım ayında yapılması beklenen Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday çıkarmayacaklarını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı destekleyeceklerini duyurdu.

Bahçeli'nin açıklamalarını dinlerken aklıma 16 Nisan referandumu öncesi bir röportaj yaptığımız Sinan Oğan'ın sözleri geldi. Oğan, Anayasa değişikliği önerisine tam destek veren MHP lideri Bahçeli'nın tavrını anlamak için çocukluk arkadaşlarıyla dahi görüştüğünü söylemiş, "Onlar da artık tanıyamıyor. Bu bizim için 100 yılın muamması" demişti. Geçen aylarda bu muammaya açıklık getiren bir gelişme olmadı. Tersine "tam destek, sonuna kadar destek" tavrı sürdü, bize de Bahçeli'nin sosyal medyada espri konusu olan sözlerine gönderme yaparak, "Bahçeli, bu tavrıyla ne yapmak, nereye varmak istemektedir?" sorusuna bir kez daha yanıt aramak kaldı.

Bahçeli'nin Cumhurbaşkanı adaylığıyla ilgili bu kritik açıklamasının ardından, söz konusu tavrı destekleyenlerin yaklaşık 1.5 saati bulan konuşma içinden seçtikleri, "MHP'nin aklı hep Türkiye'dir" sözleri oldu. Bir ara sosyal medyada trendtopic olan Bahçeli'nin bu sözlerine gönderme yapanlar 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana ezberlediğimiz "bu tavır ülke bekası için" sözlerini tekrarladı. Tepki gösterenlerin eleştirileri ise sertti. Öyle ki, "Bahçeli'yi kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Merhuma Allah'tan rahmet MHP teşkilatına başsağlığı, metanet dileriz" benzeri taziye mesajları okuduk.

Yorumlar açısından çok bereketli olan sosyal medya paylaşımlarından yeniden asıl soruya dönelim: "Bahçeli, bu tavrıyla ne yapmak, nereye varmak istemektedir?"

Bir siyasi partinin temel amacı tek başına iktidar olmak, ülkeyi savunduğu politikalar doğrultusunda yönetmektir. Daha geçtiğimiz hafta Meclis'te sandalyesi bulunmayan Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu'nun "Biz sadece ‘bir aday gösterelim’ diye değil, seçimi kazanmak için aday göstereceğiz" sözleri iktidar hedefi göstermesi açısından saygıyla karşılanan sözlerdi. Bu nedenle Bahçeli'nin "Cumhurbaşkanı adayı göstermeyeceğiz" açıklamasını "MHP'nin artık bir iktidar hedefi yok" şeklinde yorumlanması haksızlık olmayacak. 2019 yılında hayata geçecek "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi"nin yürütmenin Cumhurbaşkanında olduğu bir sistem olduğunu düşündüğümüzde MHP aday göstermeyerek iktidar hedefinden vazgeçtiğini göstermiş oluyor. Bahçeli'nin destek vereceğini açıkladığı Erdoğan'ın kuracağı kabineyle ilgili de beklentisi yok. Çünkü Bahçeli bu konuda da kendini bağladı, yeni hükümetten bakanlık istemeyeceklerini söyledi. Bu durumda geriye sadece Meclis'te bir grup kurma amacı dışında bir gelecek beklentisi kalmıyor.

Bahçeli her ne kadar baraj sorunları olmadığını söylese de şu ana kadar yapılan hiçbir anket bunu doğrulamadı. Bu durumda MHP'nin parti kimliğini koruyarak Meclis'e girmesinin anahtarı olarak sunulan "Cumhur ittifakı" dışında şans kalmıyor. Bahçeli'nin alfabenin birçok harfini sıralayarak dile getirdiği bu öneriyi bir kez daha basın toplantısında anlatması sürpriz olmadı. Merak edilen tek konu ise AK Parti'den gelecek yanıttı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ittifak ile ilgili "Bu konu liderler düzeyinde ele alınır. Size ne kardeşim? Sürece limon sıkmayın" sözlerini hatırlayınca buna yanıt vermek de her babayiğidin harcı değildi. Hatta bu yanıt Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başkanlık ettiği Bakanlar Kurulu toplantısından çıkan Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ için de kolay olmadı.

Bahçeli'nin destek açıklamasını "memnuniyetle" karşılayan Bozdağ, altı çizilen "ittifak" sorusu üzerine, seçim yasalarını da içeren uyum yasalarının mart ayından önce Meclis'e geleceğini, bunun içinde ittifak da olabileceğini söyledi, "Bahçeli bir formül önerisi yaptı. Elbette bu formül de değerlendirilecek" dedi. Bozdağ'ın açıklamasında MHP açısından en önemli gelişme, "Belki Meclis'e gelmeden önce MHP ve AK Partili yetkililer arasında bir müzakere yapılabilir” sözleriydi. Bu her ne kadar Meclis'te grubu bulunan diğer siyasi partiler açısından bir nezaketsizlik olarak değerlendirilecek olsa da Bahçeli son çıkışıyla bir ön görüşmenin kapısını aralamış oldu.

Tüm bu süreci izlemeye çalışan gazeteciler olarak dikkatimizi çeken bir ayrıntı daha vardı. Bu da -her ne kadar sır olmasa da- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2019 seçimlerinde aday olacağının ilan edilmesiydi. Bozdağ, “AK Parti’nin cumhurbaşkanı adayı malum Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır, AK Parti’den başka bir aday çıkması söz konusu değildir" diyerek aslında resmi anlamda ilk açıklamayı da yapmış oldu. Bahçeli son çıkışıyla bir anlamda AK Parti'nin adayını da resmen ilan ettirmiş oldu.

Önümüzdeki günlerde AK Parti ile MHP arasında yeni temaslara yol açabilecek bu gelişmeden MHP'ye düşen bir başka görev ise partinin simgelerinden biri olan sloganını değiştirmek gibi görünüyor.

MHP'nin yaklaşık 1.5 ay önce düzenlediği ve kamuoyunda "Yıkılmadık, ayaktayız" mesajı olarak yorumlanan Gençlik Kurultayı'nda Türkiye'nin dört bir tarafından Ankara'ya gelen on binlerce genç, genel başkanları kendilerini selamlarken "Devletin başına Devlet gelecek" diye slogan atmıştı. Bahçeli'nin aday olmayacağını açıklamasının ardından bu sloganın bir daha kullanılıp kullanılmayacağı ya da nasıl dönüşeceği merak konusu.