YAZARLAR

17 haftalık hesap bakiyesi ve Fatih Terim'in "sahalara dönüşü".

Terim, daha göreve başlamadan son haftaya damgasını vurdu. Öyle ki, rakipleri de onun için çok güzel bir hoş geldin hazırladı. Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor, Kayserispor ve bizzat Galatasaray'ın mağlup ettiği Göztepe; hiçbiri de galip gelemedi. Terim daha ilk haftadan rakiplerinin kayıplarıyla 13 puanlık bir avantaj yakaladı. Üstelik Fatih Terim, Göztepe maçını da Tudor taktiğiyle kazandı. Yani Terim geldi ama Tudor'un ruhu yaşıyor!

Fatih Terim tartışmalı bir isim; hem pozitif hem de negatif anlamda gündem oluyor. Kendisiyle 2008 yılında şahsen tanışmıştım. Beni şaşırtan son derece kibar ve esprili, buna bağlı olarak hayli güleryüzlü ve pozitif  bir hali vardı. Peki, ne oluyordu da insan ona bakarken sevgi ve nefret arasında gidip geliyordu?

İşini yaparken kibirli, eleştiri kabul etmez ve “ben bilirim” halleri sanırım sevilmemesine neden olan. Bir de saha dışındaki hal ve tavırları ya da siyasi ilişkileri elbette. Sevilme nedeni ise basit; Galatasaray tarihinin en başarılı teknik direktörü. Peki, onu sevenler saha kenarında, basın toplantılarında ya da toplumsal olaylarda sergilenen negatifliğin farkında değiller mi? Muhtemelen farkındalar. Ama başarı gelecekse, gerisi teferruat oluyor işte!

TUDOR TAKTİĞİYLE KAZANDI

Terim, daha göreve başlamadan son haftaya damgasını vurdu. Öyle ki, rakipleri de onun için çok güzel bir hoş geldin hazırladı. Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor, Kayserispor ve bizzat Galatasaray'ın mağlup ettiği Göztepe; hiçbiri de galip gelemedi. Terim daha ilk haftadan rakiplerinin kayıplarıyla 13 puanlık bir avantaj yakaladı. Üstelik Fatih Terim, Göztepe maçını da Tudor taktiğiyle kazandı. Yani Terim geldi ama Tudor'un ruhu yaşıyor!

Göztepe karşısında alınan galibiyet Galatasaray için çok daha fazla önem kazanmıştı. Çünkü son yıllarda görülmedik bir tablo var karşımızda; ilk altı sıradaki takım sadece 2 galibiyet, yani 6 puan, yedinci sıradaki Trabzonspor'u da katarsak 7 puan aralığında sıralandı. Bu da gösteriyor ki şampiyon olacak takım 70 puanı ancak geçebilecek, belki de altında kalacak.

KOLAY DEPLASMAN YOK

Bunda en büyük etken deplasman performansları oldu. Neredeyse tüm takımlar deplasmanda çok fazla zorlandı. Sadece Göztepe ve Alanyaspor, deplasmanlarda iç sahada aldığı puandan daha fazlasını toplayabildi. Beşiktaş'ın son sezonlardaki deplasman başarısı sona erdi. Fatih Terim'i de yeniden göreve getiren bu tablo oldu. Ama görüldüğü üzere bu genel bir problem, sadece Tudor yaşamadı bunu. Bakalım Terim'in deplasman karnesi nasıl olacak? Çünkü Galatasaray'ın üzerine gitmeyi başaran takımlar, sarı-kırmızılıların defolarını ortaya çıkarabiliyorlar.

Puan tablosuna bakarsak ilk yarıyı 36 puanla lider bitiren Başakşehir'i en başarılı takım olarak görebiliriz. Ama onların da siyasi ve maddi imkanlarını unutmamak gerek. Eski bir camia olmadığı için başarısızlıkta oluşacak herhangi bir tepki ya da muhalif hareket korkuları da yok. Bu yüzden, onları değerlendirme dışında tutalım.

SUMUDİCA, TUNA VE AYBABA... VE TUDOR!

İlk kez bu seviyede bir takım çalıştıran Tudor, her şeye rağmen, başarılıydı. Benzer şekilde, ligimizde ilk kez boy gösteren Sumudica ve Kayserispor, ilk kez bir takımın başında tek başına geçen Tamer Tuna ve Göztepe, ligin eskisi Samat Aybaba ve Sivasspor'un performansları yeterince iyi sayılabilir. Görevi devraldıktan sonra takımlarıyla iyi işler yapan Rıza Çalımbay ve Erol Bulut da başarılı isimler arasına girmeyi hak ediyor.

EN GEÇERLİ İSTATİSTİK; GOL

Son hafta maçlarında en şaşırtıcı sonuç Sivas'ta alındı. Oyuna ve istatistiklere bakılırsa maçın bu şekilde bitmesi küçük çaplı bir mucizeydi. 2 Kasım 1994 akşamı bir Şampiyonlar Ligi maçında rahmetli Ali Sami Yen Stadı'nda Galatasaray Göteborg ile oynamış ve sarı-kırmızılılar maç boyu 22 kornerden sonuç alamazken rakip Göteborg kullandığı tek kornerle golü bulmuştu. Sivasspor-Beşiktaş maçı da buna benzer geçti. Hatta Beşiktaş maçın 20'nci saniyesinden itibaren pozisyonlara girmeye başladı.

İlk gol beklenmedik bir şekilde, Quaresma'nın yaptığı top kaybının ardından Sivasspor'dan geldi. Beşiktaş akan oyunda pozisyon bulamadı ama bence penaltı olduğuna "inanmadığım" bir pozisyonun ardından golü buldu. Maç boyu oyuna hükmettiler. Ama Sivasspor kazandığı ilk kornerde golü bularak 83'üncü dakikada 2-1 öne geçti ve rakibine havlu attırdı. Sivasspor'un seçtiği taktiği başarıyla uyguladığını da belirtmek gerek. Bu maç esnasında, öncesinde ve sonrasında Beşiktaş'taki huzursuzluk, dikkat çekiciydi.

FENERBAHÇE DAHA FAZLASINI YAPMALI

Aykut Kocaman maçların son yarım saatlerinde rakiplerini "büktüklerini" söyledi. Kağıt üzerinde de bu söylediği doğrulanıyor. Fakat sorun, önceki 60 dakikada ne yaptıkları. Bu sezon Yeni Malatyaspor ve Kasımpaşa maçları haricinde taraftarları tatmin, memnun ve mutlu eden bir futbol ortaya koyamadılar. Bu oyuna bu kadar puan almaları takdire şayan. Anlaşılan o ki, Kocaman ikinci yarıda maçları 30 dakikaya sıkıştıracak. Fenerbahçe denilince akla gelen büyüklüğün sahadaki karşılığı daha fazla olmalı.

TRABZON'UN YÜKSEK TANSİYONUNA ÇALIMBAY SAKİNLİĞİ

Trabzonspor, Ersun Yanal'la geçirdiği fiyasko döneminin ardından göreve başlayan Rıza Çalımbay'la çok iyi uyuştu. Yüksek tazyikli ve heyecanlı Karadeniz insanının beklentilerini Rıza Hoca'nın itidalli yaklaşımı karşılayabilir. Çalımbay, minimum imkânlardan maksimum sonuçlar elde etmeyi iyi beceriyor. Son hafta lig sonuncusu Karabük'e puan vermelerinde kendi açılarından bir sorun yok. Karabük en alttaki takımlar arasında en çok futbol oynamaya çalışan ama en az puan alan takım. Ancak yine de buradan çıkacak bir galibiyetle ilk dört içine girmek psikolojik açıdan çok büyük güven aşılayacaktı bordo-mavili ekibe.

BURSASPOR, EH İŞTE

Bursaspor puan olarak kötü bir yerde sayılmaz belki ancak vaat ettiğinin altında kaldı. Özellikle iç saha avantajını iyi kullanamadılar; ki bunu yapamayan takımların bu yıl işleri çok daha zor, yukarıda bahsettiğimiz deplasman gerçeği nedeniyle. Son hafta evinde Gençlerbirliği ile berabere kalması, oyuna bakılırsa başarı bile sayılabilir. Onca çalkantıya, negatif söylem ve davranışa rağmen Gençlerbirliği son haftaları iyi geçti; en azından kaybetmeyerek. Ama orada sorun sahada alınan sonuçlar değil. Saha kenarında ve yönetim katında sergilenen tavır.

KAYSERİ'NİN KAÇIRDIĞI BALIK BÜYÜK OLDU

Kayserispor, bu haftanın fırsat tepen takımları arasında ilk sırada. Kazansalar 3'üncü sırayı kapacaklardı. Bulundukları yer yine de çok iyi, Beşiktaş'la aynı puana sahipler sonuçta; ama diğer türlüsü olsaydı başarıları muazzam olma şerefine nail olacaktı. Antalyaspor ve Osmanlıspor son hafta kazanarak kuvvetli bir nefes aldılar. Üstelik küme düşme hattının fiziki olarak üzerinde olmaları da psikolojik bir artı.

SERBEST DÜŞÜŞLER

Kasımpaşa, ilk yarı boyunca sergilediği görüntüsüyle ne akan, ne kokan bir duruş sergiledi; öyle takıldılar işte. Alanyaspor ve Akhisar ise birbirlerine paralel hareket ettiler. Ligin ilk bölümünde sansasyonel sonuçlar alan her iki takım, hemen hemen aynı haftalarda serbest düşüşe başladı. Bu periyotta Akhisar hiç kazanamadı, ki en son Trabzon'u deplasmanda 6-1 yenmişlerdi. Alanya ise araya sadece bir galibiyet sıkıştırabildi. Alanya hocası ile de yolları ayırdı üstelik. Milli takımın başına geçsin denilen Okan Buruk ise Akhisar'daki performansıyla daha çok yol kat etmesi gerektiğini göstermiş oldu...