YAZARLAR

İnşaat cumhuriyeti

Kimse bugün büyüme içinde “Dönüşüm Projeleri Özel Hesabı Gelir, Harcama, Kredi ve Kaynak Aktarımı Yönetmeliği” hakkında konuşmuyor. Bu yönetmelik ülkenin bayındırlık anayasasıdır! O sayede bu kadar beton mikseri sokakta geziyor, o sayede ekonomi büyüyor.

Türkiye Cumhuriyeti bir inşaat cumhuriyetidir. Bunu ben söylemiyorum, devlet söylüyor. Büyüme rakamları da bunu söylüyor. Her ne kadar muhalefet “büyümenin şişirilmiş” olduğunu söylese de büyüme zaten bir şişirmedir. Fakirden alıp zengine verirsen zengini şişirir, büyürsün, ağaçtan alıp betona verirsen çimento üretimini şişirir büyürsün. Topraktan alıp asfalta verirsen büyürsün. Tersini yaparsan bunun adı paylaşımdır.

Dönelim konumuza. CHP, verilerin hormonlu olduğunu ve artık istatistiklere güvenilemeyeceğini ifade etti. HDP ise “toplumsal refah büyümesi değil, sermaye sahiplerinin servetlerinin büyümesidir” şeklinde açıklama yaptı. MHP’den Erhan Usta “ikiz açık sarmalıyla karşı karşıya olduğumuz” yönünde bir açıklama yaptı.

Bütün bunlar olurken inşaat cumhuriyetine kimse laf etmedi. Hiçbiri o cumhuriyetin hakkını veremedi. Neden inşaatın bir cumhuriyet olduğunu söylemedi.

Böyle olunca 2017’nin 3'üncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre tarımda yüzde 2.8, sanayide yüzde 14.8, hizmet sektöründe yüzde 20.7 ve inşaat sektöründe yüzde 18.7 büyüme yaşanırken değeri anlaşılmayan sektör inşaat oldu.

İNŞAATIN İKİNCİ BAHARI

Ekonomideki yüzde 11,1 büyüme karşılığında inşaatın yüzde 18,7 büyümesi çok kritik. “Nasıl büyüdü?”, “kim büyüttü?”, “bunun karşılığında kim küçüldü?” sorularına cevap vermek gerekiyor. Zaten TÜİK verileri bunu çok net ortaya koyuyor. TÜİK endeksinde bina ve bina dışı inşaat diye inşaat altında iki alt sektör tanımlıyor. Buna göre her iki alt sektörün bugün 2008 zirvesini geçtiğini görüyoruz. 2013’te bina dışı inşaat sektörü, 2014’te de bina inşaatının iyi ciro yaptığı görülüyor.

Şekil- İnşaat, bina ve bina dışı inşaat ciro endeksi (TÜİK)

TÜİK tarafından hazırlanan bu mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış ciro endeksine bakınca çok açık ki inşaat sektörü 2008’den sonra ikinci bir bahar yaşıyor. TÜİK verileri aslında bize başka bir şey daha söylüyor. Onu anlamak için dönemsel endekse bakalım.

Son 5 yıla her çeyrek özelinde baktığımızda ilginç bir resim çıkıyor. Bina ve bina dışı sektörü 2014’ün ilk çeyreğinde bir zirve yapmış. Bina sektörü ciro endeksi çeyrekte 166,1 iken, daha sonra bu sayıya 2016’nın son çeyreğinde ulaşılmış. Bina dışı inşaat sektörü o çeyrekte 134,4 endekse ulaşırken, bu sayıya yine 2016’nın son çeyreğinde ulaşmış.

Tablo- Üçer aylık çeyrek dönemler halinde bina ve bina dışı inşaat ciro endeksi (TÜİK)

2014’ün ilk çeyreğinde yerel seçimler olduğunu hepimiz hatırlıyoruz. Ancak 2017’nin 3'üncü çeyreğinde olan ne? Bir başka deyişle 2016’nın son çeyreğinden bu yana önce bina dışı inşaat ciro endeksinde, sonra da bina inşaatı ciro endeksinde ciddi bir artış söz konusu. Demek ki bu aralar sık sık orman yangını sonrası yapılan inşaatlar, kesilen ağaçların yerine kondurulan projeler yalan değilmiş. Hepsi inşaat cumhuriyeti içinmiş.

İNŞAAT CUMHURİYETİNDE İSTİHDAM VAR MI?

Bu değerlendirmelere inşaat sektörünün istihdam sağladığı lafı gelecektir. Tabii doğrudur, 2005 yılında 1 milyon 171 bin kişi inşaat sektöründe çalışırken 2016’da bu sayı 1 milyon 836 bine çıktı. yüzde 57’lik bir artış olsa bile bu oran yapı ruhsatı alınan daire sayısı ya da inşaat bitmiş ve izin belgesi alan yeni konutlardaki artış ile alakalı değil. Eğer öyle olsaydı bugün 1,8 milyon değil en az 2,5 milyon civarı bir istihdam olurdu.

Tablo- Yapı ruhsatı ve izni alan daire sayısı ve inşaat istihdamı (TÜİK)

Şimdi TÜİK’in endekslerine geri dönelim. Bina, bina dışı inşaat ve inşaat ciro endeksine istihdam endeksini de koyalım. Sonuç bize daha çok inşaat ile daha çok istihdam söylemini pek doğrulamıyor. Hatta inşaat ciroları arttıkça istihdamın karşılık bulmadığını söylüyor.

Grafik- İnşaat ciro ve istihdam endeksi (TÜİK)

BETON MİKSERLERİ GÖREV BAŞINA

Demek ki inşaat için yapı ruhsatı alan daire sayısı ya da inşaatı bitmiş ve izin belgesi almış daire sayısı ile istihdamın bir ilişkisi yokmuş. Haklı olarak bu kadar artışı kim yaptı diyeceksiniz. Tabii kayıt dışı çalışma ne kadar bu tartışmada belirleyicidir bilmiyoruz ama inşaat üretiminde otomatikleşmenin/makineleşmenin kendisini gösterdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Artık kimse betonu kendisi karmıyor. O yüzden sokaklarda koca koca hazır beton mikserleri geziyor. Ya da tünel kalıp yöntemi ile işçilikten tasarruf edilen yöntemler kullanılıyor. Yani daha fazla üretim daha fazla makineleşme ve dolaysıyla daha az istihdammış. Bunu da öğrenmiş olduk.

KİM BÜYÜTTÜ?

İnşaat sektörünü büyütmek için devlet üç şey yaptı:

Birincisi pek çok altyapı projesine kaynak ayırdı. Kalkınma Bakanlığı verilerine göre şu an devletin elindeki projelere 2017’de ayrılan ödenek tam 80,4 milyar TL. Bu miktar önceki yılın yüzde 24 üstünde. Yani inşaat sektörü yüzde 18,7 büyürken devletin projelere ayırdığı para yüzde 24 büyüdü.

Grafik- Kamu yatırımlarına ayrılan ödenek miktarı (Kalkınma Bakanlığı)

İkincisi alım garantisi verdiği ve adına Kamu Özel İşbirliği adı verdiği modeli büyüttü. Bu modelle devlet sadece sizin hasta olacağınızı, köprüyü geçmeseniz bile parasını ödeyeceğinizi garanti ediyor. Yani para vermiyor sadece garanti veriyor. Parasını sonra siz ödüyorsunuz. İşte bu modele göre 60,3 milyar dolarlık yatırım bedeline sahip 221 proje bulunuyor.

Geliyoruz üçüncüsüne, kentsel dönüşüm! Kentsel dönüşüm adı verilen sistem 3.0 ise, 2012’de çıkan yönetmelik 3.01 oluyor. Hani 2012’den sonra bir hareketlenme var ya işte o 3.01 yani tam adı “Dönüşüm Projeleri Özel Hesabı Gelir, Harcama, Kredi ve Kaynak Aktarımı Yönetmeliği"; bu yönetmelik ile devlet inşaat sektörüne bir dizi mali kaynak aktardı. 2B arazilerinin satışından finanse edilen bu fon ile evini yıkanlar kentsel dönüşüm masraflarını, verilen faizin maliyetini, hatta yıkım parasını bile buradan karşılayacaktı.

İNŞAAT 3.02

Derken 2017 başında 3.02 devreye girdi. Yönetmelik yenilendi ve devletin eline daha güçlü araçlar verildi. Bu yönetmeliklerle artık yıkımından kirasına, faizine kadar parayı devlet karşılıyor, devletin böylesi bir garantisi karşısında müteahhite sadece inşaat yapmak ve kendi kârını büyütmek için arsayı ya da kat irtifasını arttırmak kalıyordu.

2017’de bina inşaatını büyüten o son yönetmelik oldu. Yani inşaat sektörü devlet gibi çalıştı ve büyüdü. Devlet yönetmelik ile bu işin maliyetini kullandığı araziyi 2B ile satın alana ödetti. Hatta son yönetmelikle anlaşmazlık durumunda devlete el koyma hakkını kendine verdi. Yani inşaat cumhuriyetinde tam bir devlet içinde devlet olacak güce sahip oldu.

Çok açık ki inşaat sektörü, halktan alınan vergilerle yapılan projelerle, ileride kullanma ihtimalimizin satıldığı kamu-özel işbirliği projeleri ile ve 2B arazilerinden alınan paraların müteahhitlere kolaylık olsun diye aktarılması ile büyüdü. Kimse bugün büyüme içinde “Dönüşüm Projeleri Özel Hesabı Gelir, Harcama, Kredi ve Kaynak Aktarımı Yönetmeliği” hakkında konuşmuyor. Bu yönetmelik ülkenin bayındırlık anayasasıdır! O sayede bu kadar beton mikseri sokakta geziyor, o sayede Dolmabahçe Sarayı'ndan Anıtkabir’e kadar bütün tarihi binaların arkasında gökdelenler yükseliyor, o sayede ekonomi büyüyor. O yüzden ormanlar yanıyor ve yerine binalar çıkıyor. O yüzden bahçesiz apartmanlar yapılıyor, aşırı kat artışları yaşanıyor.

Kanun gibi yönetmeliğiyle, güçlü politikaları, ekonomik gücüyle inşaat bir sektör değil, bir cumhuriyet. İnşaat cumhuriyetine itiraz edilebilir mi?


Önder Algedik Kimdir?

Proje yöneticisi, enerji ve iklim uzmanı. Çeşitli sektörlerde proje yöneticiliği yaptıktan sonra son yıllarda iklim değişikliği ve enerji alanında uzman olarak çalışmaktadır. İklim, Enerji, Çevre Sorunları Araştırma Derneği başkanı olup 350ankara.org iklim aktivist grubunun kurucularındandır. Raporlarına ve arşivine http://www.onderalgedik.com/ adresinden ulaşılabilir.