YAZARLAR

Şaka gibi: 'Üçer kez ağırlaştırılmış müebbet...'

Dile kolay 142 yıl! Ortalama yaşama süresinin 70’lere yeni ulaştığı bir ülkede halen ellili yaşlarına yaklaşan Demirtaş’a 142 yıl hapis cezası kesmek! Harika bir hesap doğrusu… Acaba diyorum, savcıların istediği bu cezaların bir ömürden arta kalanları “öte dünya” için mi karar defterine yazılıyor… Bana sorarsınız, iddia makamlarının bu şekilde çıkardıkları hesap her şeyden önce akla, mantığa, sağduyuya aykırıdır.

Şu haber başlığını mutlaka hatırlıyorsunuzdur: “Altan kardeşler ve Ilıcak'a üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi”

Nedir bu şimdi böyle? Bu istek karşısında hayata bir kez geldiklerinin bilincinde olanlar ne düşünür acaba?

Savcının bu isteğinden haberdar olan bir kimsenin talebi duyar duymaz şöyle mırıldanacağını tahmin etmek zor olmasa gerek: “Sözü edilen sanıklar üç canlıymış da haberimiz yokmuş!” Dile kolay, “üç kez müebbet hapis cezası”! Hem de “ağırlaştırılmış” tarafından…

Herhalde bu istekte bulunan savcı da biliyordur insanoğlunun bu dünyaya bir kez geldiğini ve gittiğini… Hadi diyelim ki “müebbet”i anladık, “üçer kez” de ne oluyor? Dolayısıyla, bana sorarsanız bu işte birisi “saymayı” bilmiyor; “kanun” mu “savcı” mı? “Üçer kez ağırlaştırılmış müebbet” cezasına “çarptırılması” istenen sanıklar, ikinci ve üçüncü müebbet cezalarını nasıl, nerede, ne zaman çekecektir?

“İnsaf” diye bir sözcük var ise, tam da kullanılacak yeridir…

Üç kez istenen “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası”nın medeni dünyada bir benzeri var mı acaba diyerek kısa bir tarama yaptım. Bulamadım tabii ki… Olmaması doğaldı, çünkü sonuç olarak bu dünyada da üç kez ağırlaştırılmış müebbeti mümkün kılacak bir hayat yolculuğu yoktu. İdam cezasını (giyotin) hepsi hepsi 40 yıla yakın bir zaman önce kaldıran Fransa bile ceza kanununa bu cezayı ikame edecek “ağırlaştırılmış müebbet” adını taşıyan bir madde eklememişti. Konuya hâkim bir yazarın söylediğine göre Fransız Devrimi’nin silip attığı, Napolyon’un tekrar devreye soktuğu“müebbet hapis cezası”na çarptırılan, yani ölene kadar dışarı salınmayacak suçlular (çok özel durumlar dışında) bugün 18-22 yıl sonra serbest kalıyorlardı..

Tamam, diyelim ki Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak üçer kez yaşayıp “üçer kez ağırlaştırılmış müebbet cezasını” çekecekler. Fakat biliyorsunuz savcılar tarafından istenen cezalar “ağırlaştırılmış müebbet” ile sınırlı değil.

Misal: Önümde -internetten indirdiğim- Selahattin Demirtaş için istenen hapis cezalarına ilişkin bir döküm var. Bu döküm içinde yer alan 2016 tarihli bir “bilgi notu”nda hesap şöyle çıkarılmış: “2 kez müebbet ve 480 yıl hapis cezası”. İkinci not da ise şöyle: “142 yıl hapis cezası”.

Bu hesapların ilki hepten uçmuş olduğu için ikinci hesaptan başlayalım: Dile kolay 142 yıl! Ortalama yaşama süresinin 70’lere yeni ulaştığı bir ülkede halen ellili yaşlarına yaklaşan Demirtaş’a 142 yıl hapis cezası kesmek! Harika bir hesap doğrusu… Acaba diyorum, savcıların istediği bu cezaların bir ömürden arta kalanları “öte dünya” için mi karar defterine yazılıyor… Bana sorarsınız, iddia makamlarının bu şekilde çıkardıkları hesap her şeyden önce akla, mantığa, sağduyuya aykırıdır. Medeni dünyada ciddiyetten bu derece uzak bir yargılama yönteminin / hesabının benzerinin olmadığı muhakkak.

Ceza hukukçusu değilim ancak sağduyudan hareketle. aklı başında bir ceza hukukundan hareketle “üç kez ağırlaştırılmış müebbet hapis”, ya da benzer biçimde “142 yıl hapis” cezası istenemeyeceğini (ve istenmediğini) iddia edebilirim.

Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’a şu kadar müebbet, Selahattin Demirtaş’a bu kadar yıl hapis” cezaları istenirken gözümüze şu haber de takılıyor: “Karar verildi: 6 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 619 yıl 6 ay hapis cezası”. Bu faturanın çıktığı kişiyi de söyleyeyim: “Ankara Kumrular Caddesi'nde, 20 Eylül 2011'de 5 kişinin öldüğü ve 40 kişinin yaralandığı terör eylemine ilişkin 9 sanıklı davada, patlayıcı yüklü otomobili getirmekle suçlanan sanık Ümit Akgümüş.”

Söz konusu teröriste çıkarılan faturaya tabii ki diyeceğimiz bir şey yok. Ama doğrusu, bu faturanın kaleme alınışında da bir “tuhaflık” yok mu? “6 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 619 yıl 6 ay hapis cezası”(!) İnsanın aklına gelmiyor değil: Savcılar ve yargıçların “6 kez ağırlaştırılmış”ın arkasına “619 yıl” ve de “ 6 ay”ı eklemelerinin nedeni nedir acaba? Bilgiye ulaşanları gülümsetmek mi, yoksa ağır ceza mahkemelerince kesilen her yıl ve ay için işleyen bir “prim sistemi” mi var?

Yazıyı konuyla doğrudan ilişkisi olmayan bir gelişmeyi paylaşarak bitirmek istiyorum:

Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanlığı’nın kaleme aldığı AİHM’e gönderilen cevapta şöyle bir fasıl var:

“Terör örgütlerinin siyasetçiler tarafından desteklenmesi ve siyasetçilerin dokunulmazlıklarını istinaden terör örgütlerine destek vermesi nedeniyle Hükümet ve muhalefet partileri CHP ve MHP ortak hareket edip milletvekillerinin, dokunulmazlıklarına yaslanarak terörü desteklemesini önlemek için dokunulmazlıkları kaldırma kararı almışlardır.”

Başkanlık AİHM’e cevap yazısında bu konuda (sadece bu konuda) “objektif” davranmış doğrusu… Hatırlatılan hikaye gerçekten de “CHP ve MHP ortak hareket edip…” şeklinde değil miydi? CHP, MHP ile birlikte içinde yer aldığı bu kareyi (önce) kendine ve seçmenlerine nasıl açıklıyordur acaba? Soruyu merakımdan değil laf olsun diye dile getirdiğimi belirtmeme gerek var mı?