YAZARLAR

Puan farkı 'suni'; ama sadece Fener'le!

Ligin 10'uncu haftasına ilk 4 sırada giren hiçbir takım galip gelemedi. Eğer Fenerbahçe kazansaydı, ilk 4 sıra alt üst olacak ve Kocaman'ın bahsettiği suni puan farkı eriyecekti. Aslında bu fark, Fenerbahçe hariç, eridi de...

Ligin 10'uncu haftasında, eğer kapanış maçında da Fenerbahçe kazansaydı, haftaya ilk dört sırada giren tüm takımlar mağlup olmuş ve Galatasaray hariç sıralamadaki yerlerini kaybetmiş olacaklardı. Gerçi, Galatasaray liderliğini korusa da koltuktaki sağlamlığını kaybetti. Aykut Kocaman'ın bahsettiği suni puan farkı eridi; heyhat bu farkı sadece Kocaman'ın takımı kapatamadı!

FAZLASIYLA ÖNEMSENEN MAÇ

Şampiyonlar Ligi çeyrek finali ya da aynı önemde bir maç oynadığınızda temkinli bir şekilde mücadele edersiniz; çünkü maçın önemi büyüktür. Mümkün mertebe oyunu son bölüme taşımaya çalışırsınız. Hünerler, hücum varyasyonları sona saklanır. Ve bu tip maçlarda bu plan, taraflardan biri gol bulana kadar bozulmaz. Dua edersiniz ki, maçta bir gol olsun. Fenerbahçe ve Kayserispor da maça böyle başladılar; iki takım da o kadar önemsedi maçı. Neustädter yapılmayacak bir hata yaptı ve gole kadar hiç şut atmamış Kayserispor, kaleye yaptığı ilk denemesinde golü buldu. Ardından Fenerbahçe, ilk kez orta saha oyuncularını ceza sahasına soktuğu atakta beraberliği sağladı.

Sarı-lacivertliler ikinci yarıya iyi başladı. Klasik büyük takım yerleşimini uygulayarak hücum sürekliliği sağladılar. Bunun sonucunda kazanılan korner ve ceza sahası çevresi serbest vuruşlarından iki gol çıkarmayı da başardılar. Fakat bundan sonra Aykut Kocaman, yaptığı değişikliklerle adeta hücumdan vazgeçti. Bundan sonra oyun Fenerbahçe alanında geçti. Ev sahibi gol atabileceği kontralar yakalasa da bunlardan bireysel olarak sonuca gitmeyi düşünen oyuncular nedeniyle sonuç alamadılar. Ve Kayserispor son dakikada da olsa bu taktiğin cezasını kesti. Bu kayıp sonrası en büyük sorgulamayı teknik direktör Aykut Kocaman yapmalı.

ÇALIMBAY 4 – 1 TUDOR

Lider Galatasaray, geçen hafta ilk kez gol atamamıştı; bu hafta da ilk kez kaybettiler. Bu sezonun 4'üncü haftasında da onlara engel olan Rıza Çalımbay, Galatasaray'dan 6 hafta arayla 4 puan almayı başardı. Galatasaray'ın oyun merkezi olan orta sahada sert oynadılar, hücumda ise maç boyunca yaptıkları presle topun ortaya rahat geçmesini engellediler. Bunların sonucunda Gomis'le orta saha arasında 35 metrelik mesafeler oluştu ve top bir türlü oraya geçirilemedi. Sarı-kırmızılılar'ın köprü oyuncusu Fernando, daha çok defansa yardım etmek ve geriden top çıkarmak zorunda kalınca önde eksik oyuncu ile oynamak zorunda kalan takım oluşan boşluğu, ne yaptı ne ettiyse de, dolduramadı.

Trabzonspor, bu maça Burak ve Rodellega'dan yoksun çıkınca “nasıl gol atacaklarını” herkes merak etti. Sosa da yedek soyununca bu merak daha da arttı. Maç başlayınca gördük ki, Rıza Çalımbay bu eksiklikleri bir fırsata çevirmiş. Fiziki bir oyun stratejisi seçen Çalımbay, Sosa, Burak ya da Rodellega'yı bu kadar koşturamazdı belki de. Yusuf Yazıcı ilk yarıda çok koştu ancak verimsiz oynadı. İkici yarıda aklını devreye sokunca Trabzonspor'un Sosa gibi bir akla maç boyu ihtiyacı olmadı. Fakat bu oyunun bir handikapı var: Sadece sizden güçlü ya da sizin kadar güçlü takımlara karşı yapabilirsiniz. O nedenle, diğer maçlarda mutlaka başka şekilde oynayacaklardır.

HABER: NEGREDO GOL ATTI!

Beşiktaş, Alanya'da galip gelerek kendini ilk 3'e yenide attı. Siyah-beyazlılar için bu galibiyetin psikolojik önemi hayli fazlaydı. İlk yarıda başa baş geçen maçın ikinci yarısında izlediğimiz Beşiktaş baskısı, önceki sezonlardan alışık olduğumuz türdendi. Peki, Negredo'nun gol atmasının haber değerinde olması normal mi? Değil. Ancak İspanyol oyuncunun bundan sonra yapacaklarıyla “haber değerini” düşürmesi taraftarların en çok beklediği şeylerden biri. Negredo kazanılırken eldeki Cenk Tosun'dan da olmamak kaydıyla.

SAFLAR SIKLAŞIYOR

Göztepe, Kasımpaşa karşısında aldığı mağlubiyetle kısa bir duraklama dönemine girmiş oldu. Lige başladıkları tempoda oynamasalar da lider renktaşlarına oranla daha derli toplu görüntü vermeleri nedeniyle takımın toparlanması kolay olacaktır. Bu hafta biraz da safların sıklaştığı hafta oldu. Artık, sezon başındaki periyoda göre, kazanmak çok daha zor. Şimdilik bunu kıran iki takım oldu: Sivasspor ve Yeni Malatya. Sivas, son iki deplasmanından galip döndü. Bu galibiyetleri eve de taşımaları, onları zirveye ortak edecektir. Malatyaspor ise çok kötü bir Gençlerbirliği önünde kazandı. Bu nedenle, bu galibiyetin ileriye yönelik bir mesajı olmadı. Ancak teknik direktör değişikliğinin ardından takımın yükselişine katkı yaptı.

Başakşehir, 90+2'inci dakikada bulduğu golle kazandı. Aslında rakip Akhisar onları kendi silahıyla vurmak üzereydi, düşük tempoda geçen pas oyunu ile. Fakat bu tip dengeli maçlarda oyuncu kalitesi belirleyici oluyor. Başakşehir'in kazanmasındaki en önemli etken de bu oldu. Bursaspor ise evinde yine etkili bir oyun sergiledi. Maçta 60 dakikadan daha uzun süre kalmaya başladıklarından beri, son üç hafta, sonuç almayı da beceriyorlar.

EZİYET

Teknik direktör değişimi yapan bir başka takım, Konyaspor da kazandı. Bu maçı izlemek hem seyirci olmadığı hem de maçın temposuzluğu nedeniyle tam bir eziyete dönüştü. Teknik-taktik meselelerden önce bir futbol maçını her şeyden önce zevk almak, iyi vakit geçirmek için izleriz. Orta sahaların kolay geçildiği, hızla kale önüne gidilen bol pozisyonları maçları seyretmesi keyif verirken, teknik direktörler açısından bu maçlar hayli kötü geçmiş sayılırlar.

Fakat bu kadar hızlı teknik direktör değişiminin olduğu bir ligde, oyun nasıl gelişecek, bunun cevabı meçhul. Sonuçlar elbette önemlidir; fakat Galatasaray örneğinde olduğu gibi, sezonun başındaki Östersunds maçlarıyla “tu kaka” edilen Tudor, takım birkaç hafta ligde iyi gidince baştacı yapıldı. Son iki hafta ise onu yine ilk baştaki pozisyona itilebilir. Diyelim, bu hafta oynayacakları Gençlerbirliği maçının ilk yarısını geride kapatsalar, tribünler Galatasaray aleyhine homurdanmaz mı?