YAZARLAR

'Reis’in karizması çizildi' diyenlere göre bu, sonun başlangıcı

Lafı dolandırmaya gerek yok; AK Parti, tarihinin en büyük krizini yaşıyor. Erdoğan açık açık konuştu, süre verdi. “Geçen vakit aleyhimizedir, buna tahammül edemeyiz” dedi. “Bu hafta, önümüzdeki hafta…” dedi. Ancak Gökçek ne yaptı etti, süreci uzattı da uzattı. Peki daha ne kadar uzatabilir? Buna dair iki senaryo var.

Melih Gökçek’i tanıyan herkes aynı yorumu yapıyordu: Gökçek, Kadir Topbaş gibi sessiz sedasız gitmez. Nitekim “istifa ettirilecek belediye başkanları” haberinin kamuoyuna yansıdığı 2 Ekim akşamından bu yana, Gökçek’in ne zaman istifa edeceğini konuşuyoruz. Bu gündemle yatıp kalktığımız üçüncü haftayı bitirmek üzereyiz. Evet, Gökçek’in koltuğu kolay bırakmayacağını biliyorduk ama süreyi bu kadar uzatabilmesi benim için sürpriz oldu. Süreç uzadıkça, istifa emrini veren Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan yıpranıyor. Öyle ki, muhalefet kulislerinde “Reis’in karizması çizildi! Bu, sonun başlangıcı…” yorumu yapılıyor.

Erdoğan açık açık konuştu, süre verdi. “Geçen vakit aleyhimizedir, buna tahammül edemeyiz” dedi. “Bu hafta, önümüzdeki hafta…” dedi. Ancak Gökçek ne yaptı etti, süreci uzattı da uzattı. Peki daha ne kadar uzatabilir? Buna dair iki senaryo var. İlkine göre, Gökçek çok istediği o randevuyu 23 Ekim Pazartesi gününe alabilirse Cumhurbaşkanı ile olası görüşmesinde Erdoğan’ın tavrına bakarak kararını verecek. “O görüşmede sürpriz bir istifa olabilir” deniyor. İkinci senaryoya göre ise Gökçek kasım sonuna kadar süre isteyecek.

Muhalefetin deyimiyle “Reis’in karizması çizildi” de Gökçek’in yıldızı parladı mı? Kesinlikle hayır. İki isim de yıprandı; keza AK Parti de…

'BEN BUNU HAK ETMEDİM!'

Lafı dolandırmaya gerek yok; AK Parti, tarihinin en büyük krizini yaşıyor. Mesele sadece Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ve Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur’un istifa edip etmemesi değil. Üçlünün ‘birbirleriyle temasa geçerek istifa etmeme kararı aldıkları’ iddiası gerçekçi görünmüyor. İstifa etmeyip ne yapacaklar? Melih Gökçek’in Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önündeki “İşimi Geri İstiyorum” eylemine katılması beklenmiyor herhalde. Şu koşullarda, “direnmek” sözcüğü ile Gökçek’in adının yan yana gelebileceği tek yer, sosyal medyadaki “#direnMelih” etiketi olabilir ancak. Diğer iki başkan da ayrı ayrı değerlendirilmeyi hak eden güce ve kendilerine has üsluba sahip isimler. Ayrıca ikisini tanıyanlar, birbirlerine benzediklerini de söylüyorlar.

Peki, Gökçek neden “süre uzatma” istiyor? E onca ihale, onca yarım kalan iş, onca kapatılacak hesap, defter var... Son iki haftadır eski-yeni bürokratlar, siyasetçiler Gökçek’i ziyarete gidiyorlar. Gökçek bir yanda, eşi Nevin Gökçek başka bir odada, ziyaretçilerini kabul ediyorlar.

Melih Gökçek duygularını saklamayan biridir, fevridir. Bu krizi ise kendisinden beklemediğimiz, daha doğrusu onda görmeye alışık olmadığımız bir sükûnetle yönetiyor. Ziyaretçilerine söylediği en ağır sözün, “Ben bunu hak etmedim!” olduğu konuşuluyor. Bunun dışında renk vermediğini, son derece ihtiyatlı konuştuğunu anlatıyor, ziyaretine gidenler.

Bu üç hafta boyunca dedikodular da aldı başını gidiyor. “Melih Gökçek’in bir bildiğimi mi var da kasım sonunu bekliyor?” diye soranı mı ararsınız, “Osman Gökçek’in üç haftada üç kez yurt dışına çıkıp döndüğünü” iddia edeni mi, “Türkiye’nin en büyük kaset koleksiyonuna” atıf yapanı mı… Bu öngörülemez ortamda senaryo yazmak serbest ne de olsa.

İstifa tartışması sürerken belediyenin önemli kademelerindeki deneyimli bürokratların Melih Gökçek’le konuşarak emekliliklerini istemeleri ise önemli bir başka nokta.

ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NDE KONUŞULANLAR

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde konuşulanlara gelince... İşte bize anlatılanlar…

“Yaşanan kriz, AK Parti’nin artık siyaset üretemediğinin resmidir.”

“AK Parti, AK Parti’yle mücadele ediyor.”

“Tayyip Bey daha önce birileriyle haber yollar, istifasını istediğini iletirdi. İlk kez kamuoyunun önünde bu kadar açık ifade etti, birkaç kez tekrarladı. Bu süreç en fazla Tayyip Bey’i yıprattı.”

“AK Parti ilk defa Tayyip Bey’in isteklerine karşı direniyor.”

“MHP ile ortaklığın geldiği noktada eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’na hakaret ediliyor. Ancak AK Parti, bir zamanlar kendisi için büyük anlamlar ifade eden Hoca’ya bile sahip çıkmıyor. Belediye başkanları, bu ortamda kimsenin kendilerini de savunmayacağını biliyorlar. O yüzden istifa edecekler.”

“Melih Başkan ilk defa diplomatik davranıyor. İçinde fırtınalar kopuyor ama renk vermiyor.”

“Melih Başkan’ın kafasında Ankara’da bitirilecek önemli bazı işlerin listesi var ve kendisine yakışır bir vedalaşma istiyor.”

“Yerelle hesaplaşma gibi görünen, aslında büyük siyasetteki dalgalanmadır.”

“Büyükşehir belediye başkanları istifa edince yerine kim gelecek? En güçlü ilçe başkanı. O kim? Belediye meclisindeki en güçlü üye. E aynı belediyenin meclisi. Genel sekreterinden daire başkanlarına, hepsi ahbap zaten. O zaman ‘değişim’ söylemi gerçekçi değil!”

“İstifa edin yoksa soruşturma açarız diye tehdit ediyorlar. Bir yolsuzluk, hırsızlık varsa istifa ettikleri zaman soruşturulmayacaklar mı?”

“Veysel Tiryaki’yi getirirlerse anlayacağız ki Gökçek’ten hiç iz bırakmak istemiyorlar. Çünkü Tiryaki, Altındağ’da eski ekibi tamamen temizledi, kendine yeni bir ekip kurdu. Onun tarzı o. Sincan Belediye Başkanı Mustafa Tuna gelirse anlayacağız ki, güçlü bir genel sekretere belediyeyi yönettirecekler, Mustafa Tuna ise ağabeylik yapacak. Bu arada Sincan da Bekir Yıldız’a, 28 Şubat’ın mağduru, eski belediye başkanına teslim edilecek, böylece ona da vefa borcu ödenecek.”

“Üç başkanın bir araya gelerek troyka oluşturduğu iddiası gerçeği yansıtmıyor. Üçü de istifadan başka şansı olmadığının farkında.”

Yapılan yorumlar bunlar. Bu sürecin AK Parti’yi ve Erdoğan’ı götüreceği noktaya gelince… Bir sonraki adım aile kavgasıdır. Kavga edecek başka kimse kalmadı çünkü.