YAZARLAR

Ormanı devlet korumaz, direnenler korur!

ODTÜ’yü bilmeyen ormana sahip çıkamaz. ODTÜ’yü bilmeyenler, burasının 1957 yılından bu yana ağaçlandırılan bir alan olduğunu bilmez. ODTÜ’yü bilmeyenler, 11 Mart 1985 tarihinde kayıt altına alınarak buranın 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine tabi olduğunu bilmez. ODTÜ’yü bilmeyenler buranın 1995 yılında SİT alanı olarak tescillendiğini hiçbir zaman bilmez.

Anayasa’nın 56. maddesi çevreyi korumanın devletin ve vatandaşın görevi olduğunu yazar. Hatta Anayasa’nın 169. maddesi “Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez” der. Burada da durmaz devamında “Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasî propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz” diye de ekler.

Anayasa bu kadar açık ama devlet ormanı koruyamıyor. O yüzden de Anadolu’nun her köşesinde köylüler ormanı koruma nöbeti tutuyor. O yüzden de iş makineleri ODTÜ ormanına ikinci kez girebiliyor. Çok açık ki devlet ormanı koruyamıyor, korumuyor. Sadece sermayeye kaynak olarak aktarıyor.

Siz hiç ODTÜ ormanı gibi iş makineleri ile girilen bir kamu arazisi gördünüz mü? Mesela Ankara Belediyesi ODTÜ arazisine girdi ama yanındaki Şap Enstitüsüne dokunmadı bile. Neden acaba? ODTÜ sahipsiz mi? Şap Enstitüsünün genel müdürü arazisine sahip çıkarken atanmış rektör Verşan Kök neden sahip çıkamıyor? Devlet koruyamıyor tamam da bazı kamu görevlileri kendi arazisine sahip çıkarken bazıları neden bu kadar sorumsuz? Bunu yaparken ne Anayasa’nın 56. maddesini ne 169. maddesini ne de Orman Kanunu’nu bilmiyor gibi yapıyorlar. Kanunu yok sayıp “protokol yaptım” diyebiliyorlar. Çok açık ki kanunu tanımayanlar ormana sahip çıkamazlar. Bunu bütün Anadolu biliyor. Bugün herkes devlete karşı çocuğu, genci, eğitimi savunduğu gibi ormanını da savunmak zorunda.

ORMAN HALKI KORUR MU?

Anayasa çevrenin korunmasında devlete görev verse de devlet bugün sermaye aktarımı dışında hiçbir işleve sahip değil. “Vatandaş korur” desek de durum öyle değil. Mesela “ama onlar yaparlar” diyen bir grup var. Ne kadar muhalif görünse de topu başkasına atıp hukuksuzluğu olağanlaştırabiliyorlar. Ya da “ama o iyi bir insan aslında” diyerek yapmaza getirenler. Daha şimdiden suçluyu iyi halden salmak isteyenler var. Bu insanların meselesi vicdanları değil, hukuku tanımayanlara karşı mesafesizliği.

ORMANI BİLMEYEN ODTÜ'YE SAHİP ÇIKAMAZ

Yolun geçtiği yerlerin orman olup olmadığını tartışabilen insanlar var. Ormanı sadece ağaçlardan oluşan bir alan gibi gören o kadar okumuş cahil var ki ülkemizde. Orman, içinde canlı olan bitkisi ve hayvanı, canlı olmayan toprağı, taşı ile bir bütündür. Öyle şurada ağaç yoktu diyemezsin. O ağaç olmayan yer de ormanın bir parçasıdır. Ormanın yaşayan bir ekosistem olduğunu bilmeyenlerin ormana da ODTÜ’ye de sahip çıkması mümkün değil.

ODTÜ’yü Bilmeyen Ormana Sahip Çıkamaz. ODTÜ’yü bilmeyenler, burasının 1957 yılından bu yana ağaçlandırılan bir alan olduğunu bilmez. ODTÜ’yü bilmeyenler, 11 Mart 1985 tarihinde kayıt altına alınarak buranın 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine tabi olduğunu bilmez. ODTÜ’yü bilmeyenler buranın 1995 yılında SİT alanı olarak tescillendiğini hiçbir zaman bilmez.

27 Nisan 2001 tarihinde ise “Hükmi Şahsiyeti Haiz Amme Müesseselerine Ait Orman” olarak ilan edildiğini de bilmez. Buranın 3 parça olarak işlem gördüğünü ODTÜ-1 Ormanı 2077,7820 ha, ODTÜ-2 Ormanı 62,0054 ha, ODTÜ-3 Ormanı 1088,5844 ha olarak ölçülüp kayıt altına alındığını da bilmez.

MESELE ORMAN MESELESİNİN ÖTESİ

İktidarlar yol açar, şehir hastanesinin gelirini kurtarır, o yolun kenarını imara açar, diğer yatırımlarına değer katar. Yolun açılmasından tam 2 hafta sonra rantımız arttı ilanlarını da görebiliyoruz. Yani bu işler organize işler. Yani bu işler orman meselesinin de ötesinde, ucuz arsa meselesi.

KANUNA SEN İNANMAZSAN...

Orman Kanunu’nun 14. maddesinin “A” fıkrası uyarınca “Yetişmiş veya yetiştirilmiş fidanları kesmek, sökmek, ekim sahalarını bozmak, yaş ağaçları boğmak, yaralamak, tepelerini veya dallarını kesmek gibi eylemler suç. Hatta “B” fıkrası uyarınca “Dikili yaş veya kuru ağaçları kesmek veya bunları kökünden sökmek” yasak ve suç!

Anayasa açık, Orman Kanunu da açık. Birileri ben protokol yaptım dese de bu bir anlam ifade etmiyor. En fazla suçun itirafı gibi bir belge diyebiliriz.

İNANANLAR VAR

Arnavutluk Meclisi Şubat 2016’da bir kanun çıkardı. Kanuna göre 10 yıl boyunca ağaç kesmek yasaklandı. Böylece kontrolden çıkan ormansızlaştırmaya karşı ciddi bir siyasi irade gösterildi. Arnavutluk yasalarına göre ODTÜ ormanına girme suçundan dolayı Ankara Belediye Başkanı, ODTÜ Rektörü ve hatta Orman Genel Müdürlüğü’ne kadar bir dizi kamu yönetici 10 yıllık hapis cezası alabilir.

Türkiye’de de bu suç. Burada suç işlendiğini düşünen, hukuksuzluğa karşı hukukun savunması gerektiğini düşünen Ankaralılar bu kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunacaklar.

Anayasaya ve kanunlara göre orman kıyımı bir suç. Onu korumak devletin ve vatandaşın görevi. Artık çevreyi korumak devletin ve direnmeyen vatandaşın görevi değil. Anayasa’nın 56. maddesi yazmıyor ama bugün çevreyi korumak direnen vatandaşın görevi.


Önder Algedik Kimdir?

Proje yöneticisi, enerji ve iklim uzmanı. Çeşitli sektörlerde proje yöneticiliği yaptıktan sonra son yıllarda iklim değişikliği ve enerji alanında uzman olarak çalışmaktadır. İklim, Enerji, Çevre Sorunları Araştırma Derneği başkanı olup 350ankara.org iklim aktivist grubunun kurucularındandır. Raporlarına ve arşivine http://www.onderalgedik.com/ adresinden ulaşılabilir.