YAZARLAR

Kadın mağduriyetinin yeni tanımları

Ülkede, her yıl bir öncekinden daha çok kadın cinayete kurban gidiyor. Böylesi büyük sorunlarımız varken, “womanspreading” ve “stealthing” gibi değişik isimli şeyler lüks kalıyor dememek lazım. Çünkü biliyoruz ki, ufak ya da büyük, kadını mağdur eden her türlü davranış aynı zihniyetin ürünü. Tam olarak bu sebeple, kadınları mağdur eden tüm davranışları tek tek tanımlamaya ve bilgilendirmeye devam edeceğiz, etmeliyiz.

Feminizmin üçüncü dalgası kadın mağduriyetinin ve erkek-egemen zihniyetin türlü hallerini tanımlamaya devam ediyor. Önceki yazılarımdan birinde “Mansplaining”den bahsetmiştik. Bu yazımda da ona benzeyen tuhaf isimli iki şeyden daha bahsedeceğim. Mansplaining -her ne kadar tam bir netlik olmasa da- iyi kötü Türkçe’ye geçti; fakat şimdi bahsedeceklerim bildiğim kadarıyla henüz geçmedi: “Womanspreading” ve “stealthing”.

İlk olarak “womanspreading”i açıklayacak olursak; woman (kadın) ve spreading (yayma/yayılan) sözcüklerinin birleşiminden oluşan İngilizce bir kelime olup, toplu taşımada kadının yayılarak oturmasını ifade ediyor. Aslında bu bir protesto, bir nevi karşı atak yahut vücut diliyle had bildirme. Zira, biz kadınlar oldum olası erkeklerin toplu taşımada ya da topluluk içinde herhangi bir ortamda bacaklarını açarak oturmasından bir hayli rahatsızız. Çünkü erkekler bu şekilde oturarak hem yanında oturana ait alanı daraltıyorlar hem de işin boyutu bu şekilde tacize varabiliyor. Ayrıca, bu rahat oturma biçimi yalnızca erkeklerin yapabilme serbestisine sahip olduğu şeylerden biri. Yani erkek-egemen zihniyetin bir tezahürü. "Niçin erkek bu şekilde oturabiliyor da kadın oturamıyor?" sorusunu akla getiriyor. Bu demek değil ki biz de yayılmak istiyoruz. Mesele yayılarak oturma meselesi değil anladığınız üzere. Kadınla erkeğin yüzde yüz eşit olduğu bir dünyada da derli toplu oturmak en doğrusu; çünkü dediğimiz gibi son derece rahatsız edici bir oturma biçimi.

İşte bu womanspreading erkeklerin bu hoş olmayan oturma biçimine bir tepki olarak ortaya çıktı. Özellikle Trump’ın kadın karşıtı söylemleriyle birlikte Amerika’da kadınlar arasında oldukça yükselen bir eylem biçimi oldu ve dünyaya yayılmaya başladı. Kadınlar, toplu taşımada bacaklarını yaymış olarak oturdukları fotoğraflarını sosyal medyada womanspreading hashtag'iyle paylaşarak bu konuda toplumda farkındalık uyandırmaya çalışıyorlar. Henüz Türkiye’de yükselmedi bu hareket. Bizim gibi bir toplumda yükselmesi de şimdilik biraz zor. Yani biz her ne kadar bu hareketi protesto amaçlı yapsak da karşımızdakinin anlamama hatta başka bir şey anlama ihtimali çok yüksek. Fakat siz yine de bilin, yarın öbür gün metroda bacaklarını yaymış bir kadın görürseniz bunu özellikle yaptığı ihtimali aklınızın bir köşesinde dursun. Yine de belirtmeden geçemeyeceğim; “womanspreading”i uygulayamasak dahi, yayılarak oturan bir erkek gördüğümüzde açıktan açığa “bacaklarını topla” demeyi unutmayalım, bundan utanmayalım, öyle durumlarda utanması gerekenin onlar olduğunu kendimize hatırlatalım.

Her ne kadar womanspreading, kimileri tarafından artık feministlerin öküz altında buzağı araması olarak nitelendirilse de, kesinlikle öyle değil. Çünkü erkek egemen zihniyet beyinlerin en ücra köşesine kodlanmış durumda ve bu kodlar en basit şeylerde dahi kendini açık ediyor. Eğer biz de sorunun kökenine inmek istiyor isek, bu ayrıntılarla bilinçli ve yöntemli bir şekilde uğraşmak zorundayız. Başarı ayrıntıda gizli ne de olsa.

Diğer konumuz “stealthing”. Stealthing, cinsel ilişki sırasında erkeğin partnerinin izni olmaksızın ya da gizlice prezervatifi çıkarması yahut yırtması olarak bilinmekle birlikte dünyada oldukça yaygın bir cinsel saldırı biçimi diyebiliriz. Ne yazık ki, ispatı mümkün olmadığından hukukun da en kör noktalarından birini teşkil ediyor. Dünyada bu mesele üzerine çalışan hukukçular var; fakat pratiğe nasıl geçeceği muamma.

Burada öncelikle söylemek istediğim şey şu; bu davranışa maruz kalan kadınların bunun bir cinsel saldırı biçimi olduğunu bilmeleri ve hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya devam etmemeleri. Düşünün ki; hastalıklardan yahut gebelikten korunmak için karşılıklı bir karar alıyorsunuz ve karşınızdaki kişi bu iradenizi hiçe sayarak bencilce izniniz ve haberiniz olmaksızın kendi kararını uyguluyor. Sizi türlü risklere maruz bırakıyor ve neticede kendinizi kandırılmış ve aşağılanmış hissediyorsunuz. İspatınız olmadığı için bir şey yapamamak bir yana utandığınız için kimseye söyleyemiyorsunuz bile. Bu kabul edilebilir bir şey değil.

Stealthing, az önce belirttiğim gibi dünyada son derece yaygın bir sorun ve kimi erkekler bu olayı gururlanacak bir şey olarak birbirlerine anlatıyorlar. The Guardian’da bu konuda güzel bir yazı vardı; stealthing’e maruz kalmış bir kadın yasal yollara başvurmaya karar veriyor ve sonrasında başına gelen durum yetmezmiş gibi bir de polis tarafından kendine yöneltilen sorularla ikinci kez nasıl mağdur olduğunu anlatıyor. Hiç yabancı değil öyle değil mi?

Kadınların yaşadığı; fakat adını koyamadığı bir sorun stealthing. Fakat her konuda olduğu gibi burada da öncelikle sorunun farkına varmalıyız ki, peşi sıra çözümü gelsin. Neticede hukuk da pratik yaşamla kendini üreten, yenileyen bir organizma. Dolayısıyla öncelikle bunun bir istismar olduğunu bilmemiz ve sonrasında tepki verebilmemiz çok önemli.

Ülkede, her yıl bir öncekinden daha çok kadın cinayete kurban gidiyor. Böylesi büyük sorunlarımız varken, "bu değişik isimli şeyler lüks kalıyor" dememek lazım. Çünkü biliyoruz ki, ufak ya da büyük, kadını mağdur eden her türlü davranış aynı zihniyetin ürünü. Tam olarak bu sebeple, kadınları mağdur eden tüm davranışları tek tek tanımlamaya ve bilgilendirmeye devam edeceğiz, etmeliyiz.


Tuba Torun Kimdir?

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. İstanbul Barosu’na bağlı olarak serbest avukatlık yapmaktadır. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve Kadın Meclisleri avukatı ve Kadın Adayları Destekleme Derneği yönetim kurulu üyesidir. ‘Bayan Değil Kadın’ programını hazırlayıp sunmaktadır. Aktif olarak siyasi faaliyetlerine devam etmektedir.