YAZARLAR

Yeni başlığımız Kürtler

BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan De Mistura geçtiğimiz günlerde Kürtlerin yeni anayasa sürecinde yer alması gerektiğini söylemişti. ABD ve Rusya’dan benzer açıklamaları daha önce duymuştuk, hatta Rusya daha da ileri gidip Astana’da bir anayasa taslağı sunmuştu. De Mistura’nın açıklaması konunun BM tarafından da dillendirilmeye başlandığını gösteriyor. Rusya ise bugünlerde karşılıklı anlayışın zirve yaptığı Türkiye’nin en hassas noktasına dokunmayı göze alarak Kürtlerin de masada olması gerektiğini belirtiyor.

Önümüzdeki yıllar “Kürtlerin ana özne olacağı süreçlerin yaşanacağı” dönem olacak gibi görünüyor.

Bu dönem nitelik açısından bugüne kadar Türkiye’de yaşanan süreçten veya Suriye’deki isyan sürecindeki gelişmelerden çok farklı olacak.

Sahneyi tarif etmeye çalışalım önce:

IŞİD Musul’da yenildi sayılır, Irak ve Suriye’deki varlığı ise erimeye başladı. Irak’ın Ankara Büyükelçisi Hişam El Alevi Musul’dan sonra sıranın Telafer ve Havice’ye geleceğini söyledi. (1)

IŞİD Suriye’de de uzun süre tutunamaz artık. Musul sonrası örgüt sıkıştı ve geriye Rakka kaldı. Elbette Irak ve Suriye’den tamamen yok olacak değil ancak artık izole edilmesi süreci daha da somutlaştı ve eskisi gibi belli bir coğrafyaya hakimiyetinden değil, belli bölgelerde eylemler yapan bir örgütten bahsedeceğiz. Tabii bu durum Suriye ve Irak için geçerli, “kullanım şekline göre” bu coğrafyanın ya da dünyanın diğer yerlerinde herhangi bir isim ya da formda ortaya çıkabilir.

El Alevi’nin örgütün Irak’taki geleceği ile ilgili sözleri savaşın belli bir süre daha süreceğini gösteriyor. Suriye’de ise örgüte karşı savaş Rakka sonrası Deyrezzor ve Fırat Havzası boyunca sürecek. Bu bölgelerin dışında IŞİD’in Kuneytra – Dera kırsalındaki varlığı çok etkili değil.

Bu durumda IŞİD’in Suriye’deki varlığının artık eskisine göre etkisiz olacağını söyleyebiliriz.

Diğer yandan Suriye’de vekalet savaşı yürüten ülkelerin eskisi kadar etkili olmadığını gösteren gelişmeler var. Güney cephesinde (Dera – Kuneytra ekseni) ABD ile Rusya arasında varılan ateşkes anlaşması Suriye yönetimi lehinde yeni bir döneme girildiğini gösteriyor.

ABD, Rusya ve Ürdün arasında varılan ateşkes anlaşması Suriye ordusunu rahatlatacak bir gelişme. Ordu bununla birlikte son dönemde Şam Kırsalı – Guta bölgesindeki operasyonlara ağırlık verdi.

Bu operasyonların sonucu bu bölgede en etkili grup olan Çeyşul İslam (İslam Ordusu) örgütünün kendini lağvederek “Suriye ulusal ordusuna” katılma kararı oldu.

Siyasi liderliğini TRT Arapça’nın 15 Temmuz özel yayını konuklarından Muhammed Alluş’un yaptığı Ceyşul İslam örgütü Suudi Arabistan ve Türkiye tarafından destekleniyor ve son dönemde Feylak Errahman ve El Nusra ile girdiği çatışmalardan dolayı zor günler yaşıyor.

Ceyşul İslam’ın Guta bölgesi başta olmak üzere IŞİD ile aynı kaderi paylaşması kaçınılmaz. Türkiye’nin himayesi ve yönetiminde olan Alluş ile birlikte hareket eden firari başbakan Riyad Hicab ise Cenevre görüşmelerinde bir kez daha “Esad’lı bir geleceği kabul etmeyiz” dedi. Hicab’ın bu sözleri ABD Dışişleri Bakanı Tillerson’ın bir süre önce sarf ettiği “Esad’ın geleceğine Suriye halkı karar verir” sözü ve “Esad’ın geleceğini Rusya’nın belirleyeceğini” söylemesinin üzerine geldi.

“Muhalifleri” bugüne kadar Esad’a karşı destekleyen, yönlendirenler Cenevre’de bu gruplara “bir yandan birleşmeyi, diğer yandan Esad’ın gitmesi konusunda ısrarcı olmamayı” kabul ettirmeye çalışıyor.

İdlib ve Hama – Humus arası ile Dera – Kuneytra hattında bulunan silahlı gruplar da süreç ilerledikçe IŞİD ile aynı kaderi paylaşacaklarını görmeye başladılar. Bu süre kısa ya da uzun olabilir ama eninde sonunda bu bölgelerde kalıcı olmadıkları görülecek.

Cenevre’de Rusya temsilcisinin “Kürtlerin de masada olması gerektiğini” belirtmesi ise tüm bu gelişmeler çerçevesinde görülmeli.

BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan De Mistura geçtiğimiz günlerde Kürtlerin yeni anayasa sürecinde yer alması gerektiğini söylemişti. ABD ve Rusya’dan benzer açıklamaları daha önce duymuştuk, hatta Rusya daha da ileri gidip Astana’da bir anayasa taslağı sunmuştu. De Mistura’nın açıklaması konunun BM tarafından da dillendirilmeye başlandığını gösteriyor.

Rusya ise bugünlerde karşılıklı anlayışın zirve yaptığı Türkiye’nin en hassas noktasına dokunmayı göze alarak Kürtlerin de masada olması gerektiğini belirtiyor. Bunun “Kürtleri müttefik olarak elde tutmak” gibi bir amacının olabileceği de düşünülebilir ama asıl amaç artık önüne geçilemez bir süreçten kaçınmak.

Tablo Irak ve Suriye coğrafyalarında süren amansız mücadelede artık yerel aktörlerin / dinamiklerin değişeceğini gösteriyor. Yani Suriye’nin çeşitli bölgelerinde savaşan örgütler ve IŞİD “out” tüm bölgede Kürtler “in” olacak gibi.

Bu zaten şu anda böyle değil mi? Hayır. Şimdiye kadar “peşrev” dönemindeydik, güreş bundan sonra başlıyor.

Irak’ta bağımsızlık referandumu kararı ile birlikte Kürtler ile merkezi hükümet ve Kürdistan bölgesi iç mücadelesinde yeni aşamaya girildi. Barzani yaşadığı iç sorunları bu referandum kararı ile bertaraf etmeyi düşündü ancak bu karar Kürdistan bölgesindeki potansiyel rahatsızlığı fiiliyata dökebilir.

Suriye’de ise Kürtler pazarlıkların sonucu ne olursa olsun eninde sonunda masaya oturacak. Sadece kendi amaçlarını gerçekleştirmek için değil, Suriye yönetimi ve Rusya açısından asıl sorun olan ABD varlığının etkisinin azaltılması için de davet edilecekler masaya ki zaten bu oldu.

Türkiye coğrafyasının ise bu iki ülkedeki gelişmelerden etkilenmemesi düşünülemez. Türkiye’nin “ön cephe” Suriye’deki çabaları bu kaygıdan kaynaklanıyordu ama nereye kadar? Hükümetin kendisinin de büyük katkıda bulunduğu bu nesnel durumu engelleyebilmesi bir hayli zor görünüyor.

Şimdi Suriye ve bölgedeki taraflar bundan sonraki sürece hazırlanıyor. ABD ile Rusya arasında son günlerde yumuşama belirtileri görülen Suriye pazarlıkları Trump’ın üzerindeki ağır baskıya rağmen meyve verebilir.

Pazarlıkların gelecek ile ilgili kısmı artık Esad değil Kürtler. Suriye ve Irak’taki diğer “muhalefet” büyük oranda yolun sonuna geldi ama Kürtler için daha yeni başlıyor.

Pazarlıklar çok çetin geçecek. Kim ne koparır tahminde bulunmak için henüz erken. Ama önümüzdeki yıllar için Ortadoğu’nun başlığı belli: Kürtler.

(1) https://www.amerikaninsesi.com/a/isid-e-karsi-sadece-askeri-mudahale-yeterli-olmayacak/3941255.html


Musa Özuğurlu Kimdir?

Gazeteci. Mesleğe 1994 yılında başladı. Çok sayıda radyo ve TV kanalının haber merkezlerinde editörlük, muhabirlik, program sunuculuğu yaptı. 2010 yılında TRT Türk’ün Suriye temsilcisi olarak çalışmaya başladı. Suriye’de 2011’de başlayan süreci 2016 yılına kadar yerinde takip eden az sayıda yabancı gazeteciden biridir. Alanı Suriye başta olmak üzere Ortadoğu. Serbest gazeteci olarak çalışmaktadır.