YAZARLAR

Bir muz hevengi ve iki gerilla

Machete hızla yukarı kalkıyor arkasında taze dal kokusu bırakıp, muz hevengini ağaçtan ayırıyordu. Küçük yeşil dal parçaları kalıyordu üzerinde. İki eski gerilla ile birlikte çalışıyordum. Çok eski değillerdi, sadece bir hafta olmuştu silahlarını bırakalı.

Muz toplama işçisiydik. Guatemala’da barıştan hemen sonraydı. Maya piramitleri görünüyordu muz bahçesinden. Hepsi değil ama üst basamaklarını seçebiliyorduk, eğer sıcaktan başını kaldırırsan, güneş gelmesin diye gözlerini kısıp, terlerin gözlerini yakmadan bakabilirsen oluyordu bu. Bu kadar niye uğraşıyorsun ki dersen piramitleri görmeye gelmiştik buraya ve henüz gezmeye gidememiştik. Şehirlilerin paradoksunu yaşıyorduk. Burada olmak için çalışıyorduk, çalışmak için burada oluyorduk. Pek şikâyetimiz yoktu ama eğer muzlar çok büyümemişlerse. Bazen sahiden benim kadar ağır olduklarını düşünüyordum. Gün sonuna doğru daha ağırlaşıyorlardı. Hep böyle olur ama fizik dersinde okutmazlar bunu ve matematik dersinde de patronların neden çok daha fazla kazandıklarını…

Ben daha çok taşıyıcıydım. Onlar gibi kullanamıyordum machete’yi - uzun ve keskin bıçağı. Machete hızla yukarı kalkıyor arkasında taze dal kokusu bırakıp, muz hevengini ağaçtan ayırıyordu. Küçük yeşil dal parçaları kalıyordu üzerinde. İki eski gerilla ile birlikte çalışıyordum. Çok eski değillerdi, sadece bir hafta olmuştu silahlarını bırakalı. Sanki M-16 gibi taşıyorlardı muz hevenklerini ya da bana öyle geliyordu. Maya yerlisiydiler, Tzotil. Arada mola verdiğimizde Tzotilce öğrenmeye çalışıyordum. Yararlı bir dil olduğunu düşünüyordum. İçinde ‘teslim olmak’ kelimesi yoktu mesela. Çöp kelimesi de yoktu ve ‘biz’ diye başlıyordu herhangi bir cümle, ‘ben’ değil…

Her gün dağdan kadınlı, erkekli eski gerillalar iniyordu. Yüzlerinde barışın mutluluğu oluyordu. Birkaç gün içinde hayal kırıklığı kaplıyordu mutluluğun üstünü. Gece aniden uyanıp, elleriyle yanı başında olması gereken silahlarını yokluyorlardı. Silahlar hâlbuki Birleşmiş Milletler’in deposunda uyumaya gitmişlerdi ve onlarla birlikte 16 yıl, bazen 18 ya da 30 yıl, yani dağda bütün yaşadıkları. Bazıları kucağında çocuklarıyla birlikte geliyorlardı. Gerilla bölgesi kalmamıştı artık. Şehre taşınmalıydılar. Yeni bir hayata. Bombalar, kurşunlar, mayınlar yoktu yeni hayatta. Ev kirası vardı ama iş bulamama mayınlarıyla doluydu etraf, zenginler ve patronlar vardı hâlâ bir askeri helikopter kadar öldürücü…

Kolombiya’da FARC-EP geçen cuma son silahlarını teslim etti Birleşmiş Milletler’e. Bir gün önce San Vicente Caguin’de ailesinin evine giden bir gerilla-eski gerilla öldürüldü. Guatemala günleri geldi yine aklıma. Bir muz hevengi ve iki gerilla…2


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...