YAZARLAR

Seks kölesi

Kore’de büyükannelerin evinde temsili tecavüz odalarını dolaşıyordum. Japon savaşı sırasında seks kölesi olarak kullanılan kadınlar, ilk defa 1991 yılında bunu söyleyebilmişlerdi, yani savaştan 43 yıl sonra. Savaştan sonra kendi köylerine dönememişlerdi çünkü her yer erkekti. Kendi akrabaları hatta çok yakınları erkekti ve bazen anneler de ya da kız kardeşler, ablalar erkektiler.

Savaşlar hep erkektir. Öldürmek, imha etmek, resmi dille etkisiz hale getirmek, sakat bırakmak, kan, belki son zamanlarda uzaktan kumandayla öldürme, yani kanın gözünüze kaçmaması, hızlı ve sessiz, elektronik bir oyun gibi ya da oyunlar savaş gibi ve tabii ki iktidar… ama savaşı en iyi anlatan, savaş sırasında kadınların ‘seks kölesi’ olarak kullanılmasıdır. Tecavüzün saf iktidar parçası olduğunu doğrudan gösteren, özetleyendir bu. Faşizm erkektir zaten ama bu faşizmin de erkeğidir ve tabii ki burada erkeği hakaret olarak kullandığımı, erk-iktidar ile özdeşleştirdiğimi bilmem yazmama gerek var mı?

Kore’de büyükannelerin evinde temsili tecavüz odalarını dolaşıyordum. Japon savaşı sırasında seks kölesi olarak kullanılan kadınlar, ilk defa 1991 yılında bunu söyleyebilmişlerdi, yani savaştan 43 yıl sonra. Savaştan sonra kendi köylerine dönememişlerdi çünkü her yer erkekti. Kendi akrabaları hatta çok yakınları erkekti ve bazen anneler de ya da kız kardeşler, ablalar erkektiler. Tecavüz odaları içinde basit bir tahta kerevet, yerde bir tas, kendisi de tahtadan 2 metreye 3 metre bir kulübeydi. İnsanı kahreden, yok eden ve bununla kalmayarak sürgün eden bir mekânın bu kadar olması, yani küçük ve basit, sade ve çirkin, alçak ve erkek olması şaşırtıcı geliyordu.

İlk olarak birisi televizyon programında açıkladı seks kölesi olarak savaşta esir olduklarını. Bu kadar yıl sonra bile bunu açıklamasının ne kadar cesaret isteyen bir şey olduğunu düşünürseniz, ne kadar kahredici bir şey olduğunu anlayabilirsiniz. Sonra başkaları da açıkladı ve Kore onları ‘Büyükanneler’ olarak kabul etti ve birlikte yaşamaları için bu evi inşa ettiler. Gerçekte sürgün bitmedi aslında. Sadece erkek dünyasında bir köşe ayrıldı kendilerine. O zaman yaşayan 46 kadın her hafta Japon elçiliği önünde, Japon devletinin özür dilemesi için eylem yapmaya başladı. Yaklaşık 200 bin Koreli kadın seks kölesi olarak kullanılmıştı.

Ancak 2015 yılında özür dilemeyi kabul etti Japon devleti. Bütün devletler erkektir çünkü ve bazıları daha çok erkek. Erkekçe savaşmak buna deniyordu muhtemel. Herkesin bildiği bir şeyi kabul etmeyince sanki yokmuş gibi olacağını da sadece devletler düşünebilir. Devlet dediğin bok çuvalından başka nedir ki?

Koreli büyükanneler ile konuşuyordum. Biri Türkiye’den geldiğimi öğrenince şarkı söylemek istedi. Toprağına geri dönemeyince bir sürü ülkede uzun süre şarkıcı olarak çalıştığını söylediler bana. Biraz tebessüm ediyor gibiydi. Böyle bir şeyi gösterebildiği için mutlu oldu gibi ama biz trajedi izleyicileri, kurbanların hep trajedi ile yaşamasını istiyoruz galiba. Yetmiyormuş gibi trajedi yüklüyoruz sırtlarına. Biraz kendini düzeltti. Kameraya baktı başladı; ‘Üsküdar’a gider iken aldı da bir yağmur’u söyledi…

Ve Atı alan erkek, Üsküdar’ı geçmeye devam ediyor hâlâ…


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...