YAZARLAR

Halepçe antolojisi

Sanmam başka bir dilde bir şair bir Halepçe şiiri yazmış olsun!

Halepçe’yi duymamıştım. Çok küçüktüm o zaman. Belki sen daha da küçüktün.

Yıllar sonra, artık bazı şeyleri bilirken ve Ehmed Huseynî’nin o muhteşem “Goristanên Teng”ini okurken, bir Halepçe antolojisi yapmalıyım demiştim. Safi Kürtçe. Bana sanki başka hiçbir dilde hiçbir şair Halepçe hakkında şiir yazmadı gibi geliyor. Gibisi fazla olabilir.

Bak, Berken Bereh’in muhteşem bir şiiri var mesela “Helebçe” adında. Ben Ehmed Huseynî’ye kendim söylerim. Ama sen de Berken abiye söyle de hiç ölmesin.

Ölünü gömdüğün yere welat/vatan diyorsun. Birileri senin gibileri ölülerinizi gömdüğünüz yerde öldürüyor. Kendi ölüsü olunca senin ölünü gömdüğün toprağa gömmüyor. Ama senin ölünü gömdüğün yerin kendi vatanı olduğunu söylüyor!

Dünya böyle vahşi bir yer işte!

Oysa bak dağ gölleri var mesela, kediler var, bir yerde saatini unutmak var, birine “kim sevmez ki fesleğeni?” diye sormak var. Ama böyle bir cehenneme kapatılırsın. Keder etini parçalar. Başkaları için canını acıtırsın. Bir zaman bir yerde sarıldığın ve sonra bir yerde bıraktığın kişiler, başka bir ağzı yankılar.

Geçen kış mesela, bir yerde bir yeri düşlerken olduğum yerdeki biri garsona yanıma gelmek istediğini söyledi. Geldi. Bir şiirini okuyacak sanıyorsun, uslu ellerini üstünde gezdirdiği kitaplarından söz edecek sanıyorsun. Evine dolan acıyı söylüyor sana. Enkaz altında kalmış sözcüklerini diziyor. Evlerine girilmiş, dört ağabeyi gözleri önünde yüzüstü yatırılmış, hepsinin sırtına vura vura omurgaları kırılmış, hepsinin eti çiğnenmiş! O gün ilk kezmiş gibi akşam oluyor. Kırılmış bir eğimle kamburunu büyüterek dönüyorsun yalnız evine.

Halepçe evindir.

Sonsuz bir ev. Bin dokuz yüz doksandı, kıştı, Batman’da Radar Oteli’nde kalıyordum. Otelin katibi, bütün salaş otellerin katipleri gibi keldi, ufak tefekti. Lobideki sobayı yakmıştı. Benim odamda soba yoktu. On yedi on sekiz yaşında, keder tüten büyük bir çocuktum. İçeriye iki pêşmerge girdi. O zaman bütün Güneylilere “pêşmerge” denirdi. Dışarıdaki üşümeyi çoğaltan ellerle bir dünyayı sürdüler önüme. Uslu bir kedi gibi o dünyayı dinledim. Sonra, sonradan Hesen Şerîf olduğunu öğrendiğim bir sanatçının kasetini verdiler. Çok sonra Kürtçe şiirlerimi yaslayacağım Behdînî Kurmancîsiyle inleyen bu adamı dinlemeye başladım, gecelerce. Halepçe sonsuzdu.

Ne diyor Hasan Hüseyin, Hasan Hüseyin ne diyor: “Hep böylesi havalar besler fırtınaları.” Bu nasıl bir hava, nasıl bir toprak ise, hep yeni Halepçeleri besliyor.

Yok, bu saçma dünyayı anlamayı reddediyorum. Bak, bir sürü herif var mesela. Genelde şişkolar. Bu mutsuz herifler her şeyi biliyorlar: Ölüm, sindirme, umutsuz kılma, elden ayaktan düşürme… Her biri birer küçük Tanrı. Kalplerinde aşk yok, birini merak etmek yok. Silahları, haritalar üzerinde dolaşan parmakları, füzeleri, harfleri, dilleri, sözcükleri, namluları, vurguları, temsili savaş araçlarını bir masanın üzerinde ileri ittikleri sopaları, temsili savaş araçlarını üzerinde ileri ittikleri masaları, her şeyleri fallik! Bildiğin fallus bunlar, fallus kafalılar!

Sen bir kere yaşarsın. Başka ve sonsuz bir hayata inansan bile bir kerecik yaşarsın. Bu hayatta dağ gölleri var, birinin adını hatırlayamamak var, seni evde bulamayınca ter içinde söylene söylene merdiven inen kargocu çocuklar var…

Bilgiyi iki türlü kullanma vardır. Kimisi bilgiyi edinip başkalarının acısına bulanarak yaşar, kimisi bilgiyi edinip başkalarının acıya bulanmasını sağlar! Öğrendiğim şey başkasının canını yakacaksa, öğrenmemeyi yeğlerim!

O Halepçe antolojisini hazırlıyorum, merak etme. Safi Kürtçe. Sanmam başka bir dilde bir şair bir Halepçe şiiri yazmış olsun!


Selim Temo Kimdir?

27 Nisan 1972’de Batman’ın Mêrîna köyünde doğdu.2000 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Etnoloji Bölümü’nden mezun oldu. 1997’de Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü, 1998’de Halkevleri Roman Ödülü’ne değer görüldü. Yüksek lisansını (“Cemal Süreya Şiirinde Bedenin Yazınsallaşması”) ve doktorasını (“Türk Şiirinde Taşra: 1859-1959”) Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü’nde tamamladı. 2009’da Mardin Artuklu Üniversitesi’nde yardımcı doçent olarak çalışmaya başladı. 2011’de, Exeter Üniversitesi’ndeki (İngiltere) Centre for Kurdish Studies’de konuk hocalık yaptı. Hrant Dink Vakfı tarafından “dünyada, geleceğe dair umudu çoğaltan kişiler”den biri sayılarak “2011’in Işıkları” arasında gösterildi. Radikal gazetesinde başladığı köşe yazarlığına (Kasım 2013-Kasım 2014), Ocak 2017’den beridir Gazete Duvar’da devam ediyor. Dört Türkçe iki Kürtçe şiir kitabı, bir romanı, iki antolojisi, 12 çocuk kitabı, yedi roman-öykü çevirisi, iki şiir kitabı çevirisi, bir çevrimyazısı, bir gazete yazıları ve iki edebiyat kuramı kitabı yayımlandı. 6 Ocak 2017’deki 679 sayılı KHK ile üniversiteden ihraç edildi. Amed’de yaşıyor.