YAZARLAR

Türkiye için tercih vakti

Görünen Türkiye’nin Suudi Arabistan eksenini tercih etmek zorunda kalacağı. Aksi halde Avrupa ile yaşanan krize Arap dünyası ile yaşanan kriz de eklenecek ki bu durumda Erdoğan için asıl zor günler başlayabilir.

Suudi Arabistan - Katar fırtınası peşine birçok ülkeyi taktı. Doğrudan tavır alan ülkeler Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve Bahreyn. Bu ülkelerin her birisinin Katar ile doğrudan ya da dolaylı problemleri var.

Suudi Arabistan krizde asıl taraf. Katar ile yaşadığı krizin nedenlerini bir önceki yazımızda özetlemeye çalışmıştık. Müslüman Kardeşler örgütünün merkezi Mısır bir yandan kendi içinde örgüt ile yaşadığı sorunlar diğer yandan Suudi Arabistan ile ilişkilerinin zarar görmemesi için örgütün hamisi Katar’a karşı açıktan pozisyon aldı.

Bahreyn (dünya basını görmese de) 2011’den bu yana ülkede oranı yüzde 70’i bulan Şii kesimin isyanını bastırmaya çalışıyor ve Katar’ın krizin son aşamasında zeytin dalı uzattığı İran ile mücadele halinde. BAE de Şii azınlığın yanı sıra Müslüman Kardeşler ve IŞİD gibi örgütler nedeni ile tedbirli olmaya çalışıyor.

Eğer Suudi Arabistan ve birlikte hareket ettiği ülkeler Katar meselesini kendi istedikleri (darbe ile ya da darbesiz yönetim değişikliği) çözerlerse ne ala, ama eğer bu olmazsa Körfez İşbirliği Konseyi’nde başlayan kriz daha büyük karışıklıklara sebep olabilir.

Devam etmeden önce şunu belirtmek gerek: Kriz, Katar’ın açıklamaları sonrası derinleşmedi, tam tersi Katar ipinin çekilmesinin kararlaştırıldığını öğrendikten sonra çığlığı bastı. Tabii iş işten geçmişti.

Suudi Arabistan’ın bu hamlesinin sadece Katar ile sınırlı olmadığı çok açık. Trump’ın kısa süre önce yapmış olduğu ziyarette Katar konusunda yaşanacak gelişmelerden haberdar olmaması düşünülebilir mi?

Belli ki Kral Salman, Trump ile oturduğunda tüm bölge haritasını koydu masaya. Suudi Arabistan’ın İran yolundaki kayalardan kurtulması lazımdı ve bunların başında Katar geliyordu.

Katar bugün kendisine karşı yeni adımlar atan ülkelerin kaygılarının, rahatsızlıklarının yoğunlaştığı merkezdi ve zapturapt altına alınması bölge politikaları açısından büyük rahatlama sağlayabilecekti.

Kendi mahallesindeki büyük bir sorunu halletmiş bir Suudi Arabistan, İran - Şii bloku ile amansız mücadelesinde yeni adımlar atma imkanına kavuşabilir.

Bugün Suriye sahasında ABD - Suudi Arabistan ikilisi yeni adımlar peşinde. Kuzeyde Rakka ve güneyde Şam - Deyrezzor hattını kesmeyi amaçlayan saldırılar başlamak üzere.

Güney cephesindeki saldırının amacının Şii (Direniş) hattını kesmek olduğu belirtiliyor. Açıklamanın bir yandan propaganda amaçlı olduğu belli ama eğer başarılırsa İran - Beyrut olmasa da Irak - Suriye hattı kesilebilir ve bu durumda Suriye ordusunun son dönemdeki kazanımları darbe alır.

Diğer yandan bölge siyaseti açısından bakılacak olursa Suudi Arabistan (Katar’a karşı) bu hamlesi ile Arap dünyasında eski pozisyonuna dönmeyi garantiledi gibi. Bu kez hamleleri çok sert ve Katar’da yaşanacak değişim kaçınılmaz.

Değişim iki türlü olabilir: Katar kendi içinde bir darbe yaşar veya darbe girişimi iç çatışmaya yol açar bu durumda Suudi Arabistan askeri müdahalede bulunur.

Çok büyük sürpriz olur da Katar Emiri burnu sürtülerek ve büyük tavizler vererek teslim bayrağını çeker mi bilinmez ama düşük olasılık.

ABD’nin açıklamaları şimdilik tarafları itidale davet ediyor ama Suudi Arabistan’a yeşil ışık yaktıkları belli. Öyle olmasa bile tavır alan onca ülkeye karşı Katar Emiri'ni tercih etmesi beklenemez.

Peki Türkiye ne yapacak?

Türkiye’nin bu fırtınadan etkilenmemesi mümkün görünmüyor.

Türkiye’nin bir yandan Katar ile son yıllarda geliştirdiği ekonomik ilişkiler, diğer yandan hem Katar hem Suudi Arabistan ile oluşturduğu siyasi ittifak sürüyor.

Katar ile ekonomik ilişkiler, Katar’ın Türkiye’den yaptığı alımlar ile anılıyor ama Katar’ın, ekonomi bohçasını yamamak için bir hayli sıcak para yardımında bulunduğu da öne sürülüyor. Bu doğru ise Türkiye tarafsız kalma görünümü sergileyecek ama artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Türkiye için çerçeve sadece Katar ile de sınırlı değil üstelik. Müslüman Kardeşler ile ideolojik yakınlığı var, utangaç da olsa Hamas ile bir ilişki yürütüyor ve bugün Suudi Arabistan ve Mısır’ın ortaya koyduğu sonuç odaklı hamle Türkiye’yi önümüzdeki dönem çok zor günlerin beklediğini düşündürtüyor. Mısırlı bir milletvekilinin “gelişmelerin Mısır’ın diplomatik başarısı” olduğunu belirtmesi manidar.

Suudi Arabistan, ABD ile yaptığı anlaşma sonrası son yıllarda çekildiği kabuğundan büyük bir özgüven ile çıkıyor. Bu durumda Türkiye, ABD - Suudi Arabistan - Mısır - BAE ekseninin dışında kalabilir ya da bu ekseni karşısına alabilir mi? Tarafsızlık da “Arap Baharı” öncesindeydi. Eğer on yıl önce olsaydı Türkiye’nin yaptığı “üzgünüz, arabulucu olabiliriz” açıklaması değerli olurdu. Ancak Arap Baharı adı verilen süreç ile birlikte Türkiye artık bölgede yaşanan çatışmaların bir parçası ve Katar krizi ile birlikte saflar keskinleşiyor.

Katar’da darbe olursa Emir Türkiye’ye iltica eder mi? Krizin nasıl çözüleceği ya da biteceği henüz belli değil o nedenle bu konuda konuşmak için erken. Öyle bir şey olursa Türkiye’nin baskıları göğüslemesi hayli zor olacak gibi.

Görünen Türkiye’nin Suudi Arabistan eksenini tercih etmek zorunda kalacağı. Aksi halde Avrupa ile yaşanan krize Arap dünyası ile yaşanan kriz de eklenecek ki bu durumda Erdoğan için asıl zor günler başlayabilir.


Musa Özuğurlu Kimdir?

Gazeteci. Mesleğe 1994 yılında başladı. Çok sayıda radyo ve TV kanalının haber merkezlerinde editörlük, muhabirlik, program sunuculuğu yaptı. 2010 yılında TRT Türk’ün Suriye temsilcisi olarak çalışmaya başladı. Suriye’de 2011’de başlayan süreci 2016 yılına kadar yerinde takip eden az sayıda yabancı gazeteciden biridir. Alanı Suriye başta olmak üzere Ortadoğu. Serbest gazeteci olarak çalışmaktadır.