YAZARLAR

'Darbe kontrollü olsaydı...'

Muhalefet kanadından gelen “Kontrollü darbe” iddialarına AK Parti’den tepki var. Bazı AK Partililer, “Darbe kontrollü olsaydı Başbakan Ilgaz Dağı’nda saklanır mıydı?” diye soruyor.

Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın 15 Temmuz darbe gecesine dair kritik açıklamaları beş ay sonra Meclis Darbe Komisyonu’na geldi.

Her iki açıklama da darbe gecesine dair karanlıkta kalan birçok noktanın aydınlatılması için önem taşıyordu ama toplamı 44 sayfa olan iki yazının bunu yapabildiğini söylemek mümkün değil.

Şimdi iki yazıda ortaklaşan bilgilere ve hâlâ cevap arayan sorulara bakalım.

15 Temmuz’da MİT’e gelen bir “operasyon” ihbarı var. Bu ihbar ciddiye alınıyor ve havadaki tüm askeri uçak ve helikopterlerin meydanlara indirilmesi emri veriliyor. Akar’ın açıklamalarından öğrendiğimize göre, emir 19.06’da tüm birimlere ulaştırılıyor, 19.26 itibariyle de teyit alınıyor.

Peki bu emir hangi kurumlara gönderildi? Bunun cevabı da Akar’ın yanıtında. Kara, hava, deniz askeri birimlerin tüm harekât merkezlerine gönderilen emir ayrıca Başbakanlık Koordinasyon Merkezi ve Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezi’ne ulaştırılıyor.

AKAR’IN EMRİ SAAT 19.06’DA BAŞBAKANLIKTA 

Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlığı döneminde kurulan Başbakanlık Koordinasyon Merkezi, Genelkurmay, MİT, AFAD’ın yanı sıra Adalet, İçişleri, Dışişleri Bakanlıkları, Emniyet ve Jandarma’nın üst düzey temsilcilerince oluşturuluyor. Acil durumlarda faaliyete geçen bu merkez tüm kurumlar arası irtibatı ve gerekli bilgi, belge akışını sağlıyor.

Akar’ın sekiz sayfalık yanıtında emrinin tüm askeri harekât merkezlerinin yanı sıra “aynı zaman ve yöntemle ilgili/yetkili diğer merkezlere de zamanında ulaştı” diyerek Başbakanlığa gönderildiğinin altını çizmesi de bu açıdan önemli. Havadaki tüm uçakların indirilmesi, yeni kalkışlara izin verilmemesi talimatı sık yaşanan olağan bir durum değilse, saat 19.26 itibariyle Başbakanlığa da ulaştığı teyit edilen bu emrin ardından “Bize bilgi gelmedi” açıklamalarını bir daha düşünmek gerekiyor.

CUMHURBAŞKANI NE ZAMAN BİLGİLENDİRİLDİ?

Hem MİT hem Genelkurmay’dan gelen yanıtlarla MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Karargah’ta iken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aradığı bilgisi resmileşti. Başbakanlığa bağlı iki kurumun en üst düzey yöneticisinin Başbakan’ın yerine sadece Cumhurbaşkanı’nı bilgilendirme ihtiyacı duymasını bir kenara koyalım. MİT’in 36 sayfalık yanıtında bu arama anı şöyle anlatılıyor:

“Müsteşara yönelik saldırı ihbarı teyit ve tekzip edilmemiş olmasına rağmen, gelişmelerin bildirilmesi amacıyla Müsteşar tarafından, Cumhurbaşkanı’nın Koruma Müdürü aranmış, Cumhurbaşkanı’nın müsait olmadığının öğrenilmesi üzerine, Koruma Müdürü’ne bir anormallik olup olmadığı ve muhtemel tehditlere karşı hazırlıklarının bulunup bulunmadığı sorulmuştur. Koruma Müdürü’nün, herhangi bir anormallik olmadığı ve güvenlik tedbirlerinin yerinde olduğu yönündeki ifadesi üzerine Müsteşar Karargah’ta beklemeye devam etmiştir.”

CUMHURBAŞKANI KORUMA MÜDÜRÜNE GELEN SIR TELEFON

Akar ve Fidan’ın açıklamalarına bakıldığında bu görüşme saat 19.30 sularında gerçekleşti. Aynı saatlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tatil yaptığı Marmaris’te ne olduğuyla ilgili bilgiler de Darbe Komisyonu üyelerinin Marmaris ziyaretindeki tutanaklarda var.

Cumhurbaşkanı Koruma Müdürü Muhsin Köse, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kaldığı otelin sahibi ile birlikte otelin biraz dışında bir noktada çay içiyor. Sonrasını tutanaklardan aktaralım:

“Tam saatleri veremiyorum, sekiz buçuk muydu, neydi bilmiyorum. Çay, kahve içerken bir telefon geldi kendisine. Kendisi (Muhsin Köse) o telefon esnasında, ‘Ben Beyefendi’yi rahatsız edemem’ dediğini hatırlıyorum. Daha sonra hemen arkasından ikinci bir telefon gelince ‘Serkan, kalk gidiyoruz.’ dedi. Ama böyle bir panikle ‘gidiyoruz’ deyince ben şaşırdım. Yolda da giderken yaklaşık iki üç dakikalık bir vakit vardı... ‘Hemen gitmemiz lazım, gaza bas maza bas.’ Neyse gittik, evin önüne geldik. Evin önünde ufak bir hareketlilik olduğunu hissettim. O anda bana bir haber geldi: “Ya bir kalkışma var galiba...”

Cumhurbaşkanı Koruma Müdürü Köse’nin “Beyefendi’yi rahatsız edemem” sözlerinin “Cumhurbaşkanı müsait değildi” diyen Fidan’ın açıklamasını öğrendikten sonra Fidan’a yanıt olarak okumak için haklı nedenlerimiz var. Fidan’ın açıklamasından da Koruma Müdürü’ne bir anormallik olup olmadığı ve muhtemel tehditlere karşı hazırlıklarının bulunup bulunmadığını sorduğunu biliyoruz. MİT açıklamasında panik yansıtan bir durum yok. Hatta görüşmeye tanıklık eden Genelkurmay 2’nci Başkanı Yaşar Güler’in iddianameye yansıyan ifadesine bakıldığında MİT Müsteşarı sorularına olumlu yanıt aldıktan sonra “Kolay gelsin” diyerek telefonu kapatıyor. Karargâh’ta yaşananlarla ilgili açıklamalara ve ifadelere bakılınca bu görüşme üstüne de ayrıca konuşulmuyor. Ama otel sahibinin ifadesine baktığımızda MİT Müsteşarı olduğunu değerlendirdiğimiz aramadan sonra Koruma Müdürü’nü asıl panikleten bir başka telefon geliyor. Bu telefonun kimden geldiği de bir soru işareti olarak duruyor. Ama buradaki iki telefonla ilgili ayrıntıyı ne MİT Müsteşarı ne de Koruma Müdürü Komisyon’a gelmediği ve ifadeleri de alınmadığı için en azından yargı sürecinde öğrenemeyecek görünüyoruz.

Koruma Müdürü panik içinde otele giderken tedbirlerin arttırılması için Muğla Emniyeti’nin arandığı saat de şaşırtıcı. Bunu da yine tutanaklardan öğreniyoruz. Muğla Emniyet Müdürü Hakan Çetinkaya, 15 Temmuz gecesi saat 22.40'da Cumhurbaşkanlı’ğından Güvenlik İşleri Başkanı Ramazan Bal’ın aradığını, “Ordu içinde Fethullahçı askerler kalkışma içerisinde. Cumhurbaşkanı Marmaris'te. Ne pahasına olursa olsun Cumhurbaşkanını koruyun” dediğini aktarıyor. Sonraki gelişmeleri iddianamelerden biliyoruz.

KONTROLLÜ DARBE İDDİALARINA YANIT

Sorular cevap bulmadıkça “Kontrollü darbe” iddiaları da büyüyor. Ama CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun dile getirdiği iddiaya AK Parti’den tepki var. Darbe gecesiyle ilgili MİT ve Genelkurmay’ın süreci iyi okuyamamasının sonuçlarını yaşadığımızı düşünen bazı AK Partililerden dikkat çekici bir soru geliyor: “Kontrollü darbe olsa Başbakan Ilgaz Dağı’nda saklanmak zorunda kalır mıydı?”