YAZARLAR

AK Parti değil, RTE kongresi

AK Partili yılların medya patronu Ethem Sancak da parti yönetimine girdi. Partililerin “Ağabey listedeymişsin” sözlerine gülerek “Evet, beni askere yazmışlar” diyen Sancak’ın arkasından “bu askerlik olsa olsa bedellidir” esprisi yapıldı.

Sabahın erken saatlerinde Ankara Arena Spor Salonu’nun civarında ‘fes’ satan seyyar satıcılar vardı. O fesleri Ankara’da ilk kez 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yapılan ‘demokrasi mitingleri’nde görmüştük. Üzerinde Recep Tayyip Erdoğan yazan veya Erdoğan’ın silueti bulunan atkılar satan seyyar satıcıları henüz geçmiştik ki, karşımıza Erdoğanlı dokuma halıları çıktı. “Bu AK Parti Kongresi değil Recep Tayyip Erdoğan Kongresi olmuş” diye geçirdim içimden ama hemen arkasından da “önce bir salonu görelim, Erdoğan’ı dinleyelim, peşin hükümlü davranmayalım” diye ekledim kendi kendime.

Üç ayrı arama noktasından, iki ayrı X-ray cihazından geçtik. Kadınların arandığı bölüme konulan ilk X-ray cihazının yanında yere bırakılmış yüzlerce parfüm ve deodorant vardı. Güvenlik önlemi nedeniyle salona sokulmayacaklar listesinde ‘selfie çubuğu’nun da bulunduğunu tam bu noktada bir genç kadın vesilesiyle öğrendik. Bizim selfie çubuğumuz yoktu ama bilgisayarlarımızı gören polisler gazeteci olduğumuzu basın kartlarımızla ispatlamamızı istiyordu. Yolları kapatmış hafriyat kamyonları, yüzlerce polis, eli tetikte bekleyen Özel Harekâtçılar ve kongre boyunca salonun tepesinde uçan polis helikopterleri… Güvenlik had safhadaydı.

abdul

Erdoğanlı eski kongrelerden aklımda kalan, orta yaş ve üstü, gözü yaşlı, coşkulu mütedeyyin partililerdi. Onları görmeyi bekleyerek girdiğim salonda ilk karşıma çıkan ‘Sultan Abdülhamit’ kostümlü genç bir adam ve fesli arkadaşları oldu. Karikatürize etmiyorum. Görüntü gerçeküstüydü. Öyle ki, Binali Yıldırım konuşurken adama bakıp “acaba buraya bu kostümle, belediye otobüsüyle mi geldi?” diye düşünürken buldum kendimi.

GÖSTERİŞLİYDİ AMA ESKİYE GÖRE COŞKUSUZDU

Kalabalıktı, gösterişliydi ama geçmişte tanık olduğumuz Erdoğanlı kongrelerle kıyaslandığında coşkusuzdu. Ankara’nın, sayısız kongre takip etmiş tecrübeli gazetecilerine sordum, “Bana mı öyle geliyor, salonda heyecan göremiyorum!” Hepsi benimle aynı fikirdeydi. Öyle ki, AK Parti Gençlik Kolları’na üye kalabalık grupların tribün tezahüratıyla salonu coşturma girişimleri de sonuçsuz kaldı. Kocaeli’nden gelen gençler, üzerinde Erdoğan’ın siluetinin yer aldığı turuncu tişörtler giymişti. Sesleri yüksek çıkıyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşana kadar epey yorulmuş olmalarına rağmen Erdoğan kürsüye çıktığında slogan üzerine slogan attılar. Kendisinin takdirini kazandılar. Ancak onlar bile nedenini de zamanlamasını da anlayamadığım “Bir Gece Ansızın Gelebiliriz” dev pankartını açtıktan bir süre sonra salonu terk ettiler.

atki

Erdoğan’ın Ağustos 2014’teki Cumhurbaşkanlığı yarışında ilk kez gördüğümüz ve kimi çevrelerce kıyasıya eleştirilen “Adam İzindeyiz” atkısını tribünde bir ara gördüm ama atkının sahibi fotoğrafını çektiğimizi fark edince atkıyı bir daha açmamayı tercih etti.

SLOGANLARDAKİ “KURUCULUK” VURGUSU

15 Temmuz darbe girişimi gecesi 16 yaşındaki oğlu Abdullah Tayyip ile birlikte Boğaziçi Köprüsü’nde hayatını kaybeden reklamcı Erol Olçok da salonda unutulmamıştı.

olcok

AK Parti’nin, 3 Kasım 2002 seçimindeki seçim kampanyasından bu yana pek çok kampanyasında imzası bulunan ve 90’lı yılların başından bu yana Erdoğan’ın en yakınındaki isimlerden biri olan Olçok’un yokluğu, kongre salonundaki afişlere kuru sloganlar olarak yansımıştı. Kutlu Dava Güçlü Türkiye; Sağlam İrade Kurucu Lider; Değişimin Lideri Milletin Partisi; Hep Birlikte Yeni Türkiye; Hep birlikte Yeni Hedefler; Millete Efendilik için Değil Millete Hizmet için Varız… Salondaki pankartlarda bunlar yazıyordu. En büyük iki sütuna sarılı dev afişlerin birinde “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” diğerinde ise Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip’in fotoğraflarının üzerinde “Vatan Size Minnettar” yazısı vardı.

“998 GÜN” VURGUSU VE SEÇİME HAZIRLIK MESAJI

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın salona girişinde dışarıda, kongrenin açılışında ve teşekkür konuşmasında tam üç kez ‘998 gün sonraki kavuşma’ vurgusu yapması bugün için şafak saydığının ispatı gibiydi. Bir başka şafağın da sandık için sayıldığının göstergesi ise Erdoğan’ın şu sözleriydi, “Durmak yok, çok çalışacağız ama unutmayın, bizim kapı kapı dolaşma geleneğimiz var. Buna devam edeceğiz. Üzerimizdeki spekülasyonların cevabını sandıkta vereceğiz.”

Bu buluşmayı Fatiha’ya, ‘yeni bir başlangıca’ benzeten Erdoğan, “Tam 998 gün sonra yine aynı salonda nerede kalmıştık diyerek yeniden bir aradayız. Cumhurbaşkanlığına aday olurken bunun bir Fatiha olduğunu, yeni bir başlangıç olduğunu ifade etmiştik. Bugün bir kez daha besmelemizi çekiyor, Fatiha'mızı okuyor, daha büyük hedefler için yeni bir başlangıç yapıyoruz. Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla” diyerek Fatiha Suresini Türkçe okudu.

KADİR TOPBAŞ’IN DAMADINI MI KAST ETTİ?

Erdoğan bugüne kadar İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın, FETÖ iddiasıyla tutuklandıktan sonra sağlık sorunları gerekçe gösterilerek serbest bırakılan damadı Ömer Faruk Kavurmacı ile ilgili yorum yapmamıştı. Erdoğan’ın konuşmasındaki şu bölüm ilgiyle kaydedildi dinleyenlerce, “Eğer bu mücadele gerektiği gibi güçlü şekilde yürütülmezse ülkemiz çok daha büyük tehlikelerle karşı karşıya kalacaktır. Bunun için herkesi, ucu en yakınlarımıza dokunsa bile bu mücadeleye destek vermeye davet ediyorum. Avukatlar aracılığıyla yürütülen kirli pazarlıklarla, göz boyamaya yönelik iftiracılık oyunlarıyla bu mücadelenin sulandırılmasına izin vermeyeceğiz.”

ŞAŞIRTAN İSİMLER, SÜRPRİZLER…

FETÖ tutuklusu Tümgenerel Mehmet Dişli’nin kardeşi Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin yeni parti yönetiminde yer almaması önemliydi ama sürpriz değildi. Asıl sürprizi Şamil Tayyar yaptı. Ergenekon operasyonları sürecinde aktif rol oynayan Tayyar’ın kongreye sayılı gün kala bir televizyon kanalına yaptığı şu açıklama dikkat çekiciydi, “CHP ve MHP'de sıkıntı var da AK Parti'nin de her ne kadar dikkat etse de 17 Aralık'tan sonra sızmalar olabilir mi? Ben olduğu kanaatindeyim. Yanlış adamlar yok mu? Ben olduğu kanaatindeyim. Bunlarla ilgi değişikliklerin ve operasyonların kongreden sonra kademeli olarak yapılacağı kanaatindeyim." Bu sözlerin sahibi Tayyar, partinin Demokrasi Hakem Kurulu üyeleri arasında yer aldı.

MEDYA PATRONU SANCAK’IN PARTİDEKİ BEDELLİ ASKERLİĞİ(!)

“Erdoğan'ın dürüstlüğünü, yiğitliğini gördüm, gördükçe âşık oldum. Doğrusu solculuk dönemimde Mevlana ile Şems’in arasındaki aşka anlam veremiyordum. Tanıdıktan sonra gördüm ki, böyle bir ilahi aşk iki erkek arasında olabiliyor” diyen AK Partili yılların medya patronu Ethem Sancak da parti yönetimine girdi. Partililerin “Ağabey listedeymişsin” sözlerine gülerek “Evet, beni askere yazmışlar” diyen Sancak’ın arkasından “bu askerlik olsa olsa bedellidir” esprisi yapıldı.

ERDOĞAN’IN ‘BARIŞ’ MESAJLARI BEKLEYENLERE YANITI

Cumhurbaşkanı Erdoğan salona gelmeden elimize ulaşan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu listesinde Efkan Ala ile Mahir Ünal’ı görüp “Erdoğan acaba barış mesajları mı verecek?” diyenlere salondaki “Tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek vatan” afişli sütunu göstererek ‘barış sürecini yürüten isimlerin ikisini koymuş ama Galip Ensarioğlu’nu çıkarmış listeden’ diyordum ki, Erdoğan’ın konuşması yorumumu onayladı ne yazık ki.

KHK ihraçların gerekliliğini vurgulayan Erdoğan “OHAL kalkmayacak!” sözüyle noktayı koydu. Kürt meselesine dair kendisinden barış mesajları bekleyenleri hayal kırıklığına uğratan açıklaması ise şöyleydi, “2015 yılındaki çukur eylemlerinin üstesinden bölge halkının desteğiyle gelebilmemizde yaşadığımız tecrübenin çok büyük katkısının olduğuna inanıyorum. Binbir vaat ve yalanla yanına çekmeye çalışılan Kürt kardeşlerim kendisi için fedakarlık yapanın örgüt değil devleti olduğunu bu dönemde açıkça görmüştür. Kendilerine demokratik zeminlerde her türlü imkan tanındığı halde iradelerini örgüte teslim edenlerin esamesi artık hiçbir yerde okunmuyor… İnlerine gireceğiz dedik, şu anda inlerine girdik, giriyoruz…  İşte şimdi bundan sonraki süreç tamamıyla bunları yok etme sürecidir. Çekinmeden, yılmadan, asker, polis, güvenlik korucularımızla şimdi bu hayata geçiyor. Güney sınırları boyunca terör oluşumu organize etmeye çalışanlar bu milletin istiklali ve istikbali için neler yapabileceğini görmek istiyorlarsa dönüp tarihe baksınlar, 15 Temmuz'a baksınlar. İfademizi anlamayanlara karşı meramımızı er meydanında ifade etmekten başka çaremiz kalmıyor demektir. Namert kaçar, mert dövüşür.”

Türkiye’nin içeride de dışarıda da en fazla eleştiri aldığı ‘hukuk devletinin tahrip edildiği’ yorumuna da tam tersi bir yerden yanıt verdi Erdoğan, bunca badire atlatan bir ülkede hukukun hâlâ ayakta olduğunu söyledi. Sonrası mı? Gaz yağı kuyruğundan baş örtüsü yasağına ve imam hatip okullarının orta kısımlarının kapatılmasına kadar artık tedavülden kalkmış konulara değindi. 1 saat 45 dakika konuştu. Konuşması devam ederken salondaki hareketlilik de hiç bitmedi. AK Parti kitlesinin de yeni sözlere ihtiyacı vardı belli ki ama bu beklenti şimdilik bir başka bahara ertelendi. Şimdi sırada kabine revizyonu ve Erdoğanlı Meclis günleri var.