YAZARLAR

Normal

Referandum mitingi dolayısıyla Diyarbakır’a adeta ‘çıkartma’ yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, belediyesine kayyum atanan kentte “Belediye başkanlığı zorla elinde alınmış biriyim” hatırlatmasında bulundu. “Yasal yollardan yeni belediye başkanları, kayyumlar atanmaya başlandı, her yer nasıl değişmeye başladı” diye konuştu. Normalimiz böyle bir şey.

Normal sözcüğüyle içindeki ‘norm’ kökeni başta olmak üzere öteden beri derdim vardır. Birileri neyin uygun olduğunu ilan eder ve sen bir anda oyun dışı ilan edilirsin. Anormal delidir, kara koyun. Kendisinden sakınmak gerekir.

Oysa anormal olan sadece sorgulayandır çoğu zaman. Koca bir cinnet içinde umutsuzca bir anlam arayandır. Normu kalbi olanın vay haline. Akla ziyan bir halin neresinden tutasın ki.

Referandum mitingi dolayısıyla Diyarbakır’a adeta ‘çıkartma’ yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, belediyesine kayyum atanan kentte “Belediye başkanlığı zorla elinde alınmış biriyim” hatırlatmasında bulundu. “Yasal yollardan yeni belediye başkanları, kayyumlar atanmaya başlandı, her yer nasıl değişmeye başladı” diye konuştu. Normalimiz böyle bir şey. Aynı konuşmanın hâlâ sokağa çıkma yasağı ve yıkımın sürdüğü Sur kısmı da şöyle: “Suriçi’ni Diyarbakır’a yakışır bir hale getirmek istiyoruz. Çok tarihi eser olduğu için çalışmalar ağır işliyor. 3695 bağımsız birimin yıkımı ve enkaz kaldırma işlemi tamamlandı. Bölgenin alt yapısı yenilendi. Sokaklar, evler tümüyle elden geçiriliyor. 2 bin Diyarbakır evi yaparak turizm hizmetine sunacağız. Niçin Diyarbakır’da turizm patlaması olmasın?” “Başbakanlığım döneminde, Kürtçe yayın ve kurslar serbest oldu mu? Anneler çocukları ile cezaevlerinde Kürtçe konuşabildi mi? Kürtçe seçim kampanyaları yapılıyor mu? Biz özgürlüklerin teminatıyız.” Eğer yaşatılanlar yetmediyse, aynı anda yayıma sürülen ‘Söz’ ve ‘İsimsiz’ gibi dizilerle o özgürlükleri ve teminatları izlemek mümkün.

GEZİNTİYE DEVAM

Hadi devam edelim normların peşi sıra gitmeye. Ülker'in Twitter hesabında yayımlanan ve "1 Nisan yaklaşıyor, tuhaf şeyler oluyor" cümlesiyle başlayan, kardeşler arası 1 Nisan konulu reklam filmini 'darbe mesajı içeriyor' şeklinde tehdit olarak algılatan zihniyete normal-anormal bağlamında bir şeyler demek kendi içinde saçma. Bu nedenle hadi Ülker gofreti yakarak infaz ediyor ya da Cafe Crown tekli poşetle birlikte çocukların oyuncak tabureleri eşliğinde darağacında idam ediyorsunuz da 'Çokoprens'ten ne istediniz diye sormak, duruma daha uygun. Zira dombili çokoprensin tipinden bir kuşağa hatırlattıklarına kadar her şey bu Zihni Sinir projelerinin sınırlarını zorlayacak sahicilikte.

Ya da ciddileşelim mi isterseniz, artık o ne demekse... Suruç’ta 20 Temmuz 2015’te düzenlenen canlı bomba saldırısında eşi Ferdane ve oğlu Nartan’ı kaybeden HDP Parti Meclisi (PM) Üyesi Metin Kılıç ile katliamdan yaralı kurtulan ESP üyesi Şerife Erbay gözaltına alındı. Sonra efendim, 15 Temmuz darbe girişimi soruşturması kapsamında basın – yayın kuruluşlarında çalışanlara yönelik başlatılan soruşturma kapsamında tutuklananların yargılandığı davada aralarında Atilla Taş’ın da bulunduğu 21 tutuklu sanığın tahliye edilmesine karar veren hakimler açığa alındı. Savcının tahliye talebinde bulunduğu ve mahkemenin de tahliye ettiği 13 kişi hakkında da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen darbe soruşturması kapsamında gözaltı kararı verildi. Ne de olsa yargı bağımsızdı.

ÇOK YÖNLÜ SORUŞTURMA

Cumhurbaşkanı’nın miting yaptığı Diyarbakır’da düzenlenen Newroz kutlamasında polisler tarafından vurulan ve hayatını kaybeden Kemal Kurkut’la ilgili son açıklamaya da bakalım dilerseniz. “Olayla ilgili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca çok yönlü olarak başlatılan soruşturma devam etmektedir. Olayın idari yönüyle soruşturulması için İçişleri Bakanlığı’ndan Müfettiş görevlendirilmesi Valiliğimiz tarafından talep edilmiştir. Meydana gelen olay nedeniyle olayla ilişkili olan iki polis memuru Valiliğimizce görevden uzaklaştırılmıştır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

Hatırlarsanız bu cinayetle ilgili Diyarbakır Valiliği ilk olarak “Çantamda bomba var hepinizi öldüreceğim, diyerek elindeki bıçakla alana koştuğu için canlı bomba olma ihtimali değerlendirildiğinden müdahale edilmiştir” açıklamasını yapmıştı. Sonra vurulma anına dair Dihaber’in görüntüleri ortaya çıkmıştı. En az Kemal Kurkut’un üstü kadar çıplak görüntüler... Sekiz kare fotoğrafa çarpıtılmak istenen gerçeği an be an sığdıran Dihaber’in editörü Abdurrahman Gök şöyle diyordu: “Çocuk sanki bana baktı… Refleksle ona doğru koşmuştum. Sanki fotoğraf çektiğimi fark etti. Bir an bana baktı. Sabaha kadar çocuğun o bakışını düşündüm, suratındaki o ifadeyi. Yavaş yavaş renginin solup yere düştüğünü… Fotoğrafları yayınlama, başına iş alırsın dediler… Her gün evleri basılan, gözaltına alınan, tutuklanan meslektaşlarımı görüyorum. Bunlar benim de başıma gelebilir. Aklıma hepsi geldi ama bu fotoğrafları yayınlamak, hakikate karşı bir borçtur.”

Hakikate borç hissetmek de anormal değil mi? Ne gerek var şimdi? İki evlilik programı üç abuk açıklama arasında unutulur gider nasılsa. Katliamlar zaman aşımına uğratılır, en olmadı. Tutuklu HDP'li, DBP'li eş genel başkanlar, vekiller, avukatlar, gazeteciler ve günün ilk faaliyeti halini alan gözaltı ve ev baskınları eşliğinde referanduma gidilir. Burası bir demokrasidir. Hayat da normal.

Anormalliği kendimizde arayalım. Şükür ki de bulalım.


Karin Karakaşlı Kimdir?

1972’de İstanbul’da doğdu. Boğaziçi Üniversitesi Mütercim Tercümanlık Bölümü’nün ardından Yeditepe Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nde Yüksek Lisans eğitimini tamamladı. 1998’de öykü dalında Varlık dergisinin Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülü’nü kazandı. Karakaşlı’nın eserleri şunlardır: Başka Dillerin Şarkısı (Öykü, Varlık Yay., 1999; Doğan Kitap, 2011) , Can Kırıkları (Öykü, Doğan Kitap, 2002), Müsait Bir Yerde İnebilir Miyim? (Roman, Doğan Kitap, 2005), Ay Denizle Buluşunca (Gençlik Romanı, Günışığı Kitaplığı, 2008), Cumba (Deneme, Doğan Kitap, 2009), Türkiye’de Ermeniler: Cemaat, Birey, Yurttaş (İnceleme, Günay Göksu Özdoğan, Füsun Üstel ve Ferhat Kentel ile, Bilgi Üniversitesi Yay., 2009), Benim Gönlüm Gümüş (Şiir, Aras Yayıncılık, 2009), Gece Güneşi (Çocuk Kitabı, Günışığı Kitaplığı, 2011), Her Kimsen Sana (Şiir, Aras Yayıncılık, 2012), Dört Kozalak (Gençlik Romanı, Günışığı Kitaplığı, 2014), Yetersiz Bakiye (Öykü, Can Yayınları, 2015), İrtifa Kaybı (Şiir, Aras Yayıncılık, 2016), Asiye Kabahat’ten Şarkılar Dinlediniz (Anlatı, Can Yayınları, 2016). Karakaşlı halen Kültür Servisi, Gazete Duvar siteleri ve Agos gazetesinde yazmaktadır.