YAZARLAR

Havagazı Fabrikası yıkıldı, bize ne kaldı?

Onu restore etmediler, yıkıp yenisi de koymadılar. Tek yaptıkları o tesisin ürettiği kömür gazı ve elektriğin oluşturduğu sektörü özele, arsayı AVM’lere verdiler.

Geçen hafta Ankara Havagazı Fabrikası'nın ani yıkılışı adlı piyesi izlemişsinizdir. Kömür taşınması kolay olsun diye tren yolu kenarına kurulan ve tren garına bir kaç yüz metre ötedeki Havagazı Fabrikası klasik taktikler kullanılarak yıkıldı. Bir taraftan mahkemesi sürerken kalan binalar ani bir akın ile oldu bittiye getirilerek yıkıldı. Önce basına asbestli kısmın yıkılmadığı iddia edildi. Sonra durumu inceleyen kamuoyu zaten o gün asbestli kısmın yıkıldığını bilgisini duydu. Akıncı belediyecilik yapılmış, ODTÜ ormanında bir gecede 5 bin ağaç bayram gecesi nasıl söküldüyse, aynı tesisin diğer kısımları nasıl daha önce sökülmüş ise, asbestli kısımlar da aynı şekilde söküldü.

Tren garının diğer tarafında ise Arena spor salonu önünde toplanana binlerce AKP’li referandumda “evet” kampanyası startı için toplanmıştı.

Yıkımın ilk anında hiçbir koruma yoktu. İlk basın fotoğrafları toz dumanı çekmiş, sonraki günlerde basın ilgi gösterdikçe kaplanan örtülü hali basına dağıtılmıştı. Ama olan olmuştu, ama AKP’liler salondan çıktıklarında havadaki asbest fiberlerini göremezlerdi. Görseler bile referandumda çıkacak bir evet akıllardaki tek konuydu.

HAVAGAZI DEĞİL NÜKLEER TESİS OLSAYDI?

Ortada ne somut bir plan, ne de bütünsel bir bilgi var. Sadece son dakika oluşturulan uzman görüşleri, yapılan bir test ile sınırlı bilgilerimiz ile idare ediyoruz. Tek sevindiğimiz konu ise burada ömrü bitmiş bir nükleer santral olmaması. Düşünsenize bir nükleer santral yapım maliyeti kadar söküm maliyeti var. Ankara belediyesi 380 bin TL’lik muhammen bedeli çok bulup 13 bin TL’ye anlaştığı firma ile koca endüstri tesisini yıktı. Aynı şeyi nükleer tesis için de yapabilir, ucuza hurda karşılığı nükleer tesisi taşerona verirdi.

Kamuoyu asbest boyutunu daha çok tartışacak. Mahkemenin yeni bir yürütmeyi durdurma kararı vermesi meseleyi çözmeyecek. Ama bizim burada başka bir şeyi daha konuşmamız gerekiyor. Bu havagazı aslında ne? Yıkılan sadece fabrika mı? EGO’nun hangi harfi yıkıldı? Yıkım sonrası bize ne kaldı?

HAVAGAZI FABRİKASI ZATEN YIKILMIŞTI!

Doğru duydunuz, 13 Haziran 2006’de gece yarısı belediyenin akıncı birlikleri girmiş, tesisin önemli bir kısmını yıkmıştı. Tescil edilmesi için çalışmalar sürerken, yine odalar açıklama yapmış, yıkımı yavaşlatmıştı. O günde basın açıklaması ve dava açma gibi araçlar aynı şekilde kullanılmıştı.

Tabi belediye aradan 1 ay geçmeden yıkılan alanı değerlendirdi. AVM yapmadı ama daha sonra AVM yapılacak eski Maltepe pazarını buraya taşıdı. 5 Temmuz 2007 günü Maltepe pazarı bu yıkım alanının bir kısmına taşındı. Maltepe Camisinin yanındaki bu alanda ise 2008 yılında Maltepe Park AVM yapıldı. Yapılan AVM kısa sürede battı ve Çankaya Belediyesi tarafından bir kısım hissesi satın alındı. Daha sonrada 2016 yılında satışa çıkartıldı. Hiçbir teklif gelmeyince 91 milyon TL tahmini bedele sahip kendine ait dükkanların olduğu AVM belediyenin elinde kaldı.

HAVAGAZI DEĞİL, KÖMÜR GAZI!

Tesis aslında kömürden gaz üretme tesisi idi. 1800’lerde kömürden gaz üretme ve bunu sokaklarda borular yoluyla fenerlere iletmek yaygınlaşmış, bir belediyecilik standardı haline gelmişti. Tabi gazın bölgedeki evlere iletilmesi ile evlerde aydınlatma ve mutfak için kullanılması sağlanmıştı. Burada kömürün ısıtılması sırasında çeşitli aşamalarda su buharı ve oksijen içinse hava veriliyordu. Dünyada kömür gazı (coal gas) denirken, işleme genel olarak kömür gazlaştırma (coal gasification) denirken Türkiye’de havagazı ifadesi kullanılıyordu.

OSMANLI’DA GAZHANE DERLER!

1805’de Londra’da 13 gaz lambasını aydınlatılması ile başlayan süreç 1850’lerde Avrupa’da yaygınlaşmış, bir belediye hizmeti haline gelmişti. Bu durumdan Osmanlı da etkilenmiş, 1856’da Dolmabahçe, 1864 Kuzguncuk, 1880’de Yedikule, 1892 Hasanpaşa’da ilk havagazı fabrikaları kurulmuştu. O dönemde bu tesislere gazhane adı veriliyordu. 1862’de de İzmir’de yeni gazhanenin inşaatına başlandı. Ankara’da kurma girişimleri savaş nedeniyle gerçekleşemedi.

BAŞKENT SOKAKLARI AYDINLATILIYOR

Cumhuriyetin ilk döneminde başkentin enerjiye ihtiyacı vardır. Bir taraftan elektrik bir taraftan kent yaşamında gelişmişliğin bir parçası olarak havagazının karşılanması gereken bir ihtiyaçtır. 1921 yılında gazyağı ile sokaklar aydınlatılmaktadır. Bugün olmayan tarihi Bent Deresi'ne 1925’de kurulan küçük bir tesis ile sudan elektrik elde edilmektedir. 35 KWh gücündeki bu kaynak sadece Ankara Belediyesi’nin ve yakınındaki birkaç evin ihtiyacını karşılamaktadır.

Bu sürecin sonunda elektrik ve havagazı işletme imtiyazı Alman Didier firması liderliğindeki konsorsiyuma verildi. İlk tesis 1929’da havagazı ocakları, 1933’de ise elektrik santralini tamamladı. Sözleşmede santralin kurulu gücü 2,5 MW idi. 1931’de ise 5,85 MW’a çıkartıldı.

Hızla genişleyen başkentin artan elektrik ihtiyacını ithal dizel ile karşılamak artık pahalı olmaya başlamış, dışa bağımlılığın maliyeti görülür hale gelmişti. Üretim kapasitesini arttırmak ithalatı arttırıyordu. Bu durumda Kızılırmak üstüne bir HES yapılmasının ekonomik olacağı gündeme geliyordu.

EGO’NUN E’Sİ

2. Dünya Savaşı arifesinde bu yatırımın kamulaştırılması süreci başladı. Kamulaştırma sonrasında 1942 yılında ise şirket “Ankara Elektrik ve Havagazı İşletme Müessesesi” adını aldı. Bu kuruluş daha sonra EGO’nun E’si ve G’si olan elektrik ve gaz işini yürütecekti.

1 Kasım 1982 tarihinde çıkarılan EGO Genel Müdürlüğü bünyesinde bulunan elektrik işlerinin tamamı TEK’e devredilecek, ama elektrik EGO’nun e’si olarak isimde kalacaktı. Doğalgazın gelmesi ile 1990 yılında havagazı tesisi kapatılacaktı. Belediyenin doğalgaz dağıtımında Botaş’a borçlarını ödeyememesi üstüne özelleştirilecekti. Yani Bugün belediyenin en büyük kuruluşu EGO’nun elinde sadece “o” harfi, yani otobüs işletmeciliği kalacak, e’si kamuya, g’si ise özele devredilecekti.

TÜBİTAK HAVAGAZI FABRİKASI KURDU

1800’lerde yaygınlaştırılan kömürden gazlaştırma teknolojisi hızla yaygınlaştı ve zaman içinde genişledi. Kentlerin aydınlatma ve gaz ihtiyacı için kurulan kömür gazı tesisleri doğalgazın ve elektriğin yaygınlaşması ile atıl duruma düştü. Hasanpaşa Gazhanesi bölge halkının mücadelesi ile bugün “Enerji Müzesi ve Kültür Kompleksi” olması için restorasyon çalışmaları sürüyor. İzmir’de inşaatına 1862 yılında Fransız şirketince başlanan ve şehrin havagazı ile aydınlatma sisteminin temelini oluşturan Alsancak'taki havagazı fabrikası ise 2007-2008'de İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından restore ettirilerek kültür merkezine dönüştürüldü.

izmir-havagazi-fabrikasi-1 İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilen Havagazı Fabrikası

İşte tam bu esnada, TÜBİTAK kömürü gazlaştırma projesi başlattı.2008 yılında başlayan proje ile “kalorisi düşük yerli kömürden doğalgaz üretilmesi” sağlanacaktı. Nitekim Türkiye’nin ilk kömür gazlaştırma tesisinden tam 157 yıl sonra Kütahya Tavşanlı’da pilot tesis açıldı. 1800’lerde belediyecilik standardı olarak kömür gazlaştırma ile aydınlatma yapılırken, 20. yy başında elektrik daha dağıtılabilir hale gelince sadece mutfaklarda kullanılmaya başlanırken, ülkemiz 21. yy’da bilimsel bir çalışma yaparak Osmanlı’da gazhane, cumhuriyetten sonra havagazı fabrikası adı verilen tesisin daha gelişmişini yaptı.

Alsancak semtinde bulunan fabrika restorasyonun ardından kültür merkezi olarak hizmet veriyor. Alsancak semtinde bulunan fabrika restorasyonun ardından kültür merkezi olarak hizmet veriyor.

25 ŞUBAT’TA NE YIKILDI?

O gün öğleden sonra Maltepe Havagazı ve Elektrik Fabrikası’nın son kalan binalarının yıkımına başlandı. Kömürden gaz elde eden bu tesis yıkıldığında enkazdan asbest dışında ülkenin enerji tarihi de çıktı. O tarihi içinde belediyenin enerji hizmetlerinin nasıl bir koca bakanlığa dönüştüğü, bugün özelleşen santrallerin atası orada idi. Cumhuriyetin ilk yıllarında yokluk içinde yapılan, halktan toplanan paralarla koca ülkenin enerji yapısında en önemli tuğla taşı olan bir tesis tamamen yıkıldı. Halkın parası ile koca bir enerji sektörü oluşmuştu, o santraller şirketlere verilirken, bu tesis ise inşaat sektörüne teslim edilmişti.

Ankara’nın kömürden gaz üreten bu fabrikası cumhuriyetin enerji ve gaz sektörünün atasıdır. Onu restore etmediler, yıkıp yenisi de koymadılar. Tek yaptıkları o tesisin ürettiği kömür gazı ve elektriğin oluşturduğu sektörü özele, arsayı AVM’lere verdiler.

Bize de kala kala asbesti mi kaldı?


Önder Algedik Kimdir?

Proje yöneticisi, enerji ve iklim uzmanı. Çeşitli sektörlerde proje yöneticiliği yaptıktan sonra son yıllarda iklim değişikliği ve enerji alanında uzman olarak çalışmaktadır. İklim, Enerji, Çevre Sorunları Araştırma Derneği başkanı olup 350ankara.org iklim aktivist grubunun kurucularındandır. Raporlarına ve arşivine http://www.onderalgedik.com/ adresinden ulaşılabilir.