YAZARLAR

Tesadüfün büyük coşkusu – üç

Bankalardan, banka sıralarından, para çekme makinelerinin önünde oluşan kuyruklardan, ekstrelerden, faizlerden nefret ediyoruz. Nergise gel vatandaş. Arkada bir Ağrı sesiyle. Hâlâ ve hep. Bu yangın yerinde.

Bankalardan, banka sıralarından, para çekme makinelerinin önünde oluşan kuyruklardan, ekstrelerden, faizlerden söz açmak istemiştim. Bütün bunlardan nefret ettiğimiz konusunda uzlaştık gene. Bir şarkı mı açsam, yoksa kendimi köprüden mi atsam diye konuşmaya gerek yoktu. Şarkı açtık. Yaylılar başladı şarkıda.

Sonra yürüdüm. Küçük bir çocuk, yanında abisi olduğu belli genç adamla kaktüs satıyor –bunu anlatmış mıydım sana? Olsun, devam edeyim, çünkü iki kere anlatılacak kadar güzeldi. Ben süpürge sapı arıyordum dükkânlarda. Kırılmıştı. Kırmıştım. Sonra oturup sol bacağımı sallamıştım onlarca dakika boyunca. Şimdi o kırık süpürge sapının eşini arıyordum dükkânlarda. Tam o sırada o küçük çocuğu gördüm. Kaktüs satıyorlardı –bunu zaten demiştim. Çocuk, nereden öğrenmiş kimden duymuşsa artık, “Gel vatandaş!” diye bağırıyordu incecik sesiyle. Cılız ama güçlü bir ses. Oradan geçen herkesi, artık daha da erken inen akşamın taze karanlığında o sesi duyan herkesi aynı tebessümde buluşturdu o çocuk. Kimse kaktüs aldı mı, bilmiyorum. Daha ne kadar bağırdı öyle, bilmiyorum. Ama biraz uzaklaşıp dinlemeye devam ettim o cılız sesi. “Gel vatandaş!” Adeta 1973, Ertem Eğilmez kameranın arkasında, adeta Sadık Şendil senaryosu çekiliyor. Tuhaf tesadüfün büyük coşkusu.

Bunu biliyoruz, “şehirlerin şaşmaz bilgisi/ çiçekçiler yan yanadır”. Yan yana olanlardan birini artık tanıyoruz. Bütün yaz nergis bekledik. Kış gelir ve nergis açar. Bunu da biliyoruz. Belediye elektriklerini kesmiş ama çiçek saracakları renkli kâğıtlardan vermiş onlara. Denizden karaya doğru adım attığımızda onunla karşılaşıyoruz uygun saatlerde. Cebimizde ne kadar varsa, onun yarısıyla nergis alıyoruz. O gün artık geç saatte, bu soğukta neden burada olduğunu soruyoruz. Ki, bin ah işiteceğimiz sürpriz değil. İşitiyoruz da: Oğlu mahpusmuş, yarın görüşe gidecekmiş, büyük kardeş de kalp krizi geçirmiş, babası perişanmış. Niye mahpus diye sormaya çekiniyoruz. Evlilik meselesiymiş, kamu davası açılmış, kuruyla beraber yaş da yanıyormuş, belki biz yazarsak (o sırada eliyle telefon tuşlarına basma hareketi yapıyor) işe yararmış. Bir şey diyemeden öylece dinliyoruz. Vedalaşırken dayanamayıp yanağından öpüyorsun çiçekçi kadını. Senin elinde nergis, tebessüm mü etmeliyiz, susmalı mıyız bilmeden yürüyoruz önümüzdeki bütün yokuşları. Kışa söyleniyoruz, nergis seviyoruz. Karşıdan karşıya geçerken sokağa atılmış nergis tesadüfüne bakıyoruz öylece.

Televizyon uzun süredir işlevsiz. Ne 362’deki kanal kaldı, ne haftada bir gidip geldiğimiz. Çoktur müzik dinlerken hareketli bir şeyler dönsün diye açıyoruz. Sabahtan akşama birileri, başka yapacak iyi bir işi yokmuş gibi dopdolu ağızlarla bize küfrediyor. İnsanız, derimiz kalın ama sabah akşam bize küfredenlere artık katlanamıyoruz. Müzik açıyoruz. Sakallı biri çıkıyor ekrana mesela o esnada, mağaranın içinde, saçı sakalına karışmış. “Gerçek adı Süleyman,” diyorum. “O çaldığı bağlamayı yanında götürmüş onca yol. Kilo vermiş. Eski halinin olduğu görüntüler de var. Televizyonun merkezi o zamanlar İsveç’te miydi neydi? Demek ki oraya gitmiş evet, stüdyo kaydı bu çünkü. Bak burada da koro var, koroda şu önde duran bıyıklı o.” Sonra Serhad’a hayıflanırken başka bir Serhad’ın haberi. Tesadüfün olmayası ânı.

Bankalardan, banka sıralarından, para çekme makinelerinin önünde oluşan kuyruklardan, ekstrelerden, faizlerden nefret ediyoruz. Nergise gel vatandaş. Arkada bir Ağrı sesiyle. Hâlâ ve hep. Bu yangın yerinde.


Mehmet Said Aydın Kimdir?

1983 Diyarbakır. Kızıltepeli. Türk Dili ve Edebiyatı okudu. Üç şiir kitabı var: “Kusurlu Bahçe” (2011), “Sokağın Zoru” (2013), “Lokman Kasidesi” (2019). “Kusurlu Bahçe” Fransızcaya tercüme edildi (2017). “Dedemin Definesi” (2018) isimli otobiyografik anlatısı üç dilli yayımlandı (Türkçe, Kürtçe, Ermenice). Türkçeden Kürtçeye iki kitap çevirdi. BirGün ve Evrensel Pazar’da “Pervaz” köşesini yazdı, Nor Radyo’da “Hênik”, Açık Radyo’da “Zîn”, Hayat TV’de “Keçiyolu” programlarını yaptı. Editörlük yapıyor.