YAZARLAR

2017'de çok da şeetmeyelim!

İnsana bel bağlamayalım! Belimize de yazık, ipe de… Kula da yazık, kulluğa da...

Taçlı güzellik kraliçelerinin dünya barışı ve yeşil elma temalı dilekleri kadar anlamlı olmasa da kim demiş ki yeni yıl mesajlarım olamaz, olmayacak?

Bu yıl da bazılarımız, hazır yeni bir şey bulmuşken, diyet, spor, et yememe, sigarayı bırakma gibi hedefler koyacak. Bu hedefleri defalarca koymuş ve havasını almış bu naif arkadaşlarımız, tıpkı peltek "s" gibi sevimli durdukları için kızamıyor insan! Elbet bir gün yorulup ikrah ederler ümidiyle sabrediyoruz.

Yeni yılda daha yaratıcı hedefler koyalım derim. Mesela eve bir akvaryum alalım. Balık biraz bekleyebilir ama. Akvaryum var diye balık almak zorunda değiliz. Bu kafayla olmuyor işte! Sırf evi var diye evlenen arkadaşımızın mantığından nesi farklı bunun?

Söz evlenmeye gelmişken…

Öncelikle, boşanması gereken arkadaşlarımız boşanmalı. Bu dostlarımızı evli kalmaya ikna etmeye çalışmayalım. Hatta mümkünse tanıdık avukat, pul parası neyim desteği vererek süreci hızlandıralım. Onlara, 'olmak ya da olmamak!' diye tirat atmak yerine, daha bizden bir yaklaşımla, 'olmayınca olmuyor...' diye telkinde bulunalım.

İlla evleneceklere de eşini ziyan etmeyeceklerine emin olduktan sonra üç beş destek atmakta fayda var.

Ancak, face üzerinde davetiye yollayan çiftleri hemen silelim, yolda görsek selam vermeyelim, yüzlerine bakmak zorundaysak da acıma mimikleri yoğun biçimde bakalım.

Normal insanlar gibi evlenen arkadaşlarımızı ise birkaç hafta rahat bırakalım. Baş başa kalsınlar, deneysel bazı çalışmalar yapsınlar bakalım. Arayıp rahatsız etmeyelim, belli bir vakte kadar elleşmeyelim. Onlar bizi arar zaten. Bir insan bir insanla en fazla ne yapabilir ki? Nereye kadar yani?

Evlenir evlenmez ortak face hesabı açanlardan hemen iğrenmeyelim. Ama düğünden altı ay geçtiği halde, vallahi de billahi de çok mutluyuz biz, demeye getirdikleri paylaşımlar yapanları, alıp karşımıza konuşalım. En azından çocuk yapmayla ilgili yalan yanlış yollar anlatalım ki üremesinler.

Yeni yılda da etrafımızda bazı tipler hep olacak. Sene değişti diye bunlar değişmiyor. Hiç kendilerini bozmayan ve adeta istikrarın dibi olan bu arkadaşlara, bu halüsinasyonlara karşı tedbirimiz olmayacak mı?

Bu süne zararlısı tayfa, kısım kısımdır. Bunların birincisi, ağır metal dediğimiz güruhtur.

Bu güruhun en belirgin özelliği, konuşurken bize dünyanın yok olmaya başladığını ve az sonra sıranın bize de geleceğini düşündürme becerileridir. Beceri dediysem, lanet aslında! Titrek sesleri, ritmi düşük konuşmaları ve ölü balık gözleriyle manyetik etkileri vardır.

Süne zararlısı diğer güruh ise, hem kel hem fodul tiplerdir. Kifayetsiz muhteris denen bu kısım, mesleksiz ve iddialı adamlar, kadınlardır. Dinlerken biraz sabredebilsen, ikna olacağın, ‘lan valla belli olmaz, delinin taşı denk gelir’ dediğin tipler.

Bu hilkat garibeleri, makul kazanç rakamlarıyla ilgilenmezler mesela. Ya matematik bilmeyen ya da dayak yememiş bu zevat, örneğin 5 milyonu, 5 lira diye telaffuz eder. Avrolar, dolarlar havada sevişir konuştukları zaman. Dayak fikrine daha bir yakınlaşırsın doğal olarak.

Yeni yıla girerken esas demem o ki:

İnsana bel bağlamayalım! Belimize de yazık, ipe de… Kula da yazık, kulluğa da...

Özetle, 2017’de çok da şeetmeyelim!

Ölmekten çok yaşamayı öğrenmiş ve kutsamış bir millet olma ümidiyle...

Yeni yılımız, hepimize ve hepimizle kutlu olsun!


Özkan Özgür Kimdir?

Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünden mezun. 'Soğanın Cücüğü' adlı stand up gösterisi yapıyor. İletişim ve bireysel gelişim alanlarında danışmanlık yapıyor, eğitimler veriyor.