YAZARLAR

Hadi Rakka'yı da alalım! (Hayal bu ya)

Aradan geçen altı yıl içinde Obama, Clinton, Sarkozy, Cameron, Davutoğlu, Katar Emiri, Suudi Arabistan Kralı ve daha niceleri gitti ama Esad yerli yerinde duruyor. Hayal doların yükselmesinden de, fiyat artışından da etkilenmiyor!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan El Bab’tan sonra sırada Menbiç'in olduğunu, ABD ile anlaşmaları halinde sıranın Rakka’ya geleceğini söyledi.

Rusya ile Suriye için hemen her konuda anlaşıldığının açıklanmasından hemen sonra yapılan bu açıklamada geçen “ABD ile anlaşırsak” ifadesini nasıl değerlendirmeli? Türkiye, Suriye konusunda hem Rusya hem ABD ile aynı anda yürüyebilir mi?

İki ihtimal var: ABD Rusya ile anlaşarak koordinasyon halinde hareket edecek ki bunun anlamı Suriye ile ABD’nin de işbirliği yapması demek; ikincisi ABD bağımsız hareket edecek ve dolayısıyla Türkiye ABD ile de Suriye’de Rusya’dan bağımsız iş yapacak. Mantık pek kabul etmiyor. Dolayısıyla muhtemelen Erdoğan’ın bu sözü ileride “ABD ile anlaşamadık o nedenle Rakka’ya giremedik” savunmasına hazırlık.

Diğer yandan öyle rahat sarfedilmiş bir cümle ki Suriye’de bugüne kadar hedeflenen her şey gerçekleştirildi; Rakka da alınırsa zafer taçlandırılmış olacak hissine kapılıyorsunuz.

Oysa biraz geriye gidince öyle olmadığı görülür.

Halk nasılsa Esad’ı devrimek için bekliyordu. Olmadı.

Müslüman Kardeşler ile bölgede iktidarı paylaşacaklardı ama Mursi’nin yediği darbe bir yana Suriye’de örgütün adı bile anılmıyor artık. Bütün ortaklarını kaybettiler.

Arap birliği içinde Suriye için sergilenen tiyatroda suflörlük yaptılar, artık kimse oyunu izlemiyor.

Mezhep savaşı çıkacaktı, Sünniler Aleviler, Müslümanlar Hıristiyanlar birbirini boğazlayacaktı. Olmadı.

Her bayram öncesi Esad “bu bayram da” devrilecek, Suriye halkı çifte bayram yapacaktı, olmadı olamadı.

Aradan geçen altı yıl içinde Obama, Clinton, Sarkozy, Cameron, Davutoğlu, Katar Emiri, Suudi Arabistan Kralı ve daha niceleri gitti ama Esad yerli yerinde duruyor.

Suriye’nin dostları diye bir grup oluşturdular Fas’ta, İstanbul’da, Paris’te toplantılar düzenlediler ama zaman içinde Suriye halkının hiç “dostu” kalmadı. “Zaten olmayan dostlar” tek tek terk etti.

Suriye muhalefeti diye bir şey icat ettiler. Suriye’de Esad’ın aleyhinde konuşan, yabancılar ile işbirliği yapan kim varsa bu muhalefete topladılar. Suriye Ulusal Konseyi’ni kurdular önce. Olmadı.

'Suriye Devrimi Ulusal Koalisyonu’nu, 'Suriye Devrimi Genel Konseyi'ni kurdular. Olmadı.

Ulusal Koalisyon’a hükümet bile kurdurdular, ilan ile bakan aradılar, olmadı.

Dera olmayınca Şam hükümetine alternatif hükümet ilan edip tanımak için Halep’i almaya çalıştılar, ama olmadı.

Suriye’ye yaptırım kararları aldılar ama onlarca TIR yüklü gemiler Taşucu limanı ile Lazkiye arasında çalışmaya devam etti. Yaptırımlar da olmadı.

Güvenli bölge oluşturacaklardı. Kimyasal saldırılarından tutun da mültecilerin insanlık dramına kadar onlarca bahane sürüldü orataya ama hiçbiri tutmadı. Güvenli bölge, uçuşa yasak bölge olmadı.

Kürtleri kontrol altına alıp ağızlarına bir parmak bal çalarak Esad’a karşı savaştıracaklardı o da olmadı, Kürt silahı Ankara’ya döndü

Rus uçağı düşürüldüğünde NATO’yu harekete geçirmeye çalıştılar, olmadı.

Uluslalarası alanda Suriye konusundaki muhatap düzeyi başkanlardan ÖSO çetelerine kadar indi, muhatap kalmadı.

Kürtler kantonları birleştirmek için harekete geçtiklerinde 'izin vermeyiz' dediler ama YPG Cerablus’a kadar ilerledi. Hedefi revize ettiler daha sonra, bu kez Cerablus’un batısı dediler ama bu kez YPG güneye sarktı ve Menbiç’i aldı. El Bab dediler ama hâlâ olmadı. (Eğer Rusya ve koordinasyon halinde İran ve Suriye izin verirse olacak ama kısa vade için olacak)

Olmadı, olamadı. Türkiye Suriye’deki hiç ama hiçbir hedefini gerçekleştiremedi. Ama resmi açıklamalara bakacak olursak muzaffer komutan edasıyla açıklamalar sürüyor.

Erdoğan “ne kadar safsınız” darken muhtemelen yukarıda andığımız ve daha anmamız gereken birçok “başarının” bugünlerde TSK’nın girmek zorunda bırakıldığı ortamı hazırlayan sebepler olduğunu görmezden geliyor.

Ne işimiz var orada diye soranların aslında “madem Rusya’nın zorlamasıyla Suriye ile masaya oturacaktınız neden bunca yılı kaybettiniz, neden bunca askeri feda ettiniz, neden bunca Suriyeli hayatını kaybetti, neden bunca şehir yerle bir oldu?” diye sorduğunu anlamazlıktan geliyor.

Bir an bugüne kadar Suriye’de yapılmak istenenlerin hepsinin gerçekleştiğini düşünelim ve sıranın Rakka’ya geldiğine inanalım.

Rakka’ya uzanmak o kadar kolay mı? Birincisi sınırın hemen güneyinde yer alan Kürt kuşağını geçmek zorundasınız. Aynı Kürtler savaş halinde olduğunuz için size misafirperver davranmayacaklardır.

İkincisi Rakka’yı Kürtlerin, Suriye ordusu ve Rusya’nın oluru ve yardımı olmadan nasıl alacaksınız? ABD’nin Rakka için olur verse bile sadece havadan bombardımanla yetineceğini ve hava bombardımanının işe yaramadığını bilmiyor musunuz? Her şey bir yana Şam izin vermeden nasıl ilerleyeceksiniz Suriye’nin bu kadar içlerine?

Hayal doların yükselmesinden de, fiyat artışından da etkilenmiyor, ucuz mu ucuz. Trump gelene, Astana zirvesi yapılana kadar da belli ki çok satacak. Sonrası Allah kerim.


Musa Özuğurlu Kimdir?

Gazeteci. Mesleğe 1994 yılında başladı. Çok sayıda radyo ve TV kanalının haber merkezlerinde editörlük, muhabirlik, program sunuculuğu yaptı. 2010 yılında TRT Türk’ün Suriye temsilcisi olarak çalışmaya başladı. Suriye’de 2011’de başlayan süreci 2016 yılına kadar yerinde takip eden az sayıda yabancı gazeteciden biridir. Alanı Suriye başta olmak üzere Ortadoğu. Serbest gazeteci olarak çalışmaktadır.