YAZARLAR

Büyükelçi Karlov suikastı bir güvenlik ve istihbarat skandalı

Rusya’nın Büyükelçisi Türkiye’nin 'harem-i ismetinde', kalbinde, başkentinin merkezinde öldürüldü. Tıpkı Ankara Garı önünde katledilen yüz yurttaşımız gibi. Tıpkı Güvenpark’ta katledilen 36 yurttaşımız gibi. Bu biz, hepimiz hedefiz demek. Devlete 'siz yetersizsiniz' demek.

Rusya Federasyonu’nun Ankara Büyükelçisi Alexei Karlov’u bugün (19 Aralık 2016) Ankara’nın merkezinde o anda görevde olmayan bir Polis Çevik Kuvvet mensubu olan Mert Altıntaş katletti.

Ankara’da son olarak 1942’de Nazi Almanyası’nın güçlü isimlerinden Büyükelçi Von Papen’e yönelik başarısız bir suikast girişimi  olmuştu.

Karlov, Rusya’nın tarihinde yurtdışında görevi başında öldürülen dördüncü Büyükelçi.

1923’te Sovyetler’in Lozan Konferansı temsilcisi Voronsky; 1927’de yine Sovyetler’in Varşova Büyükelçisi Voikov öldürüldü. Bu ikisi Beyaz Rusların, kızıllara yönelik aynı döneme ait eylemleri.

1829’da Rusya’nın Tahran Maslahatgüzarı Griboyedov ise öfkeli kalabalıklarca Büyükelçilik’te linç edilerek öldürülmüştü.

Müteveffa Rus Büyükelçinin kendi Rus koruma görevlisi kullanmamak yönünde takdir kullanmış olabilir. Onun güvenliğini sağlamak bizim ödevimiz ve hatta günün koşullarında önceliğimizdi. Beceremediğimiz açık.

Merhumun programı, yani o gün o saatte o serginin açılışına katılacağı bilgisi bizim açımızdan güvenlik, onun açısından ayrıca istihbarata karşı koyma ilkesi gereği en kıskanç biçimde saklanması gereken bir bilgiydi. Bunun yapılamadığı da belli.

Suikast nerede, kime karşı, hangi zamanlamayla işlendi? Sondan geriye gidelim: Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu havada Türkiye, Rusya ve İran Dışişleri Bakanları’nın Suriye konusundaki toplantısına giderken. Halep cihatçılardan temizlenmişken. Türkiye-Rusya ikili ilişkileri özellikle Suriye üzerinden (zira Bab mıntıkasındaki Türk Hava Kuvvetleri bombardımanlarına Moskova’dan izin alınması dışında hiç bir kazancımız yok) rayına oturmuşken. Ankara’da. Türkiye’nin kalbinde.

Rusya’nın Büyükelçisi Türkiye’nin “harem-i ismetinde”, kalbinde, başkentinin merkezinde öldürüldü. Tıpkı Ankara Garı önünde katledilen yüz yurttaşımız gibi. Tıpkı Güvenpark’ta katledilen 36 yurttaşımız gibi. Bu biz, hepimiz hedefiz demek. Devlete “siz yetersizsiniz” demek.

Cinayeti işleyen Altıntaş’ın attığı sloganlardan, Polis Çevik Kuvvet mensubu olmasına karşın Nusracı olduğu anlaşılıyor. Davranışları soğukkanlı yani profesyonel. Orada bulunanlara ateş açmıyor. Buna karşılık, ölü ele geçiriliyor. Öldürülmese konuşturulamaz mıydı?

Altıntaş derhal öldürülüyor ancak kızkardeşi, annesi ve ev arkadaşı gözaltına alınıyor. Olası FETÖ bağlantıları derhal havuz medyasınca veyahut havuzun ana akım denilen medya içindeki temsilcilerince dolaşıma sokuluyor. Pekiyi Altıntaş FETÖ'cü çıkamaz mı? Çıkabilir. Şu anda bunu kesinlikle bilme imkanı var mı? Yok. EGM içinde başka Nusracı var mıdır ? Bilmiyoruz.

Olaydan hemen sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rus muhatabı Putin’i arayıp bilgi verdi. Hatırlanacaktır, Putin uçak düşürülmesinde bu telefonun gelmediğinden yakınmıştı.

Yine sözkonusu telefon görüşmesinin hemen ardından Putin, suikastın Türkiye-Rusya ilişkilerini baltalamaya yönelik bir provokasyon olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da, cinayetin ortak komisyon eliyle araştırılacağını açıkladı.

Bu itibarla, uçak düşürme hadisesinin aksine bu defa etkin işbirliği ve en üst düzeyde samimi iletişim yoluyla olayın Türk-Rus ilişkilerinde tahribata yol açmasının önünün alınacağı öngörülebiliyor. Bunu ötesinde, Suriye’de Türkiye Rusya’nın ilave taleplerine de boyun eğmek zorunda kalır mı? Zaman gösterecek.

Diğer ülkelerin Ankara’daki Büyükelçilikleri ve yurdun çeşitli yerlerindeki başkonsoloslukları, askeri tesisleri, temsilcilikleri vb. için ise maalesef bugün itibarıyla yapılacak güvenlik değerlendirmesi açık: Artık Türkiye, başkenti dahil, güvenli bir yer değil. Bu değerlendirmeyi geri döndürmek için sadece fiziksel ve/veya polisiye eylemler alanında değil, dış siyaset değişiklikleri bakımından çok ve ciddi çalışmamız gerekecek.

Benim de büyükdedem (çok farklı bir bağlamda da olsa) yurtdışında bir suikast sonucu benzer biçimde ensesinden tek kurşunla öldürülmüştü. Büyükelçi Karlov’un ailesine başsağlığı dilerim.


Aydın Selcen Kimdir?

1969 İstanbul doğumlu ve Saint Joseph Lisesi ile Marmara Üniversitesi İngilizce Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunudur. 1992-2013 arasında Dışişleri Bakanlığı'nda meslek memuru olarak çeşitli görevlerde bulundu. Son olarak 2010-13 tarihleri arasında Erbil Başkonsolosluğu görevinde bulundu. Merkeze döndüğü gün "memuriyetten istifa etti." Genel Energy petrol şirketinde bir buçuk yıl siyasi danışmanlık yaptı. 2015'den beri bağımsız olarak özellikle Irak ve Suriye konularında yazıyor. Galatasaray kongre üyesidir. Alaz adında bir kızı var.