YAZARLAR

Küba'da demokrasi

Küba cennet değildir. Mükemmel bir toplum talebi zaten baştan faşizandır. Bir toplumsal yapı varsa orada sorunlar olması çok doğaldır ama Küba’da demokrasi vardır.

metin-yegin-kuba

Öncelikle yazıya ya da tartışmaya çalışacağım konuya bir ön sınır belirlemek istiyorum. Şunu söylemeli ki nihayetinde her devlet diktatörlüktür ama bunun manası ‘her diktatörlük aynı şeydir’ değildir. Bu sınır üzerinden tartışmayı kabul etmeyenler için yazının gerisi boşuna okumadır. Benim bu yazımı okumasınlar… Hiçbir yazımı okumasınlar…

Küba’da demokrasi vardır. Bu demokrasi, özellikle bizim yaşadığımız ‘Karikatür Demokrasi’ye benzemez. Benim artık klasikleşmiş ‘Karikatür Demokrasi’ tanımıma dönüyorum mecburen: ‘Oy atmaya gittiğinizde elinize bir kağıt veriyorlar. Bütün itina ve dikkatinizle bir parti işaretine mühür basıyorsunuz. Aman başkasına bulaşmasın diye bir kere katlıyorsunuz. Sonra bir kez daha katlıyorsunuz. Biraz kurusun diye biraz üstüne üfleyip bir kez daha katlıyorsunuz. Kolay değil 4 ya da 5 yılda bir geliyor size bu irade! Sonra bir kere daha katlayıp, sandığa atıp aman bulaştı mı endişesi ile birlikte evinize dönüp televizyon seyrediyorsunuz; ‘Kim kazanacak?’ diye. Sonra 4 ya da 5 yıl kadar da televizyon seyrediyorsunuz! Bu mu demokrasi! Bu, bulmacalarda çıkan, Japon kağıt katlama sanatı, Origami’den başka bir şey değil!..’

‘Sonra Kurt ile Kuzuyu bir araya koyuyorlar, hadi demokrasi var, kim kimi yerse! Yahu hep kurt kuzuyu yiyor, bunun neresi demokrasi? Eğer zenginliğin paylaşımında demokrasi, toprağın paylaşımında demokrasi, eğitimde demokrasi, sağlıkta demokrasi, iletişimde demokrasi olacak ki o zaman sen gör ben seçimlerde ne yapıyorum. Yoksa bunun neresi demokrasi?’

Klasik ‘Karikatür Demokrasi’ konuşmama devam ediyorum. ‘Ben vejetaryenim. İnce dilimlenmiş sucuk, pirzola ya da antrkot yiyorum ama vejetaryenim. Bu nasıl olur derseniz, benim yediklerim ot yiyor, yani ben dolaylı vejetaryenim!.. Eğer biz birilerini seçiyorsak ve onlar gidip bizim adımıza 4-5 yıl karar veriyorsa ve sen buna dolaylı demokrasi diyorsan, bal gibi vejetaryenim ben de. Yani ben birisiyle tamamen aynı fikir de olsam da belki iki gün, iki ay ya da iki yıl sonra farklı fikirde olabilirim ve niye bu kişi hâlâ benim yerime karar vermektedir? Ben bu kadar ahmak mıyım kendi karar verme hakkımı 5 yıl için başkasına bırakayım?’

.

Küba’da demokrasi vardır. Küba’da her sokakta CDR’lar, ‘Sokak Savunma Komiteleri’ vardır. Sokaktaki herkes bu komitenin doğal üyesidir ve her şeye bu komiteler karar verir. Hangi evde kim yaşayacak, hangi ev için ne gerekli, kaç tane çocuğa her gün süt verilecek, nereye okul, nereye hastane açılmalı? Nasıl bir politika sürdürülmesi gerekir? Her şeye bu komiteler karar verir ve tekrar ediyorum ki herkes doğal üyedir. Mesela Küba’da birisi 62 yaşındaysa, 50 yıldır bu komitededir.

Ayrıca sanıldığının aksine Küba’da seçimler vardır ve herkes bu seçimlere katılabilir. Katılan herkesin eşit söz ve yayın hakkı vardır. Tabii ki büyük paralar harcayıp ve büyük kampanyalar yapamazlar çünkü bu parayı nereden buldun diye sorarlar insana. Ancak bütün katılanlar kendilerinin ne yapacağını eşit ve aynı koşullarda sunar.

Küba cennet değildir. Mükemmel bir toplum talebi zaten baştan faşizandır. Bir toplumsal yapı varsa orada sorunlar olması çok doğaldır ama Küba’da demokrasi vardır. Bunun kanıtı, dünyanın en büyük hegemonyasının yanı başında, arka bahçesinde bir devrim 57 yıl yaşayabiliyorsa, tek başına budur. Çünkü halkın karar verme hakkını dışlayan hiçbir toplumsal yapı böyle bir baskı karşısında başka türlü ayakta duramaz.

Küba demokrasisi ABD demokrasisinden çok daha gelişkindir. Her şeyi bir yana bırakın, mesela hiçbir siyah renginden dolayı dışlanmaz, herkesin eşit eğitim ve sağlık hakkı vardır. Ve bütün bunlar dünyanın en büyük hegemonyasının yanı başında, her türlü baskı ve saldırıya karşı böyledir. Sadece Fidel’e 638 suikast girişimi olmuştur. Hatta ayakkabısının içine bir toz koyarak, sakalının dökülmesini sağlayarak karizmasını kaybettirmeye bile çalışılmıştır.

Fidel’in Küba’sı dünyanın her yerindeki felaketlere bütün dünyanın toplamından daha fazla doktor gönderip yardım etmiştir. Fidel’in Küba’sı bütün dünyanın yoksul ülkelerinde o ülkelerin doktorları yoksul mahallelere, gecekondulara, kırsallara gitmediğinde kendi doktorlarıyla tedavi etmiştir. Bütün bu insanların bu şekilde harekete geçmesini sağlayan başka ne olabilir ki? Fidel’in Küba’sı her şey bir yana hâlâ dünyanın yoksullarının umududur ve bu yüzden her şeye rağmen devrimin onurunu paylaşanların simgesidir…

Ve bu yüzden sevgili okur ; Viva Fidel...


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...