YAZARLAR

Savaşta son etaba giriliyor

ABD, Suudi Arabistan ve Türkiye vekalet savaşında kaybetmeye devam ediyor. Son günlerde yaşanan gelişmeler bunu açıkça gösteriyor.

Başından bu yana Suriye ordusunun kazanacağı belli olan bu savaşta artık sona geliniyor. Bu birkaç aydan daha fazla bir süreyi gerektiriyor ancak en geç 2017 sonunda bu sürecin bittiğine şahit olacağız. Bunun istisnası ancak devletlerin karıştığı bir savaşa yol açacak bir gelişme olabilir.

IRAK

Irak’taki savaşın merkezi Musul. Kendi içlerinde bazı konularda ihtilaflar yaşayan bütün tarafların IŞİD’e yönelmesi nedeniyle IŞİD burada büyük darbe yemeye başladı.

Bölgesel bazda ele alındığında örgüt zayıflamaya başladı. Daha önce rahatça geçişler yapabildiği sınırlarda artık rahat değil. Buna İŞİD’İ sonuna kadar kovalamaya kararlı örgütleri de eklemek gerekiyor. Sadr ve Hasdi Sabi Irak’tan sonra Suriye için de IŞİD’e karşı sessiz kalmayacaklar. ABD’nin buradaki durusu çok belirleyici olmayacak çünkü sahada yer alanlar bu güçler. Aynı durum Lübnan için de geçerli.

LÜBNAN

Lübnan’da cumhurbaşkanlığı krizi lokal bir mesele değildi sadece. Dolayısıyla çözülmesi yeni dengeleri düşündürüyor. Avn’un cumhurbaşkanlığına getirilmesi Hizbullah ve zor günler geçirmesine rağmen Suriye’nin Lübnan’daki gücünü bir kez daha ortaya koydu. Hariri’nin başbakan olması da Suudi Arabistan’ın onayı olmadan gerçekleşemezdi. Suudi Arabistan kendi derdine düştüğü için kendisi için ideal olan yerine bu formula kabul etmek zorunda kaldı. Aynı durum Suudi Arabistan ile birçok konuda ittifak yapan Türkiye için de geçerli.

Hizbullah sadece Suriye’de değil Lübnan'da da IŞİD ve diğer Suriye karşıtı gruplar ile mücadele ederek Suriye’nin Lübnan sınırını güvenli hale gelmesini sağladı. Cumhurbaşkanlığı sorununun çözülmesi ile birlikte bu güvenli süreç daha da pekişecektir. Diğer deyişle İŞİD Irak’tan sonra Lübnan tarafından da sıkıştırıldı.

TÜRKİYE

Irak ve Suriye’de yapabileceklerinin sonuna gelen IŞİD’in “nefes alabileceğini düşündüğü” Türkiye’ye yönelmesi bu sebepten. Örgüt ya bu topraklarda yok olmayı bekleyecek ya da Türkiye’ye yönelip savaşını yayacak. İkinci ihtimalin gerçekleşmesi örgütün Türkiye’deki varlığının nicelik ve niteliğine bağlı. Bir potansiyel olduğu kabul edilebilir. Şu ana kadar bombalı eylemler ile yetinilmiş olması klasik tarzda harekete geçebilmesi için örgütün zamana ihtiyaç duyduğunu düşündürüyor. Ancak yine de İŞİD çok büyük ve kaçınılmaz bir tehlike. Türkiye’nin savaş hali yaşadığı dolayısıyla en üst seviyede önlemlerin alındığı Diyarbakır’da eylem yapabilmesi de buna örnek.

Diğer yandan Türkiye kendi iç meselelerine odaklanmak zorunda. Birçoklarının telaffuz etmekten dahi çekindiği bir gerçek var. Kürt potansiyel “zor tutuluyor.” Hükümetin HDP’lilere yönelik son hamlesi sonuç olarak görülmek yerine gelecek günler ile ilgili ön alma olarak değerlendirilebilir mi? Eğer öyle ise bunun anlamı açık: Türkiye bugüne kadar çeşitli gerekçelerle müdahil olarak bir yanıyla kendi içi savaşını ön cepheler olan Suriye ve Irak’ta tutmayı başarmış gibi görünüyordu. Ama şimdi savaş – Türkiye açısından- kendi gerçek cephesinde tezahür edebilir. Yani Türkiye bundan sonraki süreçte Suriye ve Irak’a müdahale kendi derdiyle meşgul olacak gibi görünüyor.

Bu da Suriye’deki operasyonel gücünü kaybetmesi demek. Bunun başta El Nusra olmak üzere birçok örgütü negatif yönde etkilediği görülmeye başlandı bile.

SURİYE

Örneğin Halep’te silahlı örgütler tarafından yapılan son iki büyük saldırı Suriye ordusu tarafıdan püskürtülmekle kalmadı, cihatçılara önemli kayıplar verdirildi.

Yani ABD ve Türkiye destekli silahlı gruplar eskisi kadar güçlü değil. Ya da tersinden söyleyecek olursak Suriye ordusu bu örgütlere karşı hakimiyeti yeniden sağlamaya başladı. Üstelik Halep başta olmak üzere bugüne kadar yapılan onca haberde gözden kaçan bir durum vardı: Rusya henüz gerçek anlamda (birkaç istisna dışında) yıkıcı saldırılar düzenlemedi. Yani Halep için iki yıldan fazla bir süredir dillendirilen “kemikkıran savaşı” Askeri ya da diplomatik stratejiler gereği henüz başlamadı. Rusya bugüne kadar şekilden girdiği savaşa yakın zamanda esastan girecek gibi görünüyor. Bunu geciktirecek tek şey diplomatik birkaç manevra olabilir ama bu son da kaçınılmaz.

Dünya Irak ve Halep’e odaklandığı için gözden kaçan Hama, Dera ve Şam Kırsalı’nda da Halep ve diğer bölgelerdeki cepheleri etkileyecek önemli gelişmeler oluyor. Hama kuzey kırsalında Suriye ordusu birçok bölgeyi güvenli hale getirdi. Bunun anlamı bazı kaynaklara göre “boşa çıkacak binlerce askerin” gerekli yerlere nakledilmesi demek.

Dera kırsalında El Nusra (Fethuşsam) örgütü ağır kayıplar vermeye devam ediyor. Dera da İdlib gibi sona bırakılan yerlerden. Dera ve kırsalında ordu lehine olan süreç daha da hızlanacak gibi görünüyor.

Şam Kırsalı’nda da Suriye ordusu adım adım ilerliyor. Şam’ın güney ve doğu kırsallarında yoğunlaşan savaşta ordu militanları ya teslim olmaya ya da İdlib’e intikal etmeye zorluyor.

Bu tablo ile birlikte ABD’nin Rakka için 'telaşı' anlaşılabilir hale geliyor. ABD’nin Rakka’daki hedefi IŞİD’i yok etmek değil hızla alan kazanan Suriye – Rusya karşısında alan kazanmak. SDG’nin başladığını duyurduğu operasyon sırasında bunu pratiğe döküp dökemeyeceğini zaman gösterecek. ABD’nin planını pratiğe dökmeye kalkışırsa buna Rusya ve Suriye’nin tepkisi ne şekilde olacak zaman gösterecek. Ama eninde sonunda Rakka da diğer yerler gibi Suriye devletinin hakimiyeti altına girecek.

İdlib savaşın sona ereceği yer gibi görünüyor. En başından bu yana hedef buydu ancak özellikle Türkiye’nin çeşitli şekillerdeki desteği nedeniyle bu hedefin gerçekleştirilmesi gecikti. Halep’ten sonra İdlib Rakka ve diğer cephelerdeki duruma göre bir süre daha bekletilebilir. Ama eninde sonunda sıra İdlib’e gelecek.

SONUÇ

Muhalif adı altında savaşan binlerce militanı barındıran onlarca örgüt savaşın başından bu yana “eğer bize yardım edilirse Suriye ordusunu yener Şam’a gireriz” diyordu. Doğru. Bu dünyanın bütün orduları için geçerli. Ancak bunun tersi de her zaman geçerliydi. Silahlı gruplar bugüne kadar zaten dışarıdan aldıkları yardımla ayakta durabiliyordu. Bu desteğin çekilmesi halinde Suriye ordusu 24 saat içinde birçok bölgeyi temizler. Şimdi bu sürece girilmiş gibi görünüyor. Savaşta son etaba giriliyor.


Musa Özuğurlu Kimdir?

Gazeteci. Mesleğe 1994 yılında başladı. Çok sayıda radyo ve TV kanalının haber merkezlerinde editörlük, muhabirlik, program sunuculuğu yaptı. 2010 yılında TRT Türk’ün Suriye temsilcisi olarak çalışmaya başladı. Suriye’de 2011’de başlayan süreci 2016 yılına kadar yerinde takip eden az sayıda yabancı gazeteciden biridir. Alanı Suriye başta olmak üzere Ortadoğu. Serbest gazeteci olarak çalışmaktadır.