YAZARLAR

Büyük başkan bize jest yapsana

Böyle topraklarda yaşıyorsanız, sakatlanan oyuncunuzla sözleşme yenilemek ya da kiralık sözleşmesini bonservisini almaya çevirmek bir lütuf gibi durur. Başkanın iki dudağının arasına sıkışır. Yaparsa jestin büyüğünü icra eden büyük yönetici, yapmazsa da kulübünün çıkarlarını koruyan çilekeş başkan rolünü oynar.

Memleket futbolunun Broadway’inde ne olursa malum haberimiz olur. Hele ki bu düzeni kendinden başkasına çevirmemek konusunda birbiriyle kardeş, dışarıya ise düşman görünen 3 büyüğümüz söz konusu olunca bilinmesi istenen ne varsa anında gözümüzün önünde. Caner’in Cenk’le kavgasını da biliyoruz, sakatlığının ne kadar uzun süreceğini de. Malum bilgi çağındayız. Enformasyon çığ gibi. Üstümüze üstümüze geliyor.

Bununla da kalmıyoruz. Caner’in ayağının alçısı kurumadan Fikret Orman’ın oyuncusuyla ilgili duygu ve düşünceleri de her yerde önümüzde. Orman’ın Caner’i ne kadar sevdiğini bildiğimiz gibi sakatlığı nedeniyle tapusunun (Ne kadar acı bir tabir değil mi) alınacağına dair ortalıkta dolaşan söylentinin de gerçeği yansıtmadığını artık biliyoruz. Nereden? Fikret Orman’ın ta kendisinden. Beşiktaş Başkanı, taraftarın, kiralık oynayan Caner’in bonservisinin alınması konusunda yoğun ısrarına karşın henüz bir girişimleri olmayacağını açıkladı. Peki, bu açıklamada kötü ya da yanlış bir yan var mı? Aslen yok.

Beşiktaş, borsaya ve UEFA Finansal Fair Play kriterlerine uymakla mükellef bir kulüp. Aynı diğer ‘büyük’ kulüplerimiz gibi. Siyah beyazlıların boşa harcayacağı her para, kulübün geleceğinden çalınmasına neden olacak. Yıldırım Demirören’in, ‘Portekiz Çetesi’ ve yıldız transferi vesilesiyle kulübe verdiği zarar ortadayken, bir yenisine daha gerek var mı? Yok.

Ayrıca, profesyonelliğin olduğu bir ülkede yaşıyor gibi düşünürsek, bir süre kullanamayacağınız, sonrasında da geri dönüşünün nasıl olacağını bilemediğiniz bir oyuncu için, eğer efsane oyuncu klasmanına girmiyorsa, hiçbir yönetici aksi bir hamle yapmaz. Fakat oyuncu da zor durumda kalmaz. Zira hakkını koruyabileceği mecraları olur.

ÖRGÜTLENİNCE GÜZEL OLURSUN BE TÜRKİYE

Lakin mevzuya konu olay, bu topraklarda yaşanıyorsa farklı bakmak zorundayız. Caner’den çıkıp Türk futbolcusunun hali pürmelalini masaya yatırmak zorundasınız. Evet, Caner, 3 büyük kulüpte forma giyen, yurt dışında oynama deneyimi kazanmış bir oyuncu. Gelecek kaygısı illa ki vardır ama bazı meslektaşlarından daha azdır sanırım. Sakatlığının kalıcı etkisi olsun olmasın hayatının geride kalan kısmını idame ettirebilir. Ya aynı ligde mücadele ettiği diğer arkadaşları için aynı şeyi söyleyebilir miyiz? Çıkarın 5-6 kulübü, elinizde ne kalır? Hiç.

Topu topu 20 yıl oynanabilecek bir oyundan geriye elinizde hiçbir şey kalmayabilir. Büyük takım forması giymediyseniz, kendinizi Edirne dışına atamadıysanız, profesyonellik sizin için anlam ifade etmez. Çünkü bilgi hızıyla aynı süratle yayılmıyor örgütlenme. O sebeple de gençliğinizin baharında ya da yeteneklerinizi tam göstermeye başladığınız anda gelen bir sakatlık, yıldız adaylığından parasızlığa sürükler sizi. Hakkınızı savunacağınız bir sendikanız yoktur. Futbol oynarken ya da kariyeriniz bittiğinde karşılaşacağınız sosyal ve ekonomik güçlüklerde sırtınızı dayayacağınız bir duvar bulamazsınız mesela. Halbuki örgütlenince daha güzel olursun be Türkiye!

LÜTFEDERSE YÖNETİCİM LÜTFEDER

Bakın daha Süper Lig’in altına inmedim. Henüz en üst seviyedeki ligin oyuncu problemlerinden bahsediyorum. Yoksa basamakları aşağıya doğru kat ettiğinizde, vicdanınız çoktan magma seviyesine iner gördükleriniz karşısında. Yaşı nedeniyle alt liglerde oynayamayanlardan mı bahsedeyim, tedavi masraflarını karşılayamayan oyunculardan mı...

İşte böyle topraklarda yaşıyorsanız, sakatlanan oyuncunuzla sözleşme yenilemek ya da kiralık sözleşmesini bonservisini almaya çevirmek bir lütuf gibi durur. Başkanın iki dudağının arasına sıkışır. Yaparsa jestin büyüğünü icra eden büyük yönetici, yapmazsa da kulübünün çıkarlarını koruyan çilekeş başkan rolünü oynar. Kimse hakkından bahsetmez oyuncunun. Para verirken profesyoneldir oyuncu, sıra hak vermeye gelince bir ‘jest’ bekleyen masum sporcu. Büyük yöneticisinin lütfettiği kadardır hakkı. Toplumun diğer kısımları gibi örgütlenemez çünkü bizim topçular.

Neyse canım. Beşiktaş, hâlâ yenilmedi, seviyesi Real Madrid civarlarında. Fenerbahçe’de oyuncular yeniden aile yemeklerine başlamış, şampiyonluk yarışına katılmaları an meselesi. Galatasaray’ın yıldızı Podolski gibisi Türkiye’ye gelmedi, son yılların en formda Galatasaray’ı değil mi bu takım zaten. Gerisinin ne önemi var.


Onur Salman Kimdir?

Basına 2006 yılında Cumhuriyet gazetesinde stajyer olarak adım attı. İki aylık staj ve Cumhuriyet’in spor ekindeki yazılarda sonra Eurosport Türkiye’de spiker ve editör olarak çalıştı. 2009 yılında Radikal gazetesine editör olarak geçerken, Eurosport’ta da yarı zamanlı spikerlik yapmaya devam etti. Medya macerasına 2012-2016 yılında Hürriyet’te devam etti. 2016 yazından beri Gazete Duvar’da çocukluk hayalini sürdürüyor. Köken Eurosport olunca tahmin etmesi kolay. Asıl ilgi alanı ‘başka sporlar.’