YAZARLAR

Musul yeni süreci tetikleyebilir

Türkiye’nin kader ortaklığı yaptığı Suudi Arabistan’da ise kral ailesi için alarm zilleri çalıyor. Kral ve binlerce kişiyi bulan ailesi çıkışı Musul, Suriye, Yemen’de arıyor.

Ortadoğu’da 2011’de Suriye üzerinden başlayan mücadele süreci Musul ile yeni bir aşamaya giriyor. Vekiller ve sınırlı hamleler ile yürütülen bu mücadele sıcak savaşa dönüşür mü?

Savaş kolay iş değil, bugüne kadar da kimse tetiği ilk çeken olmak istemediği için çıkmadı.

Ama sinirler gerildikçe geriliyor. Yatay seyirde giden süreç birden alevlenebilir.

Musul ve Halep’i artık birlikte düşünmek gerekiyor. Zira sorun Musul’un da gündeme gelmesi ile “metastaz” yaptı, bir iken iki oldu.

Irak bugüne kadar Suriye savaşında ölçülü pozisyon almaya çalışıyordu. Erdoğan son çıkışı ile birlikte bölgesel kamplaşmada Irak’ın pozisyonunun daha da netleşmesini sağladı.

Bir tarafta Türkiye ve Suudi Arabistan diğer tarafta İran, Irak ve Suriye. İran sessizliğini koruyor ancak gelişmelere göre topa girmesi an meselesi.

ABD ve Rusya ise küresel rekabette kendilerine alan yaratma peşindeler. Halep’te gerilemeye başlayan ABD’nin Musul’da IŞİD gerekçesi ile alan kazanmaya çalışması boşuna değil.

Musul’da çok etkin görünmese de Rusya’nın Türkiye’ye gaz verdiği malum.

Musul’a yönelik operasyon özelde tartıya çıkaracak herkesi. Irak ordusunun gücü ve Erdoğan’ın “B” ve “C” planlarının ciddiyeti görülecek.

Musul operasyonu başarılı olursa Irak hükümeti sadece kendi adına değil, Suriye ve İran adına da zafer kazanmış olacak. Bunun karşılığı Erdoğan için ancak “el yükseltmek” olur ki ucu açık bir süreci başlatabilir.

Türkiye ve ABD için Suriye’de sonun başlangıcına girildi. Suriye ordusu bundan sonra çok önemli bir gerileme yaşamaz. Bunun anlamı AKP’nin dış politikalarının (olumsuz) somut sonuçlarının görülmeye başlanması demek. Daha bir şey görmedik.

Suriye’de savaşın başlamasından bu yana Şam’da dile getirilen “teröristler geldikleri gibi giderler” ifadesi gerçekleşir mi? Suriye’nin çeşitli bölgelerinde yapılan pazarlıklar sonrasında militanlar neden hep İdlib’e gönderiliyor? Esad da geçtiğimiz günlerde ifade etti ama daha 2011’de Şam’da şunu duymuştum: Savaş İdlib’te bitecek ve teröristler geldikleri topraklara (Türkiye’ye) püskürtülecek.

Üstelik daha o zamanlar IŞİD, El Nusra yoktu. Şimdi şehir savaşını çok iyi bilen ama daha önemlisi düşüncesini “sirayet ettirebilen” bir örgüt var karşımızda.

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık sınırın hemen güneyinde güvenli bölge oluşturmaktan bahsediyor ancak IŞİD zaten içeride. Üstelik yapılan haberlere göre IŞİD’in Türkiye’de sahip olduğu potansiyel sanılandan daha geniş. Daha önce ve dün Gaziantep’te yaşananlar bunun ön adımları.

Türkiye’nin kader ortaklığı yaptığı Suudi Arabistan’da ise kral ailesi için alarm zilleri çalıyor. Kral ve binlerce kişiyi bulan ailesi çıkışı Musul, Suriye, Yemen’de arıyor.

Bu durumda Suudi Arabistan ve Türkiye, Suriye ve Irak’a yönelik politikalarını daha ne kadar sürdürebilir?

Adı Arapça’da bağlantı, birleşme noktası, birleştiren (şehir) demek olan Musul (Mawsil) bugünlerde büyük çekişmelerin, ayrışmaların merkezinde yer alıyor. Suriye’de oldu olacak derken, uluslararası hesaplaşma Musul süreci ile başlayabilir.


Musa Özuğurlu Kimdir?

Gazeteci. Mesleğe 1994 yılında başladı. Çok sayıda radyo ve TV kanalının haber merkezlerinde editörlük, muhabirlik, program sunuculuğu yaptı. 2010 yılında TRT Türk’ün Suriye temsilcisi olarak çalışmaya başladı. Suriye’de 2011’de başlayan süreci 2016 yılına kadar yerinde takip eden az sayıda yabancı gazeteciden biridir. Alanı Suriye başta olmak üzere Ortadoğu. Serbest gazeteci olarak çalışmaktadır.