YAZARLAR

Kurtlar sofrası

“Kareyi” oluşturan bu devletler daha neyi konuşacaklar? Suriye ordusundan daha kaç askerin öleceğini mi? Türkiye’nin şu ana kadar 10 olan kaybının kaça çıkacağını mı? Suriye ve Irak halklarının acıya daha ne kadar dayanıklı olduğunu mu tartışacaklar?

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov; Rusya, Türkiye, ABD ve Suudi Arabistan arasında önümüzdeki cumartesi günü Suriye krizini görüşmek üzere toplantı yapılacağını açıkladı.(1)

Lavrov’un açıklamasında toplantının “sahada olanlar ile üzerinde doğrudan nüfuzu bulunan ülkelerle ‘iş görüşmesine benzeyen’ bir görüşme olacağını” belirtti. Lavrov’un açıklamasına göre amaç, yeni bir ateşkesin sağlanması.

Önce sahadaki duruma bakalım: Suriye ordusu son dönemlerde krizin kalbi Halep’te büyük ilerleme sağladı. Şam kırsalında da silahlı gruplar Doğu Guta bölgesinde sıkıştırıldı. Irak’ta ise müstakbel Musul operasyonu bekleniyor. Yani terörün bitirilmesi hedefine yaklaşılıyor.

“Kareyi” oluşturan bu devletler daha neyi konuşacaklar? Suriye ordusundan daha kaç askerin öleceğini mi? Türkiye’nin şu ana kadar 10 olan kaybının kaça çıkacağını mı? Suriye ve Irak halklarının acıya daha ne kadar dayanıklı olduğunu mu tartışacaklar?

Sahada olanlar üzerinde doğrudan nüfuzu olan ne demek? Lavrov, bu ifadesi ile diğer üç devletin silahlı grupları desteklediği ve egemen bir devletin içişlerine müdahale ettiğini kabul etmiş oluyor.

Tuhaf olan bu gerçeğin telaffuz edilmesi değil. Daha düne kadar Türkiye’nin Fırat Kalkanı operasyonu için “Şam ile koordinasyon yapılması gerektiğini” savunan Rusya, Ukrayna dahil birçok hesabı nedeniyle tam da Suriye ordusunun “terörist gruplara” karşı ilerleme sağladığı bir zamanda, bu grupları destekleyen ülkeler ile yeni bir denemeye daha girişiyor.

Suudi Arabistan bir yandan Irak’ta bir yandan Suriye’de terör gruplarını beslemeye devam ediyor, diğer yandan taziye çadırını bile bombalayıp katliam yapabiliyor.

ABD’nin bundan rahatsız olmadığı çok açık ama aynı yanlışa Erdoğan da saplanmış durumda ve Rusya da bölgede etkin güç olarak Suudi Arabistan’a karşı bir tavır geliştiremiyor.

IŞİD unsurlarını yok etmek yerine Suriye’ye gönderme düşüncesi ise teröre karşı savaştığını öne süren bu ülkeleri rahatsız etmiş gibi görünmüyor. Güya herkes IŞİD ile savaşıyor ama daha çok oyun oynanıyor gibi bir görüntü sergileniyor.

İran neden yok bu toplantıda? Türkiye ve Suudi Arabistan istemediği için mi? Oysa Irak’ta da Suriye’de de olanlar bölgesel bir güç olarak İran’ı yakından ilgilendiriyor ve İran bu mücadelenin taraflarından biri.

Putin, Libya ve Suriye’de bugüne kadar yaşananlardan sonra gerçekten ABD ya da Suudi Arabistan’ın samimi ve sadece halkları gözeten bir ateşkes istediklerini düşünüyor olsa gerek.

Oysa tek gerçek şu: Bölgesel paylaşım savaşında herkes birbirinin ayağına basıyor ama hepsi sahte gülüşler ile “afedersiniz, yanlışlık oldu” diyebiliyor.

Cumartesi günkü toplantıdan temenniler, verimli olduğu, ümit verdiği klasik açıklamalarının dışında çıkacak her sonuç büyük sürpriz sayılır.

Birinin siyasi gücü diğerinin parası eskisine göre çok azaldı, ama ABD ve Suudi Arabistan “bizim için hava hoş” görüntüsünde ısrar ediyorlar.

Bölge halklarının geleceği açısından asıl düşündürücü olan Türkiye ve Rusya’nın yakaladıkları ivmeyi halkların(ın) refahı için kullanmak yerine, hem birbirlerine hem de diğer ikiliye kısır hesaplar ile yaklaşmaları.

Yoksa Erdoğan, Davutoğlu’nun “stratejik akıl” travmasını atlamadı mı daha?


(1) https://www.gazeteduvar.com.tr/gundem/2016/10/12/turkiyenin-katilimiyla-suriye-toplantisi/


Musa Özuğurlu Kimdir?

Gazeteci. Mesleğe 1994 yılında başladı. Çok sayıda radyo ve TV kanalının haber merkezlerinde editörlük, muhabirlik, program sunuculuğu yaptı. 2010 yılında TRT Türk’ün Suriye temsilcisi olarak çalışmaya başladı. Suriye’de 2011’de başlayan süreci 2016 yılına kadar yerinde takip eden az sayıda yabancı gazeteciden biridir. Alanı Suriye başta olmak üzere Ortadoğu. Serbest gazeteci olarak çalışmaktadır.