YAZARLAR

Gerilla anlatıyor (3): FARC'ın 'dışişleri bakanı'ndan 'bize' mesaj

'Çünkü bir gece, ne kadar kara ise sabah o kadar aydınlık olacaktır…' "FARC'ın dışişleri bakanı" olarak Ricardo Tellez, Türkiye'ye bu mesajı gönderiyor... Tellez'le Kolombiya barış sürecinde yaşananları, bundan sonraki muhtemel sorunları ve çözümlerini konuştuk.

KOLOMBİYA - FARC-EP genel sekreterlerinden biri olan Ricardo Tellez, "FARC'ın dışişleri bakanı" olarak adlandırılıyor. FARC-EP ile Kolombiya devleti arasında Havana'da sürdürülen barış müzakerelerinin sürekli delegelerinden biriydi aynı zamanda. 1949 doğumlu Tellez ulusal gerilla konferansında basına, "1970'den beri devrimci hareketin içinde biri" olarak tanıtılmıştı. Bu konferans kararıyla da yeni başlayacak barış sürecinin 'bütünleşme'den sorumlu kişisi oldu aynı zamanda. 4 yıl önce müzakerelerin başlangıcında da Ricardo Tellez ve diğer FARC-EP komutanlarıyla görüşmüştük. İşte Tellez'in 'barış' için söyledikleri ve bizim oralara mesajı...

Teşekkürler Kumandan Ricardo, bu konferans yoğunluğunda bana zaman ayırdığınız için. Biz 4 yıl sonra yeniden buluştuk ve şimdi siz, artık anlaşmayı imzaladınız. Peki bu barış anlaşmasına FARC için, Kolombiya halkı için bir 'zafer' diyebilir miyiz?

Biz Havana’da buluştuğumuzda, ortada henüz hiçbir şey yoktu. Sadece bir sürü şeyi gerçekleştirebilmek için iyimserdik, o kadar. Şimdi ise sağcılar bize hâlâ 'terörist' demelerine karşın, hem FARC, hem Kolombiya, hem de demokrasi güçleri için, bir başka alternatif yaratabilme şansı var. Ulusal egemenliğin, insan haklarının sağlanması ve halkın çoğunluğunun yararına bir çok reform gerçekleştirmek açısından da büyük kazanımdır. Bu aynı zamanda bir çok başka ülke ve dünya için de geçerlidir. Bu yüzden bence bu anlaşma, yeni bir Kolombiya yaratmak ve daha ileri gitmek için çok önemli bir başlangıçtır.

Siz barış sürecini nasıl örgütlediniz? Bu bizi çok ilgilendiriyor. Mesela uluslararası diplomasiyi nasıl örgütlediniz? Başka ülkelerin bu sürece katılması önemliydi değil mi?

Burada soru öncelikle, 'Savaşın nasıl sona erdiğidir?’ Bunun nedeni, bir gücün, diğer güç üstünde askeri olarak üstünlük kuramamasıdır. Bir 'pat' durumu vardı. Mümkün olan tek şey ise, karşılıklı bir diyalog oluşturmaktı. Bu durum karşısında uluslararası dostlarla birlikte harekete geçtik. Silahlı güçlerimizle de birleşik koordinasyonla hareket ettik. Çünkü FARC’la diyalog sırasında, hükümet ateşkesi kabul etmedi. Biz görüşmeleri, bombalar, askeri saldırılar, baskılar altında yaptık ama bu durumda biz 5-6 kez ateşkes ilan ederek, bir anda Kolombiya hükümetinin elinden politik inisiyatifi aldık. Böylece hükümetin bizim politikamızı bozmasına, savaşın devamına engel olduk. Bir çok zaman ateşkes ilan ederek, silahsız güçlerle toplantılar yaparak, uluslararası diplomasiyi kullanarak, büyük bir etki yarattık. Bu bir çok uluslararası platformda, parlamentolarda etki yarattı. Avrupa Birliği Parlamentosu, Vatikan, Başkan Obama, Latin Amerika ülkelerinin hepsi, halkları, medya bütün bunların hepsi bu sosyal adalet mücadelesinin haberlerini paylaştılar. Bu hükümetin politikasını değiştirmesini etkiledi. Ne zaman ki hükümet savaşa devam etmek istedi. O zaman biz politikayı elimize alarak, ateşkes ilan ettik, silahsız güçlerle toplantılar düzenledik, uluslararası diplomasiyi harekete geçirdik ve savaşmak isteyenin kim olduğunu teşhir ettik.

tellez33

Siz hiçbir zaman, ‘Yok artık bu yürümeyecek’ diye düşündünüz mü? Çünkü uzun bir süreçti 4 yıl. Hiç artık, ‘Her şey bitti’ diye düşündünüz mü?

Hayır hayır biz Havana’da, her zaman, 'bu silahlı çatışmayı nasıl durdurabiliriz' diye bir çıkış bulmaya çalıştık. Her zaman. Biz bunu iki ayda, bir yılda ya da iki yılda çözmek zorundayız diye düşünmedik. Ne zaman ki barış süreci bizim benimsediğimiz bir duruma gelecekse, o zaman mümkün olabilirdi ve o zaman bu kadar yıllık çatışmayı durdurabilirdik. Yoksa bu işi bitirme günü koymadık, başımızın üzerinde Demoklesin kılıcı gibi sarkan. Yani biraz bu tarafa itilen, biraz o tarafa çekilen ama olabilecek en iyi bir durumu yaratan bir nokta yakalayıncaya kadar. Ne zaman ki böyle bir durum yarattık, hemen onu gerçekleştirdik. Bu deneyim sadece biz Kolombiyalılar için değil, insanlık için herhangi bir çatışmayı sona erdirecek bir çalışma olduğunda böyledir. Her durumda bir zamana ihtiyaç vardır. Yani durum olgunlaşmadığında gerçekleşemez.

Bazı arkadaşlarınız hiç bu barış sürecine muhalif oldu mu ? Gerillalardan ya da sizinle ittifak halinde olanlardan?

İşte burada FARC’ın konferansı var. Dinleyince görüyorsun ki bütün ‘bloklar ve cepheler, bütün kolonlar’* ve militanlar ve FARC’ın diğer unsurları, milisler, isyancı Komünist Parti ve bütün dostlarımız da dahil olmak üzere, herkes bir asgari müşterekte, Havana’daki anlaşma koşullarında birleşti. Şimdi konferansta da görüyoruz ki hiçbir kesim bu duruma, Havana’daki anlaşma koşullarına karşı çıkmıyor. Sadece çok ufak bir grup, bizim cephelerimizden bazı komutanlar, konferanstan önce bazı kuşkular, sorularla geldiler ama o arkadaşlarla çalışarak onlara yeterince durumu açıklayarak ikna ettik. Zaten 80-100 kişiyi geçmiyordu bu açıklamayı yapanlar. Şimdi bütün durum, kontrol altındadır. Hiçbir şekilde bütün militanlar, savaşçılar ve kumandanlar arasında, bu durumu bozacak herhangi bir şey yoktur. FARC’ın hepsi kararlı ve bir arada.

Peki silahları bırakmak için 6 ay süre var. Bu çok kısa bir süre değil mi?

Bu durumun nasıl olduğuna göre değişir… Nasıl bitecek? Şimdi biz bir anlaşma imzaladık. Biz bir program altında, silahları bırakacağımızı söyledik. Biz diyoruz ki 'burası bizim evimiz, biz bu anlaşmayı imzaladık ve bu sürede silahları bırakırız'. FARC söz verdiği gibi, söz verdiği sürede, silahlarını BM’ye teslim edecektir. Bunu da ‘Gerilla bitti hadi silahları ver!’ -alaycıydı bunu söylerken- şeklinde yapmıyoruz. BM’nin garantisi altında gerçekleştireceğiz.

Bir başka sorun da paramiliterler değil mi? Sadece geçen hafta bir çok insan öldürdüler. Buna karşı nasıl bir garanti sağlandı?

Bu FARC yönetimini, çok uzun süre meşgul eden en büyük sorundu ve genel olarak Kolombiya’yı da. Çünkü paramiliterler yani devletin yarattığı silahlı gruplar sosyal-politik mücadeleyi sürdürenleri solcuları, insan hakları savunucularını, topraksız köylüleri, toprak reformu talep eden köylüleri tehdit edenlerdir ve şimdi onlarla hareket eden bazı askerler ile de birlikte, ordu, polis de 8-10 yıl önce bu projeye entegre edilmiştir. Şimdi içinde, devlet başkanlığının, askeri komutanların, savunma bakanlığının da olduğu bir komisyon oluşturularak, FARC’ın da dahil olduğu bir süreçle, yeni bir duruma geçilecektir. Yani sadece paramiliterlere karşı bir şey değildir bu. Bu durumun ortadan kalkması mesela nasıl finanse edilecek? Ayrıca bu sadece politik ve ekonomik bir durum olarak değil bu düşünce biçiminin nasıl ortadan kaldırılarak, yaşama nasıl dönüştürülebileceğidir. Çünkü paramilitarizm bir fenomendir. Ayrıca yasal politik mücadeleye geçen FARC için de çok önemlidir. Bu çok tartışma gerektirecek ve karşısında geniş bir cephe oluşturulması gereken durumdur. Çünkü aynı zamanda bu durumu garantiye alan bir uluslararası sorumluluk vardır. Biz silahları bıraktığımızda bu durumun sorumluluğunu üstlendiler ve bu barış sürecinin yürümesi için de en önemli unsurdur.

Aynı zamanda kırsal reformu-toprak reformunu da garanti altına alan bir süreç mi bu?

Evet toprak reformu bizim evimizle bütünleşmemizdir. Öncelikle 3 milyon hektar toprağın köylülere dağıtılması ve sadece bu değil, bunun için gerekli krediler, üretimin gerçekleştirilmesi için araçlar, sağlık merkezlerinin, hastanelerin inşası, okulların inşası, iletişimin sağlanması, gerekli teknik araçlar, tohumlar, mühendislik, bütünüyle yeni bir kırsal yaratma programıdır bu. Aynı zamanda Kolombiya köylülüğünün haklarının resmiyet kazanmasıdır. Kolombiya köylülüğü böyle bir şeye sahip değildi. Yani hangi durumda olduğunu hiç kimse bilmez. Toprak ne durumda? Kimsenin bundan haberi yoktur. Bildiğimiz tek şey sadece nüfusun yüzde 5’inin bütün toprakların yüzde 95'ine sahip olduğudur. Bu bütün kırsalda toprak ağalarının hakimiyeti demektir. Bu Havana’da da ortaya koyduğumuz şeydir. Aynı zamanda biz, 'toprakların nasıl yabancılaşmasına –yabancıların eline geçmesine- engel olabiliriz' diyoruz. Aynı zamanda bu topraklarımızın nasıl korunacağı meselesidir. Kolombiya tarıma çok elverişli topraklara sahiptir. Eğer ulus ötesi tekeller buraya gelirse, altın için, gümüş için ve diğer madenler için, bu maden şirketlerinin topraklarımızı mahfetmesine de müsaade etmeyeceğiz.

Toprak reformu uygulanacak topraklar devletin mi büyük toprak sahiplerinin mi?

Üç milyon hektar bu durumun inşa edilmesi için ayrılması kararlaştırılmış toprak var. Bir de bunun dışında, buna dahil olması mümkün olan, büyük toprak sahiplerinin toprakları söz konusu. Bu büyük toprak sahiplerini ortadan kaldıramayacak. Sadece ülke için toprağın dağılımında daha iyi bir duruma dönüştürebilecek o kadar.

Peki koka üreticileri ne olacak?

Onlar da aynı zamanda bu kırsal reform programıyla yeni bir üretime geçecekler. Bu toprağın üretim değişim programıyla, iyi kalitede bir üretime, ürettiklerini işlemeye ve bununla birlikte daha iyi bir yaşama da kavuşacaklar. Yani okullar, sağlık merkezleri, iletişimin sağlanması, daha iyi bir teknik, tohum, köylülerin daha iyi koşullarda çalışabilmesi ortaya çıkacak.

Siz aynı zamanda agro-endüstriye** de karşısınız değil mi?

Evet biz ulusötesi tarım şirketleri konusunda ilk olarak soruyoruz; Bu Kolombiya için ne kazandırır? İkinci sorumuz bu şirketler, burada yaşayanlara, topluluklara ne kazandırabilir? Yani biz, basitçe ‘Ulusötesi şirketleri istemiyoruz.’ demiyoruz. Biz bu ne ortaya çıkaracak buna bakıyoruz. Yani onlar bizim ekolojimize ve işçi hakları sistemimize uyacaklarsa gelsinler o zaman. Eğer işçilere iyi ücret ödeyecekse, eğer çevreye gerçekten saygılı olacaklarsa, o zaman burada çalışma olasılıkları olabilir ama, buna uymayacaklarsa buraya giremezler. Yani onlar, buradan para kazanabilirler ama Kolombiya’ya, Kolombiya halklarına kazandırdıkları taktirde. Bu ancak bizim kontrolümüzde ve mutlaka bizim doğal çevremize hiçbir zarar vermeden.

Bizim oralara bir şeyler söylemek ister misiniz?

Şunu söylemek isterim ki baskı altında bile, mutlaka iyimser olmak gerekir. Çünkü bir gece, ne kadar kara ise sabah o kadar aydınlık olacaktır… Selamlarımla…

* Bloklar, cepheler, kolonlar FARC’ın farklı güçte ve sayıda örgütlenme birimleridir.

** Agro endüstri: Çok büyük şirketlerin elindeki endüstriyel tarım, ulusötesi tarım şirketleri.


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...