YAZARLAR

FETÖ, fikirlerimizi çalmış olabilir mi?

FETÖ taramaları yüzünden işten çıkarılan TÜBİTAK çalışanı sayısının 600’ü bulduğu söylendi. TÜBİTAK’ın iki özelliği var: Öncelikle bir fikir bankası. İkinci olarak, önemli ve ciddi fikirlere hibeye varan teşviklerin yöneticisi ve takipçisi.

Fettullah Gülen Terör Örgütü FETÖ’nün ülkeye verdiği zarar bilançosu incelemeleri hızla sürüyor. Askeriyede, eğitimde, politikada, hukukta… Nereye girdilerse oradan kendilerine bir fayda sağlamış ve bir şekilde kanun dışı yöntemlerle sistemlerini daha da geliştirmişler.

Şimdiye dek hep gözümüzün önünde olan alanlara baktık ve yapılanları teker teker raporlamaya çalıştık. Ben size gözümüzden kaçma olasılığı olan bazı noktaları işaret etmek istiyorum. Bu alanın adı TÜBİTAK.

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamayla son dönemde FETÖ taramaları yüzünden işten çıkarılan TÜBİTAK çalışanı sayısının 600’ü bulduğu söylendi.

BİR FİKİR BANKASI

Bir terör örgütünün TÜBİTAK gibi bir yapıyı “dua okuyunca daha çok çiçek açan bitki yetiştirmek” dışında hangi motivasyonlarla ele geçirmek ister, bu konuyu daha derinlemesine incelemek gerekiyor.

TÜBİTAK’ı farklı terör örgütleri nezdinde çok değerli yapan iki farklı özelliği var: Bunlardan birincisi TÜBİTAK’ın dağıtılmasında büyük rolü olan teşvikler. Eğer bir girişimciyseniz fikirlerinizi devlete anlatıyorsunuz. Devlet de size içinde hibenin de olduğu bir takım ödemeler yapmayı kabul ediyor. Bunların yönetimini ve takibini TÜBİTAK yapıyor. Bu kapsamda araya birkaç kişiyi sıkıştırsa farkına varır mıydık? Büyük bir ihtimalle çok abartılmadığı sürece varmazdık…

Gelelim ikinci özelliğine… TÜBİTAK aslında bir fikir bankası. Türkiye sınırları dahilinde üretilen fikirlerin büyük çoğunluğu, hayata geçsin ya da geçmesin, TÜBİTAK ile buluşuyor. Ama danışmanlık almak, ama kredi almak, ama hibe almak… Bu fikirler en ince detaylarına kadar tanımlanıyor TÜBİTAK’a sunulan belgelerde.

FİKİRLER

Şimdi biraz “fikir” jimnastiği yapalım: Fikir nedir? Her tür işin merkezi, nüvesi, yakıtıdır aslında… Facebook dediğimiz şey milyar dolarlık bir şirket. Ancak çıkış noktası birkaç satırlık yazılım. Fikir milyar dolarlık olsa da kod dediğimiz şeyi birkaç yüz dolara halledebilirsiniz. Yani burada esas para eden şey bitmiş proje değil, onun var olmasını sağlayan fikir ve çalışma planı. Bunlar da TÜBİTAK bünyesine en ince detayına kadar veriliyor işte.

Fikirleri korumak ne demek? Gidip ABD veya dünyanın önemli noktalarında patent alabilmek demek. Bir de bunların başkalarının eline geçmesini engellemek tabi. Peki ya TÜBİTAK bünyesindeki insanlar bu fikirleri alıp ABD’ye götürmüşlerse? Ya orada birisi bunun için daha biz yapmadan patent alırsa? Ya biz kendi geliştirdiğimiz, devletin de desteklediği fikirler için ABD’ye düzenli olarak patent parası vermek zorunda kalırsak?

Böyle bir şey olmaz diyenlerin çok enteresan iki tezi var: Birinci kategoridekiler “merak etmeyin Türkiye’de yurt dışına çıkmaya değer, patentlik bir fikir yok” diyor. Buna sevinmeli miyiz üzülmeli miyiz bilmiyorum. İkinci kategoridekiler ise “FETÖ mensupları TÜBİTAK bünyesinde bu belgelerin bulunduğu yere ulaşamamışlardır” diyor. FETÖ Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın en mahrem bilgilerine dokundu. Telefonlarını dinledi. Askeriye ve istihbaratın kozmik odalarına girdi. TÜBİTAK’ın ilgili alanlarına girmesi imkansız değil bence…

Peki bu noktada ne yapılmalı? Böyle bir şeyin olup olmadığını anlamak için derinlemesine bir araştırma yapılmalı. ABD’deki kaynaklar, patent ofisleri incelenmeli. Ve tek bir girişim dahi bulunsa bu araştırma çok daha derinlemesine sürdürülmeli.

Eğer bu söylenti doğruysa FETÖ’nün ülkeye verdiği en büyük zarar olabilir bu. Milyar dolarlık bir zarar…