YAZARLAR

Tehlikenin farkında mısınız?

Haritada gösterilmeyen ve pek adı anılmayan IŞİD, İdlib ve Reyhanlı’da ciddi bir varlığa sahip. AKP’nin Suriye politikası sayesinde iyice yerleştiler. Varlıklarını ciddi bir eylemle hissettirdiler. Çık deyince de çıkmayacaklar.

Atme kasabasında bulunan kampta meydana gelen patlama Türk basınında geniş yer buldu. Bu kamp ve benzerleri ise Türkiye için büyük tehlikeler barındırıyor.

Önce Atme kampını anlatalım. Atme İdlib’e bağlı bir köy. Köy 2013’te IŞİD militanlarının 150 yıllık bir ağacın yerel halk tarafından kutsandığı gerekçesi üzerine kesilmesi ile haber olmuştu. Aynı adla anılan kamp ise Türkiye sınırına sıfır noktasında. Öyle ki kampın bir kapısı (Bükülmez köyünde) doğrudan Türkiye’ye açılıyor.

Yaklaşık 2 ay önce ziyaret ettiğimiz Bükülmez Reyhanlı’nın köyü. Köye gittiğiniz zaman camları karartıldığı için ne taşıdığını bilmediğiniz otobüslerin Türkiye tarafından açılan kapıdan kampa girip çıktığını rahatlıkla görebilirsiniz.

KÖYLÜLER ANLATIYOR

İddialara göre bu hat cihatçı trafiğinin önemli hatlarından birisi. Türkiye’nin muhalif olarak nitelendirdiği birçok silahlı militanın ya da ailelerinin de kampta barındığı ifade ediliyor. Konuştuğumuz Bükülmez köylüleri “Her gün onlarca otobüs gidip geliyor ne taşındığını bilmiyoruz, yaklaşmamız da yasak” diyorlar. Gizemli araçlar da köye sık sık uğruyor. Köy sakinlerinden biri “burada 07 plaka araçlar vardı, ne işi var bunların burada” diye soruyor.

Köylülerin anlatımına göre Reyhanlı’dan birkaç yılda yaklaşık 300 kişi IŞİD saflarında savaşmak için Suriye tarafına geçiş yapmış.

Bunların bir kısmı çatışmalarda ölmüş ve Bükülmez köyü dahil Reyhanlı’da defnedilmişler. Yöre halkı Suriye tarafında hayatını kaybedip mezarı köyde olanların ailelerinin adlarını da veriyor.

Reyhanlı ise Suriyelilerin yoğun bulunduğu yerlerden. Buradaki işyerlerinin % 30’unun Suriyelilere ait olduğu belirtiliyor. İlçeye girdiğimizde Arapça tabelaların çokluğu göze çarpıyor. Caddelerde sokaklarda Arapça konuşanlara her yerde rastlayabiliyorsunuz.

BİR RAPOR: HALK TEDİRGİN

Atme kampının komşusu Bükülmez ve Reyhanlı’da “muhaliflerin” rahatça giriş çıkış yapabilmeleri köy ve ilçe sakinlerini tedirgin ediyor. Haksız da değiller. Hatay Halk Meclisi / Savaşa Karşı Yaşam Meclisi’nin hazırladığı raporlardaki veriler Hatay’daki potansiyel cihatçı tehlikesine dikkat çekiyor. Raporların üçüncüsü önümüzdeki Eylül ayında yayınlanacak.

Savaşa Karşı Yaşam Meclisi’nin araştırması, yerelde halkla ve yetkililerle ile yüz yüze görüşmeler ve köyler dahil sahadaki gözlemlere dayalı bir çalışma. Raporların koordinatörü Ali Ergin Demirhan, “Hatay ve Kilis şu anda Suriye’de savaşan cihatçıların dünyaya açılan soluk borusu durumunda” diyor. Demirhan’in verdiği bilgiler Hatay basta olmak üzere Türkiye’nin karşı karşıya olduğu potansiyel tehlikeyi gözler önüne seriyor:

Haziran 2014’te sahil kasabası Keseb’in Suriye ordusu tarafından geri alınması ve Ekim 2014 Kobanê savaşının ardından sınır hakimiyetine ilişkin durum cihatçılar aleyhine değişmeye başladı ve 2016’ya geldiğimizde cihatçıların kullandığı iki ana kapı kaldı: biri Hatay, diğeri Kilis.

3 Şubat 2016’da ise Suriye ordusu Halep’in kuzeyinde Nubbul-Zehra kasabalarına yönelik kuşatmayı kıracak şekilde ilerleyince bu kez de AKP-MİT destekli cihatçıların Kilis-Halep bağlantı yolu kesilmiş oldu. Bu sadece Antep-Kilis’ten Halep’e giden lojistik hattını kesmekle kalmadı. Halep’in doğusundaki ve İdlib’deki cihatçılarla Halep’in kuzeyindeki cihatçılar arasındaki bağlantıyı da kesti. Suriye içinde toprak sürekliliğini kaybederek adacıklara hapsolan cihatçılar, Suriye içinde bağlantısı kopan cihatçı adacıkları arasındaki geçişleri de Türkiye üzerinden yapmaya başladı.

ÇOK YÖNLÜ CİHATÇI KÖPRÜSÜ

Suriye’ye yönelik cihatçı, silah, para, yardım malzemesi akışı; Suriye’den Avrupa ülkelerinde eylem yapmak üzere çıkan cihatçıların akışı ve İdlib ile kuzey Halep arasında geçiş yapan cihatçıların akışı Türkiye üzerinden yaşanmaya başladı. Böylece Hatay-Kilis hattı çok yönlü bir cihatçı köprüsüne dönüştü.

İdlib-Hatay sınırında Yayladağı Güveççi ve Reyhanlı Bükülmez köylerinde fiili geçiş noktaları oluşmuş durumda ve buralardan yoğun bir cihatçı girişi yaşanıyor. Mülki Amirlikler geçişler konusunda sınır politikasını anlık değiştiriyor. Resmi açıklamaların, uluslararası taahhütlerin bir hükmü yok. Savaştan kaçan sivillerin girişinin engellendiği de oluyor. Ancak cihatçılar devlet izni ve desteği ile çok yönlü geçişler yapabiliyorlar.

Reyhanlı Bükülmez Köyü karşısındaki Atme kampının önemi de bu dönemde arttı. Kampın nüfusu katlanarak arttı ve kuzey Halep’teki Azez kasabasına yönelik bir cihatçı takviyesi kaynağına dönüştü.

PLAKASIZ ARAÇLAR

Kamp adını Atme kasabasından alsa da, Türkiye sınırına sıfır noktada kurulu. Sınırdan silahlı militanları çıplak gözle görmeniz mümkün. Ancak Bükülmez Köyü’nü geçip sınırın bu bölgesine yöneldiğinizde yolda sınır karakoluna rastlıyor ve durduruluyorsunuz. İleriye geçmeniz mümkün değil. İlerde Atme’den Türkiye’ye açılan bir yol var; gayri resmi bir geçiş kapısı. Buradan sürekli TIR’lar, otobüsler, cipler gider gelir. Kimisinin plakası yoktur. Suriye’ye silah, mühimmat, yapı ve yardım malzemesi girer; Türkiye’ye cihatçılar gelir. Kamp asıl olarak Nusra egemenliğindedir ancak fiilen Nusra önderliğini kabul eden diğer gruplar da yer almakta bazen onların bayrağı dalgalanmaktadır.

Bu cihatçılar Şubat ayından itibaren öyle gizlemeye de gerek görmeden Atme-Reyhanlı-Kilis-Azez hattı üzerinden çok büyük transferler gerçekleştirdi. Azez’e gidenlerin iki amacı vardı. Hem IŞİD’e karşı ellerindeki bölgeleri tutabilmek, hem de PYD’ye karşı savaşmak. Türkiye destekli cihatçılar bu amaçlarında pek mesafe kaydedemedi ama Hatay ve Kilis halkı açısından durum giderek kötüleşti.

MAYIS 2013 ÖNCESİ

Reyhanlı’daki cihatçı görünürlüğü büyük ölçüde arttı. Bölge halkı ile yaptığımız söyleşilerde durumu Mayıs 2013 Reyhanlı Katliamı öncesi döneme benzetiyor, yine bir patlama vb olay yaşanabileceği konusundaki endişelerini paylaşıyorlardı. Çok da haksız çıkmadılar. 6 Temmuz’da Reyhanlı’da iki cihatçının hazırladığı bomba düzeneği ellerinde patladı.

Bundan başka son dönemde Reyhanlı’da bir cihatçı grubun bir başka gruptan bir gazeteciye yönelik suikast girişimi; bomba ile tuzaklanmış iki cesedin Samandağ Çevlik açıklarında kolluk güçlerinin yanaştığı sırada patlaması gibi olaylar da yaşandı. Yayladağ’a top mermisi düşmesi sıradan bir olay. Cihatçı köprüsünün diğer ucu Kilis ise onlarca cana mal olan roket atışlarına hedef oldu.

IŞİD MESELESİ KARIŞIK

Tek tek olayları tartışmanın anlamı yok, bildiğimiz şey şu: Türkiye’nin Suriye politikası, sınır güvenliğine, sığınmacıların insanca yaşam hakkına ve kendi halkının yaşam hakkına değil cihatçılara desteğe odaklanmış durumda. Sınır geçişi serbestisinin yanı sıra içerde de fiili bir dokunulmazlık içindeler. Nusra, Ahrar’uş Şam, Ceyş’ül Sünne, Nuredddin Zengi Tugayları vb gruplar zaten MİT üzerinden çok sıkı destekleniyor. IŞİD meselesi ise daha karmaşık.

Bir taraftan MİT destekli grupların IŞİD’le savaşmak üzere Azez’e geçişine şahit olsak da Suriye ordusu ve PYD-YPG karşısında IŞİD’e yönelik dolaylı desteğin sürdüğü, bunun da ötesinde “IŞİD’in özel bir dokunulmazlık zırhı ile korunduğu” belirtiliyor.

Hatay sınırında yakalanan yabancı IŞİD’liler, örgütsel kimliği bilinmesine rağmen pasaport kanununa muhalefetten işlem görüyor ve üçüncü ülkelere transfer ediliyor. Brüksel Katliamı saldırganlarından IŞİD üyesi Bakraoui aynı mekanizma ile Antep’ten Hollanda’ya gönderilmişti mesela.

SERBESTÇE ÖRGÜTLENİYORLAR

Cihatçılar yakalandıklarında ciddi bir yargılama ile karşılaşmayacaklarını bildikleri gibi, Suriyeli sığınmacılar ve yerli nüfus içinde de serbestçe örgütlenebiliyorlar. İnsanca yaşam koşullarından uzak, ciddi bir dışlama, aşağılama ve sefalet içinde yaşayan sığınmacılar cihatçıların kucağına itiliyor.

120 bin Suriyelinin yaşadığı Reyhanlı’da Suriyeliler arasında Nusra çok popüler. İlçenin 90 binlik yerli nüfusu içinde gençler arasında ise IŞİD örgütlenmesinin çok ciddi olduğu biliniyor. Savaşmaya gidip gelen, gidip orada ölen, burada Selefi örgütlenmeler içinde IŞİD propagandası yapan ciddi bir potansiyel var. Sadece Reyhanlı’da IŞİD üyesi Türk gençlerin sayısı yüzlerle ifade ediliyor.

Cihatçılara tanınan serbestlik cihatçılar arası çatışmayı da Türkiye topraklarına sokmuş durumda. Antep ve Hatay’da pek çok vaka yaşandı. Ki bunlar için henüz başlangıç bile diyemeyiz. Ama geçtiğimiz gün Atme’den Azez’e gitmek üzere MİT refakatinde Reyhanlı’ya geçen Nureddin Zengi vb gruplara yönelik IŞİD saldırısı önemli bir uyarı.

ÇIK DEYİNCE ÇIKMAYACAKLAR

Haritada gösterilmeyen ve pek adı anılmayan IŞİD, İdlib ve Reyhanlı’da ciddi bir varlığa sahip. AKP’nin Suriye politikası sayesinde iyice yerleştiler. Varlıklarını ciddi bir eylemle hissettirdiler. Çık deyince de çıkmayacaklar.

Demirhan’ın verdiği bilgiler Türkiye’nin önümüzdeki dönemde yaşayabileceği çok büyük tehlike için yeterli ipucu sağlıyor. Hükümetin değişmeye yüz tutan politikaları sonucu bundan sonra cihatçılar ya da diğerleri ile ilgili atacağı adımlar nasıl olacak henüz belli değil.

Bilgilerden yola çıkılarak alınacak önlemler konusunda Hatay’a öncelik verilmesi ve sınır illeri boyunca ciddi bir çalışma yapılması gerektiği ortada.


Musa Özuğurlu Kimdir?

Gazeteci. Mesleğe 1994 yılında başladı. Çok sayıda radyo ve TV kanalının haber merkezlerinde editörlük, muhabirlik, program sunuculuğu yaptı. 2010 yılında TRT Türk’ün Suriye temsilcisi olarak çalışmaya başladı. Suriye’de 2011’de başlayan süreci 2016 yılına kadar yerinde takip eden az sayıda yabancı gazeteciden biridir. Alanı Suriye başta olmak üzere Ortadoğu. Serbest gazeteci olarak çalışmaktadır.