Yeni habercilik Netflix olur mu?
Blendle isimli bir hizmet, yazı başı birkaç sent aldığı reklamsız haberleri halkın beğenisine sunmaya başladı. Blendle 2014 yılında Hollanda’da hayata geçirilmiş. Ardından 2015 yılında Almanya ve 2016 Mart ayından itibaren de ABD’de hizmet vermeye başlamış.
Haber, sanılanın aksine bedava yapılabilen bir üretim değil. Hatta birçok endüstri ile kıyaslandığında, doğru haberciliğin bitmiş üretiminin birçok sektöre kıyasla çok daha pahalı olduğunu söylemek hiç yanlış olmaz.
Ne var ki çoğunluğu haber ajansları kökenli; bilgi, yorum ve analizin az olduğu; bitmez tükenmez fotoğraf galerileri ve çıplak kadın fotoğraflarıyla bezeli haberlerin şu anda ücretsiz olarak veriliyor olması, habere ulaşmak isteyen okurun kafasında iki yanlış algının oluşmasına neden oluyor:
1. Haber ücretsizdir ve hep ücretsiz alınmalıdır
2. Şu anda yapılmakta olan şey gerçek haberciliktir
Bu iki yanlış yargı, haberciliğin gün be gün yitip gitmesine neden oluyor. Bu yüzden de güçler ayrılığı teorilerinde dördüncü kuvvet olarak tanımlanan medya sürekli olarak gücünden güç kaybediyor.
ONLARCA GELİR KANALI YOK Kİ...
Haberciliğin gelir elde etmesini sağlayacak onlarca farklı yöntem yok: Ya reklamla büyümeye çalışacaksınız ya da bir zamana kadar alışageldiğimiz parasını ödeyerek okumakla. Bunun dışındaki sponsorlu modeller, haberin içine gizli reklam koymalar... Bunların hepsi şu anda işin içinde olmayanlar farkında değiller ama haber kavramının doğasına aykırı.
Peki o zaman basının, özellikle online olanının kurtulması için para ödeyerek haber okuma seçeneği kalıyor bize. Geçtiğimiz günlerde birkaç bin kişiye ulaştırdığım anketle, ki bu birkaç bin kişinin basının mevcut halinden rahatsız olduğunu düşünüyordum, “Basının bu halinden kurtulmak için, doğru haber görebilmek için para verir miydiniz?” diye sordum. Ankete katılanların yüzde 40’ı biraz yönlendirmeli olarak “Para verir misiniz?” dediğim soruya (Reklamsız, tarafsız, çıplak kadınsız, uyduruk futbolsuz bir online gazete için ayda ne kadar verebilirsiniz?) “Para vermeyiz” diye cevap verdi. Yüzde 29 ayda 1-5 TL arası “Para veririm” derken, “5-10 TL arası veririm” diyenler yüzde 17, “10 TL üstü veririm” diyenler ise yüzde 14 oldu.
YÜZDE 40 BİLGİYE PARA ÖDEMEK İSTEMİYOR
Bu kadar yönlendirmeli bir ankete yüzde 40’ın “Para vermem” demesi bence normal şartlarda böylesi bir basına para vereceklerin oranını yüzde 20’lere kadar düşürür gibi geliyor bana. Bu kesinlikle hiçbir bilimsel veriye dayanmayan, 20 yıllık online yayın tecrübesinin getirdiği bir ‘his’...
Peki dünyada bu iş nasıl ve nerelerde dönüyor? Bu konuda ortaya ciddi bir örnek çıktı geçtiğimiz günlerde yabancı basına da yansıdı: Blendle isimli bir hizmet, yazı başı birkaç sent aldığı reklamsız haberleri halkın beğenisine sunmaya başladı. Blendle 2014 yılında Hollanda’da hayata geçirilmiş. Ardından 2015 yılında Almanya ve 2016 Mart ayından itibaren de ABD’de hizmet vermeye başlamış.
25 BİN TAKİPÇİYE HİZMET VERİYOR
Şu anda sadece davet üzerine insanların gidip kullanabildiği, 25 bin kişilik hizmet gibi duruyor. Sisteme üye olunca size en başta 2.5 dolarlık bir kredi veriliyor ilk haber seçimlerinizi yapabilmeniz için. Her seferinde sisteme isterseniz kredi kartı isterseniz PayPal üstünden (Türkiye için mümkün değil artık biliyorsunuz) para yüklemeniz mümkün. Haber seçimleri, değişik kaynaklar üstünden gelen haberlerin önünüze yığılmasıyla yapılıyor. Elbette okurların çok okuduğu ya da Blendle çalışanlarının sizler için seçtiği haberlerden de yürüyor.
HABER NASIL FİYATLANIR?
Üstünde bulunan kaynaklar şu anda The New York Times, The Wall Street Journal, The Washington Post, Bloomberg Businessweek, The Economist, Fortune ve Time gibi dünya çapında ses getiren yayınlardan oluşuyor.
Haber fiyatlandırmaları 9 ila 59 sent seviyesinde oluşuyor. Fiyatların büyük bir bölümü 19-49 sent civarında oluşuyor. İşin ilginç tarafı, eğer haberi beğenmediyseniz paranızı geri isteyebileceğiniz bir linkten paranızı hemen o anda geri alabiliyorsunuz. Ancak beğenmeme sebebinizi söylemeniz lazım... Bu para bu habere çok, haber çok kısa, haber çok uzun, ben bilmeden geldim gibi parayı geri isteme seçenekleri sunuluyor sizlere. Bu yüzden de habere gelmeniz için haber yemlemesi (click bait) yapanlar cezasını buluyor.
Sistemin kurucusu Alexander Klöpping, sistemi haberciliğin Netflix, iTunes ve Spotify’ı olarak tanımlıyor. Olayın en güzel tarafı, sizden düzenli bir para çekilmiyor. Ne okuyorsanız, ne kadar okuyorsanız onun parasını veriyorsunuz. Daha ne olsun... Bu ilk kez denenmiyor elbette. Daha önce tüm ABD gazetelerini aylık 7 dolara alabildiğimiz sistemler mevcuttu. Ama yürümedi ve 2015 yılında üç yıllık bir tecrübenin ardından kapandılar.
TÜRKİYE’DE İŞ YAPAR MI?
Gelelim işin Türkiye analiz kısmına... Türkiye’de bu iş çalışır mı, çalışmaz mı sorusu çok önemli. Şu andaki haliyle kimsenin habere para verebileceğini düşünmüyorum. Oraya parayla konan haberlerin çalınıp “Gel vatandaş parayla okuma bizden beleş oku” şeklinde satılmayacağının garantisini veremiyorum. Haberleri satın alanların sudan sebeplerle parasının tamamını her seferinde geri istemeyeceğinin garantisini veremiyorum.
Bu ülkede gazete satışları bu kadar düşmüşken online gazete satılır mı?.. Zannetmiyorum. Önce iyi ve doğru haber, içinden seks geçmeyen haber, click bait yapmayan haberlerle de basın olabileceğini insanlara gösterebilmemiz lazım. Önce son 15 senedir yatırım yapılmayan haberciliğe, gazeteci yetiştirmeye tekrar yatırım yapılmasını sağlamak lazım.
Şu anda kimse ne gazeteye inanıyor ne de gazeteciliğe. Bu fasit çemberi kırmaya oradan başlamak lazım...