YAZARLAR

26 yıllık 'Şırnak kafası' devleti sıfırdan kuracak!

1990'da "güvenlik ili" yapılmıştı Şırnak. 2010'dan bu yana "Kürt Sorunu"nda çözümsüzlük duvarına çarptıkça Şırnak ve Hakkari'nin ilçe, Yüksekova ve Cizre'nin il olması gündeme geliyor. Hâlâ anlamadınız mı sorun askeri ve idari tedbirlerle çözülemeyecek kadar büyük.

Attığı tweetle durumu muhteşem anlatmış bir Silopili:

"Mardinli olarak doğduk,

Şırnaklı olarak büyüdük,

Cizreli olarak öleceğiz..."

Öyle ya, Silopi 1990'a kadar Mardin'e bağlı bir ilçeydi. Şırnak da Hakkari'ye bağlı bir ilçeyken "Kürt Sorunu"nun çözümü için dahiyane bir buluşla "güvenlik ili" yapıldı! Silopi de Şırnak'ın ilçesi oldu.

Cizre de Mardin'in ilçesiydi, il olan Şırnak'a bağlandı.

Şimdi de Meclis'e gelen bir torba yasa tasarısıyla Şırnak ve Hakkari'nin il olmaktan çıkartılması, adlarının Nuh ve Çölemerik olarak değiştirilmesi, yerlerine de Cizre ve Yüksekova'nın il olması öngörülüyor.

Bir "güvenlik devleti" olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin "Kürt Sorunu"nun çözümünde yapabildiği en hızlı, en kalıcı hamle illeri ilçe, ilçeleri il yapma kararlılığı!

1990'a kadar Silopi'de doğanlar "Mardinliyim" diyordu. 1990'dan sonra "Şırnaklıyım" demeye başlamışlardı. Yasanın kabul edilmesinden sonra Silopi'de doğanlar da "Cizreliyim" diyecek.

Görüldüğü gibi "Kürt Sorunu"nu çözmek bu kadar kolay!

İlleri ilçe, ilçeleri il yaptın mı al sana "sıfır sorun".

Gerçekten öyle mi?

1990'DAN BU YANA AYNI YÖNTEM

1984'ün Ağustos'unda başlayan silahlı PKK eylemleri giderek yayılıyordu bölgede. Yavaş yavaş kitle desteği de başlamıştı. Özellikle Cizre örgüte ilk kitlesel desteği veren; kadınların, gençlerin, hatta çocukların katılımıyla ilk kitlesel eylemlerin yapıldığı yerleşimlerin başında geliyordu.

Yıl 1990. İktidarda ANAP var. turgut Özal daha yeni Cumhurbaşkanı olmuş. Başbakan da Özal'ın "atadığı" Yıldırım Akbulut.

Sakın bugünle karıştırıp "Şimdi de öyle" demeyin!

Milli Güvenlik Kurulu'nda bir "tavsiye kararı" alınıyor; "Güvenlik nedeniyle Şırnak'ın il yapılması..."

ANAP Hükümeti Şırnak'ın yanına Batman'ı da ekleyerek iki yeni il yapılmasına ilişkin yasa tasarısını TBMM'ye getiriyor 1990'ın Mayıs'ında.

Dönemin İçişleri Bakanı TBMM'de yasayı savunuyor:

"Şırnak ilçesi, emniyet ve asayiş bakımından önem arzeden, ekonomik ve sosyal yönden problemli olan ve coğrafi şartları kamu hizmetlerinin yürütülmesini aksattığı bir bölgede bulunmakta idi. Konum itibariyle de bu bölgenin merkezindedir ve gelişmeye elverişli durumdadır. Bu potansiyelin değerlendirilmesi, kamu hizmetlerinin çevreye daha süratli intikali, etkin ve verimli olarak götürülmesi, ekonomik ve sosyal gelişmenin uygun bir yola kanalize edilmesi; nihayet, güvenlik kuvvetlerinin bölgedeki etkinliğinin daha da arttırılarak, emniyet ve asayişin tam olarak sağlanması gayesine matuf olarak bu iki merkezimizin il haline getirilmesi için kanun tasarısı gündeme getirilmiştir."

Oysa Şırnak'ın il olmasıyla ilgili yasa tasarısı TBMM Plan Bütçe Komisyonu'na geldiğinde SHP Milletvekili Hüsnü Okçuoğlu bütün bu "ekonomik ve sosyal gelişme" sosuyla gizlenmiş niyetin gerçek yüzünü açıklıyordu:

"Siz Şırnak'ı toplumun ihtiyacını, insanların sağlığa, idari yapıya, yargıya olan ihtiyacının karşılanması için il yapmıyorsunuz. Bir güvenlik ili yapıyorsunuz. Buranın il olmaya uygun hiçbir altyapısı yok. Bunun için bütçe de ayrılmıyor. Sadece güvenlik ile ilgili birimler oluşturacaksınız Şırnak'ta."

TBMM Genel Kurulu'nda yapılan görüşmede de SHP'li Ali Topuz, ANAP Hükümetinin Batmanla birlikte Şırnak'ı il yapmasındaki gerçek niyetini bir kez daha deşifre ediyordu:

"Sizin esas gerekçeniz bölgenin asayişiyle ilgilidir. Bunu niye açıkça söylemiyorsunuz. Bu iki ilçenin il olmasının arkasında yatan gerekçe Milli Güvenlik Kurulu'nun önerisidir. Şırnak ve Batman'ı il yaptığınız zaman Güneydoğu Anadolu'da meydana gelecek olumsuzlukları önleyebileceğinizi zannediyorsunuz."

ŞIRNAK'TA BİR KATLİAMIN GERÇEKLERİ

Ali Topuz'un öngörüsü kaçınılmaz olarak doğru çıkıyor. Bölgede "meydana gelebilecek olumsuzlukların önlenmesi" bir yana korkunç olaylar yaşanıyor Şırnak'ın Batman'la birlikte il yapılmasının sonrasında; kent merkezi yakılıp yıkılıyor, köyler boşaltılıyor, faili meçhul cinayetler, gözaltına kayıplar hızla artıyor, Newroz kutlamalarında katliam yapılıyor.

Daha il olmasının ikinci yılında, 1992 Ağustos'unda Şırnak kent merkezi "PKK 1000-1500 kişiyle saldırdı" yalanıyla yakılıp yıkıldı. Öldürülen sivillerin sayısı bugün bile kesin olarak bilinmiyor.

Operasyonlar, sokağa çıkma yasakları bitince ortada "saldırdı" denilen "binlerce" PKK'liden tek bir iz bile bulunamamıştı. Gösterilen bir miktar Kalaşnikof silah kalmıştı geriye.

Günlerce gazetecilerin kente girmesi yasaklandı, sonrasında girebilenler de ancak güvenlik güçlerinin denetiminde, belli kişilerle görüşme koşullarında bilgiye ulaşmaya çalıştılar.

1992 Ağustos'unda Şırnak'ta yaşananlarla ilgili olarak dönemin Şırnak Valisi Mustafa Malay'ın, T24'ten Hazal Özvarış'ın sorularına Aralık 2013'te verdiği yanıtlar adeta bir itiraf niteliğindedir:

"Soru: Ölenlerin sayısı 54'e mi daha yakın, 116'ya mı? Elinizde bir veri var mı?

Yanıt: Onu şu anda söylemek mümkün değil. Ama hem polisimiz, hem askerimiz şehit oldu, hem de teröristler öldü. Halkı da çok perişan ettiler. O konuda ben daha çok askeriyeyi sorumlu buluyorum. Çünkü asker geliyordu, vatandaşların bütün işyerini, şunları bunları perişan edip gidiyordu. Bir de yaşlı yaşsız insanlar öldürüldüler. Askerler de çok kişiyi öldürdü maalesef.

Soru: Askerler, içlerinde sivillerin olup olmadığını gözetmeden mi evlere ateş açtı?

Yanıt: Tabii, sivil midir, değil midir hiç bakmadan... Maalesef askeriyenin de sıkıntısı oldu burada. Yaşlı insanları öldürdüler, çocukları öldürdüler. Ben onlarda da suç buluyorum. Çok konuştum onlarla da, biraz aramız açıldı. 'Niye gelip bunları öldürüyorsunuz, gidin teröristleri öldürün' dedim. Terörist dururken bu sakat insanları, çocukları niye öldüreceksin?"

1992'de yaşananların bu iç yüzüne bakıp, sakın "bugün olanlara ne kadar benziyor" demeyin!

'ŞIRNAK KAFASI' HİÇ DEĞİŞMİYOR

Geliyoruz 2010'a. AKP tek başına iktidarda. Başbakan Erdoğan "Yeni Türkiye", "İleri Demokrasi" diye toplumun önüne "yalancı dolmaları" sıralıyor.

Ama aslında iktidarda yine "eski kafa" var.

1990'larda Şırnak'ı il yaparak "Milli Güvenlik" ve "Kamu Düzeni" sağlayacaklarını sananlar, aradan geçen 20 yıla, yaşanan o kadar deneyime, bunca can ve kaynak kaybına karşın yine benzer bir *nafile macera"nın peşine düşmüştü.

2010'da yani bundan tam altı yıl önce AKP karşımıza ANAP'ın "Şırnak-Batman Modeli"ni 20 yıl sonra bu kez "Cizre-Yüksekova Modeli" olarak çıkartıyordu:

"Hükümet, son dönemde terör merkezli sokak eylemlerinin en çok yaşadığı Yüksekova ve Cizre'yi il yapmaya hazırlanıyor. Bu amaçla, İçişleri Bakanlığı'ndaki yasal hazırlıkların son aşamaya geldiği öğrenildi. Bakanlığın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatını beklediği, bu talimat sonrasında ilgili düzenlemeleri Bakanlar Kurulu'nda görüşülmek üzere Başbakanlık'a göndereceği kaydedildi. Kararın Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında da ele alındığı, Genelkurmay Başkanlığı'nın da olumlu görüş bildirdiği öğrenildi. (Tolga Şardan / Milliyet / 22 Aralık 2010)

Şardan'ın haberine göre, bugüne kadar geçen sürede özellikle "terör örgütü PKK ve bağlantılı grupların" Yüksekova ve Cizre'de gerçekleştirdiği sokak hareketleri kamuoyunda büyük yankı uyandırmış, geniş bir yelpazede alınan tüm önlemlere karşın her iki ilçedeki örgüt yapısının tam olarak çözülememesi ve örgüt faaliyetlerinin halktan da destek görmesi dikkat çekmiş. Genelkurmay Başkanlığı konuya olumlu bakıyormuş, İçişleri Bakanlığı da her iki ilçenin il yapılması için yasal çalışma başlatmış.

Ancak ne olduysa, bu girişim sessizce rafa kaldırıldı 2010'da. Hatta buna sevinen de olmuştu "Nihayet Kürt meselesinin ilçeleri il yaparak çözümlenmeyeceğini anladılar" diye.

Meğer yanılmışız.

DAVUTOĞLU: CİZRE-YÜKSEKOVA İL OLUYOR

2016 yılına; 1990'la, 2010'la kıyaslanmayacak kadar büyük bir çatışmayla, kan revan içinde girdi Türkiye.

Tarih 18 Ocak 2016. Başbakan Davutoğlu Londra'ya giderken beraberindeki gazetecilere bölgede süren operasyonlar sonrası alınacak önlemleri anlatıyor.

İşte size Davutoğlu'nun en "sıkı" önlemi:

"İdari bazı tasarruflarımız olabilir. Şırnak'ta Cizre'nin, Hakkari'de Yüksekova'nın il merkezi haline dönüşmesi gibi. Dokuları buna çok uygun. Bu anlamda Yüksekova havaalanı ve şehrin yayılması da dahil olmak üzere bunları da çalışıyoruz, idari yapı itibariyle. Şırnak çok dar bir konumda. Halbuki Cizre çok geniş bir alan. Hakkari'nin genişlemesi zor, Yüksekova genişliyor fakat il yapılanmasına dönüşmediği için de bir güvenlik ya da hizmet altyapısı olmuyor."

Sanıyorsunuz ki, yaşanılanlardan ders çıkarılır, sorun doğru saptanır, ona göre çözüm yolları aranır.

Ne gezer. 2010 yılında Erdoğan Başbakanken "Kürt Sorunu"nun çözümü için "askeri yöntem" dışında akla gelen idari çözüm Cizre ve Yüksekova'yı il yapmaktı. 2016 Ocak'ında Davutoğlu Başbakanken akla gelen "idari önlem" Cizre ve Yüksekova'yı il yapmak oluyordu.

Aradan yedi ay geçti, Başbakan Binali Yıldırım ve onun hükümetinin aklına gelen de Cizre ve Yüksekova'yı il yapmak. Şu anda bir torba yasa tasarısı içinde yer alan değişikliğe göre Hakkari ve Şırnak ilçe olacak, Cizre ve Yüksekova'da il olacak.

15 YIL SÜREN OHAL

"Gittikçe batmak" diye buna denir.

Türkiye'de ilk kez 1987 Temmuz'unda sekiz ilde Olağanüstü Hal ilan edildi.

1990'da Şırnak ve Batman il yapılır yapılmaz bu iki kent de OHAL kapsamına alındı.

Bölgede OHAL tam 46 kez uzatıldı, 15 yıl sürdü.

AKP 2002 Kasım'ında iktidara geldiğinde sadece Diyarbakır ve Şırnak illerinde OHAL vardı ve 30 Temmuz 2002'de dört aylığına son kez uzatılmıştı. Yani AKP'nin iktidara gelmesinin birinci ayı dolduğunda Türkiye'de OHAL uygulanan kent kalmamıştı.

Hatta AKP bu durumu seçim sloganı olarak kullanmıştı üzerinde "OHAL bitti, baskılar kalktı, köyümde özgürce yaşıyorum" yazan dev afişlerle.

Gerçi Kürt kentlerinde "ilan edilmemiş bir OHAL" vardı neredeyse bir yıla yakın süredir. Şu anda ise ilk kez olarak tüm Türkiye'de Olağanüstü Hal uygulanıyor.

Hâlâ AKP bütün bu yaşanan çatışmalı, kanlı, yıkımlı sürece karşı "çözüm" olarak Hakkari ve Şırnak'ı ilçe, Yüksekova ve Cizre'yi il yapmak peşinde.

Bir de Hakkari'nin adı "Çölemerik", Şırnak'ın adı "Nuh" olarak değiştirilecekmiş.

Bu aslında bir güç gösterisi o kentlerde yaşayan yurttaşlara karşı. Bütün bu değişiklikleri yaparken de tek bir yurttaşın görüşünü alma ihtiyacı hissetmiyor. Aynen geçmişteki gibi "Ben devletim yaparım" anlayışı var.

Ama kabul edelim ki yine de bir "ilerleme" var. 1990'da Şırnak'ı önce il yaptılar, sonra yakıp yıktılar. 2016'da ise Yüksekova ve Cizre'nin yarısından fazlası yakılıp yıkıldı, şimdi il yapıyorlar.

Ancak bu kadar "ilerleme" yetmez. Karşımızda olan sorun ne askeri ne de idari tedbirlerle önlenemeyecek kadar büyük.

15 Temmuz başarısız askeri darbe girişiminden sonra önceki gün "Devleti sıfırdan kuracağız" diyordu Cumhurbaşkanı Erdoğan.

Bir ilçeyi "güvenlik ili" yaparak sorunu çözeceğini sanan 26 yıl önceki "Şırnak kafası"yla "sıfırdan kurulacak devlet" olsa olsa "eski devlet" olur ancak!