YAZARLAR

Hüzünlü direniş

Bir avuç alternatif yayın organı, zulmü yaşandığı yerden, doğrudan bildiren muhabirlerinin tutuklanışına, sitelerin kapatılışına inat devam ediyor hakikat arayışına. Şükür bu deliliğe baş koymuş insanlar var her koldan. Dünya onların yüzü suyu hürmetine dönüyor. Gazete Duvar da onlardan biri.

Sözün zor zamanları. Yeri geliyor, betonun arasından inatçı bir ot bitiyor da, hakikatin çıkabileceği delik bulabilmek, daha doğrusu o deliği tırnaklarınla kazıp korumak büyük mücadele. Eskiden aynı manşetle çıkmak yayın yönetmenleri için kovulma sebebiydi. Artık bir örnek manşetler, gazetecilik sayılıyor. Bu çembere dahil olmazsan, işin zor. Halen 77 gazeteci hapiste. Bu gazetecilerden 42’si 15 Temmuz darbe girişimi soruşturmasından tutuklu. ‘Gazetecilik suç değildir’ sloganı altında davalarla boğuşan Özgür Gündem’le dayanışmak için başlatılan girişim, giderek daha geniş bir halkayı kapsar oldu. Akademisyenler, barış bildirisine attıkları imza nedeniyle işlerinden ediliyor. Her bir göz dağı tutuklaması barış nöbetleriyle verilen yeni mücadele zeminleri yaratıyor.

AKLA ZİYAN KOŞULLARA OHAL TESCİLİ

Kürt halkına yönelik aylardır sürmekte olan abluka ve katliam çemberinde başta yaşama hakkı olmak üzere, temel insan hakları ve ifade özgürlüğü için verilen mücadelede artık 15 Temmuz darbe girişimi miladımız var. 244 insanın hayatına mal olan, ordu başta olmak üzere emniyet ve yargı içindeki darbe yanlısı oluşumu bir kez daha ifşa eden o günden bu yana olağanüstü hal adı altında nicedir yaşadığımız akla ziyan koşulları günlük hayat sıradanlığı olarak tescil eden bir ortamı soluyoruz.

Darbe karşıtı olmayı kanıtlama zorunluluğunu zul sayarak, demokrasi şöleni manzaralarına bakıyorum ne zamandır. Öyle şairin dediği gibi tepeden aziz İstanbul’a bakar gibi de değil, tenimde soluyarak bakıyorum. Ben bu yazıyı yazarken mitingde yine idam cezası nidaları atılıyordu. Ve Cuma akşamıyla demokrasi aşıkları vapurlarla geldikleri Kınalı Ada’da yeni Türkiye kokteylini yakından tatma fırsatı sunmuştu bana. "Ya Allah bismillah Allahu ekber" haykırışları, mehter marşına, mehter marşı, onuncu yıl marşına, onuncu yıl marşı,  İstiklal Marşı'na akarken, çoğunluğu Ermeni olan ada sakinleri 6-7 Eylül travmasını yeniden yaşadı gece boyu. Diyeceksiniz ki kımıl Ermeni toplumunun travmasından ne olacak. Zaten burada mevzu bahis hasbelkader yaşamakta olan birkaç bin Ermeni değil. Ermeni’nin kavramsal olarak devlet siyaseti açısından taşıdığı simgesel ağırlık. Yok etmenin dayanılmaz ağırlığı.

HAZIR ORTAM MÜSAİTKEN...

Ermeni, devlet eliyle işlenmiş resmi Türk kimliğinin anti-kurucu unsurudur. Hükümetler, rejimler değişir, resmi Türk tanımı içerisindeki dinî, millî öğelere yeni doz ayarları yapılır ama Ermeni’nin bu yapının anti temel taşı olma gerçeği değişmez. O kadar ki iş sonunda Osmanlı Ocakları’nın ‘Fetullah Gülen öz be öz Ermeni'dir’ açıklamasına kadar vardı. Yaşadık. Böylece bütün taşlar yerine oturdu. Tabii ya, kambersiz düğün mü olurdu. Seyreyledim dünyayı.

Muhbirlik müessesesinin bir kez daha altın çağını yaşadığı bu günlerde, eski ittifaklar yerini intikam mekanizmalarına bırakmış. Ne hikmetse, bugün FETÖ/PDY gibi havalı bir kısaltmaya kavuşan yapının hangi şartlar altında bu kadar palazlandığı tartışılmaya dahi gerek görülmüyor. Ve elbette hazır ortam müsaitken, muhalif her kesim baskı ve zulümden payını alıyor. Demokrasiyse cezasızlık silsileleri ile katmerlenmiş nice faili meçhul, suikast, köy boşaltma, yakmaya damgasını vurmuş isimlerin gövde gösterisi eşliğinde yaşanıyor.

HAKİKAT ARAYIŞINA İNATLA DEVAM

Sözün zor zamanları. Bir avuç alternatif yayın organı, zulmü yaşandığı yerden, doğrudan bildiren muhabirlerinin tutuklanışına, sitelerin kapatılışına inat devam ediyor hakikat arayışına. Onca kıstırılmışlık içerisinde bir şeylere başlamaksa deli işidir elbet. Şükür bu deliliğe baş koymuş insanlar var her koldan. Dünya onların yüzü suyu hürmetine dönüyor. Gazete Duvar da onlardan biri.

Duvara çarpıp durduğumuz zamanlarda, kendi küçük ifade alanımızı yaratmaya çalıştığımız şu duvar gazetelerini hatırlamak ince bir tebessüm sebebidir. İnce tebessümlerse hem muzır hem kederlidir.

Akıl sağlığını korumanın en büyük faaliyete döndüğü bir zamanda o ince tebessümü bir ömür taşıyan, hüzünlü umutları, umutlu hüzünleri söyleyen Turgut Uyar’ı yâd etmenin, ondan güç devşirmenin vaktidir.

İşte suyumuzu kestiler ama masamda yine bir çiçek

bir çiçeğin akşamı elbet bir çiçeğe benzeyecek

nasıl güzel nasıl diri bir çiçek

dipdiri adamlardan biri bir çiçek

evet ben son ve kesin umuduyum bir paket cıgaranın

bir köhne câmekanda sararmış alıp içmemi bekleyecek

sonsuz bir camekânda

başlangıçsız bir çiçek

alırım seni tüttürürüm bir gün güzel tütün

söyle kim var bunu benden daha iyi bilecek

ey kalın duman gün senindir

kim var senden daha doğru tütecek

nerden baksan bir bütün hüznümüz

nerden baksan sonunda o diri çiçek

Hüzünlü direniştir kimimizin hayatı. ‘Hiçbir şeye değmez’ noktasında tükenmeden, yeniden yeniden söylemek gerek sözü. Bazı duvarlar işte hakikati söyler. Duvarımız iyi gelsin hepimize, güç versin tekmil yalanların tuğlalarını sökmeye.


Karin Karakaşlı Kimdir?

1972’de İstanbul’da doğdu. Boğaziçi Üniversitesi Mütercim Tercümanlık Bölümü’nün ardından Yeditepe Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nde Yüksek Lisans eğitimini tamamladı. 1998’de öykü dalında Varlık dergisinin Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülü’nü kazandı. Karakaşlı’nın eserleri şunlardır: Başka Dillerin Şarkısı (Öykü, Varlık Yay., 1999; Doğan Kitap, 2011) , Can Kırıkları (Öykü, Doğan Kitap, 2002), Müsait Bir Yerde İnebilir Miyim? (Roman, Doğan Kitap, 2005), Ay Denizle Buluşunca (Gençlik Romanı, Günışığı Kitaplığı, 2008), Cumba (Deneme, Doğan Kitap, 2009), Türkiye’de Ermeniler: Cemaat, Birey, Yurttaş (İnceleme, Günay Göksu Özdoğan, Füsun Üstel ve Ferhat Kentel ile, Bilgi Üniversitesi Yay., 2009), Benim Gönlüm Gümüş (Şiir, Aras Yayıncılık, 2009), Gece Güneşi (Çocuk Kitabı, Günışığı Kitaplığı, 2011), Her Kimsen Sana (Şiir, Aras Yayıncılık, 2012), Dört Kozalak (Gençlik Romanı, Günışığı Kitaplığı, 2014), Yetersiz Bakiye (Öykü, Can Yayınları, 2015), İrtifa Kaybı (Şiir, Aras Yayıncılık, 2016), Asiye Kabahat’ten Şarkılar Dinlediniz (Anlatı, Can Yayınları, 2016). Karakaşlı halen Kültür Servisi, Gazete Duvar siteleri ve Agos gazetesinde yazmaktadır.