Yasin Çetin: Kapak, kitabın görünürlüğünde düşünüldüğü kadar etkili değil

Tasarımcı Yasin Çetin'le kapak tasarımını, tasarımın sanatla ilişkisini ve beslendiği kaynakları konuştuk. Çetin, “Elimden geldiğince iyi tasarımlar yapmaya çalışıyorum, hatta mümkünse yayınevinin algısını, beğenisini de değiştirmeye, ilerletmeye çabalıyorum” dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Ortaokuldan bu yana görsel tasarımın çeşitli dallarına merak salan; logolar, film afişleri, karikatürler, çizimler yapmaya başlayan Yasin Çetin, kurcalayarak Photoshop’u öğrenir. Kolajlar ve grafik tasarımlar yapıp, blog sayfalarında paylaşan Çetin, sonraki zamanlarda gazete ve ajanslarda çalışır.

2012 yılında A. Ali Ural’ın 'Fener Bekçisinin Rüyaları' kitabının kapağını yaparak Şule Yayınları’nda çalışmaya başlar. 2018 yılına kadar aynı yayınevinde tasarım yapar. Kitap kapağı tasarlamayı da orada öğrenir. “Kendi işimi yapma hevesiyle “Bazen Defter” markasını kurdum” diyen, iki yıldır da evden çalışarak kapak tasarımları yapan Çetin ile bir araya geldik ve tasarım sürecini nasıl yürüttüğünü konuştuk.

Her kitap tasarım süreci bir yolculuktur da aslında… Nasıl gelişiyor süreç? Bu süreçte değişen ve dönüşen şey ne oluyor?

Her yayıneviyle farklı bir süreç işliyor. Her yayınevinin karar verme mekanizması farklı. Her yayınevinin beklentisi, beğenisi, algısı farklı. Ben genelde bu farklılıklara takılmadan kitap ismine yoğunlaşıyorum. Yazar, kitaba neden bu ismi vermiştir? Bu soruya makul bir cevap bulunca işe başlıyorum. Genelde yarım yamalak bir fikirle görsel aramaya başlıyorum, görsel ararken diğer iki fikir de gelişmiş oluyor. Bir kitaba farklı fikir ve hissiyatla üç kapak yapıyorum. Bunlardan birini yazar, birini yayınevi birini de kendim için yapıyorum.

'TASARIMCI SANAT ESERİNDEN BESLENDİĞİ ÖLÇÜDE İYİ İŞLER ÜRETEBİLİR'

Tasarım, özü itibariyle görsel sanatların bütün öğelerinin de bir sonucu nihayetinde… Özellikle resim, fotoğraf ve grafik bu ilişkinin en gözdeleri… Sanat geçmişi ve tasarımcı arasındaki bağlamı nasıl yorumluyorsunuz? Gelenek ve sanat anlayışı tasarımcıya nasıl katkı sağlıyor?

Tasarımcı, sanat eserine ilgi duyduğu ve ondan beslendiği ölçüde iyi işler üretebilir bence. Sanat görgüsü, tasarımı yapılacak konuya yaklaşımımızı çeşitlendirir. Tasarımcı, sanat eserinden faydalandığı gibi o eserin üretim sürecinden de faydalanır. Bazen kapak tasarımı üretimi bir heykeltıraş mantığıyla fazlalıkları çıkartarak gelişirken bazen bir tuvali doldurmak gibi gelebilir.

İmge, denilen olgu, çağa ve o çağın insanlarına göre yeni yeni anlamlar kazanabiliyor. Siz, dünyadaki yeni gelişmeler ve yerli okur nezdinde bu hususu nasıl açıklıyorsunuz? Bir fikir somut bir tasarıya bürünürken, dönemsel kriterleriniz oluyor mu?

Elbette. Mesela evlilik-ilişki ile alakalı bir kapak hazırlarken yayınevinin, yazarın, kitabın hedef kitlesine göre tek taş yüzük de kullanılabilir, bir komodin de, iki bardak çay da… Konuya göre kullanılacak imgeleri çoğu zaman en uzak noktadan seçmeye çalışıyorum. İlk akla gelenleri bir kenara ayırıp konuyla alakalı son akla gelecek olan imgeye şans veriyorum. Bu zorlama, hem biricik bir tasarım ortaya çıkmasına yardımcı oluyor hem de yazarın kitabını daha çok benimsemesine yol açıyor. (Yazarlarla pek görüşmüyorum ama öyle hissediyorum.)

Bir tasarımcı nelerden beslenir? Zihninizi diri tutan, beslendiğiniz kaynaklar nelerdir?

Neredeyse her şeyden beslenir. Yediği çikolatanın kabından, izlediği filmden, gördüğü reklamdan, bir şiirden… İlgilendiğim her şey yaptığım iş için bir kaynak oluyor. Severek yaptığım bir iş olduğu için onunla ilgili olan her şeyi tüketiyorum. İnstagram’a, Youtube'a, Netflix’e girdiğimde, bir mağazaya gittiğimde, bir kafeye oturduğumda mutlaka işimle alakalı olan şeylere dikkat kesilirim. Refleks oldu artık.

'KAPAK, DÜŞÜNÜLDÜĞÜ KADAR ETKİLİ DEĞİL'

Gerek yayınevi, gerekse de yazar açısından bakıldığında, kitabın “görünürlüğü”yle ilgili temel değerlendirmelerden biri de o kitabın kapağıdır. Bu durum size nasıl bir sorumluluk yüklüyor?

Elimden geldiğince uygun, güzel, iyi tasarımlar yapmaya çalışıyorum. Hatta mümkünse yayınevinin algısını beğenisini de değiştirmeye, ilerletmeye çabalıyorum. Daha modern, daha minimalist tasarımlar deniyorum. Bunlar, konunun benimle alakalı kısmı ve bunlar için günde on iki saat çalışıyorum. Görünürlükten kasıt, satış ve bilinirlik ise o daha çok yayınevinin işi. Kapak, bence düşünüldüğü kadar etkili değil.

“Yaptığım şu kitap kapağı, kariyerimde dönük noktası oldu” dediğiniz bir çalışma var mı?

Birçok kitap var bu şekilde. “Vay be, demek bu şekilde de kapak yapılabiliyormuş”, ”Bundan sonra bu tarz objeleri de tasarımlarımda kullanayım”, ”Bu konumlandırma iyi oldu arada kullanırım” dediğim çalışmalar oldu. Kitap kapağı tasarlama işi iki aşamalı bir iş: Konuyu anlama, güzel bir şekilde başkalarına iletme. Konuyu anladıktan sonra başkalarına iletirken kullanabileceğin bir sürü görsel dil var. Bazı çalışmalar bu dilleri öğrenmemde çok faydalı oldu. Unutursam haksızlık olur diye sıralayamayacağım.

Günleriniz nasıl geçiyor? Hazırladığınız yeni çalışmalardan bahsetmek ister misiniz?

Günlerim epey yoğun. Usta bir yazarın kitaplarına seri tasarımlar hazırlıyorum, Bazen Defter için yeni ciltli defterler ve üçlüler yapıyorum, genel işlere devam ediyorum. Yunus’la oynuyorum, Nesibe’yle film izliyoruz. Beykoz’da bahçeden selamlar.