YAZARLAR

Yaratıcı konuşmak için yedi dakikamız var

Tarabya Kültür Akademisi'nin disiplinler üstü bir bakışla Goethe Enstitüsü ile birlikte düzenlediği 'Hızlı Açık Hava Buluşması', misafir ettiği uluslararası sanatçı ve aydınları yedişer dakikalık seanslarda Türkiye'den bir çok uzman ile buluşturdu. Programın Türkiye ve Almanya'dan isimleri 2021'de de buluşturacak içeriği adına yeni adaylar için son başvuru tarihi, 6 Aralık... 

Farklı dallardan sanatçıları İstanbul’da ağırlayan Tarabya Kültür Akademisi, geçen Perşembe günü iki seans halinde, disiplinler üstü ve uluslararası katılımla, bir ‘Hızlı Açık Hava Buluşması’-Open Air Speed Dating tertipledi.

Etkinliğe, Akademi’nin bu yılki katılımcılarından Isaac Chong Wai (Güzel sanatlar), Turgay Doğan (Sahne Sanatları), Masha Qrella (Müzik), Philip Lachenmann (Güzel Sanatlar), Zaza Rusadze (Sinema, Film), Christiane Schlötzer (Gazetecilik) ve Sencer Vardarman (Güzel Sanatlar) gibi isimler renk kattı. Düzenlenen ritmik görüşme takvimi ile benim de bu projelerin içeriğinden haberim oldu. Ancak hiç biri tamamlanıp görücüye çıkmadan, yapıt ve izleyici arasına girerek onların emeğini ziyan etmek ve sürprizlerini kaçırmak, şu an doğru olmaz.

2011’de, Almanya Federal Meclisi inisiyatifi ile kurulan akademinin yönetimi, Almanya Ankara Büyükelçiliği tarafından yürütülüyor. Girişimin küratörlük sorumluluğu ise Goethe Enstitüsü tarafından sağlanıyor.

Geçen yıl aynı tür bir beraberliği, teknede, bambaşka misafir sanatçı ve aydınlarla kamuya açan ve tanıştıran proje, kuruluşundan günümüze Alman Büyükelçisi’nin tarihi yazlık rezidansının bulunduğu arazide, projeleri üzerinde çalışan yaklaşık 100 kadar sanatçıyı desteklemiş olmasıyla biliniyor. Akademi’ye konuk sanatçılar arasında, yazar Lucy Fricke, besteci Cymin Samawathie ve çağdaş sanatçı Philip Lachenmann gibi isimler yer tutuyor.

Burslar, sanatsal üretim alanları yaratırken, aynı zamanda konuk sanatçıların Türkiye kültür-sanat çevreleriyle bağlantılar oluşturmasına hizmet ediyor. Programın hedefinde, Almanya ve Türkiye arasındaki kültürel etkileşim ve diyaloğun yoğunlaştırılarak geliştirilmesi ve iki ülkeden gelen sanatçıların meslekî öğrenim ve gelişimlerinin güçlendirmesi bulunuyor.

Almanya’da ikâmet eden ve çalışan, farklı dallardan sanatçıların dört ilâ sekiz aylık bir zaman dilimini İstanbul’daki akademide geçirmesi ile ortaya çıkan projenin başlıca hedefleri arasında, Almanya ve Türkiye arasındaki kültürel etkileşim ve diyaloğun yoğunlaştırılarak geliştirilmesi ve iki ülkeden gelen sanatçıların meslekî öğrenim ve gelişimlerinin güçlendirilmesi bulunuyor. 

 Proje, dünyayı etkileyen Covid-19 hastalığı sebebi ile katılımcı sayısını da kısıtlı olarak gündeme taşıyor. Hijyen kurallarına son derece sadık kalan çalışma, projeleriyle dikkat çeken farklı disiplinlerden insanların profesyonel ilişkilerini zenginleştirebilme adına da önemli bir kaynak yaratıyor.

Örneğin güzel sanatlar alanında bir proje üreten Philip Lachenmann, projesinde İstanbul'da farklı tarihsel köken ve anlamları içeren üç mimari yapının hem görselliği, hem de günümüzde edindiği konumu projesinin odağına taşıyor. Yine, Isaac Chong Wai'nin performans, grafik ve video sanatı ile heykel sanatını kesiştirdiği çok yönlü projesi, İstanbul'daki bir çok kültür ve sanat profesyoneliyle kurduğu yapıcı ilişkiyle de, şimdiden adından söz ettiriyor.

Bu projenin 2021-2022 ayağına çağrılar 6 Aralık 2020 tarihine kadar sürüyor. Gelecek bursiyerlerin belirlenmesi, bu açık çağrı kapsamında gerçekleşirken, Tarabya Kültür Akademisi'nin Almanya'da ikamet eden sanatçılara dönük alışılmış burslarının yanı sıra, bu sene ilk kez verilecek Türkiye Almanya Ortak üretim burslarına, henüz yüksek öğrenimini tamamlamamış öğrencilerin başvuruları ise kabul edilmiyor.

Projenin jüri ve danışma kurulu, yönetmen ve senarist Feo Aladağ (Başkan), Köln Ludwig Müzesi Müdürü Yılmaz Dziewior, İslâm bilimci ve gazeteci Rainer Herrmann, caz piyanisti ve besteci Julia Hülsmann ve Allianz Kültür Vakfı Genel Müdürü Esra Küçük'ten oluşurken, Jüri üyeleri de, Kültür Akademisi Danışma Kurulu tarafından belirleniyor. Bu projenin danışma kurulunu ise, Almanya Federal Meclisi temsilcileri, Almanya Federal Hükümeti'nin Kültür ve Medya politikalarından sorumlu Devlet Bakanı ve de Alman Dışişleri Bakanlığı ile, Goethe Enstitüsü temsilcileri oluşturuyor.

Geçen hafta ziyaret ettiğim ve metnin en başında andığım bu isimler, doğadan siyasete, mimariden müziğe, tiyatrodan kültür teorisi ile gazeteciliğe, bir çok alanda iki ülke arasındaki çok sesli, eleştirel ve yapıcı atmosfer için vazgeçilmez birer ifade ve teşhir kaynağı olarak, kayıtlara geçiyor. Tam da bu sebeple ilgili girişimin 2021 başvurularının Aralık'ta sona ereceğini buradan bir kez daha anımsatmakta büyük fayda görünüyor.