Yapılmayan miting için verilen cezaya AYM’den ihlal kararı ve tazminat

AYM, Newroz kutlamaları için hazırlık yapan Eğitim Sen yöneticilerine hapis cezası verilmesiyle ilgili yapılan başvuruda toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine hükmetti.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Eğitim Sen yöneticilerinin 2012 yılında Newroz kutlamalarına ilişkin hazırlıklar nedeniyle cezalandırılmasına ilişkin Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesi Resmi Gazete’de yayımlandı. Dönemin Eğitim Sen Genel Sekreteri Sakine Esen Yılmaz ve Mersin Şube Yönetim Kurulu üyesi Mahir Engin Çelik tarafından yapılan başvuruda, Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verildi.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu 12 Mart 2012 tarihinde, Türkiye genelinde yapılacak Newroz etkinliklerine örgüt olarak kitlesel katılımın sağlanmasına, etkinliklerin yapılacağı illerde hazırlık komitelerinde yer alınmasına, etkinliklerin yapılamayacağı illerde ise bağlı sendika şubelerinin örgütlülük durumlarına göre kendilerinin belirleyecekleri etkinlikleri organize etmelerine dair karar almış ve bu karar, Sendika Genel Merkezince tüm şubelere duyurulmuştu.

Mersin İl Emniyet Müdürlüğü mitinge ilişkin davet niteliğindeki afiş ve el ilanlarının toplatılarak ele geçirilecek suç unsurlarına el konulmasına karar verilmesini Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nden talep etmiş ve bu talep mahkeme tarafından kabul edilmişti.

ÇAĞRI YAPTIRILMADI

Sakine Esen Yılmaz 19 Mart 2012 tarihinde kendisine eşlik eden diğer başvurucu Mahir Engin Çelik ile birlikte Mersin Emek ve Demokrasi Platformu tarafından Mersin Gazeteciler Cemiyetinde gerçekleştirilen basın açıklamasına katılmış, newroz kutlamasının daha önce belirlendiği şekilde 20 Mart 2012 tarihinde gerçekleştirilebileceğini belirtmişlerdi. Sendikacılar davetiye niteliğindeki bildirileri dağıtma hazırlığı içerisindeyken güvenlik görevlileri tarafından gözaltına alınmıştı. Miting de yasaklanmıştı.

Dağıtılması engellenen bildiri "Biji Newroz, Yaşasın Newroz, Newroz'a Davet, Bazen yüreklerdeki ağıt, bazen de dağlarda yankılanan özgürlük türküsüdür Newroz, yayılır zindanlardan alanlara, bir anda milyonlar tek yürek olur, dirençle parçalar köleliğin zincirlerini, bizler ki eğmedik boynumuzu, zalim Dehak'ın zulmüne direndik, bu gün de direniyoruz, direneceğiz... Özgürlüğe, barışa ve halkların kardeşliğine dair büyüterek umutlarımızı, Newroz Özgürlüktür! Newroz Barıştır! Newroz ortak vatanda özgür ve eşit yaşamanın adıdır." şeklindeydi.

3 YIL 4 AY HAPİS CEZASI

Sendikacılar hakkında söz konusu bildirileri dağıtmaları nedeniyle halkı kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne kışkırtma suçundan kamu davası açılmıştı.

20. Mersin 7. Asliye Ceza Mahkemesince görülen dava sonucunda başvurucular suçlu bulunarak her biri 3 yıl 4 ay hapis cezasına mahkûm edilmişti.

Başvurucular AYM’ye yaptıkları başvuruda, 19 Mart 2012 tarihli basın açıklamasına katıldıklarında yalnızca İçişleri Bakanlığı Genelgesi'nden haberdar olduklarını, Mersin Valiliğinin yasaklama kararından haberdar olmadıklarını ifade etmiş, ayrıca ilgili Genelge ve Valilik yasaklama kararının da hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştü.

Başvuru ve iddianın açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığına dikkat çekilen AYM kararında dağıtılan el ilanları nedeniyle halkı kanuna aykırı toplantıya kışkırtma suçundan hapis cezasına hükmedilmesinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yönelik bir müdahale olduğu belirtildi.

“Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, demokratik toplumun en temel değerleri arasında yer almakta olup bireylerin ortak fikirlerini birlikte savunmak ve başkalarına duyurmak için bir araya gelebilme imkânını korumayı amaçlamaktadır. Kolektif bir şekilde kullanılan ve düşüncelerini ifade etmek isteyen kişilere şiddeti dışlayan yöntemlerle düşüncelerini açıklama imkânı veren bu hak çoğulcu demokrasilerin gelişmesinde zorunlu olan farklı düşüncelerin ortaya çıkması, korunması ve yayılmasını güvence altına almaktadır” denilen kararda toplantı hakkının amacının, şiddete başvurmayan ve fikirlerini barışçıl bir şekilde ortaya koyan bireylerin haklarının korunması olduğu belirtildi.

Kararda, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan bir müdahale zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamakla birlikte orantılı değilse demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemeyeceği belirtildi.

YASAK KARARI YOK

Valiliğin yazısında 20 Mart 2012 tarihinde yapılması öngörülen ve bildirimi de yapılmış nevruz kutlamasının yasaklandığı ya da ertelendiği hususunun açıkça belirtilmediğine dikkat çekilen kararda, başvurucuların şikâyet ettiği esas müdahalenin, dağıtmak istedikleri bildiriler nedeniyle haklarında halkı kanuna aykırı toplantıya kışkırtmak suçundan hapis cezasına hükmedilmiş olması olduğu hatırlatıldı.

“Anayasal haklar içinde kendine has özerk rolü ve ifade özgürlüğünün özel bir biçimi olması, ayrıca demokratik ve çoğulcu bir toplumdaki inkâr edilemez önemi nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına müdahale sonucunu doğuracak her tür kamu gücü işlemi titizlikle gerçekleştirilmeli, derece mahkemeleri de bu müdahaleleri dikkatli bir şekilde ele almalıdır. Toplantı hakkına yapılan her tür müdahalenin haklı olduğunun kabul edilmesi ancak zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığının ve orantılı olduğunun ikna edici biçimde gösterilmesiyle mümkündür” ifadelerine yer verilen kararda, “başvurucuların dağıtmak istedikleri bildiriler ve 20 Mart 2012 tarihinde gerçekleşen şiddet olayları arasında da somut ve güçlü bir ilişki bulunduğu gösterilememiştir. Başvurucuların ellerindeki bildirilere güvenlik güçlerince el konulmuş, bildiride belirtilen nevruz kutlaması da hiç yapılamamıştır. Ne başvurucular ne de bildiride katılımcı olarak adı geçen diğer kişiler bahse konu bildiride ilan edilen yer ve zamanda belirtilen etkinliği gerçekleştirmiş veya gerçekleştirmeye teşebbüs etmiştir. Başvurucuların bildirileri dağıtmakla sebebiyet verdikleri ima edilen olaylar, bildiride yer verilen adreste de gerçekleşmemiştir. Mahkeme kararlarında, her hâlükârda açıkça şiddete çağrı içermeyen bildirileri dağıtmak isteyen başvurucular ile meydana gelen olaylar arasındaki bağa ilişkin somut hiçbir açıklamada da bulunulmamıştır” dendi.

HEM İHLAL HEM TAZMİNAT

AYM kararında “davetiye niteliğindeki bildirilere el konulması yanında bir de başvurucuların -üstelik 3 yıl 4 ay süreli bir hapis cezasıyla- cezalandırılmalarını gerekli kılan bir ihtiyacın varlığını ve bu doğrultuda yarışan değerler arasında adil bir denge kurulduğunu ilgili ve yeterli bir gerekçeyle ortaya koyduklarından bahsedilemeyeceği sonucuna varılmıştır” dendi

AYM mahkûmiyet kararlarının başvurucuların toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarını ihlal ettiği anlamına geldiğine hükmetti.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğu değerlendirmesi yapılan AYM kararında ihlalin tespit edilmesi ve yargılamanın yenilenmesinin başvurucuların uğradığı zararların giderilmesi bakımından yetersiz kalacağı kaydedildi. AYM bu nedenle başvuruculara ayrı ayrı net 15.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi.

Karar oybirliğiyle alındı. (HABER MERKEZİ)