YAZARLAR

Yalı Çapkını’ndan Sakla Beni'ye, Müge Anlı'dan Esra Erol'a...

Eylül ayında başlayan dizilerin ekran yolculuğuna hızla son verilince kanalların ekim ayı uzun yıllardan sonra ilk kez boş geçti, yeni dizi yayına başlamadı. Bu sebeple aralık ve ocak aylarında ekranda pek çok yeni dizi izlemeye başlayacağız.

Havalar bir soğuyup bir ısınsa da kış mevsimiyle birlikte daha çok evdeyiz, dolayısıyla daha çok televizyon izliyoruz. Ancak reytinglere bakınca yine de yeterince ekran karşısında değiliz gibi görünüyor. Bu sezon yeni başlayan diziler geçen sezondan devam eden dizilerden daha yüksek reyting alamıyor. Geçen sezondan devam eden Yargı, Kızılcık Şerbeti, Yalı Çapkını, Kuruluş Osman, Gönül Dağı, Teşkilat, Aldatmak dizileri bu sezon başlayan dizilerin pek çoğunun reytingini ikiye katlıyor. Yeni dizileri niye sevmedik, neleri eksik, neleri fazla diye kısa bir ekran turu yapalım bu hafta.

Uzun zamandır haftanın en fazla reyting alan ilk iki dizisi değişmedi; Gönül Dağı ve Kızılcık Şerbeti. Üçüncülük Yargı, Yalı Çapkını, Kuruluş Osman arasında gidip geliyor. Eylül ayından beri 11 yeni dizi başladı. Başlaması ve bitmesi bir olan Kader Bağları dışında Bir Derdim Var final bölümünü ilan etti. TRT1’de yayınlanan Gönül Dağı uzun zamandır yüksek reyting alıyor. Yüksek reyting ve TRT aynı cümle içinde kullanılınca kafamızda bir soru işareti oluşuyor olabilir. Reyting sistemi tartışması bir yana TRT’nin coğrafi olarak yüksek erişim sağlaması da bunun sebeplerinden biri. Geçtiğimiz seçim döneminde Türkiye Raporu’nun akıllı televizyonlar üzerinden yaptığı araştırmada da en çok izlenen haber kanalı hep TRT Haber oluyordu, yine benzer yüksek erişim bunu sağlıyor.

Kızılcık Şerbeti Show TV’nin en yüksek reyting getiren dizisi, Aile de aynı kanalda ama 5 bandını geçemiyor, dizinin başından beri karar verildiği üzere 30. bölümde biteceği söyleniyor. En çok izlenen kanal uzun süredir ATV. ATV’nin tüm programlarına baktığımızda sabah Müge Anlı, öğleden sonra Esra Erol derken birinci olmaması kaçınılmaz. Gündüz kuşağındaki programların reytinglerini dizilerle karşılaştırdığımızda düşük gelebilir. Ancak o saatlerde televizyon izleyen yaklaşık her dört haneden birinde bu programlar izleniyor, dolayısıyla izlemeden aldıkları pay çok yüksek.

Televizyon ekranının asıl izleyicisi kadınlar. Kadın izleyici, özellikle 45 yaş üzeri ev kadınları izliyorsa dizinin devamlılığı sağlanıyor. Kadın izleyici ekrandaki işlerin bu kadar belirleyicisiyken yeni dizilerdeki kadın karakterler mi sevilmedi acaba? Mesela Bir Derdim Var ülkenin çok önemli bir gündemini ekrana taşıdı. Gençlerin maruz kaldığı, mücadele ettiği zorbalık, haberlerde gördüğümüz okulların önünde satılan uyuşturucular, sosyal medyayla ortaya çıkan kendini yeniden inşa etme baskısının yarattığı psikolojik çöküşler dizinin konusuydu. Ama ekranın öğretmenlik fonksiyonu çoktan geride kaldı. İzleyicinin kamu spotuna dönen hikayelerden sıkıldığını kabul edelim.

Reyting sonuçları çok kötü olmasa da Sakla Beni, son zamanlarda izlediğim en yavaş sahnelerin, en uzun bakışmaların olduğu dizi. Dizideki iki ana kadın karakterden biri sürekli bağırıyor, diğeri psikolojik gerilim tadında uzun uzun bakıyor. Yine bir Gülseren Budayıcıoğlu hikayesi ve ahlaki olarak çökmüş iki aile içinde hangi karakteri sevmemiz isteniyor anlamadım. Tüm karakterlerden nefret ederek izlemeye devam edemeyiz, günün sonunda biriyle empati kurmamız gerekir. Dönem dizisi heyecanıyla izlemeye başladığımız Dilek Taşı, oyuncularının yurt dışı fuarlarda büyük ilgi gördüğü Bambaşka Biri üçüncü bölümlerinden itibaren büyük oranda izleyici kaybetti. Bir dizinin ilk bölümü, ardından tekrar yayınlarının reytingleri dizinin gidişatı için ipucu verir. Özellikle bu iki dizi ilk iki bölümde izleyiciyi çekmişken sonradan kaçırdılar.

Yargı’yla aynı gün yayınlanan Kirli Sepeti, gündelik temizliğe giden kadınların hikayesini ekrana getiriyor. Ama karşılarında ekranın klasikleşen zengin, genellikle çalışmayan, arada derneğe, vakfa giden sterotip kadınları var. Kirli Sepeti rakibinin güçlü olmasından kaybediyor olabilir ama bunun yanında hikayenin bir tarafında zengin kadınlar yerine Türkiye’de büyükşehirlerde yaygın olan, orta sınıf, çalışan kadınlarla, evlerinde destek aldıkları gündelik temizliğe giden kadınların hikayelerini anlatsalardı sonuç nasıl olurdu diye düşünmeden edemiyorum. Çünkü bu zamana kadar bu iş alanında asıl anlatılmayan oydu.

İyi başlamayan ama izleyicinin yavaş yavaş sevdiği Şahane Hayatım polisiye-entrika-aşk üçgeninde zengin insanları ötekileştirmeyi yüksek dozda yapıyor. Dizide yan karakterler devreye girdikçe hikaye zenginleşecek. Sadakatsiz, Ufak Tefek Cinayetler ve başka dizilerden de görmeye alışık olduğumuz zenginler kulübü ya da bir çeşit lokal ortamındaki karakterlerin de hikayelerine ihtiyaç var.

Geçen yılın en çok izlenen dizisi Yalı Çapkını bu yıl izleyicisinden tepki aldı. AB grubu izleyici diziyi izlemeyi büyük ölçüde bırakıp aynı saatte yayınlanan Kızılcık Şerbeti’ne geçti. Yalı Çapkını’nın genç izleyicisi diziyi izlemeyi bırakmasa da sosyal medyadan senaryoyu haftalardır eleştiriyor. Şiddetin dozunun artması, aile içi ilişkilerin, entrikaların kadınlara karşı şiddetin ötesinde işkenceye dönüşmesi büyük tepki çekti. Ancak bu hafta yayınlanan bölümde kadınların başkaldırmasını, kendi ayakları üzerinde durmaya başlayarak güçlendiklerini izledik. Bunun reyting sonuçlarına hemen yansıdığını görmek de mümkün.

Eylül ayında başlayan dizilerin ekran yolculuğuna hızla son verilince kanalların ekim ayı uzun yıllardan sonra ilk kez boş geçti, yeni dizi yayına başlamadı. Bu sebeple aralık ve ocak aylarında ekranda pek çok yeni dizi izlemeye başlayacağız. Ekrandaki muhafazakarlık tartışmalarına ne kadar yeni bir bakış açısı getirebileceğini merak ettiğimiz Kızıl Goncalar ile Altın Kafes, Ne Gemiler Yaktım, Sandık Kokusu, Arak ve Ocak ayı içinde yayınlanması planlanan pek çok dizi yakında başlayacak. Bir haftada yaklaşık 30 dizi yayınlanırken en azından birkaçının yeni, klişe olmayan, temsiliyet krizi yaratmayan hikayeler anlatmasını dileyerek iyi seyirler diliyorum.


Aylin Dağsalgüler Kimdir?

Lisans eğitimini Celal Bayar Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde tamamladı. City University of London’da Uluslararası İletişim alanında yüksek lisans yaptı. İstanbul Üniversitesi’nde Radyo-Televizyon-Sinema alanında doktora derecesini aldı. 2005 yılından itibaren İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya Bölümü’nde çalışıyor. Medyanın ekonomi politiği, ağ toplumu, televizyon kültürü ve izleyici çalışmaları alanında dersler ile medya için proje üretimi dersi veriyor, bu alanlarda akademik çalışmalar yürütüyor. Avrupa Birliği, İstanbul Kalkınma Ajansı ve Poynter Institute destekli projelerde yönetici olarak çalıştı. 2015-2022 yılları arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Dekan Yardımcısı olarak görev yaptı. Akademik çalışmalarına ek olarak RGB YouTube kanalında Diziwiz ismiyle dizilerle ilgili 45 bölümlük bir sohbet programını öğrencileriyle birlikte hazırlayıp sundu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Toplum Ruh Sağlığı Bilim Kurulu üyesidir.