YAZARLAR

Vebal büyük, durum kritik, helallik şart

Kim der ki bir gün gelecek, Ahmet Hakan beyefendi Atatürk’ü arkasına alacak! Bir-iki demedi, zerre tereddüt etmedi, şak diye alıverdi. Hem de nasıl, hangi Atatürk’ü? En sivil, en muhabbetçi haliyle, tavla masasında zar sallayan, kapı alma peşindeki Atatürk’ü aldı adam arkasına. Ahmet Hakan beyefendinin bilgeliği karşısında Nagehan Alçı hanımefendi atak ve radikal tavrıyla dikkat çekiyorlar. Her iki taraftan da dayak yemeyi göze alıyor, Onları da cesaret ve kararlılıkla göğüslüyor.

Böyle kaygan, dakika dakika değişen zaman görmedim, duymadım, yaşamadım. Herkes cıva gibi, pire gibi… Oradan oraya cump diye sıçrayıveriyorlar. O ne, ne oluyor demeye kalmadan dönüp bir daha zıplıyorlar… Biz garibanlara, size, bana öyle ağzımız açık bakmak kalıyor. Yer yerinden oynuyor.  Milletin acısı taze olmasa, daimi deprem zamanındayız diyeceğim.

Koskoca teşkilatlar, partiler, siyaset erbapları, medya dünyası; koskoca gazeteler, televizyonlar, oraların en edalı, en külyutmaz yıldızları, bir söz, bir cümleyle memleketi irşat eden kudretli kalemler, her yaştan, her boydan kadınlı, erkekli onca insan göz açıp kapayana kadar halden hale geçiyor. Nazımperest solcular hemen Heraklit, Heraklit diye çığrışacaklar şimdi. Zamanında şiire gönül ve emek vermiş biri olarak ben de severim, sayarım Nazım Hikmet’i… Pekala, zikredelim onun mısralarını:

Her şey değişip akmada,
bu hâl beni hayran bırakmada…

Lakin, bizim halimiz hayranlıktan ziyade, şaşkınlık. Bunca zaman mürekkep yalamışlığımız yetmiyor hal ve gidişatı anlamaya. Matbaa, gazete, dergi yazıhanelerinde dirsek çürütüp saç-sakal ağarsan, 6 punto kurşundan harflerle karınca duası dizgiler üzerinde tashih yapacağım diye şişe dibi gözlüklere mahkûm olsan, kaç para. Milletin değişim hızına yetişemiyorsun ne yapsan, ne etsen…

Peki, Nazım’ın hakkını teslim etmek lazım. Değişimin hızı karşısında parmak ısırıyor, şapka çıkarıyoruz. Bu hal bizi hayran bırakmada, evet. Baksanıza, kim der ki bir gün gelecek, Ahmet Hakan beyefendi Atatürk’ü arkasına alacak!

Bir-iki demedi, zerre tereddüt etmedi, şak diye alıverdi. Hem de nasıl, hangi Atatürk’ü? En sivil, en muhabbetçi haliyle, tavla masasında zar sallayan, kapı alma peşindeki Atatürk’ü aldı adam arkasına. Önde de kendisi, telefonla tiyo veriyor. Helal olsun, demezsiniz de ne yaparsınız? Buyurun bakın, görün.

Ahmet Hakan twitter hesabı giriş sayfası

ZAR TUTANLAR, ZAR ATANLAR

Ahmet Hakan beyefendiyi kıyafet seçiminden, hele onunla asorti oluşturan saatinden dolayı şahsen, ayrıca tebrik etmek isterim. Saatini ekranın beyazı, kordonun kırmızısıyla al bayrağımız olarak koluna nakşetmesi, hakikaten hayranlık uyandırıcı. Vakti zamanında medyanın Amiral Gemisi diye anılan Hürriyet’in başına boşuna getirmezler adamı. Kanal 7’de İskele Sancak yaparken, o zamandan Amiral Gemisi’ni gözüne kestirmiş adam. Azim ve kararlılık CNN Türk’te de devam ediyor, kendi Tarafsız Bölgesi’ni yaratıyor kendisi için. Şapka, bir daha. 

Nitekim, bugünkü yazısına bakınız. Tarafsızlığın hakkını layıkıyla yerine getiriyor. Havada uçuşan tehditlere karşı iktidar ve muhalefet cenahlarını suhulete davet ediyor. Memleketin ihtiyacı da bu değil midir? Her iki taraf için de kazanma formülünü ortaya koyuyor: “Bu seçimi ancak ve ancak… ‘15 Mayıs sabahı hiç kimse kendisini kaybetmiş hissetmeyecek. 15 Mayıs sabahı herkes kendisini kazanmış hissedecek’ diyenler kazanacaktır.”

Aradığımız barış, demokrasi, huzur ve kardeşlik ortamı işte böyle gelecek. Ben de buradan bildiriyorum: Ahmet Hakan’a, daha çok Ahmet Hakanlara ihtiyacımız var. Değişim bir günün ya da bugünün işi değil. (Beyefendi, özelden yazacağım size. Şimdiye kadar bir eksiğimiz kusurumuz olduysa, helalliğinizi istirham ediyorum. Saygılarımla.)

NAGEHAN ALÇI’DAN ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ BİLDİRİSİ

Ahmet Hakan beyefendinin bilgeliği karşısında Nagehan Alçı hanımefendi atak ve radikal tavrıyla dikkat çekiyorlar. Demokrasi ve özgürlük mücadelesinin cesaret ve kararlılık gerektirdiğinin bilinciyle hareket ediyor kendileri.

Aslında Nagehan hanımın yeri her zaman belli. Bunun için ayrıca konuşmasına gerek yok. Fakat, gıyabında ve hakkında yapılan tezvirat karşısında, izahat yapmak zorunda kaldı. Ne yazık ki, memleketimizde siyasetçiler dahil herkesin şikayetçi olduğu, mecbur kaldığı durum bu. Herkes tarafından samimiyet ve hakikat testine tabi tutuluyor. Misal, Ahmet Hakan beyefendinin Tarafsız Bölgesi’nde İYİ Partili Yavuz Ağıralioğlu, Turgay Güler’e bu yüzden isyan ediyordu, hatırlayınız.

Bolu Belediye Meclisi’nde AKP’li bir üye, Nagehan Hanım için CHP’li Başkan Tanju Özcan’a, “sizin tarafa geçti o” diyor. Sayın Alçı, 10 Mart 2023 Cuma günkü yazısında bu tartışmaya açıklık getiriyor, Millet İttifakı Saflarına mı Geçtim sorusunu cevaplıyor. Okumadıysanız, demokrasi ve demokratlık, özgürlük ve özgürlükçülük ruhu, bilinci yönünden manifesto niteliğindeki bu yazıyı kaçırmayın derim. Çerçeveletip asmak gerekir. Nagehan hanımın duruşu çok açık ve net:

“Hiçbir şekilde ve koşulda Tanju Özcan zihniyetiyle aynı safta durmam, duramam.
Tanju Özcan’ın bulunduğu tarafa asla geçmem, geçemem.
Eğer Tanju Özcan gibilerle aynı tarafa geçersem kendime ihanet etmiş olurum.
Bana göre Özcan zihniyeti ırkçılığı ve ayrımcılığı simgeler.
Tanju Özcan zihniyeti otoriter ve totaliter bir aşırı sağcı bakış açısı demektir.”

Ancaak, bu itirazlar kayıtsız koşulsuz Ak Partili olmayı getirmiyor. Şunların altını kalın kalın çiziyor Nagehan hanım:

“Ben Osman Kavala ve Hakan Altınay gibi pırıl pırıl insanlara zulmeden, festivalleri ve konserleri yasaklayan, rakiplerine siyasi yasak getiren ve sözü aldı mı militarist ve yayılmacı söylemlerde bulunan bir siyasi tarafta bulunamam.

Türkiye’yi AB mensubu bir ülke yapma kararlılığında bir AK Parti’den yanayım ben. Bu zulümleri alkışlayan bir AK Parti’den yana olmam, olamam.”

Her iki taraftan da dayak yemeyi göze alıyor sayın Alçı. Tahmin edileceği üzere, her iki taraftan da “dönek, oportünist” ithamları geliyor. Onları da cesaret ve kararlılıkla göğüslüyor. Yeni Akit, “Sen ne nankörmüşsün be kadın, yazıklar olsun”a kadar götürüyor. Benden yana bir şey varsa helali hoş olsun. Ne diyebilirim.

HELAL EDİNİZ, HELALLEŞİNİZ

  1. Merak: Bu ölüm kalım günlerinden geçerken Beyaz Tv sahibi Osman Gökçek’in dedesi yerindeki Temel Karamollaoğlu üzerinde ne hakkı olabilir, merakımı celbetti. Alenen, “Hakkımı helal etmiyorum” dedi Osman kardeşimiz. Kendisi malumunuz, dinozor park ve jelibon mucidi, mütehassısı Melih Gökçek beyefendinin mahdumlarıdır. Dinozor ve jelibon üzerinden bir alışveriş, bir hak mı mevzu bahis acaba? 
  1. Merak: CNN Türk ve Tarafsız Bölge gediklilerinden, Milliyet yazarı Zafer Şahin kardeşimiz 10 Mart’ta çok özel bir yazı kaleme aldı: Obama’nın sosyal medya ekibi Türkiye’de. Buyurun bakalım!

“Tarihin en başarılı sosyal medya kampanyalarına imza atarak Obama’yı iki kez Başkan seçtiren bu ekibin niyeyse Türkiye’ye özel bir ilgisi var!

Sosyal medya üzerine hem teorik hem de pratik çalışmalara imza atan haber kaynağımın verdiği bilgiye göre, Obama’nın 12 kişilik sosyal medya ekibinden 6 kişi bir süredir yine İstanbul’da.

Yanlarında getirdikleri 9 adet server ile Taksim civarındaki 5 yıldızlı otellerden birine yerleşmiş, çalışmaya başlamışlar.” Aldı beni bir merak, acep ne çoraplar örülecek başımıza?

Osman ve Zafer kardeşlerim, hakkınızı helal ediniz. Aziz okurlarım, sizler de lütfen.