Uzmanlar araştırdı: Neden yaşlanıyoruz?

Macar biyologlar tarafından geliştirilen yeni bir simülasyon modeli, yaşlanmanın gerçekten de evrime hız katabileceğini ortaya çıkardı.

Google Haberlere Abone ol

Macaristan Ekolojik Araştırma Merkezi

Yaşlanmanın üzerini örten sır perdesi insanları binlerce yıldır büyülüyor ve çoğu insan bu süreci durdurmak ya da tersine çevirmek için her şeyi yapmaya istekli; zira yaşlanma tipik olarak vücut fonksiyonlarının büyük kısmının aşamalı biçimde bozulmasıyla bağlantılı. Yaşlanmak hayatın doğal bir parçası olsa da biyologlar evrim sırasında bu sürecin ortaya çıkışına ilişkin şaşkınlık verecek derecede az şey biliyorlar. Yaşlanmanın kaçınılmaz olup olmadığı açık değil çünkü görünürde asla yaşlanmayan organizmalar var; ayrıca, bazı kaplumbağaların yaşamsal işlevleri yaşla birlikte iyileşirken, ‘negatif yaşlanma’ ya da ‘gençleşme’ diye bilinen bir olgu da söz konusu.

YAŞLANMANIN EVRİMSEL ROLÜNÜ ARAŞTIRMAK

Macar akademisyen Eörs Szathmáry öncülüğündeki Evrim Enstitüsü araştırmacıları, daha önce ileri sürülse de henüz kanıtlanamamış olan bir yaşlanma teorisinin geçerliliğini ispatlamayı denediler. Söz konusu teori, doğru şartlar altında evrimin yaşlanmayı denetleyen genlerin çoğalmasını destekleyebileceğini savunuyor.

Araştırmacılar bu hipotezi bir testten geçirmek amacıyla kendilerinin geliştirdiği bir bilgisayar modeli kullandılar. Bu model, bilim insanları tarafından kontrol edilen koşullar altında organizma ve gen topluluklarında yaşanan uzun vadeli süreçleri taklit edebilen bir bilgisayar yazılımıydı. Aslında, buna benzer modeller sayesinde milyonlarca yıl yerine birkaç saat içinde netice veren evrimsel senaryolar gözden geçirilebiliyor. Eğer bilgisayar modellemeleri olmasaydı, çağdaş evrimsel araştırmalar da düşünülemezdi.

YAŞLANMANIN AMACINI KEŞFETMEK

Araştırmadaki temel soru gayet basitti: Yaşlanmanın herhangi bir anlamı var mı? Herhangi bir evrimsel işlev üstleniyor mu, yoksa gerçekten de yaşamın acı ve ölümcül bir yan ürünü mü?

Eörs Szathmáry, “Şayet yaşlanma doğrultusunda bir seçilim mevcutsa, yaşlanmanın evrimsel bir işlevi de olabilir. Araştırmamızda bu seçilimi açığa çıkarmayı hedefledik” diyor: “Bilindik açıklamalara bakıldığında, topluluklarda seçilim olmadan da yaşlanma olgusunun var olduğu ortaya çıkar. Bunun altında yatan sebep, bireylerin er ya da geç yaşlanma nedeniyle (hastalık ya da kazaların bir sonucu olarak) ölmeleridir; dolayısıyla topluluktaki doğal seçilimin gücü gittikçe zayıflayacaktır. Bu durum, kronolojik bazda yaşlı bireyler açısından olumsuz etkisi olan (bu yolla yaşlanmaya yol açan) genlerin birikmesi için bir fırsat yaratır. Dolayısıyla, yaşlanmanın sadece evrimin ikincil bir neticesi olduğu ve uyarlanabilir bir işlev üstlenmediğini ortaya koyar.”

GELENEKSEL BİLGİYE MEYDAN OKUMAK

Geçen yüzyıl boyunca çeşitli biyolojik mekanizmalar kullanılarak olumlu bir işlev üstlenmeyen kaçınılmaz yaşlanma olgusunun izah edilebilmesi amacıyla, birbirinden farklı evrim teorileri formülleştirildi. Pek çok bilim insanı bu varsayımı ‘gerçek’ olarak kabul etti; buna karşın, yaşlanmayan organizmalar keşfedildikten sonra git gide daha fazla araştırmacı yaşlanmanın kaçınılmaz olduğu fikrini sorguladı ve yaşlanmanın da kimi avantajlar sağlayabileceğini iddia etti.

Szathmáry, “Evrimsel biyoloji topluluğunda, klasik adaptif olmayan yaşlanma teorilerinin doğada görülen yaşlanma kalıplarının tamamını izah edemeyeceği kabul edildi; bu ise yaşlanmanın izahının bir kez daha yanıtsız bir soruya dönüştüğü manasına geliyor” diyor: “Alternatif uyum sağlama teorileri, yaşlanmanın faydalı sonuçlarını öne çıkararak bu meseleye dair çözümler sunuyor. Mesela değişim yaşanan bir ortamda yaşlanma ve ölümün bireyler açısından daha avantajlı olması da muhtemel; zira bu sayede daha fazla uyum sağlayabilen yavruların daha iyi gen bileşimleriyle hayatta kalmasını ve üremesini önleyen rekabet azalabilir.”

Diğer yandan, bu senaryo sadece bireyler ağırlıklı biçimde akrabalarının arasındaysa geçerli olabilir. Aksi durumda, cinsel üreme esnasında, yaşlanmayan bireyler, yaşlanan topluluk üyelerinden daha iyi (değişen çevreye daha uygun olan) genleri ‘çalar’ ve bu durumda önem taşıyan yaşlanma olgusu ortadan kalkar.

EVRİMSEL BİR KOLAYLAŞTIRICI OLARAK YAŞLANMA

Macar biyologlar yeni simülasyon modelini çalıştırdıktan sonra, yaşlanmanın gerçekten de evrime hız katabileceğini keşfettiler. Bu durum, değişen bir dünyada avantaj sağlar; zira daha süratli bir adaptasyon, gereken özellikleri daha süratli biçimde bulabilir ve bu sayede kendi soyundan gelen genlerin hayatta kalarak yayılmasına yardım edebilir. Bu netice ise, yaşlanmanın gerçekten de avantaj sağlayan bir niteliğe dönüşebileceği ve doğal seçilim tarafından de tercih edilebileceği manasına gelir.


Yazının orijinali SciTech Daily sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)