‘Uzaktan eğitime ulaşamayanlar çocuklarını mecburen okula gönderecek’

Korona virüsü salgını sürerken okulların kademeli olarak yüz yüze eğitime başlayacak olmasından hem eğitimciler hem de veliler kaygılı. Okulların fiziki koşullarının uygun olmadığını, öğretmenlerin kendilerini güvende hissetmediğini belirten Eğitim-Sen’e göre çok sayıda soru işareti bulunuyor. Veliler arasında kaygının yüksek olduğunu ifade eden Veli-Der Başkanı İlknur Kaya Bahadır ise, “Okullar kaos halinde açılacak ve ne olacağını kimse bilmiyor” dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Covid-19 pandemisi etkisini sürdürürken, okul öncesi ve birinci sınıfların ardından 2, 3, 4, 8 ve 12’nci sınıflar pazartesi (12 Ekim) gününden itibaren yüz yüze eğitime başlayacak. Yoklamanın alınmadığı devam zorunluluğunun olmadığı yüz yüze eğitimde okul öncesi eğitim haftada beş gün, diğer sınıflar ise haftada iki gün okullara gidecek.

Okullarda gerekli hazırlıkların yapılmadığını, bilimsel veriler ve bilim insanlarının uyarıları çerçevesinde yüz yüze eğitim kararlarının alınmadığını söyleyen Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim -Sen) Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, “Çok sayıda soru ve kaygıyla baş başa bırakıldık” dedi. Uzaktan eğitim olanaklarını etkin şekilde kullanan velilerin çocuklarını okula göndermeme eğiliminde olduğunu aktaran Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) Başkanı İlknur Kaya Bahadır ise, “Uzaktan eğitim olanaklarına ulaşamayan aileler çaresizler ve mecburen çocuklarını okula gönderecekler. Çalışmak zorunda olan ailelerin de çocuklarını okula göndermekten başka seçenekleri kalmadı” diye konuştu.

AYTEKİN: HİÇBİR HAZIRLIĞIN YAPILMADIĞINI GÖRÜYORUZ

Eğitim-Sen olarak yüz yüze eğitimin başlaması gerektiğini aylardır yaptıkları açıklamalarla vurguladıklarını belirten Eğitim-Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, “Dünya örneklerinden de, okulların uzun süre kapalı kaldığı ülkelerde geri dönüş yaşandığında okul terkinin, çocuk işçiliğinin, çocuk istismarının ciddi boyutlara ulaştığını biliyoruz. Gerekli önlemlerin bir an önce alınarak yüz yüze eğitimin başlaması gerektiğinin ısrarla altını çiziyoruz” dedi.

Uzmanların uyarıları ve bilimsel veriler ışığında okullara geri dönüşün sağlanması gerektiğini belirten Aydoğan’a göre gerekli önlemlerin alınmadığı koşullarda salgın yayılımının arttığı da bir gerçek. Sendika olarak haftalardır okulları ziyaret ederek koşullara ilişkin bilgi aldıklarını belirten Aydoğan, “Milli Eğitim Bakanı Covid-19 Takip Kurulları oluştuğunu söylemişti. Ancak bu kurullardan arkadaşlarımızın bilgisinin dahi olmadığını görüyoruz. Okullarda gerekli koruyucu malzemenin eksiksiz olarak bulunduğu ifade edildi ancak sahadan gelen tüm bilgiler koruyucu malzemelerin sağlanmadığı yönünde.  Okulların kapandığı 16 Mart’tan bugüne yedi ay geçti. Yedi ayda okulların giriş çıkış kapı sayısının arttırılmasından pencerelerinin büyütülmesine, havalandırma sistemlerinin elden geçirilmesine kadar hiçbir hazırlığın da yapılmadığını görüyoruz” diye konuştu.

‘ÇOK SAYIDA SORU VE KAYGIYLA BAŞBAŞA BIRAKILDIK’

Hükümetin, çocukların üstün yararını gözeterek okulların açılmasına ilişkin karar alması gerektiğini belirten Aydoğan’a göre bu zamana kadar atılan adımlarda bu yarar gözetilmedi.  Okul öncesi ve birinci sınıfların okula başlatıldığı dönemdeki gibi okula devam konusunda kararın velilere bırakıldığını hatırlatan Aydoğan, “Bu kararla birlikte Milli Eğitim Bakanlığı, diğer bakanlıklar ve siyasi iktidar gerekli sorumluluğu almak yerine sürekli velilere, öğretmenlere sorumluluğu bırakıyor.  Çok sayıda soru ve kaygıyla baş başa bırakılmış durumdayız” dedi.

Sendika olarak 24 Ağustos’tan bu yana temaslı olan ya da tanı koyulan eğitimcileri kayıt altına almaya çalıştıklarını belirten Aydoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu süreçte gördük ki eğitim emekçileri, okul idarecileri dahil herhangi bir tanı veya temaslı olma durumda neler yapacağına dair bilgiye sahip değil.  Biz yine kayıt altına almaya devam ediyoruz ama bu yine sadece bize gelen bilgiler.  Kaldı ki salgın yayılımının bu denli arttığı bir noktada okullarda tanı koyulan, temaslı olan kişilere rastlanmaması imkânsız. Israrla sorunu yok sayan, sorunla yüzleşmeyen bir anlayışla karşı karşıyayız. Geride kalan dönemde çok kısmi sayıda öğrencinin okula gittiği durumda dahi yeterli önlemlerin alınmadığını, koruyucu malzemelerin sağlanmadığını gördük ve yaşadık.”

‘EĞİTİMCİ ARKADAŞLARIMIZ KENDİNİ GÜVENDE HİSSETMİYOR’

Salgının başlangıcından bu yana eğitim alanına dair kararlarda eğitimcilerin sürece dahil edilmediğini savunan Eğitim-Sen Başkanı Aydoğan, yüz yüze eğitimin yaygınlaşması öncesinde öğretmenlerin kendilerini güvende hissetmediğini belirterek şunları söyledi:

“Eğitimci arkadaşlarımız kendini güvende hissetmiyor. Şu anda yüz yüze eğitimde tüm yaşanılan durum her okulda çalışan arkadaşların kendi imkanları doğrultusunda önlem alma çabasıyla sınırlı olarak yürütülüyor. Bunu uzaktan eğitim sürecinde de yaşadık.  Uzaktan eğitimde de öğretmen arkadaşlarımız kendi ekonomik olanaklarıyla öğrencilerine ulaşmaya çalıştılar. Şu anda öğretmen arkadaşlarımızın kendini güvende hissedebilmesinden bahsedebilmek mümkün dahi değil.”

‘UZAKTAN EĞİTİME ULAŞAMAYANLAR ÇOCUKLARINI OKULA MECBUREN GÖNDERECEK’

Yüz yüze kademeli eğitimin yaygınlaşması kararı sonrası velilerin bir kısmının çok fazla kaygı duyduğunu ve çocukları okula göndermeyi düşünmediğini söyleyen Veli-Der Başkanı İlknur Kaya Bahadır, “Göndermeyi düşünmeyenler daha çok uzaktan eğitim olanaklarını etkin kullanabilen aileler” dedi.  Uzaktan eğitime ulaşamayan ve çalışmak zorunda olan ailelerde durumun farklı olduğunu belirten Bahadır, “Ama uzaktan eğitim olanaklarına ulaşamayan aileler çaresizler ve mecburen çocuklarını okula gönderecekler. Çalışmak zorunda olan ailelerin de çocuklarını okula göndermekten başka seçenekleri kalmadı” ifadelerini kullandı.

Okullarda alınan tedbirler konusunda veliler arasında güven kaybı olduğunu belirten Bahadır’a göre geçmiş yıllarda okullarda temizlik önlemleri konusunda yaşanan yetersizlikler bu durumda oldukça etkili.  Pandemi döneminde de bazı velilerden temizlik için para toplandığını belirten Bahadır, “Verilerin gerçek olup olmadığı tartışmaları güvensizliği çok derinleştirdi. Çocuklarını okula gönderecek olanlar da çok kaygı duyarak gönderecekler. Herkes elinden geldiği kadar okulların temizliği için nasıl katkı sunabiliriz diye kendi aralarında konuşuyor” dedi.

‘ÇOCUKLAR, OKUL KOŞULLARININ HAZIRLANMASINDA DA EŞİTSİZLİK YAŞIYORLAR’

Uzaktan eğitim sürecinde çocuklar arasında eğitime erişim anlamındaki eşitsizliğin arttığını savunan Bahadır, aynı durumun yüz yüze eğitim sürecinde okulların hazırlanması aşamasında da yaşandığını belirterek şunları kaydetti:

“Ekonomik durumu iyi olmayan aileler uzaktan eğitim olanaklarına da ne yazık ki erişemiyorlar. Bunun yanı sıra bu olanaklara erişemeyen ailelerin çocukları genellikle kentlerin kıyı yerlerinde ya da kırsalda yaşayan ailelerin çocukları. Bu aileler okullara yeterli bağışta bulunamadığı, Milli Eğitim Bakanlığı da okullara yeterli ödenek göndermediği için okulların koşullarının hazırlanmasında da bir eşitsizlik yaşıyorlar. Yani çocuklar sadece eğitime ulaşma meselesinde değil sağlık güvenliği açısından da çok büyük bir eşitsizlikle karşı karşıyalar. Oysa başından beri Milli Eğitim Bakanlığı’nın ek bütçe ihtiyacı oluşturması talebini dile getirdik. Özellikle dezavantajlı çocukların okulları öncelikli tutularak her türlü önlem alınarak bu çocukların eğitime ulaşmaları sağlanmalı.”

‘BAZI VELİLER EVLERİNDE SINIF ORTAMI OLUŞTURMAYA ÇALIŞIYOR’

Evlerinde yaşlı, kronik rahatsızlığı ve küçük çocuğu olan velilerin bulaş riski nedeniyle çocuklarını okula göndermeme eğiliminde olduğunu belirten Bahadır, “Okullar kaos halinde açılacak ve ne olacağını kimse bilmiyor” dedi.  Bu süreçte bazı velilerin kendi yöntemlerini yaratarak çocuklarının eğitimden uzak kalmaması adına çabaladığını vurgulayan Bahadır şu örneği paylaştı:

“Bazı veliler bu süreçte kendileri çözüm arayışına girişti. Aynı okul ya da aynı mahalledeki veliler dörder beşer kişilik gruplar oluşturmuşlar ve öğretmenler tutuyorlar. Öğretmen eve geliyor, çocukları topluyor ve önlem alarak çocuklara eğitim veriyor. Aileler bu şekilde çocuklarının eğitimden geri kalmaması için yöntemler geliştirmeye çalışıyor. Evlerinde sınıf ortamı oluşturmaya çalışıyorlar. Durum çok karışık ne yazık ki.”

‘ÇOCUKLARIN BİR BÖLÜMÜNÜN KAYGISI YÜKSEK’

Yüz yüze eğitim öncesinde çocukların bir bölümünün kaygı durumunun yüksek olduğunu belirten Bahadır, bu süreçte Milli Eğitim ve ilgili bakanlıkların velilere rehberlik desteğini yeterince sağlamadığını belirtti.

Aileleriyle baş başa kalan çocukların rehberlik hizmetlerinden de uzak kaldıkları için aşırı kaygının ortaya çıktığını belirten Bahadır, “Bazı ailelerde de çalışmak zorunda olunduğu için evden sürekli çıktılar. Çocuklarda, ‘Annem babam işe gidiyor, hayat normal akışında devam ediyor. Sorun yok öyleyse ben de sokakta oynayabilirim’ düşüncesi oluştu.  Okullar açık olmadığı dönemde çocukların sokaklarda oynadığını gördük. Aileler işte ve bu çocukların kontrol edilme şansı yok. Çocuklar bu süreci ya hiç önemsemiyorlar, işi şakaya vuruyorlar ya da çok kaygılılar” ifadelerini kullandı.