UNESCO Diyarbakır için aslında ne söyledi?

Suriçi’ndeki büyük tahribat ve dönüşümün temel sebebi çatışmalar değil çatışma sonrası gerçekleşen yıkım ve yeniden inşa süreciydi. 8 yıl sonra UNESCO Dünya Miras Komitesi de açıkça bunu ifade ediyor.

Google Haberlere Abone ol

Pınar Can*

29 Ağustos günü Diyarbakır eski alan başkanı Nevin Soyukaya’nın Twitter hesabından yaptığı açıklamayla, 2015 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesine alınan Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri'nin, UNESCO Dünya Miras Komitesi tarafından ‘Tehlike Altındaki Dünya Mirası’ listesine alınmasına yönelik bir taslak karar alındığını öğrendik.

Geçtiğimiz yılın kasım ayında UNESCO Dünya Miras Merkezi’nin bilim insanlarından oluşan Reaktif İzleme Misyonu Diyarbakır’a gelip miras alanında incelemeler yapmıştı. 

Bu incelemeler sonucunda bir rapor hazırlanmış ve rapordaki veriler sonucunda alanın ‘Tehlike Altındaki Dünya Mirası’ listesine alınması önerilmişti. Dünya Miras Merkezi’nin Ağustos 2023’te Paris’te yaptığı toplantıda bu öneri taslak karar olarak açıklandı.

Eylül 2023’te Riyad’ta gerçekleştirilen toplantıda ise Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri'nin ‘Tehlike Altındaki Dünya Mirası’ listesine alınmasına dair hazırlanan taslak karar Şubat 2024’e ertelenerek Türkiye’ye alandaki tahribatı düzeltebilmesi için zaman verildi.

Kararın ertelenerek Türkiye’ye Şubat 2024’e kadar zaman tanınması konunun gündem dışı kalmasına neden oldu. Fakat en başından beri asıl odaklanılması gereken nokta UNESCO’nun bilimsel komitesi olan ICOMOS’un Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri'nin ‘Tehlike Altındaki Dünya Mirası’ listesine alınmasını önermesiydi.

Çünkü bu taslak karar 2015’ten beri birçok sivil toplum kuruluşunun ve meslek odasının raporlarında belirttiği ve ısrarla vurguladığı  Suriçi’ndeki tahribat sürecinin UNESCO tarafından belgelenmesi manasına geliyor.

Mayıs 2016’da sokağa çıkma yasakları bittiğinde Suriçi bölgesindeki tahribat yüzde 10 oranındaydı. 2023 yılı itibariyle bu tahribatın yüzde 40’tan fazla olduğunu biliyoruz. UNESCO Dünya Miras Komitesi’nin raporunda da Kasım 2022’de yapılan gözleme göre Suriçi’nin yüzde 40’nın tahrip edildiği açıkça belirtiliyor.

10.05.2016 tarihli Suriçi hava fotoğrafı (solda), 11.07.2017 tarihli Suriçi hava fotoğrafı (sağda)   Kaynak: TMMOB Yıkılan Kentler Raporu

 Şimdi gelin UNESCO Dünya Miras Komitesi Suriçi ve Hevsel Bahçeleri'ndeki tahribatı bölge bölge nasıl anlatmış ona bakalım.

(Tırnak içerisinde ve italik olarak verilen cümleler, UNESCO Dünya Miras Komitesinin yazdığı raporda geçen ifadelerdir.)

GENEL BAKIŞ

‘’Komite tarafından kendisine verilen yetki uyarınca varlığa yönelik 2022 Reaktif İzleme misyonu, varlığın, tampon bölgesinin ve çevresinin 2015 yılında Dünya Mirası Listesine kaydedilmesinden bu yana önemli bir değişim geçirdiğini rapor etmektedir. Bu değişikliklerin çoğu doğrudan Taraf Devlet tarafından uygulanan projelerden kaynaklanmaktadır.’’

Bu ifade aslında tüm raporu özetler nitelikte. Reaktif Misyon, miras alanındaki değişimin sokağa çıkma yasaklarının bittiği 2016 yılından sonra Taraf Devlet olan Türkiye Cumhuriyeti tarafından uygulanan projeler olduğunu açıkça belirtiyor. Suriçi’nin yıkılan, tahrip edilen alanlarında artık Diyarbakır mimarisiyle yakından uzaktan alakası olmayan yapılar, genişletilmiş ve ticarileştirilmiş caddeler ve devasa büyüklükteki boşluklar var. Bu yapılar, caddeler ve sokaklar 2016 yılından sonra Suriçi’nin özgün dokusu, kentsel yapısı ve bir kentsel sit alanı olması göz ardı edilerek inşa edildi.

TARAF DEVLETİN ALANA BAKIŞI

‘’Varsayıma göre Suriçi tampon bölgesi, Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri miras alanının görsel bütünlüğünü korumak için yalnızca yapısal bir görev görür.  Bu nedenle Suriçi kentsel dokusunun yeniden yapılandırılması, yüzyıllar içinde evrim geçirmiş olan bu alanın, ölçeği ve görünümünün bir kısmını koruduğu sürece alanın Üstün Evrensel Değeri üzerinde bir etkisi olmadığı iddiası yanlış yorumlanmaktadır. Böyle bir varsayım, hatalı bir şekilde mülkün Üstün Evrensel Değeri’ni sadece tarımsal üretim alanlarıyla çevrili Şehir Duvarlarının bir tezahürüne indirgemektedir. Sonuç olarak, İç tampon bölge olan Suriçi, Diyarbakır Surlarının bütünlüğünün ve dolayısıyla mülkün değerinin tam olarak desteklenmesinde çok önemli bir rol oynamaktadır.’’

2015 yılında Dünya Mirası Listesine alınan alanlar Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri'ydi. Suriçi ise asıl miras alanı olmayıp miras alanlarının varlığını besleyen ve güçlendiren bir konumda olduğundan miras alanının tampon bölgesi statüsüne alındı. Zaten 2016 sonrasındaki tahribat Suriçi’nin tampon bölge olmasına dayandırılarak meşrulaştırılmaya çalışıldı. 

Dünya Miras Komitesi tam da bu noktaya dikkat çekerek şunu belirtiyor: Suriçi, Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri'yle bir bütün olarak düşünülmelidir. Surlar, tarihi çekirdek olan Suriçi’ni korumak için inşa edilmiş koruyucu kent duvarları, Hevsel Bahçeleri ise yüzyıllar boyunca tarihi kenti besleyen bir kültürel peyzaj alanıdır. Suriçi’ndeki tahribat ve yeniden inşanın Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri'ne etkisinin olmadığını düşünmek Diyarbakır Surlarını basit şehir duvarlarına, Hevsel Bahçeleri'ni ise tarımsal üretim alanına indirgemek olur.

UNESCO Dünya Miras Komitesi bu nedenle Suriçi’ndeki tahribat ve yeniden inşanın bütün bir miras alanına zarar verdiğini belirtiyor.

İÇKALE

‘’Kale'deki 'kaçak' bir mahalle ve diğer yasal altyapı, daha önce bu civarda rapor edilen Roma amfitiyatrosu herhangi bir etki değerlendirme çalışması veya araştırması yapılmaksızın, halka açık bir park oluşturmak için yıkılmıştır. Aynı şekilde, 1930'lardan kalma düşük kaliteli yapıların yıkılması Hz. Süleyman Camii'ni (İçkale) geliştirmek için peyzajlı bir alan, arkeolojik araştırmalar yapılmadan gerçekleştirilmiştir.’’

Şu an İçkale Parkı olarak bildiğimiz alan 2016’dan önce ‘kaçak’ bir mahallenin ve yasal altyapı sistemlerinin bulunduğu bir alandı. Bu alanın altında bir Roma Amfitiyatrosu, Roma Hamamı ve başka antik dokuların da mevcut olduğu rapor edilmişti. Tiyatro, hamam ve diğer antik alanların ortaya çıkarılması için herhangi bir çalışma veya araştırma yapılmaksızın bölge, halka açık bir park oluşturmak için yıkıldı. Alanda herhangi bir arkeolojik çalışma yapılmaksızın kepçelerle gerçekleştirilen yıkım, parkın inşasıyla birlikte alandaki arkeolojik katmanın yok olmasına sebep oldu.

HEVSEL BAHÇELERİ

‘’Misyonun raporlarına göre Hevsel Bahçeleri'nin arazi parsellerinin birleştirilmesi ve Surlar içindeki tarihi şehrin yeniden yapılandırılması ve bunun sonucunda ortaya çıkan sosyal etki, Bahçeler ile bir zamanlar besledikleri şehir arasındaki bağın kopmasına neden olmuş ve mülkün Üstün Evrensel Değeri’ne ciddi zarar vermiştir.

Misyon şu uyarılarda bulunmaktadır; yetiştirilen ürün türlerinin değişmesine olanak tanıyan tarla düzenlerinin yeniden yapılandırılması gibi planlanan diğer değişikliklerin bu temel özelliği daha da tehdit edeceğini, daha fazla zarar görmesini önlemek için acilen harekete geçilmesi gerektiğini ve Hevsel Bahçeleri ile Şehir ve sakinleri arasındaki ilişkinin eski haline getirilmesi gerektiğini belirtmiştir.‘’

Çatışmalar ve sonrasındaki kamulaştırmalar sonucunda Suriçi’ndeki yerli halk zorunlu göçe tabi tutuldu. Göç sonucunda ortaya çıkan sosyal etki yalnızca Suriçi’ni dönüştürmekle kalmayıp Hevsel Bahçeleri'ne de sirayet etti. Hevsel Bahçeleri'nde tarım işçisi olarak çalışan insan sayısında göç sonrası önemli bir düşüş gerçekleşti. Bu durum Hevsel Bahçeleri'nin arazi parsellerinin birleştirilmesine ve bahçelerde endüstriyel tarıma başlanmasına kaynaklık etti. Sonuç olarak Hevsel Bahçeleri ve bir zamanlar besledikleri şehrin arasındaki bağ yok oldu.

Hevsel Bahçeleri'nde mısır ekimi, Nisan 2023

Reaktif misyon bu gözlemi Kasım 2022’de gerçekleştirdi. Fakat 2023 itibariyle Hevsel’deki tahribat daha da büyüdü. Bahçelerde gerçekleştirilmeye başlanan endüstriyel tarımı destekleme amacıyla miras alanında iş makinelerinin ve nakliye araçlarının geçebilmesi için geniş yollar açıldı.

Hevsel Bahçeleri'nde açılan araç yolları, Nisan 2023
ON GÖZLÜ KÖPRÜ VE ÇEVRESİ

‘’On Gözlü Köprü'nün bulunduğu bölgede, bazıları yasadışı olduğu bildirilen çok sayıda inşaat, peyzaj ve altyapı projesi de dahil olmak üzere, alanın Üstün Evrensel Değeri’nin kaybına neden olmuştur.’’

On Gözlü Köprü’nün çevresindeki kafelerin alana ne kadar zarar verdiği gözle görünür biçimde ortada. Bu alandaki kafelerin birçoğu kaçak ve 2015’ten bu yana yapılan ek inşaatlar ve peyzaj projeleriyle de alandaki tahribat her geçen gün artmaya devam ediyor. Miras alanının değerine ciddi anlamda zarar veren, On Gözlü Köprü’nün çevresini önemli ölçüde bozan bu projeler müdahale edilmeksizin varlıklarını sürdürüyor. UNESCO alanda devam eden bu inşaatların miras alanında değer kaybına sebep olduğunu belirtiyor.

On Gözlü Çevresindeki Kafeler, Nisan 2022
SONUÇ

‘’Misyon, bütünlüğün, kültürel önemin ve destekleyici tarihi kentsel dokunun önemli ölçüde kaybedilmesi nedeniyle alanın yakın bir tehlike ile karşı karşıya olduğu sonucuna varmıştır. Mülkün Üstün Evrensel Değeri, mevcut planlama kontrolleri kapsamında izin verilen, yasal olarak tasarlanmış gelişmeler nedeniyle tehlike altında olmaya devam ediyor. Mülk mimari ve şehir planlama tutarlılığının ve kentsel ve kırsal alanın ciddi şekilde bozulması da dahil olmak üzere belirli ve tespit edilmiş yakın bir tehlike ile karşı karşıyadır. Mülk, aynı zamanda, koruma politikasının yetersizliği ve şehir planlamasının tehdit edici etkileri gibi, doğal özellikleri üzerinde zararlı etkileri olabilecek tehditlerle karşı karşıyadır.’’

Raporun bu bölümünde Dünya Miras Komitesi hem Suriçi’ndeki kentsel dokunun önemli ölçüde kaybedilmesi hem de alanda yasal olarak sürdürülen projeler nedeniyle miras alanının tehlike altında olduğunu belirtiyor. Ayrıca alanı koruma politikasının yetersizliğini ve mevcuttaki şehir planlamasının tehdit edici etkileri olduğunu da ekliyor.

Suriçi’nde ve Hevsel Bahçeleri'nde gerçekleştirilen proje ve uygulamalar her ne kadar Taraf Devlet nezdinde yasal zemine oturtulmuş olsa da UNESCO’nun bilimsel heyeti tarafından -yıllardır birçok STK ve meslek odasının da ifade ettiği gibi- miras alanını tahrip eden uygulamalar olarak raporlandı.

Raporun son bölümünde ise Reaktif Misyon miras alanının yönetilmesindeki tüm süreçlere yine birçok sivil toplum kuruluşunun önerdiği gibi yerel yönetim organlarının, toplulukların dahil edilmesi gerektiğini vurguluyor:

‘’Dünya Miras Komitesi, taraf devletten Yönetim Planını gözden geçirerek, alan yöneticisinin koordinasyon düzeyinin ötesine geçen rolünü revize etmek ve yerel yönetim organlarının, kuruluşlarının ve topluluklarının yanı sıra bilim insanları ve tarım gruplarının da yönetim ve karar alma süreçlerine katılımını sağlamaya ısrarla davet eder.’’

Suriçi’ndeki yeni inşa edilen alanlar, Şubat 2023
RİYAD’TAKİ TOPLANTIDA NE OLDU?

Taslak karar 9-25 Eylül 2023’te Riyad’ta düzenlenen toplantıda oylamaya sunuldu. Oylama sonucunda Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri’nin ‘Tehlike Altındaki Miras Listesi’ne alınmasına dair hazırlanan karar ertelendi ve Türkiye’ye Şubat 2024 tarihine kadar alandaki tahribatı düzeltebilmesi için süre tanındı.

Hiç kuşkusuz ki taslak karar kabul edilip Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri ‘Tehlike Altındaki Miras Listesi’ne alınsaydı bu durum Türkiye için Birleşmiş Milletler’de bir prestij kaybına sebep olacaktı.

Öte yandan miras alanındaki tahribata dair raporu ve taslak kararı hazırlayanlar her ne kadar Dünya Miras Merkezi’nin bilim kurulu olsa da karar, UNESCO’nun içinde yer alan delegasyonlar ve büyükelçiliklerin oylamaları sonucunda alınıyor. Türkiye’nin yıllardır Avrupa ile sürdürdüğü dış politika da göz önünde bulundurulduğunda kararın ertelenmesinin siyasi bir niteliğinin olduğu göz ardı edilmemeli.

8 yıldan bu yana Diyarbakır’daki sivil toplum kuruluşlarının ve meslek odalarının ısrarla vurguladığı nokta Suriçi’ndeki büyük tahribat ve dönüşümün temel sebebinin çatışmalar değil çatışma sonrası gerçekleşen yıkım ve yeniden inşa süreci olmasıydı. 8 yılın ardından artık UNESCO Dünya Miras Komitesi de açıkça bu durumu ifade ediyor.

Özet olarak taslak kararın Şubat 2024’e ertelenmesinden ziyade asıl altı çizilmesi gereken yer Dünya Miras Komitesi’ndeki bilim insanları tarafından Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri'nin tehlike altında olduğu ve miras alanının taraf devletin uygulamaları sonucunda tahrip edildiğinin raporlaştırılarak belgelenmiş olmasıdır. Suriçi 2016’dan beri sürdürülen yıkım ve yeniden inşa faaliyetleriyle artık bir kentsel sit alanı olmaktan çıkmış, tarih üzerinden rant sağlamak isteyenlerin elinde bir tüketim nesnesine dönüşmüştür.

*Mimar